“Yurtta Sulh Konseyi” üyesi olarak 15 Temmuz darbe teşebbüsü sırasında binlerce insanın yaralanmasından sorumlu tutulan sanıkların yargılanmasına devam edildi. Genelkurmay Çatı Davası’ndan tefrik edilen bu davanın ikinci celsesinde sanıklar, SADAT ve Adnan Tanrıverdi’yle ilgili iddialara ile Sedat Peker ve Ümit Özdağ’ın açıklamalarına dikkat çekerek bu isimlerin tanık olarak dinlenmesini istedi. Mahkeme, tanık dinleme taleplerinin değerlendirilmesini sanık savunmalarının tamamlanması sonrasına bırakırken, sanıklardan birisinin bu konularda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı suç duyurularının akıbetinin sorulmasını kararlaştırdı.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Cezaevi Yerleşkesi içinde bulunan duruşma salonunda görülen davanın bugünkü celsesinin başlangıcında Mahkeme Başkanı, bir yıl önceki ilk celsede, halen Yargıtay’da olan Genelkurmay Çatı Davası ile başka bazı davaların bekletici sebep sayılması kararının alındığını hatırlatarak, “Davalar henüz neticelenmediği için çok da ileriye gidemeyeceğiz. Sadece ileriye yönelik savunmalar için taleplerinizi alacağız.” açıklamasını yaptı.
Odamıza Bilgisayar Konsun
Sanıklardan ilk olarak eski tuğgeneral Ahmet Bican Kırker söz aldı. Bu davada bir iddianame hazırlanmadığını, Genelkurmay Çatı Davası iddianamesinin esas alındığını belirten Kırker, mahkemenin zamana oynamaya son vermesi, bu defa da 1 yıl daha ertelememesi gerektiğini söyledi. Kırker, dosyada 53 bin 89 UYAP dokümanı olduğunu, bunların her birinin açılması için en az 3 dakika beklediklerini, cezaevinde bilgisayar kullanımı için kendilerine verilen sürenin ise bunları incelemeyi maddeten imkânsız hale getirdiğini anlatırken odalarına bilgisayar konulması, hatta internet bağlantısı sağlanması talebinde bulununca, Mahkeme Başkanı, “Odanıza bilgisayar imkanı yok. Bunu siz de biz de biliyoruz.” karşılığını verdi.
Beyanın devamında Kırker, AKP eski İstanbul İl Başkanı, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selim Temurci başta olmak üzere SADAT, ASDER, AKP İl Gençlik Kolları yöneticileri, ayrıca dönemin MİT, Diyanet ve Genelkurmay Başkanları ile Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın huzurda tanık olarak dinlenmesini istedi. Kırker, 15 Temmuz’da yaralandığı belirtilenlerin siyasi parti bağlantıları ve yabancı uyrukluk durumlarının araştırılması gerektiğini de kaydetti.
SADAT Bilmem Ne Dinlemek İstemiyorum
Dönemin Akıncı Üs Komutanı eski tuğgeneral Hakan Evrim ise görüntülü sunum yapmak istedi. Mahkeme Başkanı, sadece talepleri alacağını hatırlatınca da şu diyaloglar yaşandı:
Evrim: 1 yıl geçti, dosya hala boş.
Başkan: Dosya İstinaf’ta, Yargıtay’da bize de göndermiyorlar ki.
Evrim: SADAT ve Sedat Peker’le ilgili bir yığın iddia, gelişme var.
Başkan: Mahkemenin görevi olmuşa bitmişe bakmaktır. Sonra şu olmuş bu olmuş bizim öyle bir yetkimiz yok.
Evrim: Bizim suç tarihimiz 15 Temmuz. SADAT o gün ne iş yaptı? Siz gazeteleri takip etmiyor musunuz?
Başkan: Ediyoruz.
Evrim: Öyleyse Ümit Özdağ’ı getirip dinlemeniz gerekmez mi?
