AKP iktidarı boyunca tüm yabancı devlet adamları ve büyükelçiler Fener Rum Patriği Bartholomeos’u “ekümenik” sıfatıyla ziyaret etti… Erdoğan, Biden’dan bir davet beklerken, Bartholomeos “resmi davetle” Beyaz Saray’da ağırlandı ve kendisine yine “ekümenik” diye hitap edildi… Geçtik yabancıları; daha geçtiğimiz Nisan’da Fener Rum Patrikhanesi’nin bağlı olduğu Fatih Kaymakamlığı’nın patronu, İçişleri Bakan Yardımcısı Muhterem İnce ve beraberindeki Bakanlık heyetinin bile “Ekümenik Patik Bartholomeos tarafından kabul edildiği” açıklandı.
Ancak Ankara’da yaprak kımıldamadı.
Trabzonspor’u Suçlamanın Dayanılmaz Kolaylığı
Taa ki, hafta başında Patrik Bartholomeos Sümela Manastırı’nda düzenlenen ayine katılmak için Trabzon’a gittiğinde, havaalanında kendisine hediye edilen Trabzonspor formasında “Ekümenik Patrik Bartholomeos” ifadesi yer alana kadar.
Önce şunu belirtelim; iktidar medyası ilk anda bu rezalete gözlerini yumdu. Sadece iş insanı Efkan Başkan’ın, Bartholomeos’a isminin yazılı olduğu Trabzonspor şampiyonluk forması, kaşkol ve maske hediye ettiğini bildirdi. Bir de gazetecilerin, “Şampiyon kim olacak?” sorusu üzerine Bartholomeos’un, “Çok mutluyuz. Daimi başarılar dileriz. Şampiyon kim olacak yüzde 100 belli.” dediğini aktardı.
Ne zaman ki Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP’nin Lideri Devlet Bahçeli olaya tepki gösterdi, Bahçeli’nin tepkisinin ardından Fatih Kaymakamlığı uzun bir açıklama yaptı; işte o zaman medya da bu rezaleti görmek zorunda kalıp, “Kaymakamlığın ekümenik tartışmasına son noktayı koyduğunu” duyurdu.
“Milli ve yerli” bu medyanın hallerinden sonra Bahçeli’nin tepkisine geçelim. Pazartesi günü “İç ve Dış Siyasi Gündeme İlişkin” yaptığı yazılı açıklamada, “Son günlerde ardı arkasına sahnelenen provokasyonlar, milli birliğimizi ve dayanışma ruhumuzu hedef alan sabotajlarbizi yolumuzdan çeviremeyecektir.” dedikten sonra bu konuya değinip şunları kaydetti:
“Bu yürek yaralayıcı tertip skandal olmasının ötesinde tahrik, tahrip ve taciz tonu çok yüksek bir meydan okumadır. Trabzonspor’umuza ve bu kulübümüze gönül veren muhterem vatandaşlarımıza hakaret niteliğindeki bu kepazeliğin hiçbir vicdan tarafından kabul edilmeyeceği ortadadır. Türkiye’de ekümenik diye bir kurum ve görev tanımı yoktur. Lozan Antlaşması gereğince, Fener Rum Patriği’nin siyasi ve idari işlerle uğraşmaması, ülkemizdeki Rum-Ortodoks vatandaşlarımıza ruhani hizmet vermesi hüküm altına alınırken, Fatih Kaymakamlığı’na bağlı bir din görevlisi olmasının dışında hiçbir statüsü de olamayacaktır. Türkiye’nin dört bir koldan tuzağa çekilerek milli ve manevi hassasiyetlerinin tahriş edilmesi etap etap ilerletilen bir kumpasın içyüzünü açığa vurmaktadır. Amaç kaos çıkarmak, kriz ortamı yaratmaktır… Türkiye’nin ufkunu perdelemek, enerjisini tüketmek, manevi direncini kırmak gayesiyle emre amade bekleyen iç ve dış odaklar eşzamanlı faaliyet halindedir. Fırsatçılar devrede, fesat yuvaları tetiktedir.”
En basitinden şunları sormakla yetinelim:
“Bartholoemos geçen Ekim’de Beyaz Saray’da ‘Ekümenik’ olarak ağırlanırken neredeydiniz? Başta Biden olmak üzere, Bartholomeos’u ‘ekümenik’ sıfatıyla ziyaret eden veya onu yine bu sıfatla ülkelerine davet edenlere bir tepkiniz oldu mu? Bir Türk vatandaşı olan Bartholomeos’u uyarıp hesap sordunuz mu?”
