İçeriğe geç

Bir Bakanın Yengesi “FETÖ” Ablası mıydı?

Yeni Şafak yazarlarından Mehmet Şeker, bugün 15 Temmuz şehitlerinden Mustafa Cambaz, Erol Olçok ve Halil Kantarcı’yla Boğaz’da bir tekne turuna çıktığını hayal edip onlardan sonra hem ülkemizde hem dünyada yaşanan gelişmeler hakkında yaptıkları muhabbetleri yazmış.

Şeker, şehitlere Boğaziçi Köprüsü’nün adının 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olarak değiştirilmesi, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün açılması, Karabağ’ın kurtarılması, Libya’daki gelişmeler, Karadeniz doğalgazı, Rusya-Ukrayna savaşı, SİHA’lar, gemilerimiz, TOGG, korona salgını, deprem, AKP’nin seçim kampanyasını kimin yaptığı, hatta muhalefetin umudunu patates-soğan fiyatlarına bağladığı hakkında bilgiler vermiş.

Sadece Ayasofya’nın açılışından bahsetmeyi unuttuğunu sonradan fark etmiş, “Artık, bir dahaki görüşmeye kaldı.” demiş.

Acaba Sayın Şeker’in unuttuğu daha başka bir şey yok mu? 15 Temmuz’un siyasi ayağının ortaya çıkarılıp çıkarılmadığı, soruşturmalar ve yargılamalarda at izinin it izine karıştırılıp karıştırılmadığı, “FETÖ borsaları” kurulup kurulmadığı; ez cümle, onların şehadetine yol açanlardan gerçek anlamda hesap sorulup sorulmadığı gibi…

Verdiği Tüm İsimler Soruşturuldu Biri Hariç

Buradan hareketle, yargı kulislerinde birkaç yıldır fısıltı halinde konuşulan, nihayetinde ulaştığımız bir ifadeden söz etmek istiyoruz.

Ana hatlarıyla özetleyelim.

2018’de bir üniversitemizde görevli hukukçu gözaltına alınır. İfadesinde “FETÖ”cü olmadığını savunurken, bu yapılanma içinde yer aldığını bildiği isimleri tek tek sıralar.

Kendisi hakkında örgüt üyeliği suçlamasıyla 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açılır.

Bu sanığın verdiği isimler arasında sadece üniversitedeki kimi akademisyenler değil, görevde olan hakim ve savcılar da vardır.

İfadesinin bir bölümünde şunları anlatır:

2000 yılında ……. hukuk bölümünden mezun oldum. Fakültede okurken 28 Şubat döneminin baskısı ile muhafazakâr kız öğrenciler belli olurdu. Benden bir dönem önce mezun olan ….. …… ….. da bu gruptandı. Ben son sınıfta okurken kendisi ve ……. …. Ankara’dan gelerek kurdukları hakim çalışma evlerine öğrenci toplarlardı. Hakim olmaları için yardım etmeye ve onların her türlü ihtiyaçlarını karşılayarak sınava hazırlamak için Ankara’ya gitmelerini ikna ettiği kız öğrenciler arasında …. ….. , ….. …. , soy ismini hatırlayamadığım …. ve ….. vardı. Bu kişiler daha sonra Yargıtay ve Adalet Bakanlığında görev aldı. Hatta bildiğim kadarıyla …… ….. halen Yargıtay tetkik hakimidir.”

Bir diğer bölümde de şunları:

Bu örgütten olduğu ayyuka çıkmış Anayasa Hocası Prof. ….. …. arada sırada ….. hocam ve beni ziyaret ederdi. Bir ziyaretinde ….. …… …..’ın doktora tezini okumamı talep edince aralarındaki bağlantıyı daha iyi anladım. Çünkü başka türlü tanışmalarına imkân yoktu. Eşi …. ….. ile ….. ….. yakından ilgiliydi ve her ikisinin lisans üstü eğitimleri …… Üniversitesi Hukuk Fakültesinde diğer Yargıtay hakimler ve savcıları ile birlikte ayarlanmaktaydı. Ayrıca 17-25 Aralık süreci sonrasında ve yıllar sonra ….. …… ….. ile Kızılay meydanına karşılaştık. Kendisi oradaki alışveriş merkezinde ve seçtiği kameralara kör nokta oluşturacak bir masada benimle oturmayı tercih etti. 17-25 Aralık hukuk darbesini savunan cümleleri aile bağlantıları dolayısıyla beni dehşete düşürmüştü. Bir kez daha benim için onun bu yapının üyesi olduğu ispatlanmıştı.”

