
Akademisyen ve Yazar Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu suikastı davasının iddianamesini hazırlayan ve duruşma savcısı olarak da görev yapan Zafer Ergün’ün 27 Kasım’daki HSK kararnamesiyle Aksaray’a tayin edilmesinden sonra bugün yapılan duruşmaya 28. Ağır Ceza Mahkemesi savcısı katıldı. Savcı, Zafer Ergün’ün hazırladığı ve 6 sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istediği esas hakkında mütalaaya ilişkin herhangi bir değerlendirme yapmazken Ergün’ü “FETÖ”cülükle ve “delil karatmakla” suçlayan sanık avukatları, yeni savcının yeni bir mütalaa hazırlaması talebinde bulundu. Mahkeme de esas hakkındaki mütalaada değişiklik yapıp yapmayacağını bildirmek üzere dosyanın savcıya tevdiiyle birlikte davanın tek tutuklu sanığı Nuri Gökhan Bozkır’ın tutukluluk halinin, diğer sanıkların ise il dışı çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbirinin devamına karar verdi.
Yaklaşık 3 yıldır Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 27 Haziran’daki celsesinde Savcı, esas hakkındaki mütalaasını sunmak için dosyanın Savcılığa tevdi edilmesini istemiş, 21 gün sonra 18 Temmuz’da da mütalaasını sunup sanıklar Levent Göktaş, Tarkan Mumcuoğlu, Nuri Gökhan Bozkır, Fikret Emek, Enver Altaylı ve Aydın Köstem’in ağırlaştırılmış müebbet hapisle, Mehmet Narin’in ise örgüt üyeliğinden cezalandırılmasını istemişti.
Duruşmanın 20 Ekim’deki celsesinde sanıkların bu mütalaaya karşı savunma yapması kararlaştırılmıştı. Ancak eski Savcı Zafer Ergün’ün, Hablemitoğlu’nun Eskişehir’deki konferansında ve cinayet günü Migros’ta takip eden kişilerin tespit edilmesi konusunda verdiği “kovuşturmaya yer yok” kararına hem Hablemitoğlu Ailesi’nin avukatları hem Levent Göktaş’ın avukatının yaptığı itirazlar sonuçlanmadığı için savunmalar alınamamış ve itirazın sonucunun beklenmesi için duruşma bugüne ertelenmişti.
Levent Göktaş Gaffar Okkan Suikastının Şüphelisi mi?
Duruşmalardan vareste tutulan Mehmet Narin dışında Levent Göktaş, Tarkan Mumcuoğlu, Fikret Emek ve Aydın Köstem’in salonda hazır bulunduğu, davanın tek tutuklu sanığı Nuri Gökhan Bozkır ile başka suçtan hükümlü Enver Altaylı’nın da Sincan Cezaevi’nden SEGBİS’le bağlandığı bugünkü celsenin başlangıcında şu ilginç gelişme yaşandı:
Mahkeme Başkanı, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu’nun 2001 yılında gerçekleştirilen Gaffar Okkan suikastıyla ilgili bir soruşturma kapsamında Levent Göktaş’ın bu davadaki ifadelerini, iddianameyi ve tanık beyanlarını istediğini açıkladı.
2014’ten beri devam eden ve gizli tutulan bu soruşturmayla ilgili olarak Diyarbakır’dan gönderilen yazıda Gaffar Okkan’dan hiç bahsedilmediği halde Mahkeme Başkanı’nın bunu belirtmesi dikkat çekerken, yazıda Levent Göktaş’tan “şüpheli” olarak söz edildiği, ama bugüne kadar hiçbir bilgisine başvurulmadığı öğrenildi.
Göktaş’ın avukatı Ali Soykan da duruşmada yaptığı savunmada bu yazıya ilişkin, “Savcı Zafer Ergün’ün kararname ile Aksaray’a tayininden iki gün önce yazılmış.” tespitinde bulunmakla yetindi.
