İçeriğe geç

Ne Yazık ki Miçotakis Haklı!.. Evet Ankara Lozan’ı Çiğniyor!..

Ankara ile Atina arasındaki gerginlik nasıl başladı?

Evvela Mayıs’taki Washington ziyaretinde Yunanistan Başbakanı Miçotakis, Türkiye’yi ABD’ye şikâyet etti. Erdoğan’ın tepkisi; “Benim için artık Miçotakis diye biri yok… Daha da görüşmem.” oldu.

Ardından geçen ayın son haftasında; Yunanistan, Ege’deki NATO tatbikatında ABD jetlerine refakat eden F-16’lılarımıza tam üç kez radar kilidi attı.

Erdoğan, bunun aynı zamanda “NATO’ya bir saldırı” olduğunu belirtirken, Atina’ya, Bir gece ansızın gidebilirizİzmir’i unutma…” uyarısında bulundu.

Sonrasında karşılıklı şu söz düelloları yaşandı:

Miçotakis: Türkiye’den yükselen aslanvari kükremeler bizi korkutmaz; Yunanistan’a yönelik ifadeler bizi korkutamaz… Yunanistan’ın tek bildiği bir şey var, o da ‘Tehditlere Ohi (Hayır) Sayın Erdoğan’ demektir… Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarının aksine, adalarda tehdit oluşturan Türkiye’dir… Ben de onların anlayacağı dilde kendilerine, Yunanistan’da dayılıklara geçit yok diyorum… Adalarımıza gece geleceklerini söyleyenleri, gün ışığında bekliyoruz. Haklı ve güçlünün kimin olduğunun net olarak görüleceği zamanda.”

Savunma Bakanı Akar: Yunanistan’daki siyasiler, Türkiye’yi saldırganlıkla suçluyor. Bu ikiyüzlülük değil de nedir? Bunların evlerinde ayna yok mu? Aynaya baksalar gerçekleri görürler ve belki utanırlar. Bu kadar aleni ikiyüzlülük, riyakârlık olmaz… Biz; barış, iyi komşuluk ilişkileri, uluslararası hukuk diyoruz, bu konularda iş birliği yapmak istiyoruz. Ege Denizi’nin bir barış denizi olmasını arzu ediyoruz fakat buna maalesef bir karşılık bulamıyoruz… ‘Tarihten ders alın‘ diyoruz. Yeni maceralara girmeyin. Aynı şeyi tekrarlatmayın, akıllı olun.”

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: “Geçmişte imzalanan uluslararası anlaşmalara uygun davranmayan taraf Yunanistan. Bizim haklılığımızın herkes farkında. Bu süreçle ilgili her türlü tedbirimizi aldık. Ancak Yunanistan’ın da verdiğimiz mesajı aldığını düşünüyorum… Türkiye’nin gözde ülke olması Yunanistan’ı çıldırtıyor. Nereye, ne zaman gideceğimize biz karar veririz. Atina ile planlanmış bir görüşme yok. Böyle bir girişim de yok.”

Son olarak önceki gün Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Miçotakis’in, Gündüz bekliyoruz sözlerine şöyle karşılık verdi:

Uluslararası anlaşmalara göre, gayrı askeri statüdeki adaları silahlandırıyor. Ege’de geri itme yaparak her gün çok sayıda bebeğin aileleriyle birlikte ölümüne sebep oluyor. Böyle pervasız hareket eden bir Yunanistan’a biz ‘Aklını başına al.’ ‘İzmir’i unutma.’ deyince tansiyonu yükselten taraf mı oluyoruz? Sayın Cumhurbaşkanımız açık ve net şekilde uyardı; ‘Adaları silahlandırmayı bırak yoksa bir gece ansızın gelebiliriz.’ dedi. Bakıyoruz Miçotakis de gece gelme gündüz gel diyormuş. Bilmiyor mu acaba Türkiye Ege’de tepkisini gösterdiğinde zaten Yunan’ın gündüzü gece olacak. Türkiye uluslararası anlaşmalara dayanarak gereğini yaparsa Yunan’ın güvendiği adalara kar yağacak. Onları bu maceralara sürükleyenler, dost görünenler tabi anında ortadan kaybolur o zaman. Bu yüzden İzmir’i unutma diyoruz, Kıbrıs’ı unutma diyoruz.”

Bu arada Yunanistan Cumhurbaşkanı Sakellaropoulou’nun, burnumuzun dibindeki gayrı askeri statüdeki adalara gelip gövde gösterisinde bulunduğunu, Türkiye’yi provokasyon yapmakla suçladığını kaydedip şu olaya bakalım.

Yunanistan’la Tatbikat “Mutluluğu”

Sözkonusu meydan okumaların yaşandığı günlerde Ege’de Aksaz Deniz Üssü’nde 11 gün sürecek bir NATO tatbikatı yaptığımız ve tatbikata Yunanistan’ın da katıldığı ortaya çıktı, iyi mi?

