AKP döneminin en önemli faili meçhul cinayeti olan Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu suikastının çözüldüğünü ve faillerin bulunduğunu sanıyoruz, değil mi?
Evet, bu suikastı Fetullah Gülen ve sözde Türkiye imamı Mustafa Özcan’ın planlamasıyla emekli Albay Levent Göktaş’ın kurduğu “suç örgütüne” bağlı kimi eski Özel Kuvvetler Komutanlığı personelinin işlediği iddia edilip bazı isimler tutuklandı; ama operasyonlar ve yargılamaların üzerinden 2.5 yıl geçtiği halde suikast aydınlatılamadı.
Aydınlatılamadı mı aydınlatılmak istenmiyor mu; o da ayrı mesele!..
Zira gerçekte dosyada yer alan çok önemli deliller yok oluyor, sonra özellikle sanık avukatların uzun uğraşları sonucunda, adeta zoraki bulunuyor.
Örneğin; merhum Hablemitoğlu’nun öldürülmeden dört gün önce 14 Aralık 2002’de Eskişehir’de verdiği konferans ile 18 Aralık günü, öldürülmeden az önce Migros’ta yaptığı alışverişin görüntüleri.
Migros’taki görüntüler vardı; ama Eskişehir görüntüleri yoktu. Bu bulunursa Hablemitoğlu’nu Migros’ta takip ettiği düşünülen kişilerin Eskişehir’deki konferansta da olup olmadığı tespit edilecek ve sanıklarla benzerliklerine bakılacaktı.
Bunun için davaya bakan Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi Mayıs 2023’te Ankara TEM’e yazıp Eskişehir görüntülerini istedi. Emniyet cevap vermedi. İkinci bir yazı yazıldı. Bu defa Emniyet, “Ankara Cumhuriyet Savcılığının soruşturma dosyasından isteyin” dedi. Söz konusu cevaptan anlaşılan, bu görüntülerin Savcılık dosyasında olduğuydu. Ama İddianame ve duruşma savcısı; görüntülerin yine TEM’den istenmesi yönünde mütalaa verirken Mahkeme, hem TEM hem Savcılıktan istenmesini kararlaştırdı. TEM’in bu seferki cevabı ise; “15 Temmuz’da arşivimiz sular altında kaldığı için kayıtlarımıza ulaşılamamıştır.” oldu.
Geçtiğimiz 8 Mart’taki duruşmada ise şunlar yaşandı:
Savcı, mütalaasını vermeden önce Adli Emanetten bazı şeylere bakacağını belirterek duruşmaya ara verilmesini istedi. Döndüğünde de Hablemitoğlu’nun Eskişehir konferans görüntülerinin Adli Emanet’te bulunduğunu söyleyip bunların dosyaya getirtilmesini talep etti. Sonradan ortaya çıktı ki, Savcı o duruşmadan bir gün önce hem bu görüntüleri hem de çok sayıda delili Adli Emanet’ten alıp incelemiş, sonra da iade etmiş!..
İşte bu uzun veya uzatılan sürecin ardından her iki görüntü bir araya getirildi, incelenmek üzere bilirkişiye verildi. Bilirkişi ilk raporunda, oldukça flu olduğunu belirttiği görüntülerden, Hablemitoğlu’nu Migros’ta takip ettiği düşünülen üç kişiyi ve bunlarla Eskişehir’deki konferansa katılanlardan “eşgalce benzerlik gösterenleri” işaretledi. İkinci raporunda da gerek Migros gerekse Eskişehir’deki kişilerle sanıklar arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığını bildirdi.
Kim Niye Sakladı?
Migros görüntüleri için “flu” dedik ya; bunların aslında tam 7 yıl önce netleştirilmiş halinin başına ne geldiğini de anlatalım.
Söz konusu görüntülerin netleştirildiğini ilk olarak 2019’da Sabah Gazetesi’nden Ferhat Ünlü’den öğrendik. Ünlü, henüz soruşturmada gizlilik kararı bulunan dönemde kaleme aldığı yazısında; “Cinayetten önce Hablemitoğlu’na fiziki takip-tarassut uygulayan iki kişinin kamera görüntüleri flu olduğu için görüntüler ABD’ye gönderildi. Orada temizlendi ve dosyaya konuldu. Savcının bu görüntülere erişmesinde sonsuz fayda var.” iddiasında bulundu.
Hablemitoğlu Ailesi’nin avukatı Ersan Barkın da geçtiğimiz Temmuz’daki duruşmada bu iddiayı gündeme getirerek, “Bu görüntüler nerede? Ferhat Ünlü dosyayı biliyor, ama ben bilmiyorum. Eğer net görüntüler varsa bilirkişiye neden flu görüntüler verildi?” diye sordu.
Bu gelişmenin ardından sanıklardan Levent Göktaş’ın avukatı Ali Soykan, dosya üzerinde dedektif gibi inceleme yaparak tüm yazışmalar ile adli emanet kayıtlarını karşılaştırdı.
Av. Soykan, önce Emniyet’in 26 Temmuz 2017 tarihli şu tutanağını buldu:
“Migros isimli işyerine ait görüntülerin olay tarihinde incelenmek üzere ABD’ye gönderilmiş olduğu… üzerinde Migros görüntüleri 120 adet fotoğraf dosyası (ABD’den gelen iyileştirilmiş görüntüler) yazılı CD zarfı içerisinde görüntülere ait fotoğrafların bulunduğu anlaşılmış, söz konusu CD’ler (2 adet) incelenmek üzere ekte sunulmuştur.”
Ardından Emniyet’in 2 CD halinde sunduğu bu görüntülerin Adli Emanet kayıtlarına, haliyle de dava dosyasına girmediğini tespit etti.
Av. Soykan son olarak 31 Ekim’deki duruşmada, yaptığı bu tespitlere dikkat çekip iyileştirilmiş görüntülerin Ankara TEM’den getirtilmesini istedi. Mahkeme de talebi kabul edip TEM Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazdı.
Sonuç: TEM, geçtiğimiz 11 Kasım’da bu görüntüleri Mahkemeye gönderdi. Böylece ABD’den gelen görüntüler de bulunmuş oldu!..
Bu kadar tesadüf veya beceriksizlik olamayacağına göre, sorulması gereken şu:
Amaç bu önemli suikastı çözmek mi çözümsüz hale getirmek mi?.. Süreci böylesine uzatmak kimin ne işine yarıyor?!
Müyesser YILDIZ
18 Kasım 2024