Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ı destekleyen Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli Salı günü Niğde’de düzenlediği “14 Mayıs’ta Aziz Milletim Sıra Sende” temalı mitingde şöyle bir iddiada bulundu:
“PKK/YPG ile aynı kundağa sarılan, Irak’ın Süleymaniye kentinde fitne ateşine odun atan Bafel Talabani Kılıçdaroğlu’ya umut bağlamıştır.”
Irak’ın kuzeyindeki hemen hemen tüm gelişmeleri dikkatle takip ediyorum; şu ana kadar Bafel Talabani’nin seçimlere, özellikle de Kılıçdaroğlu’na ilişkin bir açıklamasını görmedim.
Dahası, bölgedeki güçlerle sıkı fıkı olan Londra merkezli Şarkul Avsat’ta ay başında şöyle bir yoruma yer verildi:
“Türkiye’de iktidar değişikliği yaşanmadığı senaryoda Ankara’nın İran’ı çevreleme stratejisi Süleymaniye hamlesi üzerinden devam edecek. Aksi bir tablodaysa KYB-KDP rekabeti bu sefer yeni yönetimi etkileme yarışına evrilerek bölgesel dengelerde ve Irak’ta kimin güç gösterisine girişeceğini belirleyecek. Bununla birlikte tarafların tek bir hamlesi olduğu sanılmasın. Gerek KDP gerekse de KYB, Türkiye seçimlerinde Millet İttifakı ve Cumhur İttifakı içerisinde etki ajanlarına sahip. Sonuç olarak Batı kadar Doğu’nun da ajandasında Türkiye seçimleri var. Kuzey Irak’ta saatler 14 Mayıs’ta çıkacak sonuçlara ayarlanmış vaziyette.”
Doğruysa, evet, Irak’ın kuzeyinin saatleri de 14 Mayıs’a göre ayarlanmış; ama hem Talabani’nin partisi KYB hem Barzani’nin partisi KDP’nin Millet İttifakı’nda da Cumhur İttifakı’nda da “etki ajanları” varmış!..
Var mı Birbirlerinden Farkı?
Bahçeli’nin, “Kılıçdaroğlu’na umut bağlamıştır.” dediği Bafel Talabani kim; evvela buna bakalım.
AKP iktidarının, ayağına kırmızı halılar serdiği, PKK’yla müzakereler sürecinde başrolde görevlendirdiği Celal Talabani’nin oğlu.
Son haftalarda ise ABD’li komutanlarla Suriye’deki teröristbaşı Mazlum Kobani’yle irtibatları, Süleymaniye Havaalanı’nı PKK’nın helikopterlerinin kullanımına açması, yine ABD’lilerle Mazlum Kobani’nin bu havaalanı yakınlarında buluşup toplantı yapmalarını sağlamasıyla gündemimize girdi.
Ki, bu toplantıyı tespit eden Türkiye’nin Kobani’nin de içinde olduğu ABD konvoyuna SİHA operasyonu düzenlediği, ama “uyarı atışı” yapmakla yetindiği öne sürüldü. Sonrasında Türkiye’yi suçlayan Pentagon’un yanı sıra Irak merkezi hükümeti ile Barzanilerin idaresindeki Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin olayla ilgili soruşturma başlattığı açıklandı.
Bafel Talabani’yi, Mesut Barzani’nin 25 Eylül 2017’de düzenlediği, Türkmen kenti Kerkük’ü de kapsayan bağımsızlık referandumunda da hatırlıyoruz.
Hani Erdoğan’ın, “Açıkçası biz son ana kadar Barzani’nin böyle bir yanlışa düşeceğine ihtimal vermiyorduk, demek yanılmışız. İlişkilerimizin tarihteki en iyi seviyesinde olduğu bir dönemde, önceden hiçbir danışma ve görüşme yapılmadan alınan bu karar, açıkçası ülkemize de ihanettir.” sözleriyle tepki gösterdiği referandum.
İşte bu referanduma Bafel Talabani de karşı çıkmış ve Kerkük “düşmekten“ kurtulmuştu. Talabani şimdilerde mesaisinin büyük bölümünü yine Kerkük’e ayırıyor, o başka!..
Talabani veya Barzaniler; var mı birbirlerinden farkı? Burada sözü MHP Lideri Bahçeli’ye bırakalım. Barzani’nin bağımsızlık referandumundan sonra şunları söylemişti:
“Irak’ın kuzeyindeki Talabani yandaşlarıyla Barzaniciler ters düşmüş, birbirlerinin altını oymuşlardır. Nitekim karşılıklı hain suçlaması bunun işaretidir. Gerçekte ise bunların hepsi hain, hepsi de Kürt kökenli kardeşlerimizin iliğini kurutan, hayatlarını ve hayallerini karartan cinayet ve suç ortaklarıdır. Hedef olarak birbirlerinden farkları yoktur.”
AKP-Barzani İlişkisi
Velev ki, Bahçeli’nin iddia ettiği gibi; Talabani 14 Mayıs seçiminde Kılıçdaroğlu’na bel bağladı.
Bu durumda yine Bahçeli’nin, “Hedef olarak birbirlerinden farkları yok.” tespitini yaptığı Barzani cephesinin nerede durduğunu da konuşmak gerekmiyor mu?
