Anıtkabir Yönetmeliği’nde; “Anıtkabir’de, ancak Atatürk’e saygı için çelenk konabilir, tören düzenlenebilir. Başka amaçlarla; tören, yürüyüş ve gösteri düzenlenemez, çelenk konamaz. Anıtkabir’in manevi varlığına yakışmayan her türlü tavır, hareket, söz, yazı ve davranışlara izin verilmez.” yazıyor.
Ancak son 3 yıldır milli günlerde ve 10 Kasım’da Anıtkabir’de düzenlenen devlet törenleri sırasında olağandışı sahnelere tanık olduk.
Normalde devlet töreni sırasında Anıtkabir’e ziyaretçi alınmazken bu uygulama değişti; alınan ziyaretçilerden bazıları, 29 Ekim 2019‘daki Cumhuriyet Bayramı töreninde Erdoğan için “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganı attı.
Yine 10 Kasım 2019‘daki törenler sırasında “Recep Tayyip Erdoğan” tezahüratları yapıldı… 30 Ağustos 2020‘deki Zafer Bayramı töreninde benzer sahneler yaşandı… 29 Ekim 2020‘de Erdoğan alkışlandı ve “Seni seviyoruz reis” sözleri duyuldu… Bu yıl ise 30 Ağustos Zafer Bayramı töreninde, “Reis”, “Dik dur eğilme, bu millet seninle” sloganı atılırken son olarak 10 Kasım‘da, “Her yer Tayyip, her yer Erdoğan” denildi.
Bu yaşananlar da her defasında hem milletin hem muhalefet milletvekillerinin hem de gazetecilerin tepkisine yol açtı; sözkonusu sivilleri kimin içeri aldığı ve Anıtkabir Komutanlığı’nın soruşturma açıp açmadığı sorgulandı.
Akar’ın Cevabındaki Ayrıntı
Konu Meclis gündemine de taşındı.
Örneğin CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, 2019’da Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a yönelttiği önergede; “Devlet töreninin düzenlendiği esnada, ‘Recep Tayyip Erdoğan’ şeklinde slogan atan kişiler kimlerdir? Bu kişiler ziyaretçi yasağı olmasına rağmen Anıtkabir’e nasıl girmiştir; girişleri kimin onayıyla gerçekleşmiştir? Yas ve saygı mekânı olması gereken Anıtkabir’de böylesine bir eylemin kabul edilebilir olmadığı gerçeği ışığında; Bakanlığınızca olayın soruşturulması ve kamuoyuna bir açıklaması yapılması düşünülmekte midir?” sorularını yöneltti.
Akar bu sorulara; “Anıtkabir’de ulusal ve resmi bayram günlerinde icra edilen devlet törenleri ve ziyaretlerle ilgili usul ve esaslar Anıtkabir Hizmetleri Yönergesi’nde düzenlenmiştir. 10 Kasım 2019 tarihindeki Atatürk’ü Anma Günü kapsamındaki faaliyetler daha önceki yıllarda olduğu gibi anılan Yönerge’ye uygun olarak icra edilmiştir.” karşılığını verdi.
CHP İstanbul Millevetikili Mahmut Tanal ise 29 Ekim 2020’deki tezahüratlar üzerine yine Bakan Akar’a şunları sordu:
“Resmi törenler sırasında Anıtkabir avlusuna alınan sınırlı sayıdaki vatandaşlar hangi kriterlere göre seçilmektedir?.. Törenlerde Erdoğan’ın sloganlarla karşılanması tesadüf müdür? 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenine katılan vatandaşların, adlarının yazılı olduğu listeye göre Anıtkabir avlusuna alındıkları iddiası doğru mudur? Şayet doğruysa söz konusu liste kim ya da hangi kurum tarafından hazırlanmaktadır? Tören sırasında Erdoğan lehine slogan atanların herhangi bir siyasi partiye üyeliği var mıdır?.. Anıtkabir’de törenler sırasında siyasi slogan atanların içeri alınmasıyla ilgili soruşturma başlatılacak mıdır? 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü yapılacak resmi törende de vatandaşlar yine listeye göre mi Anıtkabir avlusuna alınacak? 10 Kasım’da Anıtkabir’de siyasi sloganların önüne geçilmesi için gerekli tedbirler alınacak mıdır?”
