İçeriğe geç

Bahçeli-Demirtaş Görüşmesinin Hatırlattıkları: Siyaset, Adalet, İnsanlık…

MHP Lideri Devlet Bahçeli, cezaevinde olan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın adını neredeyse her grup toplantısında veya mitingde andı.

Ama ne anma!..

Hep, “42 yıl ceza alan terörist” olduğunu anlatıp, Demirtaş’ın, “İmralı canisinin heykelini dikmekten” söz ettiğini hatırlattı.

Bilmem ki, teröristbaşının 27 Şubat’ta PKK’ya yaptığı sözde silah bırakma çağrısından sonraki açıklaması da “İmralı canisinin heykelini dikme” anlamına gelir mi? Ne söyledi Demirtaş? Şunları:

Erdoğan, Bahçeli ve Öcalan… Allah hepsine uzun ve sağlıklı ömür versin, ama hayatlarının son dönemecinde Orta Doğu barışı, tarihi Kürt-Türk barışı için inisiyatif almış bu üç liderin başarılı olabilmeleri için ben elimden gelenin fazlasını yapacağım.”

Demirtaş böylece Erdoğan ve Bahçeli’yi teröristbaşıyla aynı kefeye koymakla kalmadı, “Gabar’da nöbetteki asker kardeşimin de Kandil’deki öz kardeşimin de ölmesini istemiyorum.” sözleriyle Mehmetçik ve teröristi de eşitledi!..

Bahçeli’nin Demirtaş’a öfkesi ve tepkisi, İmralı’daki teröristbaşına, Meclis’e gelip konuşma çağrısı yaptığında da bitmemişti. Öyle ki, “Ne Kandil ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın” diyerek Demirtaş’ın yeni süreçte muhatap olamayacağını vurguladı.

Tabii İmralı postacıları, Bahçeli’yi dinlemeyip Edirne cezaevine giderek Demirtaş’ın görüşlerini de aldı, o başka!..

Derken teröristbaşının çağrısından birkaç gün sonra Bahçeli’nin, Demirtaş’la bir telefon görüşmesi yaptığı duyuruldu.

Devlet Bahçeli de olsa hukuken hiçbir kimse cezaevindeki birisini telefonla arayamazdı. Mesele daha sonra anlaşıldı.

Meğer Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş İstanbul’da ameliyat olmuş. Öncesinde Selahattin Demirtaş, Adalet Bakanlığı’na başvurup, ameliyat sırasında eşinin yanında bulunmak için izin istemiş. Konu Erdoğan’a iletilmiş, onun oluruyla da Demirtaş Edirne’den İstanbul’a gelip ameliyat sırasında eşinin yanında durmuş. İşte bu süreçte Bahçeli, telefonla arayıp, Geçmiş olsun.” demiş.

Söz konusu görüşmeyi ilk DEM sözcüsü Ayşegül Doğan doğrulayıp, “Partiler arası diyalog, liderler arası diyalog, bizim bugüne kadar zaten savunduğumuz şeyler. Dolayısıyla bu diyalog ve temas memnuniyet verici bir şey.” dedi.

İnsaniyet Namına

Ardından İmralı elçilerinden TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, Bahçeli-Demirtaş görüşmesinin kendi telefonu üzerinden gerçekleştiğini açıklayıp şunları anlattı:

Başak Hanım bir rahatsızlık geçirdi, ciddi bir rahatsızlıktı. Bir anlamda yaşamsal bir şeydi. Doktorlar ağır bir operasyona karar verdiler. Bütün mahkûmlara tanınmış bir haktır. Bu çerçevede sayın Demirtaş’ın, başkanımızın, avukatları Adalet Bakanlığı’na müracaat ettiler. Ben ve Pervin Hanım sürecin hızlanması için devreye girdik. Sayın Cumhurbaşkanına arz edildi. Duyarlılık gösterdi. O gecenin sabahında 09.00 sularında sayın Demirtaş’ı ameliyatın yapılacağı hastanede hazır ettiler. Ameliyat olana kadar eşi hanımefendiye moral verdi. Biz de Pervin Hanım’la, ikisine moral verdik. Yüksek moralle ameliyata uğurladık. Doktorların hepsine teşekkür ediyorum. Hekimler ve o kattaki bütün personel seferber oldu. Refakat eden güvenlik görevlileri çok zarif ve duyarlı davrandılar… O esnada sayın Bahçeli beni aradı. Sayın Demirtaş’ın eşinin yanına getirildiğini duymuş. Daha önce kendisi ameliyat olduğunda sayın Demirtaş ona bir geçmiş olsun mesajı benim üzerimden iletmişti. Hem kendi geçmiş olsun hem de Selahattin Başkan’ın dileklerini kendisine iletmiştik. Çok mutlu oldu, çok teşekkür etti. Duyunca aradı, çok içten bir kısa sohbet geçti, şifa diledi sayın Bahçeli. Benim telefonumu diafona aldık. Başak Hanım’a şifalar diledi, Selahattin Bey’e bir ihtiyaç olup olmadığını sorma asaletini gösterdi – tıbben ve hastane benzeri bir şey. ‘İnşallah iyi günler güzel günler gelsin, sağlığınıza dikkat edin’ dedi. Selahattin Bey de aynı şeyleri diledi… Akşam 10.00 sularında Selahattin Bey’i tekrar cezaevine uğurladık.”

