İçeriğe geç

ABD’den Seyyar Hastane İstemek!..

Kahramanmaraş merkezli depremin üzerinden tam üç hafta geçti. Resmi sayılara göre, artık 44 bin 374 insanımız aramızda değil. Enkaz altında yitip giden veya kaybolan canlarımızı ise halen bilmiyoruz.

Üç haftadır arama-kurtarma faaliyetleri için kritik olan ilk 48 saatte TSK’nın neden devreye girmediği soruluyor, sorgulanıyor.

Erdoğan, depremin 9’uncu gününde yaptığı açıklamada, “Halen bölgede 28 bin Mehmetçiğimiz görev yapıyor.” demişti.

Sahadaki Mehmetçik konusunda son sayıyı ise depremin 13’üncü gününde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay verdi. Oktay, 41 bin 149 TSK personelinin sahada olduğunu söyledi.

Yani yaklaşık 445 bin personelden oluşan TSK’nın sadece yüzde 10’u görev aldı. O da arama-kurtarmadan ziyade yardım faaliyetleri için.

TSK’daki bu gecikmeyle ilgili çeşitli iddialar ortaya atıldı. Erdoğan’ın, “Asker görev başına” talimatına rağmen AFAD’ın bağlı olduğu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, “Askeri niye karıştırıyorsunuz?” diyerek itiraz ettiği, bunun sonucunda da TSK’nin ilk gün sadece beklediği öne sürüldü.

Can Ataklı’nın ifadesiyle, “bizimle kafa bulunmuyorsa”, Soylu Baş-bakan statüsünde, Savunma Bakanı Akar da onun emrinde demektir!..

Resmen can pazarı yaşanıyor olması bir yana; bu ikili arasında Erdoğan sonrasına yönelik iktidar kavgası herkesin bildiği bir sır iken Akar’ın, rakibinin talimatını kabul etmesi akıl alır iş midir?

Öte yandan madem böyle bir “kriz” yaşandı; üç gün önce Akar’ın ziyaret ettiği Kahramanmaraş’ta Kore gazisi depremzede Hüseyin İkikardeş’i kameralar önünde İçişleri Bakanı Soylu ile telefonda görüştürmesi neyin nesiydi?

Fazla söze hacet yok.

Emekli Tuğgeneral Osman Aydoğan, kendi internet sitesinde yazdı; meğer AFAD’ın hazırladığı “Türkiye Afet Müdahale Planı”nda (TAMP) TSK “ana çözüm ortakları” arasında sayılmıyormuş bile. Evet RTÜK, THY, TRT varmış; ama TSK yokmuş. Nerede varmış? Meteoroloji Genel Müdürlüğü seviyesinde, hatta hatta afet zamanında yardıma gelebilecek komşu ülkelerin bir ordusu gibi, sadece “Destek Çözüm Ortakları” arasında sayılmış.

TSK’ya Ne Oldu ki?!

Her şey herkesin gözü önünde yaşandığı için “Asker zamanında yardıma koştu, koşmadı” tartışmalarını bir yana bırakıp bir başka konuya bakalım.

Depremin ilk günü Erdoğan’ın “uygun görmesiyle” Hatay’a giden Savunma Bakanı Akar şunları söyledi:

“Şehir Hastanesindeki hasardan dolayı ihtiyacı karşılamak üzere seyyar sahra hastanesinin bölgede kurulması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yakın bir zamanda hizmete girecek ve biraz da olsa buradaki sıkıntıyı hafifletmeye gayret gösteriyoruz. Bunun yanı sıra bölgedeki yaralılarımızın hastanelerdeki hasardan dolayı burada bakımlarının mümkün olmayacağını düşünerek bizim TCG İskenderun gemisini görevlendirmek suretiyle, bu gece İskenderun Limanı’na yanaşacak. Ve buradaki bütün yaralıların en kısa zamanda Mersin’deki daha donanımlı hastaneye sevkini mümkün kılacağız.”