Bahçeli’nin tepkisi Trabzonspor’la sınırlı kalsa da, şu faydası oldu:
Bu sayede Fatih Kaymakamlığı, Lozan’ı ve görevini hatırlayıp, “Son zamanlarda Fener Rum Patrikhanesi Patriği Dimitri Bartholomeos’un ve Patrikhanenin zaman zaman ‘ekümenik’ kavramını kullanması nedeniyle bu açıklamanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.” ifadeleriyle bir açıklama yapıp özetle şu hususların altını çizdi:
“Azınlıklar konusunda Türkiye’nin temel hukuki dayanağını oluşturan Lozan Antlaşması’nda Patrikhane ile ilgili bir hükme yer verilmemiş, Patrikhanenin İstanbul’da kalması karşılığında mübadele dışı tutulan Rum cemaatinin dini bir kurumu olarak kalacağına, siyasi bir faaliyetinin bulunmayacağına ilişkin katılımcı ülke delegasyonlarının sözlerinin senet olarak kabul edildiği belirtilerek, Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi ile ruhanî meclisinin yetki alanı İstanbul Başpiskoposluğu ile Bozcaada ve Gökçeada bölgesi Rum cemaatinin dini ihtiyaçlarını karşılamakla sınırlı tutulmuştur… Patrikhane Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu ile yeni bir statüye dönüştürülmüş bulunmaktadır… Patrikhanenin ekümenik olduğu iddiasının, yasal bir dayanağı bulunmamaktadır. Sonuç olarak Lozan antlaşması tutanakları ile yargı kararlarında Fatih Kaymakamlığı’na bağlı dinî bir kuruluş olarak kabul edilen Fener Rum Patrikhanesi’nin ‘ekümeniklik’ iddiası hukuki gerçeklerle bağdaşmamaktadır.”
AKP’den Ses Çıkmadı Çünkü…
Evet, Bahçeli tepki gösterdi, Fatih Kaymakamlığı açıklama yaptı, iktidar medyası olayı gördü; ama, dikkat ettiniz mi, AKP’den herhangi bir yorum veya değerlendirme gelmedi.
Acaba neden?
Hatırlar mısınız; geçen Haziran’da AKP kurucusu ve eski bakanlardan Hüseyin Çelik, kelimesi kelimesine şöyle bir iddiada bulundu:
“Cumhurbaşkanlığı’ndan şu anda yazılan yazılarda Sayın Bartholomeos’a ‘Ekümenik Patrik’ sıfatıyla yazı yazılıyor, bunu biliyor musunuz? Biz devlet olarak zaten bunu ekümenik olarak kabul ediyoruz.”
Bunun üzerine biz de şunu sorduk:
“Devlet ve Bahçeli Bu İddiaları Duymadı mı?”
O vakit de ses çıkmadı.
Meğer doğruymuş.
Patrik Bartholomeos hakkında yazılan bir kitapta; 26 Kasım 2020 tarihli davetiye mektubunda kendisine “Sayın Ekümenik Patrik I. Bartholomeos, Rum Ortodoksları Patriği” diye hitap edildiği, o davette masada bulunan isim kartlığında da “Ekümenik Patrik” ifadesinin yer aldığı ortaya çıktı. Bartholomeos ise yine aynı kitapta, bununla ilgili şunları anlattı:
“Ankara bu unvanı kullanmaya mecbur değildir ama kullanılmasına da engel olmamalı. Belki bunun etkisi altında İbrahim Kalın gibi okumuş insanlar sayesinde bu olgunlaştı. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan dedi ki; ‘Bu ekümeniklik meselesi Hıristiyanları ilgilendiren bir konudur.’ Artık bunu söyledikten sonra gözüktü ki, Ankara’nın reaksiyonu bitiyor. Belki bu Venedik Komisyonu’nun tesiri belki daha aydın fikirler sayesinde neticede ‘ekümenik’ diye hitap eden bir davet mektubu geldi bana geçen yıl. Dolmabahçe’de İbrahim Kalın’ın dini liderlere verdiği bir yemekte benim önümde ‘Ekümenik Patrik Bartholomeos’ diye bir not yer almıştı, ilk o oldu. Sonra elimdeki bu mektup geldi. Birkaç hafta Ankara’daydım. İbrahim Kalın ile konuştuk. Teşekkür ettim bu konu için. O da ‘Geç bile kalındı. Daha erken olmalıydı.‘ dedi.”