Bakan Akar tüm bu soruları süresi geçtikten sonra, 23 Mart 2021’de şu ifadelerle cevaplandırmakla yetindi:
“Üst düzey katılımlı törenlerde törenin emniyetli bir şekilde icra edilebilmesi maksadıyla törenin icrası ve alınacak ziyaretçilerle ilgili hususlar ilgili kurumlarla koordine edilmektedir.”
ADD’nin Suç Duyurusu
Bu yıl 10 Kasım’da yaşanan rezaletin ardından da Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) dikkat çekici bir adım atıp, Anıtkabir Komutanlığı personeli hakkında, “ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma” iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda şunlar vurgulandı:
“Anıtkabir’de düzenlenen resmi anma törenleri esnasında yurttaşlar tören alanına alınmamaktadır. Bu kapsamda, tezahüratta bulunan kişilerin kasıtlı ve organize şekilde tören alanına girdiği, bu kişilerin ilgili yönetmelik uyarınca resmi tören sırasında alanda bulunmalarına müsaade edilmeyeceği göz önüne alındığında, girişe yardımcı olan şahısların bulunabileceği ihtimali bulunmakta olup, bu çerçevede soruşturmanın genişletilerek tezahürat yapan kişileri tören alanına getiren ve yurttaşlar içeri alınmazken orada bulunmalarını sağlayan şahıslar hakkında da gerekli işlemlerin yapılmasını talep ederiz.”
Sorumlu Anıtkabir Komutanlığı mı?
Evet, yıllardır bu manzaralar yaşanıyor; ama ne herhangi bir soruşturma açılıyor ne de Anıtkabir Komutanlığı hakkında işlem yapılıyor.
Oysa hatırlayın;
Ekrem İmamoğlu seçimleri kazandığında, mazbatasını almadan Anıtkabir’i ziyaret edince AKP ve iktidar medyası kıyameti koparmış, MSB de hemen harekete geçip, “Anıtkabir’de icra edilen törende, törene katılım sağlayanlar tarafından tören usul ve esaslarına uygun olmayan şekilde hareket edilmiştir.Konuya ilişkin ilgili personel ikaz edilmiştir.” açıklamasını yapmış, kısa süre sonra ise dönemin Anıtkabir Komutanı Albay Cüneyt Rakunt görevden alınmıştı.
Yine geçtiğimiz Ocak’ta Anıtkabir’e giden Bülent Ersoy’a bir subayın şemsiye tutması üzerine MSB, anında inceleme başlatıp 24 saat içinde Anıtkabir Komutanı Hava Savunma Albay Hakan Osman Sert ile şemsiye tutan takım komutanının görevden alındığını duyurmuştu. Hakkari’ye atanan Anıtkabir Komutanı Sert de emekliliğini istemişti.
Bu çifte standardın sebebi ne mi?
İddialara göre; “Başkan” olduğundan beri, Erdoğan’ın katılacağı devlet törenlerinde tüm organizasyonu Cumhurbaşkanlığı Koruma Müdürlüğü yapıyormuş. İçeri kimlerin alınıp alınmayacağına da onlar karar veriyormuş. Anıtkabir Komutanlığı ise ancak devlet töreni bittikten sonra devreye giriyormuş. Yani devlet töreni boyunca ne bir emir verme ne de -Milli Savunma Bakanı başta olmak üzere tüm sıralı amirleri oradayken- yaşananlara müdahale etme yetkisi varmış.
Savunma Bakanı Akar’ın, CHP Milletvekili Mahmut Tanal’ın verdiği soru önergesini 2021’de niye, “Üst düzey katılımlı törenlerde törenin emniyetli bir şekilde icra edilebilmesi maksadıyla törenin icrası ve alınacak ziyaretçilerle ilgili hususlar ilgili kurumlarla koordine edilmektedir.” diye cevapladığı şimdi anlaşılıyor.
Hasılı, sözkonusu uygulama sürdükçe, Anıtkabir’deki siyasi tezahüratların olağan hâle geleceği anlaşılıyor.
Maazallah, ya bir gün Anıtkabir Komutanlığı da Saray’a bağlanırsa?!
Müyesser YILDIZ
21 Kasım 2022