İçeriğe geç

28 Şubat Davasında Konuşan Eski Bakandan Dikkat Çekici Sözler: “O Hükümeti Askerler Değil Biz Yıktık… Bu Hükümeti Yıkmaya Çalıştığım Gibi…”

Yargıtay’ın, yerel mahkemenin verdiği kararı 16 sanık yönünden bozmasının ardından yeniden görülen 28 Şubat davasının dördüncü celsesi bugün yapıldı. Duruşmada tanık olarak dinlenen eski bakanlardan, Doğru Parti Genel Başkanı Rıfat Serdaroğlu, “Refah-Yol Hükümetini biz yıktık, askerler değil.” derken, esas hakkında mütalaasını veren Savcı, Yargıtay ilamına uyularak tüm sanıkların darbeye yardımdan cezalandırılmalarını istedi.

Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bugünkü celsesine, sanıklardan Köksal Karabay, Erdoğan Öznal, İbrahim Selman Yazıcı ile avukatlar katıldı. Duruşmayı, KUMPAS-DER yöneticileri ve emekli askerlerin yanısıra Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcıları Fikret Bayır ile Murat Yıldız da izledi.

Bir önceki celsede sanık ve avukatlarının, soruşturmanın genişletilmesine ilişkin taleplerini bu celseye kadar bildirmeleri istenip dosyanın esas hakkındaki mütalaasını hazırlamak üzere Savcı’ya verilmesi kararlaştırılmıştı.

Bu nedenle Mahkeme Başkanı duruşmayı açtıktan sonra, “Mütalaadan önce talebi olan var mı?” diye sordu. Söz alan tüm sanık avukatları da soruşturmanın genişletilmesine yönelik taleplerini iletmeye başladı.

Av. Aykanat Kaçmaz, geçmişte, “Hükümeti biz yıktık, askerler değil.” şeklinde açıklama yapan eski bakanlardan Rıfat Serdaroğlu’nun duruşma salonu dışında olduğunu belirterek kendisinin tanık olarak dinlenmesini istedi.

Hükümeti Yıkmaya Çalışıyorum” Deyince

Başkanın bu talebi kabul etmesinin ardından dinlenen Serdaroğlu, devlet kademelerinde yaptığı görevleri sıraladıktan sonra şunları söyledi:

28 Şubat MGK Toplantısı’nda ne konuşulacağını merhum Süleyman Demirel ve Necmettin Erbakan da Tansu Çiller de dönemin güvenlikten sorumlu bakanları Meral Akşener de merhum Şevket Kazan da biliyordu. 28 Şubat, Türkiye Cumhuriyeti’nin kendisini irticaya, siyasi ümmetçiliğe karşı anayasal kurumlarla savunmasından ibarettir. Burada nasıl bir darbe var, ben göremedim. Merhum Erbakan 28 Şubat’tan 122 gün sonra istifasını vermiş. Refah-Yol Hükümeti kurulurken, biz Atatürkçü milletvekilleri, Tansu Çiller’e, ‘İhvan’ın Genel Başkanını Başbakan yapamazsınız, bunu başınıza yıkarız.’ dedik. Bunu da yaptık. Hükümeti siyaseten biz yıktık. Aynen bugünkü hükümeti yıkmaya çalıştığım gibi.”

Serdaroğlu’nun bu son ifadelerine Mahkeme Başkanı, “Bugünü yargılamıyoruz. Burası da siyaset yeri değil.” sözleriyle tepki gösterdi. Serdaoğlu da, “76 yaşındayım. Nerede, ne konuşacağımı bilirim. Evet bugünkü iktidarı sandığa gömeceğim. Bu da mı bir darbe?” karşılığını verip şöyle devam etti:

Türkiye Cumhuriyeti’nin suç işlemesini engellemek için buradayım. Yargılanan askerlerin hiçbirisini tanımıyorum. Hapishanelerde tek bir Hizbullahçı, El Kaideci kalmadı. Ancak Türk Ordusu’nun şerefli komutanları hapiste. Bunların bu bayramda ailelerine kavuşturulmasını istiyorum.”

Serdaroğlu, Av. Kaçmaz’ın, “O dönemde herhangi bir tehdit veya baskıya maruz kaldınız mı?” şeklindeki sorusu üzerine de, “Ne cüret? O hükümet mal varlığını aklamak için kurulmuş kapkara bir hükümetti. Biz şimdiki TSK komuta kademesi gibi değiliz. Bizi tehdit etmeye kimse cesaret edemez. Şu anki komutanlar neden gelip zindandaki komutanlarını savunmaz? Ya da onların suçlu olduğuna inanıyorlarsa, neden bunu Türk Milleti’ne anlatmaz veya mahkemeye gelip, kendilerini yetiştiren komutanlarının aleyhine şahitlik etmezler?” diye konuştu.

