İçeriğe geç

Yunanistan Balkanlar’a Türkiye Üzerinden Böyle Yayılıyor!..

Erdoğan’ın, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini veto edeceğini açıklamasından sonra akıllara Yunanistan’ın, Makedonya’nın üyeliği konusunda uyguladığı politika geldi.

Olay şuydu:

Yugoslavya’nın parçalanmasından sonra 1991’de özerkliğini ilân eden Makedonya Cumhuriyeti’nin “Makedonya” adını kullanmasına Yunanistan itiraz etti ve bunu her platformda dillendirdi. Makedonya’nın NATO üyeliği gündeme geldiğinde de Yunanistan, ismini değiştirmedikçe buna onay vermeyeceğini bildirdi. Nihayetinde bu ülke adını “Kuzey Makedonya” olarak değiştirmeyi kabul edince NATO üyeliği gerçekleşti.

Osmanlı ve Türk tarihinde önemli bir Balkan bölgesi olan Makedonya’nın Yunan dayatmasıyla ismini değiştirmesini Ankara da memnuniyetle karşıladı!..

Türk Nüfusu Üzerinde Oyun

İsveç ve Finlandiya ile Makedonya’nın NATO üyeliği kıyaslamasına dönerken, sadece uzmanlar veya Devletin Anadolu Ajansı değil, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da bu örneği verdi; hem de bir hafta önce Kuzey Makedonya Dışişleri Bakanı Bujar Osmani’nin Ankara ziyaretinde, birlikte düzenledikleri basın toplantısında.

Çavuşoğlu, Yunan siyasetçilerin Türkiye’ye yönelik eleştirilerini cevaplarken Yunanistan’ın, Kuzey Makedonya’nın NATO ve AB üyeliğine yönelik engellemelerde bulunduğunu belirtip müzakereler sonucunda Kuzey Makedonya’nın adını değiştirdiğini hatırlattı.

O basın toplantısında Çavuşoğlu’nun, Türkiye-Makedonya ilişkileri ve Balkanlar’daki gelişmeler hakkında yaptığı değerlendirmeler de önemliydi.

İki ülke arasında köklü tarihi ilişkiler, ortak değerler, beşeri bağlar ve mükemmel siyasi ilişkiler olduğunu anlattı… “Ekonomik ilişkilerimiz memnuniyet verici bir düzeyde; ama daha geliştirmemiz gerektiği konusunda mutabıkız.” dedi… Ukrayna savaşının yol açtığı gelişmelerden dolayı Kuzey Makedonya ile enerji ve savunma sanayi alanlarında işbirliği yapmak istediğimizi kaydetti.

Çavuşoğlu’nun açıklamalarına devam etmeden önce, Makedonya’daki -Türkiye’nin gündeminde pek olmayan- bir krizin altını çizelim.

Bu ülkede Eylül 2021 nüfus sayımı yapıldı. Sonuçlar geçtiğimiz Mart’ta duyuruldu. Buradaki Türk birlik, parti ve dernek yetkilileri, Makedonya Türklerine ilişkin rakamların gerçeği yansıtmadığını, Türk toplumunun nüfusunun gerçek rakamların altında gösterildiğini bildirerek sonuçlara itiraz etti. Bu süreçte Dışişleri Bakanlığı’mız, “Makedonya Türkleri Milli Sayım Koordinasyon Kurulu tarafından nüfus sayımı sonuçlarının yayımlanmasını müteakip yapılan açıklamadaki hususların resmi makamlarca dikkate alınmasının önem taşıdığına dikkat çekerek onlara destek verdi.

İşte Çavuşoğlu, Makedon mevkidaşıyla basın toplantısında bu krize değinirken; Türklerin itirazlarının değerlendirildiğini belirterek, Kuzey Makedonya’daki Türk toplumunun, iki ülke arasında önemli bir köprü oluşturduğunu her iki tarafın da kabul ettiğini vurguladı.

Bakan Çavuşoğlu, Balkanlar’daki durum hakkında ise şunları söyledi:

Balkanlar’daki gelişmeler bizleri endişelendiriyor. Kırılganlık var. Kuzey Makedonya da önemli bir rol üstleniyor… Hep birlikte bu tansiyonu düşürmek ve Balkanlar’ı, Batı Balkanlar’ı istikrar ve ekonomik kalkınma bölgesi haline getirmek için birlikte çalışmaya devam edeceğiz.”

İkinci Miçotakis Vakası Gibi

Evet; özelllikle Ukrayna görünümlü ABD-Rusya savaşından sonra, Balkanlar patlamaya hazır bir bomba gibi. Yunanistan ise sadece siyasi ve ticari değil, dini anlamda da bölgedeki nüfuz alanını genişletme faaliyetlerini kesintisiz sürdürüyor.