İşte bu ifadeden sonra soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Başsavcılığı, Hakimler ve Savcılar Kurulu’na şu yazıyı gönderir:

Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından yürütülmekte olan bir soruşturma kapsamında, şüpheli olarak ifadesi alınan …. ….. ……. isimli kişinin bir takım yargı mensubu hakkında iddialarını içerir ifade örneği bilgi ve gereği için ekte gönderilmiştir. Gereği arz olunur.”

Gereği yapılır. O isimler süratle meslekten çıkarılır. Ardından haklarında soruşturma açılıp iddianame düzenlenir ve yargılanmalarına başlanır.

Bir kişi hariç.

Bu kişi; “Ben son sınıfta okurken Ankara’dan gelerek kurdukları hakim çalışma evlerine öğrenci toplardı.” deyip doktora tezinin ve eşinin yanı sıra Ankara Kızılay’da karşılaşmalarından söz ettiği yargı mensubudur.

Önce bu iddiaların sahibi sanığın akıbeti hakkında bilgi verelim. Yargılanması sırasında ifadesinin bu bölümlerinde geçen isimler hiç gündeme gelmez. Sonuçta 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılarak hükmün açıklanması geri bırakılır.

Ancak hiçbir şeyin gizli kalmadığı gibi, hakkında herhangi bir soruştuma açılmayan o yargı mensubunun kim olduğu da bir gün ortaya çıkar.

İfadede adı geçtikten sonra HSK kararıyla meslekten çıkarılan hakimlerden birisi hakkında açılan davada, bu kişinin halen görevde olan önemli bir bakanın kardeşinin eşi olduğu açık açık konuşulur. Hatta gerek HSK’ya yapılan başvurularda gerekse yargılamalar sırasında bu hukukçu yengenin tanık olarak dinlenmesi istenir.

Tabii ki, bu talep kabul edilmez… Sanık eski hakim hakkında ise az bir ceza verilip hükmün açıklanması geri bırakılır.

Her İkisi de Görevde

İfadede ve davada adı geçen yengenin uzun yıllar bir bakanlıkta çalıştıktan sonra üst düzey bir yargı kuruluşuna atandığını ve halen burada görev yaptığını belirtip eşine, yani Bakanın kardeşine bakalım.

O da halen bir Bakanlıkta “yüksek” konumda.

FETÖ’cü olduğu ayyuka çıkmış Profesörle yakınlığı ve lisans üstü eğitimlerindeki rolüne” ilişkin iddialar doğru mudur, bilemeyiz; ama hakkında araştırma yaparken, 17/25 Aralık sürecinde birlikte çalıştığı bazı bürokratlar şu ilginç olayı anlattı:

O zamanlar Genel Müdür Yardımcısı olarak aynı zamanda sınav komisyonu başkanıydı. Yazılı sınavdan sonra yapılan mülakatlara bakıyordu. Sınava elinde hazır listeyle geldi. Yani kazanacaklar önceden belirlenmişti. Müsteşar, ‘Böyle olmaz, yazılı sınav sonuçlarına göre yeniden değerlendirme yapılsın.’ diyerek o listenin açıklanmamasını istedi. Ama hiçbir şey yapmadı, beklemeye geçti. Meğer abisi bakan olacakmış. Abisi bakan oldu, o da 6 gün sonra Müsteşarın karşı çıktığı listeyi aynen açıkladı. Sonrasında ise şimdiki ‘yüksek’ konumuna getirildi.”

Hasıl-ı kelâm; kimseyi suçluyor değiliz, ama aynı ifadede adı geçenlerden kimileri meslekten ihraç edilip cezaya çarpıtırılırken kimilerinin korunup kollanması mıdır, “FETÖ’yle mücadele”?!

Müyesser YILDIZ
18 Nisan 2023

Kategori:Uncategorized