Başkan: Bizim önümüzdeki iddianame sizin eylemlerinizle ilgili. ‘Şunu getirin dinleyin.’ diye niye böyle bir talepte niye bulunuyorsunuz? Anladık ki, bir talebiniz yokmuş.
Evrim: Beni niye buraya getirdiniz?
Başkan: Yarın, öbür gün ‘Savunmam kısıtlandı’ dememeniz için taleplerinizi soruyoruz. Böyle bir usul yok. SADAT madata yazalım, böyle bir usul yok.
Evrim: Şunu netleştirelim. Ortada bir cinayet, iki sanık var. Öğrendik ki, 2 kişi daha var. Onları görmeden mi karar vereceksiniz?
Başkan: Bu davayla ilgili talebiniz var mı?
Evrim: Ben sunumumu yapayım, savcı dinlerse gereğini yapabilir.
Başkan: Talebiniz var mı?
Evrim: Bize ilk savunmayı yaptıracak mısınız, yaptırmayacak mısınız?
Başkan: Kanunun hukukun gereği neyse o.
Evrim: Yani yaptıracaksınız. Bunu söylemekten niye korkuyorsunuz?
Başkan: Kimden korkuyorum ya? Senden mi korkacağız?
Evrim: Ne anlatacağımı merak etmiyor musunuz?
Başkan: Ben merak ettiğim için gelmedim ki. Bir dosya var, gereğini yapmak için geldim.
Bu diyalogdan sonra Başkan, duruşmaya bulundukları cezaevlerinden SEGBİS’le bağlanan sanıklara söz vermeden önce, “Gereksiz SADAT bilmem ne dinlemek istemiyorum. Dosyama şu lazım vs. diye taleplerinizi bildirin.” uyarısında bulundu.
Sanıklardan eski kurmay albay Muzaffer Düzenli, “SADAT’a zaten sizin girmeniz gerekiyor.” karşılığını verirken, 2 yıldır avukat yüzü görmediğini ve kendisine davayla ilgili hiçbir bilgi-belge ulaşmadığını kaydetti.
Ümit Özdağ ve Tanrıverdi Kritik Tanıklar
Darbe bildirisinde ismi olduğu belirtilen eski kurmay albay Cemil Turhan da, “SADAT’a girmeyin dediniz. Ümit Özdağ, Adnan Tanrıverdi bu dava için kritik iki tanıktır. Çağrılmalarını istiyorum. O gün kışlalara saldırı planlayan SADAT’ın ne yapmak istediğini Ümit Özdağ söyledi.” dedi.
Eski tuğgeneral Murat Aygün, cezaevinden duruşmaya gelirken savunma için hazırladığı bir kupüre el konulduğunu, böylece savunma hakkının engellendiğini, muhtemelen de o kupür yüzünden ceza alacağını anlattı. Mahkeme Başkanı, dilekçe yazmasını istedikten sonra Yargıtay’ın Genelkurmay Çatı Davası’nda vereceği kararın sanıkların statüsünü belirleyeceğini vurgulayınca; Aygün, “Statüm ne?” sorusunu yöneltti.
Sanıklardan eski kurmay yarbay Savaş Kabaklı da, başta Adnan Tanrıverdi olmak üzere SADAT yöneticilerinin tanık olarak dinlenmesini ve müştekilerin duruşmaya getirilmesini istedikten sonra, yaralamalara askerlerin kullandığı piyade tüfeklerinden daha büyük silahların yol açtığının ortaya çıktığını ve bu silahların askerde olmadığını söyledi.
Tanrıverdi’nin Genelkurmay’ı Ziyaretinde Neler Koordine Edildi?
