İçeriğe geç

İmralı’ya Gitmesi Gerekenler!..

Önderliğini Devlet Bahçeli’nin yaptığı yeni açılım süreci için AKP-MHP, “Terör örgütüyle pazarlık ve al-ver olmadığını” söyleyegeldi.

Yine AKP-MHP ikilisi; İmralı’daki teröristbaşının “silah bırakma ve örgütü fesh etme” çağrısının sadece PKK değil, KCK-PJAK-Suriye’deki SDG/YPG ile Avrupa yapılanmasını da kapsadığını iddia edip durdu.

Ama hiç de böyle olmadığı ortaya çıktı. Nasıl?

Teröristbaşı sözde “fesih ve silah bırakma” çağrısı yaptı. Karşılığında İmralı yol geçen hanına döndü. Yasadışı şekilde video konferans yöntemiyle PKK toplantısına katılması sağlandı.

PKK’lılar 30 adet silah yakma şovu düzenledi. Karşılığında, yasal dayanağı olmaksızın TBMM’de “PKK komisyonu” kuruldu.

Beraberinde PKK-DEM şartlarını sıralamayı sürdürdü; komisyonun “Kürt sorununu” ele alması, ana dilde eğitim, vatandaşlık tanımının değişmesi ve Meclis komisyonunun İmralı’ya gitmesi gibi.

PKK-DEM’liler bir yana; bizatihi iktidarın bel bağladığı teröristbaşının İmralı heyetine şu söylediklerini nereye koyacağız?

Cumhuriyet tarihinin en önemli hamlesiyle karşı karşıyasınız. Şu tarz konuşmalar hoşuma gitmiyor: ‘Birkaç yaşlımız cezaevinden çıksın, şu paket şöyle olsun, bu pakette şu olsun’. Bu olmaz. Kuşkusuz değerlidir, saygı duyuyorum. Ama biz büyük şeylerle uğraşıyoruz. Bu tip şeylerle bizi kimse oyalamasın… Bizim taleplerimiz bunlardan ibaretmiş, bunlarla kandırılırmışız gibi yapmasın kimse… Öyle ‘Adalet Bakanından şunu isteyelim, bunu isteyelim’; ucuz işlerdir bunlar… ‘Şu pakete şu girdi, şu girmedi’, öyle at pazarlığıyla bu iş yürümez. Bu işi boğuntuya getirmeyeceğiz. Küçük işlere boğulmayalım… Özgürlük yasaları ve demokratik entegrasyon yasaları kalmıştır geriye… Özgürlük yasaları ve ardından anayasa…”

Bunlar “al-ver”in daniskası değilse, ne?!

Denize Düşüp Yılana Sarılmak

Teröristbaşının çağrısının özellikle Suriye’deki örgütü kapsayıp kapsamadığı meselesine gelelim.

Mazlum Kobani’si, Salih Müslim’i, DEM’i daha ilk günden, “Hayır kapsamıyor” dedi… Hatta, “Suriye’ye karışırsanız, buradaki süreç zarar görür” restleri çekildi… Ve yine bizatihi teröristbaşı aynen 2013’teki gibi, “Rojava’nın kırmızı çizgisi” olduğunu duyurdu.

Ama AKP-MHP, uzun süre bunları duymazdan geldi. Nihayetinde ise önce Erdoğan, ardından Bahçeli, SDG/YPG’yi operasyon mesajlarıyla hizaya getirmek üzere kolları sıvadı.

Peşi sıra MHP Genel Başkan Yardımcısı ve komisyon üyesi Feti Yıldız’dan, teröristbaşı ve DEM’in talebi doğrultusunda “sürpriz” bir teklif geldi.

Yıldız 5 Eylül’de; “Meclis Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş, terör örgütü kurucusu Abdullah Öcalan’ın beyanlarını almak üzere, zamanlaması ve yöntemi iyi düşünülerek Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu içerisinden 3 -4 kişiyi seçmesi bir zaaf oluşturmayacaktır.” diye buyurdu.

