İçeriğe geç

Erdoğan’ı Bu Fotoğrafa “Mecbur” Bırakan Çakallar Kim?!

Erdoğan’ın, 20 Kasım’da Dünya Kupası için gittiği Katar’da, hakkında 2013’ten beri en ağır ifadeleri kullandığı Mısır Devlet Başkanı Sisi’yle buluşması iktidar yazarlarını bile şaşırttı.

Öyle ki, ilk anda bunun tesadüfi bir karşılaşma olduğu ve sadece tokalaştıkları izlenimi verildi.

Erdoğan’ın “Köşende gereğini yapacaksın. Ahmet [Hakan] Bey yapıyor bak.” görevini verdiği Abdulkadir Selvi de Katar’daydı. Erdoğan-Sisi karşılaşmasının yaşandığı gün şunları yazdı:

Stadyuma konvoy halinde geldik. Ancak resepsiyon için Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrı bir bölüme geçti. Daha maç başlamadan resepsiyon salonundan Erdoğan ile Mısır Devlet Başkanı Sisi’nin tokalaştığı fotoğraflar gelmeye başladı. Futbolun sadece futbol olmadığını biliyoruz ama Dünya Kupası’nın da sadece Dünya Kupası’ndan ibaret olmadığını öğrenmiş olduk. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sisi ile ilk kez tokalaştı. Erdoğan, BM Genel Kurulu için bulunduğu New York’ta yemekte Sisi ile aynı masaya oturtulmak istendiği için yemeğe katılmamıştı. Gazetecilik böyle bir meslek işte. Dünya Kupası için yola çıktık, Sisi olayını yaşadık. Pinpon diplomasisinden sonra Erdoğan literatüre bir de futbol diplomasisini kazandırmış oldu.”

Dönüş yolunda Erdoğan, tüm Türkiye’nin konuştuğu Sisi ile fotoğraf karesinin hiç de tesadüf olmadığı mesajını verdi; “hayırlısıyla görüştüklerini” bildirerek olaya şöyle baktığını anlattı:

Türkiye-Mısır arası, bir liderler buluşması değildir, Türk milleti ile Mısır halkının geçmişteki birlikteliği bizim için çok önemlidir. Yeniden niye olmasın, yeniden niye başlamasın?”

Uçaktaki hiç kimse, Türkiye-Mısır halkının geçmişteki birlikteliğinin öneminin 9 yıl aradan sonra neden hatırlandığını sormadı; ama Erdoğan bunun cevabını sağolsun kendiliğinden verdi.

Sisi’den tek isteği; “Bize karşı Akdeniz’de tavır içinde olanlara yönelik burada barışı ikame edelim, onunla beraber yolumuza inşallah devam edelim.” olmuş!..

Sisi’den Mango Suyu

Erdoğan’ın bu açıklamalarından sonra Abdülkadir Selvi’nin neler yazdığına bakalım. Suudi Arabistan, BAE ve Mısır ile yaşanan sorunları Bay Kemal yaratmış gibi; “Erdoğan’ın iç ve dış politikadaki en önemli özelliği çözüm odaklı olması”, “Muhalefet bunu U dönüşü olarak yorumlasa da Erdoğan’ın attığı adımlar dış politik kazanımlarımızı hazmetme ve bir statükoya kavuşturma çabası olarak değerlendiriliyor.” dedi.

Yetmedi; kendilerinin bile hızına yetişemedikleri bu dönüşlere, “Grand Strateji” adını verdi.

Selvi’nin aktardığı ve şimdiye kadar yalanlanmayan bu kulis bilgisi de ilginçti:

Bir süre önce Erdoğan, Saray’daki toplantılarda bakanlara ve AKP yöneticilerine üst üste mango suyu ikram etmiş. Mango suyunun hikmeti sorulunca, “Sisi gidip gelenlerle bize mango suyu gönderiyor” karşılığını vermiş.

Ez cümle; Selvi’nin yorumuyla, “Görünen o ki, Sisi kapıyı mango suyuyla açmış”!..

Artık” Yazdı

Selvi, Katar buluşmasından dokuz gün sonra ise geçmişte Sisi’ye yönelik tepkilerinden bir demet sunduktan sonra, “Artık yazabilirim.” diyerek Erdoğan’ın Sisi ile sadece tokalaşmadığını, bir de ikili görüşme yaptığını itiraf etti!..