Polisin Koyduğu Flash Bellek

Serdaroğlu’nun beyanının tamamlanmasından sonra soruşturmanın genişletilmesine ilişkin taleplerini sunan Av. Aykanat Kaçmaz, davanın temel delili sayılan 5 No’lu CD’yi emekli asker Tamer Tatar’a kargo ile Ahmet Yılmaz isimli birisinin gönderdiğini belirtti, bu kargo poşetinin üzerindeki parmak izlerinin araştırılmasını istedi. Halen 15 Temmuz’la ilgili bir MİT davasında Ahmet Yılmaz adında bir MİT mensubunun yargılandığına dikkat çeken Av. Kaçmaz, “Bu konudaki taleplerimiz daha önce nedense reddedildi. Bu kadar tesadüf nerede, nasıl olur?” dedi. Ayrıca Ergenekon davasında yargılanan Av. Hüseyin Buzoğlu’nun ofisinde ele geçirildiği bildirilen belgeler arasında 28 Şubat’la ilgili sözde eylem planının da olduğunu, daha sonra sözkonusu flash belleği polislerin koyduğunun tespit edildiğini anlatan Av. Kaçmaz, buna ilişkin Av. Hüseyin Buzoğlu ve Av. Serdar Öztürk’ün yanı sıra, konuyu yazan Soner Yalçın’ın tanık olarak dinlenmesi talebinde bulundu.

28 Şubat’ın Basın ve Siyaset Ayağı Ne Oldu?

Av. Kaçmaz, TSK’ya irticayla mücadele görevinin verildiği Milli Güvenlik Siyaset Belgesi ile Refah-Yol Hükümet protokollerinin getirtilmesinin yanı sıra o yılki Kudüs Gecesi’nin neden 1 hafta önceye alındığının dönemin Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız ve Abdurrahman Dilipak’a sorulmasını istedi.

Av. Kaçmaz, 103 sanık hakkında dava açılırken, “28 Şubat’ın basın, siyaset ve STÖ ayağıyla ilgili soruşturmanın devam ettiğinin” bildirildiğini de hatırlatarak, “Bu soruşturma ne oldu? Ne yapıldığını, ne yapılmadığını görmek için bu dosyayı getirtin. O soruşturma göstermeliktir, kandırmacadır. Onların hakkında dava açmaya cesaret etme ihtimali yoktur.” iddiasında bulundu.

Sanık avukatlarından Ali Fahir Kayacan ise, dünyanın en aciz argümanlarıyla savunma yapmak durumunda bırakıldıklarını belirterek, “İmzasız, fotokopi bir belgeyi delil kabul etmiş bir yargıyla karşı karşıyayız. Utanç duyuyorum. Niçin bunun sağlıklı delil olmadığını irdelemiyor veya irdeleyemiyorsunuz? Türk hukukunun yüz akı olsun, gelin bu belgeyi inceleme cesareti gösterin.” dedi.

Av. Akın Şenol da, fotokopi belgeyle ilgili olarak bugüne kadar hiçbir araştırma ve inceleme yapılmadığına dikkat çekip bunun askeri uzman bir heyete incelettirilmesi talebinde bulundu.

Avukatların beyanlarının alınmasının ardından, esas hakkındaki mütalaasını açıklayan Savcı, Yargıtay ilamı doğrultusunda tüm sanıkların darbeye yardımdan cezalandırılmalarını istedi.

Avukatlar, soruşturmanın genişletilmesine yönelik talepleri hakkında Savcı mütalaası sorulmadan esas hakkındaki mütalaanın açıklanmasına tepki gösterdi. Av. Ali Fahir Kayacan, “Yanlış anlaşılmasın, ama mahkeme talepler için ret veya kabul demeden mütalaa verilmesi, zımnen ret ve ihsas-ı rey olarak algılanır.” hatırlatmasında bulunurken Av. Aykanat Kaçmaz, “Taleplerimizi reddetme gücünüz olmalı. Siz Türk Milleti adına yargılama yapıyorsunuz. ‘İstemiyoruz, bir fotokopi belgeyle hükme gidebiliriz.’ deyin. Yargılama yapıyormuş gibi yaparsanız, boynumuz kıldan ince, savunmamızı sonuna kadar yapacağız.” diye konuştu.

Tepkilere rağmen, Savcı’nın taleplere ilişkin görüşü sorulmadı ve Mahkeme Başkanı hiçbir şey söylemeden ara karar için heyetle birlikte salondan ayrıldı. 10-15 dakika sonra da tüm taleplerin reddedildiğini ve esas hakkında mütalaaya karşı savunmalar alınmak üzere duruşmanın 21 Kasım’a bırakıldığını açıkladı.

Müyesser YILDIZ
20 Haziran 2022

Kategori:Uncategorized