Enver Altaylı: “Allah’ın Laneti Üzerime Olsun”
Hablemitoğlu’nu takip eden kişilerin araştırılması konusunda verilen “kovuşturmaya yer yok” kararına yapılan itirazın sonucu gelmediği için bugün de esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalara geçilemeyip talep ve beyanlar alındı.
Hablemitoğlu Ailesi’nin avukatı İlknur Kodaz, sözkonusu araştırmanın bu suikastın şüpheye yer bırakmayacak şekilde aydınlatılması açısından önemli olduğunu, hakkıyla ve tüm teknik imkanlar kullanılarak bu araştırmanın sonuçlandırılması gerektiğini, aksi halde verilecek mahkumiyet veya beraat kararlarının sorgulanacağını söyledikten sonra Nuri Gökhan Bozkır’ın tutukluluk halinin, diğer sanıkların adli kontrol tedbirinin devamını istedi.
Savcı da 9. Sulh Ceza Hakimliğinin kararının beklenmesinin yanı sıra Nuri Gökhan Bozkır’ın tutukluluğunun ve diğer sanıkların adli kontrol tedbirinin devamı yönünde mütalaa verdi.
Sanıklardan Levent Göktaş ile Fikret Emek de 9. Sulh Ceza Hakimliğinin kararının beklenmesi talebinde bulunurken, ilk savunmasından sonra neredeyse ilk kez konuşan Tarkan Mumcuoğlu, Hablemitoğlu Ailesi’nin avukatı İlknur Kodaz’ın, tahliyelerine karar verildiği duruşmada olmadığını hatırlatarak, “Adli kontrol tedbirinin devamını istemesinin nedenini duymak isterdim. 1279 gündür biz sabrın gereğini yerine getirdik. Bundan sonra tasarruf sizde.” dedi.
Aydın Köstem de sadece kendisinde elektronik kelepçe bulunduğunu ve en mağdur kişinin kendisi olduğunu belirterek, “Bunu kim niye yaptırdı, niye hala çıkarılmıyor, kim bu cezayı çektiriyor?” sorularını yöneltti.
Enver Altaylı ise şöyle konuştu:
“82 yaşındayım. Söyleyeceklerimin hukuken ağırlığı olmayabilir, ama vicdanına sesleniyorum. Bu cinayetle herhangi bir ilgim varsa, Allah’ın laneti benim ve üç kızımın üzerine olsun. Bu kumpası kuranları da Allah’a havale ediyorum. Bu, ülkesine olağanüstü hizmetler yapmış birisi için çok büyük bir yemindir. Hayatımda hiçbir zaman Necip Hablemitoğlu’nu görmedim. Cinayet öncesinde veya sonrasında onunla ilgili hiç kimseyle görüşmem de olmadı. Casusluktan mahkûm edildim. Delil dedikleri, Rusya’nın Türkiye’ye yönelik eylem planıydı. Bu belgeler bana ulaştı, ben de devlet yetkililerimize ulaştırdım. Beni bununla suçlayan savcının Rus savcısı mı Türk savcısı mı olduğunu sordum. Günahtır.”