Makedonya bağlamında konumuza gelecek olursak; Erdoğan dün bu ülkenin Başbakanı Dimitar Kovacevski’yi İstanbul Dolmabahçe’deki ofisinde kabul etti. Basına kapalı görüşmeye, bazı Makedon bakanların yanı sıra Savunma Bakanı Hulusi Akar, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Ticaret Bakanı Mehmet Muş da katıldı.

Bu ziyaretin anlam ve önemi ne mi?

Önce şunları anlatalım:

Makedonya’nın Ohri şehrini duymuşsunuzdur. Tarihimizde çok önemli bir yer. 1395’ten 1912’ye kadar Osmanlı egemenliğindeydi. 1900’lü yıllardan itibaren “Osmanlı Hürriyet Cemiyeti” ve İttihat Terakki’nin, özellikle Müslüman kıyımına girişen Bulgar ve Arnavut çetelerine karşı verdiği mücadelenin merkezlerinden biri oldu.

Bugüne gelirsek; Makedonya’daki Ortodoks kiliseleri arasında da, Fener Rum Patrikhanesi ve Moskova Kilisesi arasında olduğu gibi tarihi bir hesaplaşma yaşandı ve yaşanıyor olmalı ki Fener Rum Patrikhanesi, geçen ay Ohri Kilisesi’ni kendisine bağladı.

Bunun üzerine Kuzey Makedonya Cumhurbaşkanı Stevo Pendarovski, “Ekümenik Patriğe” ülkesindeki Ortodoks Kilisesi’nin yasallığını yeniden tesis ettiği için teşekkür mektubu gönderdi.

Ardından Ohri Kilisesi Başpiskoposu Ohridos geçen hafta İstanbul’a geldi. Çeşitli ayin, toplantı, tören ve etkinlikler yapıldı.

Son olarak; önceki gün Fener Rum Patrikhanesi’nde düzenlenen törene Kuzey Makedonya Başbakanı Dimitar Kovacevski ile Dışişleri, Savunma ve İçişleri bakanları başta olmak üzere çok sayıda hükümet yetkilisi de katıldı. Başbakan Kovacevski, burada yaptığı konuşmada, “Ekümenik Patrik” Bartholomeos ve Başpiskopos Ohridos’a teşekkürlerini sunup, “büyük bir tarihsel adaletsizliğin düzeltildiğini” söyledi.

Patrik Bartholomeos da, devlet başkanları ve başbakanlar tarafından çok kez Kuzey Makedonya’ya davet edildiğini, ancak onlara, “Sizinle aramızdaki birlik gerçekleşmedikçe, bu ziyareti gerçekleştirmeyeceğim” dediğini anlatıp bugün bu birlikteliğe kavuştularını vurguladı ve “Konstantinopolis ana kilisesi olarak Kuzey Makedonya’nın tüm dindarlarını” kutsadı.

Sonrasında Başbakan Kovacevski ve Bartholomeos, önce baş başa ardından heyetlerle görüşme gerçekleştirdi. Ziyaret, Bartholomeos’un, “Şehir”de, yani İstanbul’da bir restoranda, Makedon heyeti onuruna verdiği yemekle tamamlandı.

İşte Makedonya Başbakanı Kovacevski ve bakanları, Erdoğan tarafından, Fener Rum Patrikhanesi’ndeki bu törenden bir gün sonra kabul edildi.

İkinci bir Miçotakis vakası gibi. Hani Erdoğan, “Kendisiyle görüştük. Üçüncü ülkeleri aramıza sokmayalım diye mutabık kaldık, ama ABD’ye gidip, Türkiye aleyhine konuştu.” sözleriyle Yunanistan Başbakanı Miçotakis’e tepki gösteriyor ya; Miçtokis, Erdoğan’la görüşmek için değil, Fener Rum Patrikhanesi’ndeki ayine katılmak için İstanbul’a gelmiş, bu vesiyle Erdoğan’ın yemek davetine icabet etmiş ve Yunan tarafı bunun gayrı resmi bir görüşme olduğunu açıklamıştı.

Dileriz, Kuzey Makedonya Başbakanı Kovacevski’yle görüşme de böyle acı sonuçlanmaz. Ancak şunların altını çizelim:

Birincisi; Lozan’a göre Fener Rum Patrikhanesi, sadece İstanbul’daki Rum azınlığın dini işlerinden sorumlu bir Türk kurumu, Patrik de bir Türk vatandaşı. Ancak tüm faaliyetlerinde Yunanistan’la omuz omuza olduğuna göre, Ukrayna’nın ve Bulgaristan’ın ardından Kuzey Makedonya kilisesi ile kurduğu bağın ne anlama geldiği, kime ve neye yarayacağı belli değil mi?

İkincisi; son olarak Makedonya Başbakanı örneğindeki gibi, bir çok devlet yetkilisi evvela “Ekümenik” Bartholomeos’la görüşüyor, sonra Erdoğan’la. Daha önce sormuştuk, bir kez daha soralım: Türkiye Cumhuriyeti “Eş başkanlık sistemine” mi geçti?!

Müyesser YILDIZ
14 Haziran 2022

Kategori:Uncategorized