İçeriğe geç

İktidar ve Muhalefetin “Meleklerin Cinsiyeti” Mesaisi!..

Bu ülkede türban sorunu var mı? Varsa da milletin devasa sorunlar listesinde acaba kaçıncı sıradadır?

Daha geçenlerde Adalet Bakanı Bekir Bozdağ bile, “Bakın bugün ülkemizde başörtülü vekil var mı? Bakanlarımız oldu mu? Kamuda her alanda asker, polis, hakim, savcı var mı? Eğitimde ortaöğretim, yüksek öğretimde yaşanan bir sorun var mı? Biz bu sorunu 2013’te çözmüşüz… 9 yıl olmuş sorun çözüleli ve Türkiye’de herkes böyle bir sorun varlığını bile unutmuş.” tespitini yapmadı mı?

Ve dün Erdoğan, “Şimdi devletin kurumlarında başı açığı da var başörtülüsü de var. Bütün bunlarla beraber okullarımızda böyle bir sıkıntı var mı? Başörtülüsü de başı açığı da kardeş kardeş üniversitelerimizde, ortaöğretimde, her yerde okuyabiliyor.” demedi mi?

Durum aynen bu olduğu halde Kemal Kılıçdaroğlu’nun “türban garantisine” ilişkin kanun teklifi ile yeniden nur topu gibi bir konumuz oldu ve AKP –“Hem ağlarım, hem giderim.” misali- bunun Anayasa değişikliği ile halledilmesi, hatta referanduma götürülmesi misillemesinde bulundu.

Erdoğan dün Malatya’da “Bay Kemal”e şöyle seslendi:

Gel dedim, anayasa güvencesi altına alalım. Bakalım gelebilecek mi? Göreceğiz. Biz şimdi hazırlıkları yaptık. Bu anayasa değişikliğini Meclise göndereceğiz, gelir veya gelmez; maksat tüm milletimiz bunu görsün, bunu tanısın, yandaşlarını da tanısın, altılı masayı da tanısın… Şunu da yapabiliriz, nedir o? Haydi sıkıyorsa gel, bu işi referanduma götürelim. Öyle mi; parlamentoda bu iş çözülmüyorsa millete götürelim, kararı millet versin.”

Demek ki; “maksat” üzüm yemek değil, milletimize 6’lı masanın gerçek yüzünü göstermekmiş!..

Öte yandan bizler bu anayasa değişikliği teklif ve niyetlerini, havucun yanına neler konduğunu 2010’daki, “İmkân olsa mezardakileri bile kaldırarak referandumda ‘Evet’ oyu kullandırmak lâzım” zihniyetinden gayet iyi biliyoruz.

Nitekim, AKP’nin cemevleri torbasından -Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği- Katar’a liman peşkeşi yeniden çıkmadı mı?

Keza türban teklifinin yanına şimdilik Anayasa’nın “ailenin korunması” başlıklı 41’inci maddesi de eklenmedi mi?

Neymiş; aileyi LGBT’lilerden koruyacaklarmış. Daha önce de belirttik; sanırsınız ki tüm dertlerimiz bitmiş, ülkeyi LGBT’liler işgâl etmiş!..

Vay Be!.. Başı Açıklara da “Teminat” Verecekler

Kılık-kıyafetin kanun veya Anayasa ile düzenlenmesinin kimi AKP’lilerde dahi, mini etek, şort, çarşaf, burka, cüppe ve sarığın önü açılabilir” endişesine yol açtığını kaydedip asıl bombaya gelelim.

Üç gün önceydi; Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “esasında Anayasa ve yasalarda bunu yasaklayan bir şey bulunmadığını” ama “ilkel uygulamada dönemin yöneticilerinin Anayasa ve yasaları hiçe saymasından [oluşan] fiili bir durum” olduğunu, “‘bundan sonra böyle bir fiili durum da olmasın’ diye daha büyük bir tahkimat” yaptıklarını anlatırken şunu söyledi:

Hem başını açmak hem başını örtmek, bu ikisi birlikte teminat altına alınıyor.”

