İki ay önce ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeff Flake CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret edince kıyamet koptu.
Erdoğan; Flake’e şöyle tepki gösterdi:
“Ayıptır, biraz kafanı çalıştır. Sen büyükelçisin. Senin buradaki muhatabın Cumhurbaşkanı’dır. Sen bundan sonra hangi yüzle Cumhurbaşkanı’ndan randevu isteyeceksin? Bizim kapılar kapandı ona, bir daha göremezsin. Niye? Haddini bileceksin. Büyükelçi olarak görevini bileceksin. Bir büyükelçi nasıl çalışır, bunu öğreneceksin. Bunu öğrenmediğin takdirde bu kapı öyle yol geçen hanı değil, giremezsin.”
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ziyaretin diplomatik tepki gösterdiboyutuna ilişkin şu açıklamayı yaptı:
“Diplomaside gelenekler, teamüller vardır. Bu büyükelçi ve bizim düzeyimizde de geçerlidir. Uluslararası örgütler düzeyinde de. Bir ülke seçim atmosferine girdiği zaman mecburi olmadığı sürece o ülkeye ziyarette de bulunulmaz. Yanlış anlaşılır diye. Büyükelçi tabii ki herkesle görüşür. Seçim ortamında bir büyükelçinin seçici bir şekilde bir adayla görüşmesi doğru değildir.”
AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’un izahı ise farklı oldu. Kurtulmuş şunları söyledi:
“Sayın Cumhurbaşkanımızın kastettiği; bir Cumhurbaşkanlığı seçimine, bir yarışa giriyoruz. O yarışta Sayın Kılıçdaroğlu da aday Sayın Cumhurbaşkanı’mız da aday. Cumhurbaşkanı’mız aday olmakla birlikte aynı zamanda şu anda ülkenin Cumhurbaşkanı. ‘Böyle bir ziyaret yapıyorsan, niye ülkenin Cumhurbaşkanı’nı ziyaret etmiyorsun, niye önce buradan başlamıyorsun?’ manasında söylenmiş bir sözdür. Sayın Cumhurbaşkanı’mıza gitmeden, Kılıçdaroğlu’na gitmesi, açıkçası, bir yerde bir taraf tutma ya da bir şekilde tarafını belirleme gibi bir pozisyon ortaya çıkarmıştır.”
Sonuç: demek ki seçim dönemlerinde yabancı ülke temsilcilerinin dikkatli olması ve -mümkün mertebe- taraf tutuyor görüntüsü vermemesi gerekiyormuş.
Ki, doğru ve etik olan da bu.
Ele Verir Talkını Kendi Yutar Salkımı
Son günlerde, bu defa Avrupa ülkelerinin önde gelen medya kuruluşlarının seçimlere yönelik değerlendirmelerinde Erdoğan’ı hedef alması AKP’yi rahatsız ediyor.
Ülkemizde gazete tirajları ortadayken milletçe The Economist, L’Express, Le Figaro, Der Spiegel, Times’ı takip ediyormuşuz ve dahi “milli irademiz” yazılanlardan etkilenecek kadar zayıfmış gibi, miting meydanlarında AKP tam kadro bunları anlatıp halkımızı haberdar ediyor. Bu propagandanın hedefi belli: “Bakın görün, küffar bize savaş açtı”!..
İktidar medyası da aynı havada; “Erdoğan’a duydukları nefreti kapaklara taşıyan Batı medyasının, sözde tarafsızlıklarını rafa kaldırdığını”, “doğrudan iç siyasete müdahale ettiğini” vurguluyor.
Son “skandalı” ise dün duyurdular. Alman Yeşiller Partisi, tarafını belli edip Kılıçdaroğlu’na oy istemiş.
Aynı iktidar medyasından bir başka haber: Alman siyasetçi ve yazar Kristof Hörstler, “Erdoğan çok güçlü bir lider. Türkiye, Erdoğan gibi bir lidere sahip olduğu için mutlu olmalı.” derken, Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi olasılığı hakkında “güvenlik sorunu yaşanabileceği” yorumunu yaptı. Ama bizimkiler bunu hiç de “iç siyasete müdahale” endişesi duymadan, zevkle aktardı.
İktidarlar Geçici Gardaşlık Bakidir
İktidar ve medyasının, yabancıların iç siyasetimize müdahale konusunda sergilediği bu çifte standardı ortaya koyan daha çarpıcı örneklerimiz var.
Geçen ayın ortalarıydı; Evlad-ı Fatihan coğrafyamızdan, yani Balkanlardan Erdoğan’a destek açıklaması geldi. Desteği verenler Bosna Hersek, Kosova, Makedonya, Arnavutluk başta olmak üzere çok sayıda Balkan ülkesinden siyasi parti genel başkanları, milletvekilleri, sanatçılar ve akademisyenlerdi. Sözkonusu isimler İstanbul’da düzenledikleri basın toplantısında Balkanlarla Erdoğan’ı öyle bir özdeşleştirdi ki!..