Sözkonusu kitap geçen Aralık’ta çıktı. Cumhurbaşkanlığı’ndan herhangi bir itiraz geldiğini duymadık.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın bu “icraatı” Erdoğan’ın bilgisi dışında gerçekleştirme imkân ve ihtimali bulunmadığına, ayrıca Erdoğan’ın “ekümeniklik” hakkındaki görüşü belli olduğuna göre, şunu kaydedelim:
“Bartholomeos ve diğerlerinin bu cesareti nereden aldığı ortada. Trabzonsporlu iş insanına tepki göstermek kolay. Peki Erdoğan’a veya İbrahim Kalın’a bir sözünüz var mı?”
Gizli Anlaşma Doğru muydu?
Madem Erdoğan’ın Lozan’a aykırı bu yaklaşımını konuşuyoruz, bazı şeyleri de hatırlatalım.
Atina’yı Mayıs 2010’da, Başbakan’ken ziyaret ettiğinde Yunanlı mevkidaşı Yorgo Papandreu, Bartholomeos için “ekümenik” dedi. Gazeteciler bu ifadeden rahatsızlık duyup duymadığını sorunca Erdoğan şu karşılığı verdi:
“Hayır. Ecdadımızı rahatsız etmemiş, beni de rahatsız etmiyor.”
Papandreu da Patrikhane’nin Türkiye için bir kazanç olduğunu belirtip hem ekümeniklikle hem de İstanbullu Rumlarla ilgili sözlerinden dolayı Erdoğan’a teşekkür etti.
Asıl önemlisi; bu ziyaretten 5 ay sonra Yunanistan’daki ToVima Gazetesi, 6 Nisan 2009’da Türkiye’ye gelen ABD Başkanı Barack Obama’nın ön ayak olmasıyla Erdoğan ve Bartholomeos arasında gizli bir anlaşma yapıldığını öne sürdü.
İddiaya göre, “iki lider” 15 Ağustos 2009’da Büyükada’daki “dinler buluşması” etkinliği çerçevesinde görüştüklerinde şu dört madde üzerinde anlaşmıştı:
- Patrikhanenin “ekümenik” (evrensel) sıfatının kabul edilmesi.
- Patrikhanenin yasal statüsünün tanınması.
- Erdoğan hükümetinin patrik seçimine müdahalesi.
- Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden öğretime açılması.
ToVima Gazetesi, bu maddelerle ilgili gelişmeleri ise şöyle yorumladı:
“Tayyip Erdoğan’ın mayıs ayındaki Atina ziyaretinde yaptığı basın toplantısında, ‘Ekümenik sıfatı beni rahatsız etmez, atalarımızı da rahatsız etmiyordu’ şeklindeki açıklaması bu şartın yerine getirilmesi olarak görüldü. Ankara’nın, AİHM’nin Büyükada’daki Rum yetimhanesi binasının patrikhaneye iadesi kararını kabul etmesi, Patrikhanenin yasal statüsünün tanınması maddesinin yerine getirildiğini gösteriyor. Yasalara göre, Patrik’in Türk vatandaşı olması mecburi. Ankara’nın yeni patrik seçimini kolaylaştırmak için Türk vatandaşı olmayan Fener patrikhanesi üyelerine Türk vatandaşlığının verilmesi kararı dikkati çekiyor.”
Evet, geçen süreçte bu üç maddenin fiilen ve hukuken yerine getirildiğini görüyoruz. O yüzden Trabzon gibi bir yerde Bartholomeos’a “Ekümenik Patrik” yazılı formanın hediye edilmesine de -Bahçeli’nin tepkisine rağmen- AKP’nin sessizliğine de şaşmamak gerek.
Son madde olan “Ruhban Okulu’nun açılmasına” gelince; o vakitler ToVima, “Bu madde Ankara’nın büyük kozu ve pahalıya satacak” yorumunu yapıp, Türk yetkililerin okulun açılması yolunda zemini hazırlayan açıklamalar yapmasına dikkat çekmişti.
Biden’ın, Ruhban Okulu’nun Türk hukuk ve eğitim sistemine tabi olmadan açılmasını daha Obama’nın Başkan Yardımcısı olduğu dönemden beri istediğini biliyoruz… Ülkemizin hali de ortada…
Ez cümle; önümüzdeki yıl Ruhban Okulu’nun “kayıtsız-şartsız” veya “emrivaki” bir şekilde açıldığını görebiliriz!..
Bu gidişata ilişkin yazılacak daha çok şey var; ama şimdilik şu soruyla bitirelim:
Her konuda ahkâm kesip herkese haddini bildiren İçişleri Bakanlığı; en azından Bahçeli’nin tepkisinden, Fatih Kaymakamlığı’nın açıklamasından sonra Fener Rum Patrikhanesi’nin Lozan’a uymasını sağlamak için herhangi bir adım attı mı?!
Müyesser YILDIZ
18 Ağustos 2022