Başını açmanın teminat altına alınması”!.. İran’ın değil, Anayasa’sında laikliğin değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez” yazdığı Türkiye’nin geldiği noktaya bakar mısınız?

Anayasa’nın nice hayati maddelerini ayaklar altına alanlar, başı açıklara verecekleri bu “teminatı” mı çiğnemeyecek?

Birkaç yıl sonra kamuda çalışan kadınlara başını örtme mecburiyeti getirmesinler de!..

Aile Maddesi Kimin Programı?

Aile maddesinde değişikliğin nereden çıktığını masaya yatıralım.

Anayasa’nın 41’inci maddesinde; “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.” ifadesi var.

İşte AKP, “eşler” ibaresini LGBT sebebiyle muğlak bulduğundan, bunu “Aile, kadın ve erkekten oluşur” şeklinde değiştirecekmiş.

AKP’nin 2001’deki Parti Programı’nda; “Aile toplumun temeli ve toplumsal dayanışmanın oluşmasında rol oynayan önemli bir kurumdur… Yaşanan bütün olumsuzluklara ve ekonomik sıkıntılara rağmen toplum olarak ayakta duruşumuzu büyük çapta sağlam aile yapımıza borçlu olduğumuz açıktır.” tespiti yapıldı.

2018’de açıklanan “2023 Vizyonu”nda da; “Bizim diğer toplumlardan en büyük fark ve üstünlüklerimizden birisi, sağlam bir aile yapısına sahip olmamızdır. Nitekim tüm zorluklara, sosyal ve bireysel sarsıntılara rağmen toplumumuzu ayakta tutan aile yapımızdır.” denildi.

Aile yapımızı son 4 yılda LGBT’liler mi bozdu?” sorusunu yöneltmekle yetinip Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın -gerek türban gerekse aileye ilişkin- değişiklik çalışmaları hakkında verdiği bilgiyi aktaralım. Erdoğan’ın talimatından sonra hemen harekete geçip bir ekip kurduklarını, Bakanlık’ta bir çalışma yaptıktan sonra bunu AKP Grubu ve TBMM komisyonlarındaki hukukçularla değerlendirdiklerini, ayrıca akademisyenlerle bir araya geldiklerini anlatırken şunu da kaydetti:

Çıkan sonuçları kabinede Sayın Cumhurbaşkanımıza ve kabinedeki arkadaşlarımıza arz ettik. Orada bir değerlendirme yaptık. Tabii bu arada Sayın Cumhurbaşkanımıza, bakanlarımıza, partimize gelen pek çok vatandaşlarımızdan, sivil toplum örgütlerinden öneriler var. ‘O önerileri de tekrar çalışalım’ şeklinde bize bir talimat verildi. Biz, bu sefer tekrar o gelen bir bütün farklı kesimlerden değerlendirmeleri ve analiz eden bir çalışma daha yürüttük.”

Bozdağ’ın, sivil toplum örgütlerinden öneriler” olduğu açıklamasından hareketle, AKP üzerinde etkili bu örgütlerden bazılarının programlarına bakalım.

SADAT’ın kurucusu olarak bilinen ve bir dönem Erdoğan’ın Başdanışmanlığını yapan Adnan Tanrıverdi’nin hazırladığı “Askira İslâm Ülkeleri Birliği Konfederal Cumhuriyet Anayasası” modelinin şimdi türban için değiştirilmesi planlanan “Din ve Vicdan Hürriyeti” başlıklı 26’ncı maddesi, mevcut Anayasa’mızdaki düzenlemenin aynısıydı.

Aile maddesinde ise, “Aile, İslâm toplumunun temelidir” denirken, “Eşler arasında eşitliğe dayanır. ibaresi aynen yer almıştı.

AKP’nin temeli olan, TBMM eski Başkanı İsmail Kahraman’ın öncülüğündeki Birlik Vakfı’nın 2012’deki anayasa teklifine bakalım. Başkanlık sisteminin savunulup laikliğin Anayasa’dan çıkarılmasının istendiği o teklifte de şunlar vardı:

“Kılık ve kıyafet ya da dini semboller eğitim ve öğretim hakkından yararlanmayı engelleyecek şekilde yasaklanamaz.”

