Geçen hafta Tank Palet Fabrikası’ndaki törende Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları, Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na yönelik sözlerini alkışladı. Kılıçdaroğlu da bu görüntüyü, “Devletteki büyük bir çürümüşlüğün göstergesi” olarak yorumlayıp siyaset yapmak isteyenlerin üniformalarını çıkarmasını istedi.
Bunun üzerine önce AKP Sözcüsü Ömer Çelik ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kılıçdaroğlu’nun “TSK’ya hakaret ettiğini” öne sürüp onu kınadı. Savunma Bakanı Hulusi Akar ise Ordu ile komuta kademesinin birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğunu vurgulayıp, Kılıçdaroğlu’nun “şehitlerimizin ruhuna, gazilerimize ve Mehmetçiğin kahramanlık, fedakârlık ve emeğine saygısızlık” yaptığını savundu.
Son olarak Erdoğan, TSK’nın gücüne güç katacak bir savunma sanayi projesinin açılışında, ordumuzun komutanlarıyla birlikte yaşadıkları sevince Kılıçdaroğlu’nun tahammül edemediğini belirterek, “Teröristlerle dirsek dirseğe dolaşan”, Selahattin Demirtaş’a sahip çıkan bu “habis zihniyetin”, “doğrudan kahraman ordumuzu ve şerefli komutanlarımızı hedef alarak, asıl niyetini gösterdiğini” söyledi. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun Yunanistan, PKK, FETÖ başta olmak üzere Türkiye ve Türk Milleti düşmanlarına göstermediği, gösteremediği tepkiyi, ordumuzun komutanlarına fütursuzca sergilediğini de kaydetti.
Ez cümle; yine komutanlara yönelik eleştirileri TSK’ya yapılmış saydılar.
Bahçeli Necdet Özel’i Nasıl Eleştirmişti?
“Yine” dedik; çünkü “alkış” krizinin benzeri 2015’teki Süleyman Şah Türbesi’nin kaçırılmasında da yaşandı.
İktidarın “Şah Fırat” adını verdiği operasyonla türbenin Eşme’ye getirilmesine, o vakitler muhalefette olan MHP Lideri Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamayla şöyle tepki gösterdi:
“AKP Hükümeti en sonunda bunu da yapmış, böylesi bir kokuşmuşluğun tarafı da olmuştur... Korkaklığın ismine ‘Şah Fırat Operasyonu’ diyen Başbakan ve milli ahlâktan yoksun bürokratları; gerçekte ‘Al At, Ah Mat Operasyonu’na imza atarak Türk devlet gelenek ve felsefesini harabeye çevirmişlerdir. Gelişmeler hazmedilemeyecek bir felaketi, kabullenilmeyecek bir yozlaşma ve erimeyi resmetmektedir… Gerek Başbakan’ın, gerek Genelkurmay Başkanlığı’nın, gerekse de Cumhurbaşkanı’nın konuyla ilgili açıklamaları pişkinliğin, utanmazlığın ve acziyetin özetidir. Özellikle Genelkurmay Başkanlığı’nın ‘geride değerli emanetler bırakılmadı’ diyecek kadar vatan şuurundan uzaklaşması, Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın başarıdan bahsetmesi, milli vakara yönelik açık bir cinayettir… MHP, ülke gündemini değiştirecek ve yakın tarihin en vahim çürümüşlüğü olarak yorumladığı geri çekilme vakasının üstüne tavizsiz gidecek, konuyla ilgili gelişmeleri titizlikle takip edecektir.”
Erdoğan bu eleştirilere şöyle karşılık verdi:
“Taşınma işlemiyle, Süleyman Şah Türbesini ve oradaki askerlerimizi, bize karşı adeta bir şantaj aracı gibi kullanmak isteyenlerin oyunlarını da bozmuş bulunuyoruz. Biz bu oyunları bozarken, içerideki bir takım çevrelerin çok ağır ifadelerle kendi devletine, kendi hükümetlerine ithamlar yöneltmeleri, gerçekten çok üzücüdür, çok düşündürücüdür. Bilhassa muhalefet partilerinin bu konuda Esed rejimi ile aynı çizgiye gelmiş olmaları esef vericidir.”