Darbe bildirisinde ismi olduğu bildirilen diğer isim, eski Tuğgeneral Mehmet Partigöç ise önce şu soruları yöneltti:
“15 Temmuz’dan önceki hafta Adnan Tanrıverdi Genelkurmay’ı ziyarete geldi mi?.. Bu ziyaret hangi siyasetçi veya idari kurumun aracılığıyla gerçekleşti?.. Adnan Tanrıverdi ile dönemin Genelkurmay Başkanı kendisi mi yoksa emir verdiği bir çalışma arkadaşı mı görüştü?.. Görüşme karargâhın içinde mi yoksa bahçede mi oldu?.. Görüşmeye ilişkin toplantı tutanağı hazırlandı mı, içeriği nedir?.. Bu toplantıya katılan üst düzey general 15 Temmuz’da bütün kışlaların kapısına gitti mi?.. O general hangi siyasetçi, sendikacı veya kanaat önderleriyle irtibattaydı? Bunların SADAT Başkanı ile bir ilgisi var mı?.. Özellikle Genelkurmay karargâhını ziyarette neler konuşuldu, neler koordine edildi?..”
Partigöç bu soruların ardından şöyle konuştu:
“Sonuç olarak Genelkurmay Başkanı’nın etrafındaki herkes suçlu ilân edildi, ama o kahraman ilân edildi, hatta devlet büyüğümüz oldu. Bu tespitler yapılmıyorsa, savunma yapmamızın anlamı yoktur.”
Dönemin Kara Havacılık Okul Komutanı eski Tuğgeneral Ünsal Coşkun da, “Israrla, ‘İddianame ile sınırlıyız’ diyorsunuz. Daha sonraki gelişmeler var; SADAT’la ilgili iddialar, Sedat Peker’in ve AKP İstanbul eski il başkanının açıklamaları var. Bunları dinlemeden, ‘İddianame ile sınırlıyız’ demek hukuki değil. Bundan sonra da bu davaya katılmak istemiyorum.” dedi.
Mahkeme Başkanı, Coşkun’un bu sözlerine, “Delille iddianame ayrı şeyler. Siz delilden bahsediyorsunuz.” karşılığını verdi.
“Suç Duyurularınızı Not Aldım”
Sanıklardan eski kurmay albay Osman Kılıç’ın, dosyada 2 bin 774, iddianamede ise 2 bin 558 yaralı gözüktüğünü vurgulayıp, bu konuda görüntülü sunum yapma talebinde bulunması üzerine de şu ilginç diyaloglar yaşandı:
Kılıç: Tamam Türkiye’de enflasyon var da maktul ve yaralılar da mı artıyor?
Başkan: Bizden kime ne kadar maaş bağlanmış, kaç gazi var o istendi, gelen cevabı gönderdim. İddianamede ne yazıyorsa, o.
Kılıç: Demek gelen belgede yazılanlardan sorumlu değiliz.
Başkan: Olmayan bir olgu üzerinde tartışmayalım.
Kılıç: O zaman 2 bin 558’den sorumluyuz.
Başkan: Kaç kişi bilmiyorum.
Kılıç: Başkan kaç kişi bilmiyor.
Başkan: Ben böyle bir şey söylemedim. Benden ne istiyorsunuz?
Kılıç: Biz 2 bin 558’den mi, 2 bin 774’ten mi sorumluyuz? DVD’yi açmaya niye korkuyorsunuz?
Başkan: İkinci kez “Korkuyorsunuz” deniyor. Bir daha o kelime gelirse, duruşma salonundan atarım.
Kılıç: Her gün liste değişiyor. Ortada iddianame yok. İddianame talep ediyoruz. Suçlamanın ne olduğunun, maktul ve yaralıların net olarak belirtilmesini ve benim bunu nasıl yaptığımın anlatılmasını istiyorum. Öldürmelerde de yaralamalarda da pek çok faili meçhul bırakıldı. Torba fail misali çok sayıda sanığa ceza verildi. Oysa görüyoruz ki paramiliter yapılar, mafyatik yapılanmalar, keskin nişancılar, dağıtılan silahlar var. Eşi açıkladı; Vali, ‘Eşinizi vuran keskin nişancıyı öldürdük’ demiş. Allah rahmet etsin, Erol Olçuk’un ölümünden niye ben yargılanıyorum? Nerede bunun balistik raporu, bundan hangi askere ceza verilmiş? Ortada potansiyel failler var, onları tanık olarak dinlemiyorsunuz; ama burada hiçbir ilgisi olmayan ben sanığım.