Bir gün sonraydı; İspanya Savunma Bakanlığı, Deniz Kuvvetlerine ait Juan Carlos I amfibi hücum gemisinin 500 denizci personel ile beraber Türkiye’ye doğru yola çıktığını açıkladı. Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares de, depremde yaralananlara müdahale etmek üzere Türkiye’ye bir sahra hastanesi ve sağlık uzmanları gönderileceğini belirtip, “Ulusal sağlık sisteminden profesyoneller görev alacak.” dedi.

Sadece İspanya değil, Türkiye’de tıp eğitimi almış Endonezyalı hekim ile Kübalı doktorlar başta olmak üzere çok sayıda ülke yardıma koştu da, İYİ Parti’nin İskenderun’da kurduğu sahra hastanesinde Dr. Turhan Çömez yalnız bırakıldı, giden doktorlar geri çekildi.

Netice-i kelâm; Dışişleri Bakanlığı’nın üç gün önce verdiği rakamlara göre, afet bölgesinde 28 ülke 31 sahra hastanesi kurdu.

Dün itibarıyla da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 27 ülkeden 30 sahra hastanesinin geldiğini söyledi.

Yine dün itibarıyla Milli Savunma Bakanlığı’nın bölgedeki faaliyetlerine ilişkin açıklamalarına bakalım.

“Deprem bölgesindeki vatandaşlarımız için yaşam destek faaliyetlerine aralıksız devam ediyoruz” diyen MSB şu sayıları paylaştı:

“75 çadır kentte 62 bin 493 çadır, 81 bin hijyen seti, 1.6 milyondan fazla sıcak yemek, 4.6 milyondan fazla kumanya, 3 milyon 130 bin ekmek, 7.6 milyon adet maske, 69 bin 848 adet battaniye ve 70 bin 439 adet giysi ihtiyacı temin edildi.”

Ayrıca “İHA’ların gece gündüz demeden deprem bölgesinde yürütülmekte olan çalışmalara katkı sağladığı” kaydedildi.

TSK’nın bir vakitler dillere destan olan seyyar sahra hastane faaliyetleri mi?

Bildiğimiz kadarıyla, hastaneye dönüştürülen iki çıkarma gemisi ile kurulan sahra hastanesinde 10 bin 17 depremzedeye hizmet verildi. Kahramanmaraş Necip Fazıl Şehir Hastanesi önünde de 19 konteyner ve 21 çadırdan oluşan bir seyyar hastane kuruldu.

Konuyla ilgili dünden çok çarpıcı bir habere geleceğiz.

ABD, Antakya’da 100 yatak kapasiteli sahra hastanesi kurma çalışmalarına başlamış. Mustafa Kemal Üniversitesi Hastanesi bahçesinde tahsis edilen alanda ABD Hava ve Deniz kuvvetlerinde görevli 34 personel tarafından kurulan hastaneyle ilgili olarak ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) Afet Müdahale Ekibi (DART) Başkanı Stephen Allen, Türk Sağlık Bakanlığı’nın direktifleriyle ve onlarla koordine halde çalıştıklarını söylerken, ABD Deniz Kuvvetlerinde görevli Yarbay Jeffrey Castiglione, “sahra hastanesini kurmak için Sağlık Bakanlığı’nın talebi üzerine geldiklerini” açıkladı.

Hale bakar mısınız; Sağlık Bakanlığı, sahra hastanesi için TSK’dan değil ABD’den yardım istiyor.

İşte 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra adeta birilerinin planlarına göre formatlanan ve bu kapsamda askeri hastaneleri de kapatılan TSK’nın durumu.

Bu vesileyle hatırlatalım; Bakan Hulusi Akar’ın, “Askeri hastaneleri önümüzdeki günlerde yola koyacağız.” demesinin üzerinden tam 6 ay geçti!..

Müyesser YILDIZ
27 Şubat 202
3

Kategori:Uncategorized