“Savcı FETÖ’nün Kayseri İmamıydı” İddiası
Sanıklardan Nuri Gökhan Bozkır sözlerine, “Yeni gelen avukat da dinlesin.” diye başlayınca Mahkeme Başkanı, “Yeni avukat kim ya?” diye sordu. Bozkır, Hablemitoğlu Ailesi’nin avukatından söz ettiğini bildirip şu iddialarda bulundu:
“Tanık ifadeleri ve HTS kayıtlarıyla Hablemitoğlu’nu takip etmediğim ortaya çıktı. İddianame ve mütalaa tümüyle Zihni Çakır’a dayandırılmıştır. Bir olaya karışan adam 13 yıl sonra bir gazeteciye bunları anlatır mı? Anlatsa da ‘Adımı gizle.’ demez mi? Oysa ben ‘Adımı rahatlıkla verebilirsin.’ demişim. Savcıya rağmen görüntüler eşleştirildi ve bizlerin Hablemitoğlu’nu Eskişehir konferansında ve Migros’ta takip etmediği anlaşıldı. Bu kadar somut belge varken ben neden hâlâ takiple suçlanıyorum? Avukatların tüm taleplerini reddettiğiniz için bu davada 3 yılda bir adım gidilemedi. Savcının sakladığı görüntülerdeki kişiler araştırılsa, gerçek failler ortaya çıkardı. Kamuoyu bilsin ki, dosyaya çok hakim olan Av. Ali Soykan’ın da vurguladığı, cinayet bölgesindeki HTS kayıtları araştırılsa ortaya çıkardı. Soruşturma savcısı bunları sakladı, yok saydı, mahkemeye yalan söyledi. Soruşturma savcısının ByLock kullanıcısı olduğunu burada bizzat Zihni Çakır söyledi. Yanlışlıkla beni FETÖ’cülerin koğuşuna aldılar, hepsi döküldü. Savcı Zafer Ergün’ün FETÖ’nün Kayseri imamı olduğunu, ByLock’u da haberleşme için kullandığını anlattılar. Bunu anlatan K.Ç. tutuklandığında Zafer Ergün tarafından iki hafta içinde tahliye edilmiş, daha sonra hükümle beraber tutuklanmış. Bir başka olay; Zafer Ergün’ün bizzat istediği, ‘Korumam bu olacak.’ dediği polis FETÖ üyesi çıkıyor. Bu soruşturma Zihni Çakır ve Abdurrahman Şimşek gibi iki yalancı tanıkla yürütülen bir soruşturmadır. Levent Göktaş, Atatürk’ten sonra gelmiş en büyük kahramandır. Emrinde çalışmaktan gurur duydum. İki kere hayatımı kurtardı. Daha başka birçok kurtardı. Güncel olduğu için şunu da söyleyeyim; 1995’te KYB saldırısında Mesut Barzani ve ailesini kurtarmıştır. Demagoji yapmıyorum sayın hakim, FETÖ hâlâ içinizde ve hâlâ da çok güçlü. Yapmayacağınız bir şeyi isteyerek kendimi küçültmek istemediğimden, tahliyemi talep etmiyorum.”
“Tek Şüpheli Savcıydı”
Sanıklardan sonra beyanları avukatların beyanlarına geçildi. Tarkan Mumcuoğlu’nun avukatı Enes Taner, savcının “yüklenen suçun vasıf ve mahiyeti, kaçma ve delil karartma şüphesiyle” adli kontrol tedbirinin devamı talebine şöyle tepki gösterdi:
“Cinayet tarihinde Tarkan Mumcuoğlu’nun Kazakistan’da olduğunu ispatlamamızdan sonra iddianameyi ve mütalaayı hazırlayan Savcı Zafer Ergün bile iddialarından vazgeçti. Sadece şüphe uyandırmak için ‘bir şekilde gelmiş olabilir’ dedi. Tarkan Mumcuoğlu’nun kaçma ve delilleri karartma şüphesi yok. Çünkü bu dosyada deliler çok önceden karartılmış, iddianame savcısı da karartmayı devam ettirmiştir. Bu dosyada delilleri saklama şüphesi olan tek kişi iddianame savcısıydı. Artık o engel de kalktı.”