İtiraf etti; çünkü iki gün önce Konya’da gençlerle buluşan Erdoğan, “9 yıllık süreçte bir sıkıntı yaşandığını” belirtip görüşmenin detayları hakkında şunları anlatmıştı:

O akşam özellikle de Katar Emirinin araya girişiyle bu adımı attık ve o sıkıntıyı aştıktan sonra da bir yarım saat 45 dakika kadar biz Sayın Sisi ile orada dar kapsamlı bir görüşme yaptık. Dedik ki, şimdi alt düzeyde bakanlarımız gidiş gelişleri başlatsınlar ondan sonra da biz bu görüşmelerimizi genişletelim, geliştirelim. Bütün derdimiz sizlerle Türkiye arasındaki bu kırgınlığı dargınlığı gidermek ve Akdeniz de Türkiye Mısır arasında böyle bir sıkıntı yaşanmaması gerekir. Tabi çok farklı bazı şeyler daha aramızda orada konuştuk. Daha sonra aldığım bilgi haberler çerçevesinde kendisi de bu görüşmeden çok çok mutlu olmuş, aynı mutluluk temennisini biz de ilettik. Şimdi süreç başladı. İnşallah bakanlarımızla bu süreç devam edecek daha sonra da bir araya gelmek suretiyle inşallah Akdeniz’de çünkü Mısır halkıyla Türk halkının birbiriyle olan bağlantıları çok farklı. Gücü bizim başkalarına kaptırmamız gerekir.”

Sisi Islâh Oldu veya Özür Diledi mi?

Buluşmanın içerideki yankıları malûm; haklı olarak herkes, Erdoğan’ın düne kadar “katil”, “diktatör”, “darbeci” dediği Sisi’nin birdenbire “Sayın”lığa terfi ettiğini sorguladı.

Abdülkadir Selvi de bu eleştirileri şöyle cevapladı:

Muhalefet bunun farkında değil ama Erdoğan’ın yeni bir oyun planı var. Muhalefet daha önce Sisi ile, Esed’le görüşün diyordu. Şimdi de niye görüşüyorsunuz, diyorlar. Oysa ‘O zaman yaptığınız yanlıştı, şimdi doğrusunu yapıyorsunuz’ deseler kendileri karlı çıkacak. Ama muhalefetin derdi ne Sisi ne de Esed. Onların derdi Erdoğan. Erdoğan kime karşıysa ona dostlar, Erdoğan kiminle el sıkışıyorsa ona karşılar.”

Oysa bizzat Erdoğan, gerek Katar’dan dönerken gerekse Konya’da bu dönüşün sebebini açıklamıştı. Yegâne sebep, Akdeniz’deki kuşatılmada Türkiye karşıtı cephede yer alan Mısır’ı yanımıza çekme çabasıydı.

Yani Sisi, ne darbe yaptığı, onlarca insanı idam ettiği, Mursi’nin ölümüne sebep olduğu” için özür dilemiş ne Erdoğan’ın arkasında durduğu Müslüman Kardeşler Örgütü’yle müzakereye oturmuş ne Erdoğan’ı “9 yıllık duruşu” için kutlamış ne de “Akdeniz’de Türkiye’ye ihtiyacımız var” demişti!..

Dahası var. Erdoğan görüşmeden Sisi’nin de “çok mutlu olduğunu” duyurdu; ama akabinde Mısır ile Yunanistan bir dizi anlaşma daha imzaladı… Keza Mısır Dışişleri Bakanlığı, Suriye’ye yönelik Pençe-Kılıç Harekâtı’nın derhal durdurulmasını istedi.

Özetle, barış eli” uzatanın Sisi değil Erdoğan olduğu ortada. Haliyle de sorgulanan; niye barışıyor olduğu değil, kayıp 9 yılın hesabıdır.

Bahçeli de Aynı Soruları Sormadı mı?

Nitekim şimdi, “Sayın Cumhurbaşkanımızın Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’yle Katar’da kurduğu temas doğru bir temastır, bize göre arkası getirilmelidir.” dese de geçmişte MHP Lideri Devlet Bahçeli de bir yandan Mısır’daki darbeyi eleştirirken öte yandan Erdoğan hakkında şunları söylemedi mi?

Başbakan Erdoğan Mursi’nin derdine düşmüştür. Böylelikle Mısır’la da arayı açmıştır. Rabia işareti Başbakan’ın yeni hobisi olmuştur. Dört yaparak kendini aklamanın hevesindedir. Sanki İhvan’ın Türkiye temsilciliği gibi çalışmakta, arkası arkasına beyanatlar vermekte, yas genelgeleri yayınlamaktadır… Mısır’daki Esma’ya ağlayabilirsin, ama Türk milletinin nice Esmaları, Ayşeleri, Fadimeleri, Haticeleri gelinlik çağlarında rahmeti rahmana kavuşurken hiç bu kadar duygulandın mı?.. İsrail’in Mısır’daki darbenin arkasında bulunduğunu ve bunun da belgeli olduğunu belirten Başbakan’ı ne hikmetse ABD kınamış, saldırgan olarak tarif etmiştir. Ancak Başbakan, reste ve azarlamaya karşı hala alttan almaktadır. Peki bu şahıs, herkese laf yetiştirirken ABD’nin darbeyi onaylayan tutumuna, demokrasiye kefen biçen yaklaşımlarına, yanlışlarına ve hakaretamiz çıkışlarına nereye kadar durgun, suskun ve ezik halde kalacaktır? Başbakan Erdoğan’ın bir açığı mı vardır? Başbakan Erdoğan rehin mi alınmıştır?.. Ey Başbakan, Esma’yı sırtından vuranlarla cinayet sofrasına oturan sensin. Dün Tahrir’i överken, şimdi Adeviyye’yi göklere çıkaran çelişki abidesi sensin… Başbakan Erdoğan tövbe etmeli, pişmanlık göstermelidir… Soruyorum sizlere; Başbakan Erdoğan’ın BOP’a Eşbaşkan olmasını cezasız ve karşılıksız bırakacak mısınız?.. Dış politikada model olayım derken, maskara ve madara olmasını bağışlayacak mısınız?”

