
Yargıtay’ın bozma kararının ardından yeniden görülen Genelkurmay Çatı Davası’nda dönemin Cumhurbaşkanlığı başyaveri eski kurmay albay Ali Yazıcı, 15 Temmuz’da dönemin Başbakanı Binali Yıldırım ile Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın da öldürülmek istendiğini iddia etti.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki duruşma salonunda devam eden davanın bugünkü celsesi Mahkeme Başkanı’nın Ali Yazıcı’ya, “Sadece katılan İhsan Çağ’ı öldürmeye teşebbüs suçlamasından savunma yapman gerekiyor.” uyarısıyla başlayınca şu diyaloglar yaşandı:
Yazıcı: “Gerilmeyin. 10 yıldır ben hapisteyim.”
Başkan: “Bana laf atma.”
Yazıcı: “Ben de sizler gibi, Zühtü Arslan gibi Anadolu çocuğuyum.”
Başkan: “Ali Yazıcı, savunmana başla. Ne yapmaya çalışıyorsun, anlamıyorum.”
Yazıcı: “Beraat, merhamet, acıma beklemiyorum. Savcının beraat talebini de şiddetle reddediyorum. Özele, bel altına hiç girmeyeceğim. 1 yıl 1 ay en yakınındaydım. Bilmediğim şeyi yok. İhsan Çağ’ı tanımam, o da beni tanımaz, Yurtta Sulh Konseyini anlatmak istiyorum.”
Başkan: “Senin yönetici olmadığın anlaşıldı. Anayasal düzeni kaldırmaya teşebbüsten ceza aldın. Diğer tüm suçlardan beraat ettin. İhsan Çağ özelinden devam edelim.”
“Narsist Kim?”
Bu diyalogların ardından savunmasına, “Önce dinleyin; şu 15 Temmuz neymiş, birlikte çözelim” diyerek başlayan Ali Yazıcı özetle şunları anlattı:
“Telefonum yok edildi, Whatsapp yazışmalarım kayboldu. 15 Temmuz gecesi saat 22.30’a kadar Saray’daki tüm gruplardaydım. Neler yazıldı, neler. Sonra biri grupta ‘başyaver var’ deyince beni attılar. Tüm samimiyetimle söylüyorum; 10 yıllık zulme rağmen içimde ne sırlar tutuyorum, ama azıcık anlatayım. Ülke gitti. 10 yıldır görmediğim zulüm, çekmediğim eza kalmadı. Ben benden geçtim. Biraz bilin ya. 3 yıllık Sofya görevine gitmişken Ankara’dan arayıp, ‘Seni Saray’a alacağız.’ dendi. Beni Trabzon’dan araştırmışlar. Yahu boyum tutmuyor. 1 yıl sonra Şura’ya gireceğim. ‘Alıyoruz.’ dediler. Genelkurmay buna gıcık oldu. Daha sonra Necdet Özel anlattı: ‘Seni vermemek için çok uğraştım, ama başaramadım. Mesele sen değilsin, teamüller bozuldu’ dedi. Sofya’da 7 bin Avro alıyordum. Beni yanına erken alınca 4 bin Avrom gitti. Şimdi 4 kuruşum yok. Beni hemşehrisi diye bağrına bastı. Adını koyduğu kızımın doğumunda hastane masraflarını Saray ödedi. Ancak sonradan, ‘FETÖ’cüler ödedi.’ dendi. Bana yaptığı zulmü 86 milyona yapacak. Hepiniz göreceksiniz.”
Mahkeme Başkanı, bu ifadelere “Artık dava dışı kişi ve kurumları konuşma. Darbeye gelmeni bekliyoruz. Seni İhsan Çağ için dinlememiz gerekiyor.” diye tepki gösterdi.
Ali Yazıcı, “Beni dinlemeniz lütuf mu? Beni zorlarsanız Saray’a ulaşırım.” karşılığını verince de Mahkeme Başkanı, “Tehdide, şantaja girmeyin.” uyarısında bulundu.
Yazıcı, suçladığı kişilerin hakkında dava açmasını isteyip, o zaman her şeyi anlatacağını bildirdikten sonra kendisini bir saniye bırakmayanların 15 Temmuz’dan önce “Bayramda git, aileni gör.” dediğini, dönüşte ise Erdoğan’la görüştürülmediğini kaydedip, Powerpoint sunusunun “Bir narsisti sevdim” başlıklı bölümüne geçti.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı, kimi anlattığını sordu. Yazıcı, kendisini anlattığını belirtip, “Bu Hitler’dir, Firavun’dur. Biraz da benim.” dedi. Ancak Mahkeme Başkanı, katibe bu bölümün sisteme kaydedilmesi talimatını verdi.
Zeki Üçok ve Müyesser Yıldız Tartışması
Ali Yazıcı’nın, savunmasının devamında, “Bana terörist dediler. Ne darbede yer aldım ne suikast girişiminde. Benim yer aldığım bir darbe veya suikast girişimi bu şekilde mi planlanır veya sonuçlanır? Ama beni ölüme terk ettiler. Ben ölüyüm. Günlerce aleyhime açıklama yapan Ahmet Zeki Üçok’u konuşmayayım mı şimdi?” demesi üzerine de şu tartışmalar yaşandı:
Başkan: “Hayır. Ne bu ne dava dışı kişileri konuşma.”