Mumcuoğlu’nun diğer avukatı Eren Turan da Hablemitoğlu Ailesi’nin avukatının, 9. Sulh Ceza Hakimliğinin kararının beklenmesi konusundaki beyanlarına katıldıklarını belirterek şunları vurguladı:
“Adli kontrol kararının sebebi, mevcut sanıklar ile Hablemitoğlu’nu Eskişehir’de ve Migros’ta takip eden gerçek failler arasında bir bağlantı olup olmadığını araştırmaktı. Bilirkişi incelemeleriyle herhangi bir bağlantı olmadığı ortaya kondu. İddianame savcısı da birçok talebinden vazgeçti ve iddianame temelsiz hale geldi. Gelinen aşamada bir şüphe kalmamıştır. Beklentimiz, cinayet döneminde görev yapan polis memurlarının araştırılması ve tüm delillerin yeniden değerlendirilip kamu adına yeni bir mütalaa verilmesidir.”
Örgüt üyeliğinden cezalandırılması istenen Mehmet Narin’in avukatı Hülya Elmadağ da müvekkilinin örgüt üyesi olduğuna dair somut bir delil bulunmadığını bildirip yargılama uzayacağından dosyasının ayrılmasını istedi.
Savcının Aksaray’a Gönderilmesi
Levent Göktaş’ın avukatı Ali Soykan ise Nuri Gökhan Bozkır’ın Hablemitoğlu’nu takip ettiği öne sürülen Haziran 2002’de Özel Kuvvetler Komutanlığı’na yeni geldiğini, Göktaş’ın da MAK Komutanlığına aynı günlerde atandığını, dolayısıyla böyle bir örgütlenme ve emir verme olayının olamayacağını anlattıktan sonra şöyle devam etti:
“Savcı Zafer Ergün, Göktaş’ın MAK’tan alınıp EDOK’a gönderilmesini şüpheli bulduğunu söylemişti. Demek ki, insan kınadığını yaşamadan ölmüyor; kendisi de HSK kararnamesiyle Aksaray’a tayin edildi. İddianame aşamasında bu olaya ‘adi cinayet’ diyen ve dosyayı şahsileştirip kendi adına talepte bulunan Savcı Ergün, esas hakkındaki mütalaada bunun siyasi cinayet olduğunu öne sürdü. İddianame ile çelişkili olan bu mütalaa konusunda yeni duruşma savcısının görüşü alınsın. Cinayeti çözecek deliller dosyada mevcut. Bence gerçek failler tespit edildi. Dönemin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’un Hablemitoğlu’nu arayıp uyardığı belli. Şenkal Atasagun dinlensin ve bunlar sorulsun.”
Son olarak Nuri Gökhan Bozkır’ın avukatı Emrah Yücel de Savcı Zafer Ergün’ü suçlayıp şunları söyledi:
“İddianame garipliklerle doluydu. Esas hakkındaki mütalaa ise mütalaa değil, ikinci bir iddianame oldu. Ama şimdiki savcı, bu mütalaaya karşı herhangi bir değerlendirme yapmadı. Artık savunmaktan, bir şeyleri anlatmaktan hicap duyuyorum. Bu kadar hukuksuzluk içinde Nuri Gökhan Bozkır adli kontrolü ihlal ettiği gerekçesiyle ikinci kez tutuklandı. Taş olsa çatlar. 2 yıl oldu. En az ceza ile yargılanan o. Bunda bir tezat yok mu? Nuri Gökhan Bozkır manipüle edildi; gizli tanık olacağına, Urfa’daki soğan TIR’ları dosyasının kapatılacağına inandı. Tamam, müvekkilim kabahatli de Savcı Zafer Ergün’ün dosyanın bu hale gelmesinde hiç mi kabahati yok?”
Verilen 1 saatlik aranın ardından Mahkeme Başkanı, Nuri Gökhan Bozkır’ın tutukluluk halinin ve diğer sanıkların adli kontrol tedbirlerinin devamıyla birlikte esas hakkındaki mütalaada değişiklik yapıp yapmayacağını bildirmek üzere dosyanın savcıya tevdiine karar verildiğini açıkladı.
Duruşma da 30 Ocak – 2 Şubat 2026’ya ertelendi.
Müyesser YILDIZ
8 Aralık 2025