Bu arada Bahçeli’nin geldiği son noktayı da Nedim Şener’den öğrendik. Feti Yıldız’ın o “sürpriz” açıklamayı yaptığı gün gerçekleşen, ama Şener’in önceki gün yayımladığı görüşmede Bahçeli, teröristbaşını şöyle övdü:

PKK’nın kurucusu tek inisiyatif sahibi ve çağrısıyla örgütün fesih kararını sağladı, silah bırakılmasında rol oynadı. Dolayısıyla bundan sonraki süreçte de görüşleriyle katkı yapacağına inanıyorum. Asıl önemlisi ben 27 Şubat çağırısı dahil görüşlerinde samimi olduğuna inanıyorum. Şu ana kadar buna ters hiçbir sözü de olmadı.”

Ardından, “Hiç kimse ile bir pazarlık söz konusu değil. Öcalan ve DEM Partililere ne bir teklif yapıldı ne de onlar bir talepte bulundu. Hiçbir söz verilmedi. Komisyon teklifini de böyle yaptık. Kabul gördü ve bu anlayışla da görevini yapıyor.” dedi.

Son olarak teröristbaşının çağrısının “PKK’nın tüm unsurlarını ve gruplarını kapsadığını, Öcalan’ın da bundan geri adım atmadığını, hâlâ aynı noktada olduğunu” öne sürdü, ama nedense şu sözlerle teröristbaşının bir çağrı daha yapmasını istedi:

PKK’nın kurucusu ve fesih kararı alan ve bunu örgütüne yaptıran tek inisiyatif sahibi kişi olarak Öcalan’ın yeni bir açıklamayla 27 Şubat çağrısının örgütün Suriye’deki kolu ve Avrupa’daki yapılanmasını da kapsadığını hatırlatması, bu çağrının yerine getirilmesi bu konudaki tartışmayı da bitirecektir.”

Nedim Şener’in, “Buna da uymazlarsa?” sorusuna cevaben ise Erdoğan’ın, “kılıç kınından çıkarsa… Kim bu süreci baltalamaya çalışırsa, faturasını öder… Bu sefer çok idmanlıyız” uyarılarını hatırlatmakla yetindi.

Diz boyu çelişki!..

SDG Mayın Döşeyip Silahlanıyor

Ankara’daki hava böyleyken, Suriye PKK’sı SDG’nin neler yaptığını aktaralım.

Sadece Şam yönetimiyle temas hatlarında değil, Fırat nehri ile Suriye-Türkiye sınırı boyunca ikmal hatları kurup, mayın döşüyor

Silah bırakması beklenirken, işgâl ettiği bölgelerdeki mevzilere ağır silahlar yığıp tünel inşa faaliyetlerini hızlandırıyor

Ve de kendi kontrolündeki bölgede bulunan okullarda Şam tarafından hazırlanan müfredatı yasaklıyor

Erbakan ve Özel’in Duruşu

Durum bu ve Meclis’ten bir heyetin teröristbaşının ayağına gitmesi planlanıyor!..

Helâl olsun Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’a, böyle bir şey olması halinde komisyondan çekilmeyi gündemlerine alacaklarını bildirirken, “İmralı’yla görüşecek olan varsa bu MİT’tir. Devlet zaten görüşüyor, MİT zaten görüşüyor. DEM Parti’li vekiller zaten gidip geliyorlar, görüşüyorlar. Söyleyecekleri bir şey varsa bunlar aracılığıyla söylesinler. TBMM’de milletin iradesiyle seçilmiş olan milletvekillerinin İmralı’nın ayağına gitmesine biz sıcak bakmayız.” dedi.

Aynen öyle. MİT görüşmüyor ve teröristbaşının ne söylediğini bilmiyor mu?! Keza MİT Başkanı İbrahim Kalın, komisyonun kapalı toplantısında bunları anlatmadı mı ki; İmralı-PKK-DEM açısından “yeni mevzi”, iktidar adına da “yeni taviz” anlamına gelecek böyle bir adım atılıyor?