Yazıcı: “Ben onun konuşmalarından sonra konseye girdim.”
Başkan: “Soruları çalma davamızın konusu değil.”
Yazıcı: “Aleyhime yazan ve konuşanların bir tanesi bile burada değil. Bir tek Müyesser Hanım burada. O da yazmasın. Bana işkence olarak dönüyor.”
Başkan: “Dikkat ettim, sen de Müyesser Hanım olmasa savunma yapmıyorsun zaten. Kendisine, ‘Hakkımda yazma.’ diye rica edersin. O da burada izliyor, yazacak tabii.”
Buna rağmen Ali Yazıcı’nın, Ahmet Zeki Üçok hakkında bazı iddiaları gündeme getirmesi üzerine Mahkeme Başkanı, uyarısını tutanağa geçirince tartışmaya Yazıcı’nın avukatı Ayten İzmirli de dahil oldu ve “Suç duyurusunda bulunun, anlatamadıklarını anlatsın. Savcının cesareti varsa suç duyurusunda bulunsun.” dedi.
Savcı, “Avukat hanım, burası Batı Adliyesi’ne bağlı. Ben ancak ihbarda bulunabilirim.” karşılığını verdi.
“Davutoğlu Ağlayarak Çıktı” İddiası
Tartışmaların ardından işkence iddialarını tekrarlayıp can güvenliğinin emniyet altına alınmasını isteyen Ali Yazıcı, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu hakkında şöyle konuştu:
“Terörle mücadele defteri açılırsa, birçok insanın insan içine çıkamayacağını söyledi. Sen devlet adamısın, söyle de ülke düze çıksın. Bu sözlerinin altı çok dolu. Bir Çarşamba günüydü, ağlayarak odadan çıktığında koluna ben girdim, gözyaşını sildim. Ayakta duramıyordu. ‘Ben kendi isteğimle istifa ettim.’ dedi. Yiyorsa, Reis’ten sonra devleti yönetmeye talip olanlar, ‘Ne diyorsun Davutunoğlu’ desinler.”
“Hulusi Akar Hakikatlerin Kırıntısını Anlatsın”
Ali Yazıcı, duruşmanın öğleden sonraki bölümünde ise Cumhurbaşkanlığı’nda dört yaverle çalıştığını, kendisinin başyaver olduğunu, dönemin İçişleri Bakanı tarafından seçilen Jandarma yaverin tutuklanmadığını; Kara, Hava, Deniz yaverlerinin tutuklandığını, onlar hakkında ifade verdiğini ve tahliye edildiklerini anlatıp şunları söyledi:
“Ben Reisi en az 20 kez suikasttan kurtardım, ama suikasttan yargılanıyorum. FETÖ var, ama hapiste değil, ispatlayabilirim. Ben teröristler hariç hiç kimseyi öldürmedim, yaralamadım. İhsan Çağ dahil. Sayın Cumhurbaşkanına yanlış bilgi, belge verdiler ki, 15 Temmuz’dan 17 saat sonra gözaltına alındım. Saray’da o kadar çok grup var ki, ona bir şey olursa dağılırız. Herkesin ona sahip çıkması lâzım.”
Yazıcı, 15 Temmuz’un üzerinden 10 yıl geçtiğini, ama üzerindeki tek bir toz zerresinin kalkmadığını belirtip, “TSK ve yetkili yöneticilerin hiçbir sorumluluğu yok mu? Erden orgenerale, tutuklanan tüm askerler suçlu muydu? Bu duruma nasıl, kimler tarafından, ne zaman karar verildi?” sorularını yönelttikten sonra da şu iddialarda bulundu:
“O gece Binali Yıldırım ve Hulusi Akar da öldürülecekti. Hulusi Akar, Mehmet Dişli’ye dua etsin. Hulusi Akar’a hâlâ saygı duyarım. Ama Mehmet Dişli’nin içerde olması onun tutarsızlığıdır. Hulusi Akar her hafta beni arardı. Ama 15 Temmuz’da beni aramıyor, Cumhurbaşkanının koruma müdürünü arıyor. Reisle onu karşı karşıyla getirebilirdim, getirmedim. Çıksın, Dişli’yi de buradaki suçsuz insanları da anlatsın ya. Duydum ki, hala bakanlık peşindeymiş. Hakikatlerin kırıntısını anlatmasını bekliyorum.”
Yazıcı, bugünkü savunmasının son bölümünde Caligula ve Hitler’in özelliklerini anlatmaya başlayınca Mahkeme Başkanı, bunların davayla ilgisini sordu. Yazıcı, “Gazze’deki zulme, soykırıma sessiz kalmamalıyız.” cevabını verirken, “Gördüm, şahit oldum, duydum. Yıllardır makam mevki vererek yanınızda beslediklerinizin işlemediği büyük günah kaldı mı?” ifadelerini kullandı.
Duruşmaya yarın yine Ali Yazıcı’nın savunmasıyla devam edilecek.
Müyesser YILDIZ
19 Haziran 2025