İçeriğe geç

Sizi Yine Kim Kandırdı?!

Ermenistan’ın dün sabaha karşı düzenlediği saldırıda Azerbaycan ordusundan 50 asker şehit oldu.

Ankara hemen peş peşe açıklamalarla hem gardaş Azerbaycan’a taziyelerini iletti hem de Ermenistan’a provokasyon ve saldırganlıklardan vazgeçme çağrısında bulundu.

O Ermenistan ki; Türkiye’ye soykırım iftirasını atan, sınırlarımızı tanımayıp Doğu’daki illerimizi Batı Ermenistan sayan, Ağrı Dağı’nı milli ve resmi sembol olarak kullanan, keza Azerbaycan topraklarını işgâl edip katliamlara imza atan ve Karabağ başta olmak üzere birçok yerin kendilerine ait olduğunu iddia eden ülke!..

Sözkonusu hezeyanlarda milim değişiklik olmadığı halde geçen senenin sonunda Ermenistan’la ilişkilerin de normalleşeceği müjdesine uyandık.

Kısa sürede karşılıklı temsilciler atandı, önşartsız görüşmeler başladı, karşılıklı uçuşların başlayacağı müjdesi verildi, hatta hatta sınırdaki mayınların temizlenmesinin kararlaştırıldığı öne sürüldü.

Erivan’a Ne Zaman Gidiyorsunuz?

Peki bu “muhabbet” ne kadar karşılıklıydı?

Bunu anlamak için bizatihi Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Temmuz başındaki açıklamalarına bakmamız yeter. “Güven arttırıcı adımlar” adı altında atılan ve atılacak adımları anlattıktan sonra dedi ki;

Sonuçta biz süreci tedrici bir şekilde devam ettirmek istiyoruz… Bizim burada gördüğümüz en büyük engel, maalesef Ermenistan üzerindeki baskı. Diaspora bölünmüş durumda. Bir kısmı kesinlikle normalleşmeyi istemiyor, bir kısmı destek veriyor. Ermenistan içinde de aşırı gruplar başbakanın evine saldırıyorlar, sürekli sokaktalar. Ciddi bir baskı oluşturuyorlar. Bu da Ermenistan’ın normalleşme konusunda cesur bir adım atmasının önünde engel oluşturuyor… Bundan sonraki görüşmeler niye Türkiye ve Ermenistan’da olmasın? Biz hatta Ermenistan’a teklifte de bulunduk. İlk toplantıyı Erivan’da da yapabiliriz dedik, ama henüz Ermenistan buna hazır değil içerideki baskı sebebiyle. İleride de bu tür görüşmeler olabilir.”

Türkçesi; adamlar toplantının Erivan’da yapılmasını bile kabul etmedi, ama biz güven arttırma ataklarını sürdürdük!..

Öyle ki; Erdoğan, Ermenistan Başbakanı Paşinyan ile telefonla görüşüp karşılıklı iki ülkenin dini bayramlarını tebrik etti. Tabii, bu arada “normalleşme sürecine” de değinildi ve Erdoğan, “kırmızı çizgi”mizin adını koyarken şöyle konuştu:

Bizim baştan itibaren kırmızı çizgimiz Azerbaycan’dı. Azerbaycan konusu yoluna girdikten sonra biz zaten ‘Kapılarımızı açarız’ dedik. Paşinyan’ın bölgesel barış ve işbirliği açısından bizimle benzer düşünceleri paylaştığını duymaktan da memnun oldum. Artık söylemin ötesinde somut adımlar atmalarını bekliyoruz. Biz Ermenistan ile normalleşme sürecinde ciddiyiz, kararlıyız. Tam normalleşme ve iyi komşuluk ilişkilerinin tesisini de hedefliyoruz.”

Paşinyan, bölgesel barış ve işbirliği açısından bizimle benzer düşünceleri paylaşıyor” idiyse, dünkü büyük saldırı neyin nesidir?

Ani’nin Anlam ve Önemi

Ankara’nın yeni “Ermeni açılımı”ndaki aculluğunu sorgulamanın zamanıdır.

Erdoğan’ın, “Tam normalleşme ve iyi komşuluk ilişkilerinin tesisini hedefliyoruz” sözlerinin altını çizip, bir ay kadar önce “üst düzey bir Dışişleri yetkilisinin”, “Türkiye-Ermenistan normalleşmesine” ilişkin medyaya verdiği bilgilere bakalım.