24 Ağustos 2013

Dik durduğunu, ama dikleşmeyi sevmediğini söyleyen Başbakan Erdoğan’ın Mursi hayranlığı, Rabia işaretiyle avunması ve oturduğu yerden Mısır’ın içişlerine karışma teşebbüsü ülkemize ilave külfetler getirmiştir… Zannedersiniz ki Başbakan, Mursi’nin mirasçısı, yediemini, kayyumu ve emanetçisidir… Sembollerle Mısır’ın iç meselesini Türkiye’ye taşıyan ve sürekli gündemde tutan Başbakan ülkemizin çıkarlarını ve bölgesel gücünü fütursuzca tartışmaya açmaktadır… Mısır’ı demokrasiye davet etmek kadar, iki ülke arasındaki tarihten gelen stratejik ilişkilerin devamlılığını sağlamak çok önemlidir. Türkiye tüm komşularıyla küsemez ve küsmemelidir. Türkiye bölgesel planda kamplaşmanın ağırlık merkezi olamaz, olmamalıdır.”

26 Kasım 2013

Mısır’la niçin kavga edilmiş, Mısır politikası Mursi’ye niye tapulanmıştır?.. Bu kadar kırık dökükten sonra, hiç mi özeleştiri yapılmayacaktır? Pardon yanlış oldu demekle, dış politikadaki bunca ağır kambur ve problemden bir çırpıda kurtulmak mümkün müdür? Dış politikadaki kahredici dağılmanın sorumlusu kim ya da kimlerdir?”

21 Haziran 2016

O Fotoğrafa “Mecbur” mu Kaldı?

Abdülkadir Selvi’nin “Grand Strateji” olarak nitelendirdiği dönüşe, iktidarın bir başka yazarının tepkisi de çok konuşuldu.

Yeni Akit’ten Ali Karahasanoğlu, “Yazıklar olsun biz Müslümanlara!.. Keşke o fotoyu görmeseydim” başlıklı yazısında, Erdoğan’ın 9 yıl boyunca Sisi’yle nasıl mücadele ettiğini anlattıktan sonra Erdoğan-Sisi fotoğrafının, “tüm dünya Müsümanları adına” kendisini yıktığını kaydetti. Ancak Erdoğan’ı değil, “Gücümüz yetmedi” diyerek Müslümanları suçladı.

Benim dikkatimi çeken ise şu ifadeleri oldu:

9 yıl boyunca, Sisi ile bırakın el sıkışmayı, aynı masaya oturmayı bile reddeden Erdoğan, çakallar dünyasının kuşatması sonunda, o ‘fotoğraf’a mecbur kaldı ise… Çakallar dünyasının baskısı ile el sıkışan Erdoğan…”

Erdoğan’ı bizatihi kendileri, neredeyse İslâm aleminin lideri/sözcüsü ilân etmişken;

Dün Erdoğan’ın diktatör” dediğini kendileri de diktatör”, bugün “Sayın” dediğine kendileri de “Sayın” derken;

Ve Erdoğan daha dün Urfa’da, “Allah’a hamdolsun, artık Türkiye eski Türkiye değil. Artık Türkiye eline vur ekmeğini al, başına vur diz çöktür uysallığıyla teslim alınmış eski Türkiye değil. Bugün kendi siyasi, ekonomik, askeri vizyonlarını kendisi belirleyen, demokrasi ve kalkınma atılımlarını kendi iradesiyle hayata geçiren, bölgesinde ve dünyada söz sahibi olan bir Türkiye var.” iddiasını tekrarlarken şunu sormayalım mı:

Erdoğan’a baskı yapıp o “fotoğrafa mecbur bırakan çakallar” kimdir ve neyin baskısını yaptılar?

Sormayalım da, Sisi’nin Saray’a gönderdiği mango suyu ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, “15 Temmuz’un finansörü” olmakla suçladığı Birleşik Arap Emirlikleri’nde kestiği pasta için “Afiyet olsun.” mu diyelim?!

Müyesser YILDIZ
4 Aralık 2022

Kategori:Uncategorized