28 Şubat kumpas davasında müebbet hapis cezasına çarptırılan ve 1 yıldır hapiste olan 74 ilâ 90 yaşındaki 13 komutanın aileleri bugün Anayasa Mahkemesi önünde toplanıp, “Bu kumpas dosyasına bakmak için bu insanların ölmesini veya kötürüm kalmasını mı bekliyorsunuz?” diye seslendi.
Anayasa Mahkemesi’nin karşısındaki Ahlatlıbel Parkı’nda gerçekleşen etkinliğe tutuklu komutanların ailelerinin yanı sıra avukatları, silah arkadaşları, bazı siyasi parti temsilcileri, Atatürkçü Düşünce Derneği ve Milli Düşünce Merkezi yöneticileri ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Ailelerin hazırladığı kamuoyu açıklamasını, müebbet hapis cezasına çarptırılan isimlerden, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Aydan Erol’un eşi Sibel Erol, elleri ve sesi titreyerek okudu.
Dava İçin Erbakan’ın Vefatı Beklendi
Bu insanların yıllarca bu devlette ordu komutanlıkları, kuvvet komutanlıkları gibi üst düzeyde görevler yaptığını, ettikleri yemine bağlı kalarak devlet, millet ve TSK için gecelerini gündüzlerine katarak bir ömür hizmet ettiğini; Türk Milletinin onurunu, askerliğin namusunu, Türk sancağının şanını canlarından aziz bildiğini, Cumhuriyet ve vazife uğruna ettikleri yeminden taviz vermediğini anlatan Sibel Erol, 28 Şubat davasına ilişkin olarak şunlara dikkat çekti:
“Bu insanlar emekli olup artık torun sevme döneminde iken, eski Başbakanlardan merhum Necmettin Erbakan’ın vefatı beklendikten sonra birdenbire, her nasılsa birilerinin aklına 28 Şubat’ın bir ‘askeri darbe’ olduğu geliverdi. Savcı kılıklı FETÖ üyesi bir şahıs tıpkı Atabeyler, Ergenekon, Malatya-Zirve, Balyoz, Kozmik Oda, İstanbul ve İzmir askeri casusluk, Odatv, Fenerbahçe-Şike ve benzeri bir dizi davanın birebir kopyası ve son halkası olarak ‘28 Şubat davası’nı başlattı. Yaklaşık 5 yıl süren mahkeme sürecinde akıl almaz hukuksuzluklar, usulsüzlükler yaşandı. Sırf sanıkları suçlu çıkarabilmek için üretilmiş, tahrif edilmiş sahte belgeler kullanıldı. Tüm sahtelikler kanıtlandığı halde gerçeklerin üstü örtüldü, göremezden duymazdan gelindi ve 14 kişiye ceza verildi. 28 Şubat davası tıpkı diğerleri gibi bir FETÖ kumpasıdır. Soruşturmayı başlatan ve davanın iddianamesini yazan savcılar, ilk tutuklamaları yapan ve mahkeme sürecinde yer alan bir kısım hakimler, sözde belgeleri temin edenler, sözde belgeler hakkında ‘güvenilir’ raporu veren TÜBİTAK görevlileri, kısacası bu davaya ‘eli değen’ herkes bir şekilde FETÖ bağlantılı çıktı. Bütün bu gerçeklere rağmen bu dava inatla sürdürüldü ve tüm hukuksuzluklar Yargıtay’a kadar hep gözardı edildi.”
Yargı sürecinde bu ülkede adalet olduğuna ilişkin inançlarını hep muhafaza ettiklerini, ama hep hayal kırıklığına uğradıklarını vurgulayan Sibel Erol, “Başlangıçta da söylüyorduk, ama bugün artık bu davanın bir siyasi dava olduğuna, yargının siyaset eliyle bir intikam aracı olarak kullanıldığına tereddüdümüz kalmadı. Ülkenin rejimini kendi ideolojik algılarına göre şekillendirmek isteyen çevreler 28 Şubat sürecini topluma bir ‘askeri darbe’ olarak empoze etmekte ve bunun propagandası üzerinden siyasi rant elde etmeyi hedeflemektedir.” dedi.