Başkan: Bu konuda suç duyurusunda bulundunuz mu?
Kılıç: Evet. Hiçbir şey yapamıyorsanız, benim suç duyurumu bekletici mesele yapın, cevabını bekleyelim.
Başkan: Hangi savcılığa suç duyurusunda bulundunuz?
Kılıç: Ankara. Defalarca anlattım. Marmaris’te saat 00.00-03.00 arasında yaşanan çatışmalar var. Bizim askerlerin gidiş saati 03.50. Böyle bir çatışmayı ancak özel kuvvetler veya paramiliter gruplar yapabilir.
Başkan: Suç duyurusunda bulundunuz mu?
Kılıç: Evet.
Başkan: Onları isteyeceğiz. İki talebinizi not aldım.
Tanrıverdi O Kadar İşi Varken Geldi
Duruşmanın devamında diğer sanıklardan bazıları da şunları söyledi:
Osman Karacan: “Sizi korkutma gibi bir niyetimiz yok. Korkacak birisi de değilsiniz. Adam çalışmış, ama DVD’lerini taktırmıyorsunuz. Neden? Bu tavrın, ondan başka tabiri yok. Onlar sizin korkmadığınızı bilirler. Bizden yüksekte oturuyorsunuz. Eski Başkan Oğuz Dik hiç böyle yapmamıştı. Her şeyi açtırır, ama dinlemezdi. Siz de açtırın, dinlemeyin. Prosedürün gereğini yerine getirin. İnşallah 1 yıl sonraya atmazsınız. Yoksa davayı uzatmaya matuf diye dedikodunuzu yaparız. Savcı ne olduğunu bize özetlesin. O gün üzerinden helikopter geçmiş, rüzgarından yaralanmış. Helikopter şehidi 38 kişi var. Eğer öldürme kastıyla ateş etselerdi, o sayı 38 olmazdı. Hem Sedat Peker’i hem SADAT’ı dinlemeyi kabul etmeyip, ‘Ama uçaklar uçtu. Ben mi sürdüm o helikopterleri’ derseniz, ihsas-ı rey olur.”
Fırat Alakuş: “Batman cezaevine gönderildim ve elimde davayla ilgili hiçbir bilgi-belge yok. Mahkemeye erişim imkânı sizi ilgilendirmiyor mu? Bugün biz güya duruşuyoruz. Neye göre beyanda bulunacağım? Adnan Tanrıverdi Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı’yken, yani o kadar işi varken Genelkurmay Çatı Davası’na geldi, müşteki avukatlarının yanına oturup duruşmayı izledi. Danışmanken takip etmeye vakit buldu; şimdi gayrı nizami harp dışında işi yok, getirin dinleyelim.”
Muhsin Kutsi Barış: “Yargılama yapıyorsunuz, üzülüyorum. Oyun oynanıyor, hepimiz farkındayız. Ben isteğim ve iradem dışında buradayken siz bile isteye oradasınız. Yargılama yapıyormuş gibi yapmak çok incitici. Yargıtay’ın cezaları onaması ile bu dava arasında nasıl illiyet bağı kurabiliyorsunuz. ‘Korkuyorsunuz’ sözüne tepki gösterdiniz, ama bence korkun. Vicdanen hakka giriyorsanız, inancınız varsa, zulmün parçası oluyorsanız bundan korkun. Sedat Peker’in açıklamaları, SADAT’la ilgili iddialar; bunların hepsi yargılamanın yenilenmesi sebebidir. Ayrıca yaralıların hepsini istiyorum, hepsine tek tek soru soracağım. Tüm yaralıları getirmezseniz, eğer bu imkânı tanımazsanız, bu mahkemede savunma yapma acizliğine düşmeyeceğim. Ayrıca birincisi; siyasi iktidarın şeytanlaştırdığı gibi bir FETÖ örgütü olduğunu düşünmüyorum. İkincisi; bu örgütün üyesi değilim. Üçüncüsü; bu örgütün yönetici hiç değilim.”