Erdoğan’ın ve Çavuşoğlu’nun o güne kadar bilinen açıklamaları dışında, örneğin sahadaki fiziki şartların sınır geçişlerinde oluşturduğu risklerden söz edip, Sahadaki tablo çok farklı.” dedi.

Ayrıca aynı Dışişleri yetkilisi, sınırdaki mayın temizliğinin yaklaşık 2 yıldır yapılmakta olduğunu da doğrulayıp, bu temizliğin “süreçle ilgisi olmadığını”, ama “normalleşme sürecine de katkı sunabileceğini” dile getirdi.

Devam edelim; aynı yetkili, sürecin iki taraf açısından da normalleşme sürecinden ziyade güven artırma süreci” olarak görüldüğünü kaydederken şunu söyledi:

Ani Harabeleri’ndeki onarım, güven artırıcı önlem olabilir.”

Birincisi; saldırgan, iftiracı ve yayılmacı Ermenistan’ın Türkiye’ye güven vermesi mi, yoksa Türkiye’nin böyle bir ülkenin güvenini kazanması mı gerekiyor? Bu nasıl denklemdir?

İkincisi; bu kadar sorunun arasında Ani Harabeleri ne iştir?

Hemen belirtelim; Kars’ın güneydoğusundaki Ani, Ermeni hükümdarlarının tarihi başkenti 2012’de başlatılan sürecin ardından 2016’da UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak tescillendi.

Ardından şunları hatırlatalım:

AB’nin ve Avrupa Parlamentosu’nun pek çok belgesinde Türkiye’nin Ermenistan sınırını kapalı tutması eleştirip, normalleşme ve “iyi komşuluk ilişkilerinin tesisi” şartlarına yer verildi.

Türkiye’nin etnik ve dinsel azınlıkları kabul etmesi” gerektiği bildirilirken de; “bunlara ait” “Hasankeyf, Zeugma, Akdamar ve Ani gibi kültürel mirasın korunması” istendi.

ABD cenahına gelince;

2010’da ABD Dışişleri Bakanlığı, Ani Harabeleri’ne ait Kutsal Mesih Kilisesi’nın (Surp Prikitch) onarım projesi için Dünya Anıtları Fonu’na 625 bin dolarlık destek verileceğini açıkladı. Böylece Ani Harabeleri’nin turistik cazibesinin arttırılmasının amaçlandığı bildirildi.

2014’te de ABD’nin Ankara Büyükelçiliği yetkilileri, Kültürel Mirası Koruma Fonu’nun (AFCP) desteği ile sağlamlaştırılan o kilisede incelemeler yaptı.

CIA’nın düzenlediği The World Factbook adlı sitenin Türkiye sayfasında, “Uluslarararası sorunlar” başlığı altında ilk madde olarak Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesinden söz edilirken, “Türk makamları, UNESCO’ya Ermenistan’daki taş ocaklarından yapılan patlamaların Ani’nin kalıntılarına zarar verdiği konusunda şikayette bulundu.” dendiğini de kaydedelim.

Kim Kime “Ne İstediyse Verdi”?

Güncele dönersek; yeni normalleşme” sürecinde Ankara ve Ermenistan’ın tavrı, yani orantısız denklem ortada.

Buna rağmen Azerbaycan’a yapılan son saldırdan birkaç gün önce konuşan Ermenistan eski Savunma Bakanı, muhalefet lideri ve 2020’deki savaşta da Dağlık Karabağ komutanı olarak görev yapan Seyran Ohanyan; Paşinyan’ın, “Zengezur Koridoru dışındaki tüm talepleri kabul ederek, Ermenistan’ın değil, Türkiye’nin çıkarlarına hizmet ettiğini” yani Ankara ne istediyse verdiğini öne sürüp şu eleştirileri yöneltti:

Paşinyan kendi iktidarını sürdürmek için Brüksel ve Moskova arasında oyun oynayarak Ermenistan’ı çok zor bir duruma sokuyor ve ülkeyi jeopolitik çatışmaların sahnesine dönüştürüyor.”

Bizim muhalefet partileri, Ankara’nın Ermeni açılımıyla pek ilgilenmediği için biz sadece şunu sormakla yetinelim:

Acaba bu defa bizimkileri kim kandırdı; ABD, Rusya, Ermenistan mı yoksa hepsi birlikte mi? Yoksa kendi kendilerini ya da milletimizi mi kandırdılar?!

Gardaş Azerbaycan’a başsağlığı ve kuvvet diliyorum.

Müyesser YILDIZ
14 Eylül 2022

Kategori:Uncategorized