“Bir siyasi partinin başkanı ülkenin, Cumhurbaşkanı’na, Başbakanı’na, Genelkurmay Başkanı’na, onların nezdinde tüm askerlerimize akıl almaz ithamlarda bulunuyor, seviyesizce hakaretler yağdırıyor... Türk Silahlı Kuvvetlerimizi ve Hükümetimizi hedef alanlar, önce dönüp kimlerle yan yana olduklarına bir baksınlar. Açık söylüyorum; bunlar ancak, ülkesine yabancılaşmış bir zihniyetin Genelkurmay Başkanımıza, akla hayale gelmemiş ifadelerle saldıran bu zat, önce aynaya bir bakması lazım. Sen şu anda Genelkurmay Başkanımızın atılacak tırnağının bir paresi dahi olamazsın.”
“Milletten umudu kesenler, işi, milletin askerine, ordusuna, onun komutanına saldırmaya kadar vardırmışlardır. Bugüne kadar ülkenin, milletin hayrı için taş üstüne taş koydukları görülmemiş olanların, bu başarılı operasyonu bahane ederek, milletimizin gözbebeği ordumuza saldırmalarına asla izin vermeyiz, vermeyeceğiz. Milli iradenin temsilcilerine ve milletin bağrından çıkan kahraman ordumuza yönelttikleri saldırılar için kendilerini şiddetle kınıyorum.”
Cevap sırası Bahçeli’deydi; o da Erdoğan, Ahmet Davutoğlu ve dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Özel hakkında özetle şunları söyledi:
“Sayın Özel Paşa, senin için vatan nedir? Yoksa Harbiye’de vatan konusu işlenirken dersi mi kırdın, okuldan mı kaçtın?.. Erdoğan, Davutoğlu ve Özel Paşa; şehit yuvası, Peygamber Ocağı TSK’yı, Türk milletine ölüm yağdıran PKK’yla aynı çizgiye getirmişlerdir. Ayn El-Arap’tan, yani Kobani’den açılan koridordan geçen birliklerimiz PKK’nın mihmandarlığıyla hareket etmiş, caniyle kahraman aynı kefeye konmuştur. Bunu yapanlara yazıklar olsun ve hakkımız varsa da haram olsun... IŞİD’ten kaçarken, PKK-PYD’nin hâkimiyetinde bulunan Eşme Köyü’ne konuşlanmak da neyin nesidir? Bir yanda Türk bayrağı dalgalanırken, hemen yakınında Öcalan canisinin ve PKK’ya ait paçavralarının direklerde sallanmasına nasıl tahammül edilecektir?.. Bu nankörlük, bu vefasızlık hayatınız boyunca bir gölge gibi peşinizi bırakmayacaktır.”
Bir gün sonra, aynı gün içinde önce Erdoğan, hemen ardından Genelkurmay Başkanı Özel, Bahçeli’ye karşılık verdi.
Erdoğan şöyle konuştu:
“Ana Muhalefet bundan rahatsız olduysa, doğru yoldayız demektir. Öbürü rahatsız olduysa doğru yoldayız demektir. Öbürü rahatsız olduysa çok daha doğru yoldayız demektir… İşte görüyorsunuz, Genelkurmay Başkanımıza kalkıp da muhalefet partilerinden bir tanesinin başkanının söylediği ifadeler yenilir yutulur değil, ‘sen okuldan mı kaçtın’ diyor; şuna bak. Senin bu ülkede vatan, millet, bayrak diye bir derdin var mı ya? Bugüne kadar vatan, millet, bayrak adına ne yaptın ya, şunu bir söylesene. Bu ülkede Başbakan Yardımcılığı yaptığın zaman ne yaptın, onu da söyle, bunları bir bilelim. Ama hakaret ettiğin Genelkurmay Başkanı dağlarda teröristlerle mücadeleyi veren insanlar bunlar, bunlara bir saygın olması lâzım.”
Genelkurmay Başkanı Siyasi İktidarı Emrine Girerse Ne Olur?
46 yıldır TSK’ya hizmet ettiğini vurgulayan Necdet Özel ise, “Bahçeli’nin vatan, millet ve bayrak şuurumu sorgulama hakkının olmadığını düşünüyorum. Şahsıma yönelik sözlerini kişiliğine ve fikirlerine yakıştıramıyorum. Yüce Türk Milleti’nin takdirlerine sunuyorum.” dedi.
Bu söz düellosuna MHP’nin Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın ve Genel Sekreteri İsmet Büyükataman da dahil oldu.
Semih Yalçın, Özel için şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’nin güvenlik çıkarlarından haberi bile olmayan diktatör taslağı bir cumhurbaşkanının; bu mesele hakkında çıkıp fikir beyan etmesi çok acıdır. Bundan daha da acısı, aynı makamı işgâl eden yetersiz kişinin, işi gücü bırakıp bir siyasi parti lideri gibi MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin haklı eleştirilerine cevap vermeye kalkışmasıdır.”