“Aile toplumun temelidir. Annelik ve babalık toplumdaki saygın sosyal değerleri oluşturur.”

Ve HÜDA-PAR

Geçtiğimiz hafta “Alimler ve Medreseler Birliği – İttihadul Ulema”nın Diyarbakır’da düzenlediği, Taliban’ın da katılıp laikliğin bol bol yerden yere vurulduğu toplantıyla birkez daha gündeme gelen ve Hizbullah’a yakınlığı ile bilinen; o toplantıda iktidar üzerinde etkili yazarlardan Yusuf Kaplan’ın da, “bölgenin emniyet supabı, Müslümanların yüz akı ve haysiyetinin temsili” diye nitelendirdiği HÜDA-PAR’ın programına bakalım.

AKP ile HÜDA-PAR’ın bizzat Erdoğan nezdindeki ilişkisi, özellikle seçim zamanlarında görüştükleri ve HÜDA-PAR’ın AKP’yi desteklediği herkesin malûmu.

Keza HÜDA-PAR’ın, “Kur’an-ı Kerim, Arapça, hadis, ilmihal ve siyer derslerinin ilköğretim birinci sınıftan itibaren ders olarak okutulması”, “bu alanda çalışma yapan sivil kuruluşların önündeki engellerin kaldırılması”, medreselerin canlandırılması”, “her kademedeki eğitim kurumlarında bulunan eğitimci ve öğrencilerin diledikleri şekilde örtünebilmesi” gibi birçok isteğinin yerine getirildiğini hatırlatıp gündemdeki türban ve aile düzenlemelerine ilişkin önerilerini aktaralım. Özetle deniliyor ki;

“Tüm devlet dairelerinde vatandaşların inançlarının gerektirdiği gibi giyinmesi ve tesettür serbest bırakılmalıdır… Çalışanlar inançlarına uygun kıyafetle mesleklerini icra edebilmelidirler.”

“Aile bir erkek ve bir kadının evlenmesi ile kurulur. Bazı ülkelerde vuku bulan eşcinsel sapık ilişkililerle aile kurulmaz. Buna aile denemez. Aile kurumunun kutsallığını ortadan kaldıran bu tür sapık ilişkiler toplum ve devlet tarafından meşru kabul edilemez… Nesli ifsat ettiği için tüm insanlığı tehdit eden cinsel sapıklıklar yasaklanmalı ve suç kapsamına alınmalıdır.”

Peki Erdoğan dünkü Malatya programında neler söyledi?

Milletimizi sapkın ve sapık akımların saldırılarından beraberce koruyalım. Farklı siyasi partiler olarak 2023 seçimi öncesi tarihi bir uzlaşmaya imza atalım.” dedikten sonra şunları:

Kanun teklifleriyle oyalanmak yerine anayasa değişikliğiyle kalıcı çözüme kavuşturalım, aile kurumunu daha da güçlendirelim. LGBT diyorlar, güçlü bir ailede LGBT diye bir şey olabilir mi?”

HÜDA-PAR’la bu örtüşme tesadüf sayılabilir mi?!

Sadede gelirsek; iktidarıyla muhalefetiyle, adeta meleklerin cinsiyeti” üzerine mesai yapıyorlar. Çünkü Cumhur İttifakı’nın ne sözkonusu değişiklikleri Meclis’ten geçirecek ne de referanduma götürecek sayısal çoğunluğu var.

Ama hiçbir şey olmasa da bir şeyler olacağı kesin… Öncelikle ülkenin yakıcı gündemi değişir… Muhalefet “hodri meydan” restini görürse; olası Anayasa değişikliği paketine, örneğin tarikatların resmen serbest bırakılması da girebilir… En olmadı, CHP ve ortakları seçim üzeri yine kaçak” ilân edilir!..

Ez cümle; Kemal Kılıçdaroğlu’nun durup dururken nasıl bir gayya kuyusuna taş attığını görüyor musunuz?

Müyesser YILDIZ
23 Ekim 2022

Kategori:Uncategorized