Doğu ve Güneydoğu illerimizin yanı sıra Sivas, Mersin ve Hatay’ı “Barzanistan” sınırları içinde gösterdiği ve buralara “kuzey Kürdistan” dediği,
Kerkük’ü “başkent” yapmayı hedefleyip, “Siz Kerkük’e karışırsanız, ben de Diyarbakır’a karışırım” tehdidi savurduğu,
IŞİD’le mücadeleye gücü yeterken (!), Kandil’i temizlemeye gücü yetmediğini öne sürdüğü halde AKP’nun “dostu” olduğunu bilmeyen mi var?
Öyle ki, PKK’yla müzakere sürecinde devreye sokulan Barzani AKP Kongresi’nde ağırlandı ve “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganları atıldı… Diyarbakır’da birlikte megri megriler söylendi…
Yine Bahçeli’nin ifadeleriyle hatırlatırsak;
“Türkmenlerin canını alan Barzani’yle Erbil’de sıra geceleri düzenleyip sazlı sözlü, çiğ köfteli eğlence ortamlarında sarılıp kucaklaşan, şimdilerde millilik taslayan Erdoğan’dı. Aziz Türk milletinin gözü önünde, Diyarbakır’ı ihanet üstüne çevirip 37 yıl sonra bir PKK’lıyı Türkiye’ye getirip megri megri söyleten, yine Barzani’nin başından konfetileri sevgiyle temizleyip Kürdistan diyen aynı Erdoğan’dı.”
Ha, bağımsızlık referandumundan sonra Erdoğan’ın Mesut Barzani’yle ilişkileri limonileşti; ama yerine gelen Neçirvan Barzani de her daim baştacı edildi. Bu arada Erdoğan, 6 Şubat’taki depremde yardım gönderdikleri için sadece Neçirvan Barzani’ye değil, telefonla aradığı Mesut Barzani’ye de teşekkür etti.
HÜDA-PAR Yine Barzani’ye Gitti
Bu ay başında Cumhur İttifakı’nın yeni ortağı HÜDA-PAR’ın da bir “Kürdistan” davası olduğuna dikkat çekip Barzanilerle ilişkilerini yazdık.
HÜDA-PAR’ın programında da aynen Barzaniler gibi, “Kürdistan’ın 4 parçaya ayrıldığından” söz edilip bu suni sınırların kaldırılması isteniyor… Ülkemizdeki “Kürt sorununun” kaynağının ise emperyalistlerin “Büyük Kürdistan” projesi değil, Cumhuriyet’in “laiklik ve Türklük” ilkelerinden kaynaklandığı savunulup, çözüm için şunlar öneriliyor:
“Türklükten vazgeçilmesi… Kürtlerin de ülkenin asli kurucu halkı olarak tanınması… Kürtçe’nin resmi dil ve eğitim dili yapılması… Bugüne kadar gerçekleştirilen zulümlerden dolayı devlet adına özür dilenip mağdurlara tazminat ödenmesi… Yerel yönetimlerin güçlendirilip, eyalet sistemi, özerklik ve federasyon gibi modellerin serbestçe tartışmaya açılması… Siyasi af çıkarılması.”
Şuraya geleceğiz:
Bahçeli’nin, Kılıçdaroğlu-Talabani bağlantısını dillendirmesinden bir gün sonra HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu Erbil’deydi. Önce Selahaddin kentine giderek şu anda KDP Başkanı olan Mesud Barzani’yi ziyaret etti. Ardından Erbil’de çoğunluğu İslâmi kimlikli partilerin yöneticileriyle görüştü.
Ziyaretin hikmet-i sebebi mi? HÜDA-PAR’dan şu açıklama yapıldı:
“Görüşmede, Türkiye’de 14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanı Seçimi ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri ile 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından yürütülen çalışmalar ele alındı. Gerek Türkiye’de gerekse Irak’ta mevcut siyasi durum üzerinde karşılıklı fikir alışverişinde bulunulan görüşmede, HÜDA PAR ve KDP arasındaki ilişkilerin gelecekte daha da geliştirilmesi konusunda ortak mutabakata varıldı.”
Genel Başkan Yapıcıoğlu da seçimler öncesi yaptıkları bu ziyareti kısa tuttuklarını, ama seçimden sonra bölgeyi yeniden ziyaret edeceklerini belirtip, “Tüm taraflarla ilişkilerimizi güçlendirmek istiyoruz. Gidiş gelişlerimizin tüm tarafların çıkarına olumlu ilişkilerin geliştirilmesine vesile olacak İnşallah.” dedi.
Yapıcıoğlu, seçim öncesi gerçekleştirilen bu ziyaretin değişik çevrelerde rahatsızlığa yol açıp açmayacağı sorusuna ise, “Biz her tarafın havasına göre tavrımızı değiştirmiyoruz. Ne isek oyuz. Ne rengimizi, ne düşüncelerimizi, ne de siyasi tavrımızı değiştirmiyoruz. Kardeşlik, barış istiyoruz… Biz doğru bildiğimizi yapmaya devam edeceğiz.” karşılığını verirken, “seçildikleri takdirde Kürt sorununun çözümü konusunda ellerinden geleni yapacaklarını” kaydetti.
Şimdi soralım:
Şayet Bafel Talabani Kılıçdaroğlu’nu destekliyorsa acaba Barzaniler kimi destekliyor veya destekleyeceklerdir?!
Barzani’nin desteği de Talabani’ninki kadar sakıncalı ve tehlikeli değil midir?!
Müyesser YILDIZ
29 Nisan 2023