“Böyle nazik ve hassas bir ortamda MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin eleştirileri ciddiye alınmalıdır. Ayrıca bilinmelidir ki onun şahsında muhalefet, demokratik hakkını kullanmaktadır. Muhalefetin sesi Hakk’ın ve halkın sesidir. Bu sesi dinlemeyen, görmezden gelen iktidarların sonu yıkımdır. Böylesi iktidarlara kul ve köle olan kamu görevlileri de bu yıkımda sorumluluk sahibidirler.”
“Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in Bahçeli’nin haklı tenkitleri karşısında suçluluk psikolojisiyle ve Tayyip Erdoğan’dan aldığı talimatla yaptığı açıklama da kendisini bu sorumluluktan kurtaramaz. Milli menfaatlerimizin aleyhinde hareken eden, siyasi iktidarların yanlış kararlarını sorgulamayan genelkurmay başkanı da olsa tenkit edilecektir. Tenkit edilen; Tayyip Erdoğan’ın provoke Türk askeri değil onu yönetenlerdir. Bu isimlerin işgâl ettiği makam millete aittir ve siyasetler üstüdür, üstelik kendisine hiçbir imtiyaz da bahşetmez. Siyasetin ve AKP iktidarının tasarrufu altına giren, Erdoğan’ın emireri olan her genelkurmay başkanı acı şekilde sorgulanır ve muaheze edilir… Eğer bir genelkurmay başkanı siyasi iktidarın emrine giriyorsa, muhalefet partilerinin de eleştirilerine katlanmak zorundadır.”
Yalçın, Erdoğan’a da şöyle seslendi:
“Makamın mehabetine zarar veriyor, ismetini tarafgir ve partizanlığınla kirletiyorsun… Muhalefetin eleştirilerine tahammül edemiyorsan, niye orada oturuyorsun? Öyleyse dön partinin başına ve serbestçe siyaset yap. Orduyu da siyasi emellerine alet etme!”
MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman ise, Erdoğan’ın Bahçeli’ye yönelik sözlerinin hadsizlik olduğunu bildirip şunları kaydetti:
“Cumhurbaşkanının, Genel Başkanımızın sözlerine bu denli sinirlenmesinin sebebi ancak şununla izah edilebilir: Malum Recep Cumhurbaşkanı olunca, Tayyip Başbakan olmuş, Erdoğan da Genelkurmay Başkanı atanmıştı. Demek ki gölgelerine söylenen sözler ağırına gitti. Erdoğan bu haliyle akli ve kalbi melekelerini kaybetmiş bir görüntü çizmektedir… Erdoğan ıslah olmadan, makul bir terbiye düzeyine gelmeden MHP’nin muhatabı olamayacak, gündem oluşturmak amacıyla sarf ettiği temelsiz sözlerine asla itibar edilmeyecektir.”
Bahçeli ve ekibinin Genelkurmay Başkanı’na tepkisi, Kılıçdaroğlu’nun eleştirilerinden daha ağırmış değil mi?
Ne oldu? Adeta TSK’ya bütünleştirilen Necdet Özel emekliye ayrıldı; ama ne eksikliği hissedildi ne de TSK’nın şan ve şerefine bir hâlel geldi!..
Başkomutan’ın Uyarıları
Türk Milleti’nin ebedi Başkomutan’ı, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün şu uyarılarını hatırlamakta fayda var:
– Lafla, politika ile, düşmanın aldatıcı vaatlerine kulak vermekle, askerlik vazifesi yapılamaz. Komutanlık vazife ve mesuliyetini yüklenecek kadar omuzlarında ve bilhassa dimağında kuvvet bulunmayanların, feci sonuçlarla karşılaşmasından kaçınılamaz.
– Tarih, başlarındaki tacidarların, haris politikacıların birtakım hayali emellerle, vasıtası durumuna düşen müstevli orduların, müstevli milletlerin uğradığı bu nevi feci akıbetlerle doludur.
– Askerî mütalâalar tenkit edilmelidir.
– Bir ordunun cevheri ne olursa olsun siyasete karışırsa, birlikte hareket ve savaşma kabiliyetini esasından kaybeder ve vatanın müdafaa gücünü hiçe indirir. Siyasete karışmış bir ordunun, karışmadan önceki disiplinini ve savaşma kabiliyetini yeniden kazanabilmesi için çok zaman ister.
– Memleketin umumi hayatında orduyu siyasetten ayırmak ilkesi, Cumhuriyet’in daima göz önünde tuttuğu bir temel noktadır.
Müyesser YILDIZ
15 Ocak 2023