Osman Kardal: “Bir tankta hem şehit hem yaralı var. Şehit davasından beraat ettim, yaralıdan yargılanıyorum. Gerçekten ‘-miş’ gibi yapmayalım. O gün ben yerin 15 metre altındaydım.”
Buradakileri Değil Ama Sedat Peker’i Getirtebilirsiniz
Sanık beyanlarının tamamlandıktan sonra önce Savcının mütaalası alındı, ardından sanık avukatlarına söz verildi.
Av. Hicabi Durmuş, tüm dosyaların birleştirilmesini ve esas dosyanın sonucunun beklenmesini isterken, Av. Ayten İzmirli şunları söyledi:
“Cezaevlerinde ne müdür ne müdür yardımcıları, kimse sizi takmıyor. Sanıkların savunmalarını alıp kesiyor, yırtıyorlar. Sanıklar istekleri dışında nakil oldu. Belki bu işe siz karışmazsınız, ama duruşmalar için çağırabilirsiniz. Dosyaya gelince; yaralıların adli tıp raporu yok. Yaralı sayısı ve şekli konusunda ne bir balistik raporu ne kurşun raporu var. Yaralı sayısını bile bilmiyorsunuz. Biz neyi konuşuyoruz? SADAT, ASDER, AKP gençlik kolları vs… Özellikle silah temini konusunda Birleşik Arap Emirlikleri’ne yazı yazılıp Sedat Peker’in dinlenmesini istiyoruz. Buradakileri getirmek zor, ama onu getirtebilirsiniz. Bilmem getirtebilir misiniz? Ancak Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın açıklamalarında, yaralı sayısı hakkında farklı sayılar verdi. İlkinde 2 bin 974 demişken, geçtiğimiz günlerde ‘Bin 200’ dedi. Bu çelişkinin giderilmesi gerekir. Cumhurbaşkanlığı’ndaki bir yetkili tam sayıyı bilmez mi? Sırf Ankara’da 600 kişinin sahte gazi olduğu ortaya çıktı. Bugün niye yargılama yaptığımızı anlayamadım. Genelkurmay Çatı Davası kesinleşene kadar sanık savunmalarına başlanabilir. Ayrıca müştekileri talimatla dinliyorsunuz. Buraya gelmeleri ve soru sormamız gerekiyor.”
Ve Duruşma 11 Ay Sonraya Bırakıldı
Mahkeme Başkanı, Av. İzmirli’nin, “Bugün niye yargılama yaptığımızı anlayamadım” sözlerini, “Bir önceki celsede duruşma günü vermiştik. Yapmak zorundayız” diye cevapladıktan sonra karar için duruşmaya ara verdi.
Aranın ardından Başkan; firari sanıklar Fetullah Gülen ve Ali Kalyoncu hakkındaki yakalama kararlarının infazının beklenmesine, sağlık raporlarındaki eksikliklerin tamamlanmasına, esas hakkındaki savunmalarda sanıkların duruşmada hazır edilmesine, tanık ve müşteki dinlenmesi taleplerinin savunmaların tamamlanmasından sonra değerlendirilmesine, sanık Osman Kılıç’ın suç duyurularının akıbetlerinin sorulmasına ve sanık savunmalarının da bunlar tamamlandıktan sonra alınmasına karar verildiğini açıklayadı, duruşmanın 2 Mayıs 2023’e bırakıldığını bildirdi. Başkan, “Beklememizin sebebi, o davalar. Sanıkların hukuki durumunu direkt etkilediği için. Çünkü bazı sanıkların bu davadan çıkma ihtimali var.” diye de ekledi.
Müyesser YILDIZ
6 Haziran 2022