Israrla Türkiye’nin önüne ikinci Sevr’in konduğunu görmezden gelen CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in tavrına da bakalım.

Temmuz sonunda aynen şöyle demişti:

CHP, İmralı’ya heyet yollamaz. Böyle bir niyetimiz olmaz. Biz komisyona bu yüzden giriyoruz. Biz bu işlerin konuşulabileceği tek yerin Meclis olduğunu düşünüyoruz. Bizim ne işimiz var adaya heyet yollamakla? Meclis en üst mercidir… Meşru tartışma zemini Meclis’tir. Atatürk’ün kurduğu Meclis’tir. Bana ‘Sana mektup geldi mi? Sen mektup yazdın mı? Sen gider misin? Sen gelir misin’ diyorlar. Hepsinin cevabı: benim okuyacağım mektup da yapacağım ziyaret de alacağım karar da demokratik Meclis zeminidir. O zemini boş bırakmam. Ben Meclis’te komisyonumu yetkilendiririm. Ne yapılacaksa onlar yaparlar, gelirler, partimize de bilgi verirler.”

Dün ise DEM ve MHP’nin İmralı önerisini elinin tersiyle itmesi gerekirken, Cumhuriyet’e şunları söyledi:

Komisyon bunu oturur, tartışır. Karar alma mekanizmaları belli. CHP olarak, komisyonun somut gündem önerilerinde konu komisyon üyesi arkadaşların karar verme sınırlarını aşarsa, bunu bize getirmeleri lazım. Bize henüz böyle bir şey gelmedi. Komisyon adına kimler gidecek, ne olacak, ne amaçla gidilecek; bunları bilmiyoruz. Ama bu zamana kadar bana ‘İmralı’ya gidecek misiniz?’ diye de sordular. Bizim gündemimizde öyle bir şey yok. Komisyonun gündemine bu geldiğinde, arkadaşlar neyin ne amaçla geldiğini getirdiklerinde oturacağız, konuşacağız, tartışacağız, bakacağız.”

Sonra da bir yandan “Kürt sorununun” çözümünden bahsetti, bir yandan “Şehit ailelerinin yüzüne bakamadığımız bir iş yapmayız.” sözünü tekrarladı.

Hiç kusura bakmasın, milletvekili heyetinin teröristbaşının ayağına gönderilmesine cevaz vermek, şehit ailelerinin yüzüne bakamamaya yeter de artar bile!..

Bu Saatten Sonra Ancak İfadesi Alınır

O kadar gerçek ötesi bir hâl ki; İmralı’ya gidecek komisyonun kaç kişiden oluşacağı konuşulup, başkanının kim olacağı merak ediliyor!..

Şunların altını çizelim:

Önceki açılım sürecinde Kamu Güvenliği Müsteşarı teröristbaşına, “Siz buradan örgütü yönetiyorsunuz. Buna müsaade ediyoruz. Heyetlerin geliş gidiş imkânlarını da sağlıyoruz.” demişti. Şimdi de teröristbaşı, “Rojava kırmızı çizgimdir” diyerek örgüte talimat vermeyi sürdürüyor!..

Buna karşılık MHP’li Feti Yıldız gidecek milletvekili heyetinin, 40 bin kişinin katilinin “beyanını almasından” söz ediyor!..

Oysa ki; İmralı’ya gitmesi gereken yegâne heyet, savcılar heyetidir… Yapılacak iş de teröristbaşının “beyanının” değil, Suriye’deki terör örgütünü kurup yönetmekten “ifadesinin” alınıp hakkında iddianame düzenlenmesidir!..

Müyesser YILDIZ
10 Eylül 2025

12punto link: https://12punto.com.tr/yazarlar/muyesser-yildiz/imraliya-gitmesi-gerekenler-98142

Kategori:Uncategorized