İnsani anlamda ne güzel bir tablo… Ama ya hukuk ve eşitlik anlamında?

Ağır hastalıklarına rağmen, Cezaevinde kalabilir.” raporu verilenler… Ölmek üzere olan yakınlarını son kez görmek isteyen mahkumların bu talebinin kabul edilmemesi… Hatta cenazesine katılmasına izin verilmemesi veya kelepçeyle götürülmesi… Cezaevinden telefonla arama izni verilen yakınıyla konuşurken, o esnada orada bulunan dayısı veya teyzesinin uzaktan, Nasılsın?” diye seslenmesi nedeniyle açık görüşün iptali cezasına çarptırılanlar…

Neler neler yaşandı yaşanıyor ve muhtemelen daha da yaşanacak, değil mi?!

Hastanede Olsa da Mümkün Değil

Konumuz hastanede görüşme ya; iki örnek verelim.

2 yıl önce Sincan Cezaevi’nde hayatını kaybeden emekli Korgeneral Vural Avar’ı hatırlıyorsunuz değil mi? 28 Şubat kumpas davasında müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı, 85 yaşındaydı.

Vefatından kısa bir süre önce cezaevinde düştü, kaburgalarını kırdı. Hastaneye kaldırıldığında eşi emekli Albay Tuna Avar, avukatları Ümit Kara’yla hastaneye koştu. Tuna Avar eşini görmek istedi. Cezaevi Savcısı, “Benim yetkimde değil. Başhekimle görüşün.” dedi. Başhekimlik izin vermedi. Sadece Av. Ümit Kara eşyalarını bırakmak için Vural Avar’ın bulunduğu bölüme girdi. Avar’ın başında infaz koruma memuru bekliyordu. Av. Kara, Avar’la hiçbir temas kuramadan eşyaları bırakıp çıktı. Bu arada Tuna Avar, otomatik kapı açılıp kapanırken uzaktan eşine el sallamak istedi, ama onu da başaramadı. Sonrasında Vural Avar, “Cezaevinde kalabilir.” raporu verilerek yeniden cezaevine gönderildi. Kısa bir süre sonra da orada hayatını kaybetti.

Tuna Avar hâlâ, “Bir el sallamama bile izin vermediler.” diye hayıflanıyor.

28 Şubat kumpas davası sanıklarından Çetin Doğan da hapiste ağır hastalıklarla boğuştu. Nihayetinde hastaneye kaldırıldı. Tam 55 gün eşi Nilgül Doğan başında bekledi. Nasıl mı?

Nilgül Doğan’ın içeriye telefonla girmesine kesinlikle izin verilmedi. 24 saat boyunca yanlarında infaz koruma memurları, dışarıda ise jandarmalar bekledi. Nöbete gelen infaz koruma memurları da telefonlarını dışarıda bıraktı. Yani Çetin Doğan’ın dışarıdan herhangi birisiyle görüşmemesi için her türlü tedbir alındı. Öyle ki, jandarmalar Doğan’ın ameliyatına bile girmek istedi. Ancak Nilgül Doğan ve doktorların tepkisi üzerine tutanak tutulmasıyla yetinildi.

Diyeceğimiz; o vakitler Bahçeli bile arasa, merhum Vural Avar veya Çetin Doğan’la görüşemezdi.

Ama demek ki, ya uygulama değişti ya da sürecin anlam ve önemine binaen DEM’lilerin Selahattin Demirtaş’ın yanına telefonlarıyla girmesine, Bahçeli aradığında da diafonun açılıp sohbet edilmesine göz yumuldu!..

Sinan Ateş ve Ümit Özdağ

Bahçeli-Demirtaş görüşmesi duyulduğundan beri hemen herkesin aklına Bahçeli’nin veya MHP’den hiç kimsenin, Ankara’nın ortasında öldürülen Ülke Ocakları eski Başkanı Doç. Dr. Sinan Ateş’in ailesine başsağlığı dilemeyişi geldi.

Biz de başka bir şeyi hatırlatalım. Yıllarca MHP’de siyaset yapan Ümit Özdağ 46 gündür tutuklu. Özdağ’ın artık “düşman” görüldüğünü varsayalım; ama yıllarca Alparslan Türkeş’le siyaset yapan babası Muzaffer Özdağ’ın da mı hiçbir hatırı kalmadı ki, Özdağ’ın 90 yaşında Silivri Cezaevi’ne giden annesi Gönül Özdağ veya kardeşlerini arayıp, “Geçmiş olsun.” diyen çıkmadı?!

Müyesser YILDIZ
7 Mart 2025

12punto link: https://12punto.com.tr/yazarlar/muyesser-yildiz/bahceli-demirtas-gorusmesinin-hatirlattiklari-siyaset-adalet-insanlik-76410

Kategori:Uncategorized