Yunanistan’la böylesi bir kriz yaşanıyor, F-16’larımıza radar kilidi atması olayında NATO arkamızda durmuyor; ama Ankara, geçtik tatbikatı, Yunanistan’ın bu tatbikata katılımını bile veto etmiyor. Dahası Harp Filosu Komutanı Tuğamiral Hüseyin Tığlı buna ilişkin, “Burada bir Yunan gemisi var, Limnos. Bu tatbikatta onları burada görmekten çok mutluyuz. Bence onlar da mutlular. Çünkü birbirimizden öğreniyoruz. Deneyimlerimizi birbirimizle paylaşıyoruz. Bu iyi bir süreç.” değerlendirmesini yapıyor.

Kimse de çıkıp, “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?” demiyor!..

Yunanistan Lozan’ı Böyle Çiğniyor

Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in bir başka açıklamasına geçelim. Önceki gün Türkiye karşıtı “Küçük Asya” etkinliğinde; İstanbul için Konstantinopolis ifadesini kullanıp Türkiye’nin Lozan Antlaşması’nı ihlâl ettiğini söyledi.

Tüm bir “Ele verir talkını, kendi yutar salkımı.” veya “Yaman hırsız, ev sahibini bastırırmış.” durumu!..

Biliyoruz ki, bırakın çiğnemeyi veya ihlâl etmeyi, Yunanistan Lozan’ı yok sayıyor.

İşte 9 Eylül‘de Mustafa Trampa’nın İskeçe’nin yeni müftüsü seçilmesiyle birlikte Batı Trakya’daki soydaşlarımıza yapılanlar bir kez daha hatırlandı. Lozan’a aykırı uygulamaları tek tek saymayıp kendilerine “Türk” demelerine dahi izin verilmediğini belirtmekle yetinelim.

Son olayı duymuşsunuzdur; Yunanistan’da bir televizyon programına katılan İskeçe Türk Azınlık Milletvekili Hüseyin Zeybek canlı yayına bağlanan bir izleyici tarafından ölümle tehdit edildi. Dışişleri Bakanlığı’mız, Yunan makamlarının, bu vahim olayı soruşturmasını ve failleri cezalandırmasınıbeklediğimizi bildirdi.

Yunanistan Dışişleri Bakanlığı ise, Türkiye’nin temel uluslararası davranış kurallarını ihlâl ederek, başka devlete karıştığını öne sürüp, “Lozan Anlaşması gibi Uluslararası Sözleşmeler’den kaynaklanan uluslararası yükümlülüklere her daim uyduklarını savundu.

Savunma Bakanı Akar’ın ifadesiyle, Yunanistan’ın bu ikiyüzlülüğünü” ve “riyakârlığını” bir tarafa bırakıp kendi tarafımıza ayna tutalım.

Ankara da Böyle

Yıllardır Fener Rum Patrikhanesi merkezli Lozan’a aykırı faaliyetleri biz yazmaktan yorulduk, yetkililer görmezden-duymazdan gelmekten yorulmadı. Yine de Miçotakis’in, Türkiye Lozan’ı ihlâl ediyor iddiasından hareketle bir başka konuya dikkat çekelim.

Lozan’a göre, Patrikhane’nin “Kutsal Meclisi” olarak bilinen “Sen Sinod”da Türiye Cumhuriyeti vatandaşlarının görev yapmayı gerekiyor.

Ancak Patrik Bartholomeos, 2004’te Türkiye’ye hiç bilgi vermeden Sen Sinod’a yabancı papazları atadı. Dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, olayı “İnceliyoruz” diyerek geçiştirdi.

Ve de bu “Lozan’ı çiğneme/çiğnetme”nin; ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2007 Uluslararası Dini Özgürlük Raporu’na şöyle yansıdığını gördük:

Devlete göre, sadece Türk vatandaşları Patrikhane’nin Sen Sinod’una üye olabilir ve Patrik seçimine katılabilir iddiasında. Buna rağmen Ekümenik Patrik, Türk olmayan üyelere izin verilmesi için müracaat etti. Ancak iktidar, Bartholomeos’un 2004’te 6 Türk vatandaşı olmayan üye tarafından seçilmesine ilişkin soruya resmi olarak cevap vermedi; ki bu, ülkenin 80 yıllık tarihinde bir ilkti.”

Buna ilişkin Erdoğan’ın yaptığı açıklamaları da yıl yıl aktaralım.