Dahası, toplantıyı AKP İstanbul İl Başkanlığı’nda yaptılar. Ve ev sahibi AKP İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, “Pasaportlarımız farklı da olsa gönlümüzde ve zihnimizde hiçbir farklılık yok. Bizi biz yapan değerleri zihnimiden kaçırırsak, yerimizi yanlış tespit etmiş oluruz. Bu kardeşlik bu coğrafyada devam edecek. Türkiye’nin kalbi sınırları Bosna’dan Üsküp’ten başlar. Bu bizim yaklaşımımız. 85 milyon vatandaşımızla bağımız nasılsa, Balkan coğrafyasındaki kardeşlerimizla aynıdır.” dedi.
Başka?
Sadece AKP’lilerin değil, tüm milletimizin gönlünde özel bir yeri olan Bosna Hersek’in merhum lideri Aliya İzzetbegoviç’in kurucusu olduğu Demokratik Eylem Partisi’nin (SDA) Başkanı, aynı zamanda Aliya İzzetbegoviç’in oğlu Bakir İzzetbegoviç, bir videoyla Erdoğan’a desteklerini bildirip, “Kardeş Recep Tayyip Erdoğan sevilir.” dedi.
Bu viedoyu da AKP Bosna Hersek temsilciliği çekti!..
İzzetbegoviç’in Erdoğan ve AKP’ye desteği bununla kalmadı; ülkemizdeki Boşnak kökenli vatandaşlarımıza uzun bir mektup gönderip Erdoğan için oy istedi.
İzzetbegoviç’in ardından Kuzey Makedonya Meclis Başkan Vekili, kimi siyasi parti genel başkanları, milletvekilleri de, “Kadim Türk-Arnavut kardeşliğimiz adına” Erdoğan’a destek çağrısında bulundu.
Aliyev ve Dibeybe’nin Mesajları
Yine, sadece AKP için değil, tüm Türk Milleti için önemli olan Azerbaycan’a ve Libya’ya bakalım.
Ay sonunda düzenlenen TEKNOFEST’e Erdoğan’la birlikte bu iki ülkenin liderleri de katıldı.
Libya Başbakanı Dibeybe burada yaptığı konuşmada; “Türkiye’nin bugün başarılı bir devlet modelininin en güzide örneği olduğunu”, “halkına, milletine, vatanına gerçek anlamda hizmet eden bir Türkiye modelini gördüklerini” anlatıp Erdoğan için “bilge yönetici” dedi.
“İki devlet tek millet” olduğumuz Azerbaycan’ın Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de Erdoğan’ı, “Türkiye son 20 yılda büyük ve şerefli bir yol geçmiştir. Cumhurbaşkanı’nın liderliğinde Türkiye dünya çapında söz sahibi olmuştur. Bölgemizde barışın, istikrarın garantörüdür.” ifadeleriyle övdü.
Haydi, “Sadece önemli bir teknolojik etkinliğe katıldılar” diyelim, bundan “Erdoğan’a destek verdiler” sonucunu çıkarmayalım.
Peki liderliğini Aliyev’in yaptığı, iktidardaki Yeni Azerbaycan Partisi’nin Genel Başkanvekili Tahir Budagov ve beraberindeki heyetin AKP’ye destek ziyaretinde bulunup, “Biz her zaman Türk kardeşlerimize, AK Parti’ye ve onun Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a minnettarız.” demesini nereye koyacağız?
Budagov başkanlığındaki heyetin ziyaret ettiği isim AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’tu. Kurtulmuş da 14 Mayıs seçimlerinin sadece Türkiye’nin geleceğiyle ilgili değil, dost ve kardeş ülke ile mazlum milletler başta olmak üzere aslında bütün dünyayı yakından ilgilendirdiğini belirterek konukları için şunları söyledi:
“Türkiye’deki seçimleri bir Azerbaycan seçimiymiş gibi yakinen takip ediyor ve Azerbaycan’ın geleceğinin de Türkiye seçimleri ile yakından ilgili olduğunun bilincinde, bu seçime destek vermek için gayret sarf ediyorlar… Herkes bu seçimde tabiri caizse bu gidişata omuz vermek için bu anlamlı ziyareti gerçekleştiriyorlar.”
Şunu kaydedelim:
Yazının başında Kurtulmuş’un, ABD Büyükelçisi Flake’in Kılıçdaroğlu’nu ziyaretine tepki göstermelerinin sebebine ilişkin açıklamasını aktarmıştık ya; işte Kurtulmuş bunları da Bugadov’un ziyareti sırasında dillendirmişti.
Yani bir yandan Bugadov’un kendilerine omuz vermesiyle övündü, öte yandan ABD Büyükelçisi’nin “biraz taraf tutarmış gibi” davranmasından şikâyet etti!..
Sözün özü; iktidar ve medyasının, “Yabancılar iç siyasetimize müdahale ediyor” şikâyetleri de “nalıncı keseri” misali.
Şu tablonun en üzücü yanı, gardaşlarımızın ve gardaşlığımızın böylesine siyasete alet edilmesi. “İktidarlar geçici, kardeşlik bakidir.” diye bilmez miydik?!
Müyesser YILDIZ
7 Mayıs 2023