Dosyaya Baksa AYM de Şaşıracak
Sibel Erol, “son söz” olarak şunları söyledi:
“Bu insanların cezaevlerinde olması öncelikle yaşam hakkının ihlalidir. Bizler tam 1 yıldır Anayasa Mahkemesi’nin bu dosyayı ele almasını bekliyoruz. Uluslararası hukuka göre de yaşları dolayısıyla bu davaya ilişkin itirazların bir an önce ele alınması gerekmektedir. Ancak anlaşılan o ki, içerideki insanların ölmeleri ya da en azından kendisini ve çevresini tanıyamayacak kadar kötürüm olmaları beklenmektedir. Bizler buraya AYM’nin lehimize bir karar vermesini sağlamak için toplanmadık. Talebimiz, bir an önce hak ihlali konusundaki bireysel başvurularımıza bir yanıt vermesi ve dosyayı ele almasıdır. Zaten inanıyoruz ki, dosyayı açtıklarında, bütün hukuk garabetlerini görecek ve verilen kararlara kendileri de şaşıracaktır. Tabii eğer görmek isterlerse. Son söz olarak; bizler ölümlere doğru giden haksız bir infaz sürecini kamuoyuyla paylaşmak üzere burada toplandık. AYM’nin de bu sese kulak verip bir an önce gereğini yapmasını diliyoruz.”
CHP: Zalimlerle Helalleşilmeyecek
Etkinliğe CHP adına Genel Başkan Yardımcıları Veli Ağbaba ve Tuncay Özkan ile Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslan da katıldı.
Sibel Erol’dan sonra söz alan Ağbaba, 28 Şubat davasının kumpas bir dava olduğunu belirtip, “Haklı davanızda yanınızdayız.” dedi. Ağbaba şöyle konuştu:
“Bu dava siyasi bir davadır ve siyaseten çözülecektir, en kısa sürede sonuçlanacaktır. Maalesef TSK’yı yok etmek amacıyla düşmanın tankla, topla, tüfekle yapamadığını, FETÖ ortaklığı ile askerlerimizi zindanlarda çürüterek yaptılar. Amaçları TSK’yı yeniden yapılandırmaktı. Bu yapılandırdıkları da TBMM’yi, Boğaz Köprüsü’nü bombaladı. Bu yolun taşlarını döşeyenlerin yargılanması gerekirken, anayasal görevlerini yerine getirenler siyasi bir dava ve intikamla zindanlara atıldı.”
Ağbaba’nın, buraya Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatı ile geldiklerini, selam ve saygılarını getirdiklerini söylemesi üzerine bir katılımcı, Kılıçdaroğlu’nun, “28 Şubat mağdurlarıyla helalleşeceğiz” sözüne dikkat çekip, “28 Şubat’ın mağdurları kim? FETÖ’cülerden mi özür dilenecek?” diye sordu. Bir başkası da, “Ama Kılıçdaroğlu, ‘Ben de 28 Şubat mağduruyum’ demişti…” hatırlatmasında bulundu.
Bu eleştirileri cevaplayan Tuncay Özkan, Kılıçdaroğlu’nun sözkonusu ifadelerinin yanlış aksettirildiğini, o dönemde Kılıçdaroğlu’nun önünü kesmek için hazırlanan birtakım düzmece evrakların bu davayla ilgisinin olmadığını anlatıp Fetullah düzenine karşı mücadele verdiklerini, zalimlerden hesap sorulacağını ve zalimlerle helalleşilmeyeceğini söyledi.
CHP Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslan da ceza hukukunun bir intikam alma aracı olmadığını belirterek, “İktidar bunu yapmaya çalışıyor. Kantarın ayarını bozmamak lazım. O kantar kendilerine de lazım olabilir. Az kaldı; sabredin, 10 ay sonra demokrasi ve hukuk yeniden gelecek.” diye konuştu.
Müyesser YILDIZ
15 Ağustos 2022