“Geçenlerde Yunanistan Başbakanı buradaydı. Bazı şeyler konuşuldu, bazı şeyler konuşulmadı… Seçilmiş müftü, atanmış müftü meselesini konuştum kendileriyle. Yunan mahkemesine, yargısına yönelik olarak bu adımlar atılabilir; bu problem değil. ‘Ama siz kalkar da oradaki Müslümanların müftüsünü atamaya yönelirseniz, bu dedim, Lozan’a uymuyor.’ Biz sizin patriğinizi atamıyoruz ki…”

Şubat 2008

“Sen şimdi kalkıp da Batı Trakya’daki halka, bizim oradaki vatandaşlarımızın seçmiş olduğu bir müftüye; ‘Resmi olarak seni tanıyorumdemezsen, kendi atadığın bir kişiyimüftü olarak kabul edersen, kusura bakma arkadaş. Burada patriği kim seçer Sen Sinod Meclisi seçer. Ve Sen Sinod Meclisi’nde olanların tamamen bizim vatandaşımız olması gerekir Lozan’a göre. Şu anda bizim vatandaşımız değiller üyeler; biz burada da anlayış gösterdik. Hatta ben açık konuşuyorum; hiç olmazsa vatandaşlık müracatı yapsınlar da bir yanlışın içinde olmayın; bunu dahi söyledim.”

Haziran 2009

“Fener Rum Patriği’nin Ekümenik olarak nitelenmesi, ecdadımı rahatsız etmediğine göre beni de rahatsız etmez. Ama benim ülkemde bazılarını rahatsız edebilir.”

Mayıs 2010

“Sen Sinod Meclisi üyelerinin Türk vatandaşı olması gerekiyor. Ama Türk vatandaşı olmayan kişiler atandı. Daha sonra ben Sayın Karamanlis’e ve Yorgo’ya, ‘Söyleyin de Türk vatandaşlığı için başvursunlar da Lozan Anlaşması’na uygun hale getirelimdedim. Onlar devreye girdi, Sen Sinod Meclisi üyeleri başvurdu. Şimdi onları Türk vatandaşı yaptık, sorunu çözdük.”

2011

“Bakın biz Sen Sinod Meclisi’nin üyeleri tamamen bitmiştir. Aynı zamanda bu üyelerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması gerekiyor. Ben Barthalemeos’a dedim ki, ‘Siz TC vatandaşı olmak üzere yurtdışından din adamı getirin, biz burada vatandaşlık işlemlerini yapalım‘. Bundan çok mutlu oldular.”

Mart 2013

“Lozan Anlaşması’na göre Sen Sinod Meclisi üyelerinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması gerekiyor. Fakat şu anda Bartholomeos’dan başka kimse kalmamıştır. ‘Dışarıdan buraya papaz getirin, biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapalım, hiç olmazsa Lozan Anlaşması’nın gereğini yerine getirelim’ dedim. Şu ana kadar 20’ye yakın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına aldığımız oldu.”

Eylül 2014

“Peki Lozan sadece Ege’yi mi kapsıyor? Batı Trakya’daki azınlıkların hukuku yok mu?.. Hâlâ bir baş müftülük meselesi çözülememiştir. Orada baş müftüyü seçimle değil atamayla geldiğini görüyoruz. Lozan ne diyor? Lozan seçim diyor. Aynı şey Türkiye için de geçerli. Patrik seçimle mi geliyor? Atamayla mı geliyor? Türkiye’de patrik seçimle gelir. Sen Sinod Meclisi seçer. Patriği seçmekten düşmüştü ve ben o zaman Sayın Patriğe haber gönderdim, bize bu noktada bazı isimler gönderin, biz onları vatandaş yapalım ve onları Sen Sinod Meclisi’ne girmiş olsunlar ve sizdeki seçim meşru olsun. Ve bize isimler geldi, 7 idi ben bu çağrıyı yaptığımda 17’ye çıktı. Şu anda 17 tane Sen Sinod meclisinin dini elemanları var. Daha da ileri gideceğim. Mesela Patrik yurtdışına çıkmak istese, Lozan’a göre Eyüp Kaymakamlığı’nın müsaadesi ile çıkabilirdi. Biz bunun önünü açtık.”

Aralık 2017

Tüm bunlar da gösteriyor ki; ne yazık ki, Miçotakis haklı!.. Türkiye Lozan’ı çiğniyor, çiğnetiyor. Ama, Yunanistan’dan çok farklı olarak, maalesef Rum/Yunan lehine…

Son durum mu?

Ankara-Atina arasındaki söz düellosu devam ederken; önceki gün Patrik Bartholomeos, ekümenik sıfatıyla Sen Sinod’un yeni üyelerini atadı. 1 Eylül 2022 – 28 Şubat 2023 döneminde görev yapacak bu heyetin üyeleri arasında Büyük Britanya’dan, İspanya’dan ve Portekiz ile Yunanistan’dan papazlar da var.

Acaba onlar da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldu veya olacak mı?!

Müyesser YILDIZ
17 Eylül 2022

Kategori:Uncategorized