IŞİD’le birlikte PKK’ya karşı da operasyon başlatılmasına hem sevindik, hem şaşırdık. İktidarın kafasına taş mı düştü, ne?
Ne düştüğünden önce PKK’nın 21 Ekim 2007’deki Dağlıca saldırısını hatırlayalım. 150 terörist komando taburuna saldırdı, 12 asker şehit oldu, 16’sı yaralandı, 8 asker de kaçırıldı. Tüm dünya PKK’yı kınadı, Türkiye ayağa kalktı, ABD’ye, Barzani’ye, Talabani’ye rest çekildi. ABD Dışişleri Bakanı BOP’çu Rice, birkaç gün süre istedi. PKK’nın silahlı çatışmaya devam etme niyetinde olması durumunda Irak’ı terk etmesi gerektiğini belirten Barzani, “Biz Kürt kedisini bile teslim etmeyiz” dedi, PKK’nın ateşkes ilan edeceğini söyledi.
Meclis’ten tezkere çıktı. Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, dönemin Başbakanı Erdoğan’la ABD Başkanı Bush’un 5 Kasım’da yapacağı “çok önemli” görüşmeyi beklediklerini duyurdu.
O “çok önemli” görüşmede, ABD-Türkiye arasında istihbarat paylaşımı yapılması ve terörle mücadele koordinatörlüğü mekanizmasının kurulması kararlaştırıldı.
16 Aralık 2007 gecesi Diyarbakır Hava Üssün’den kalkan F-16’lar PKK kamplarının bulunduğu Zap, Avaşin, Hakurk ile Kandil’i bombaladı. Operasyonda 200 teröristin öldürüldüğü açıklandı.
21 Şubat 2008’de de Irak’ın kuzeyine kara harekâtı yapıldı. Harekâta, PKK’nın 8 Ekim 2007’de Gabar’da şehit ettiği Piyade Onbaşı Kasım Aksoy’un 3 yaşındaki kızına atfen “Güneş Operasyonu” adı verildi.
Ancak operasyonun daha ilk haftasında ABD Başkanı Bush Türkiye’ye, “Get out from Kürdistan-Kürdistan’dan defol” dedi. Türkiye’ye gelen Savunma Bakanı Gates de benzer ifadeler kullandı.
Sonuç; Dağlıca baskınından sonra Türkiye, adım adım Barzani ve Barzanistan’ı tanıdı, “Kak Mesut” ilân etti, AKP Kongresi’nde, “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye slogan attırdı. Bir vakitler Türkiye’ye girmesine karşı çıkılan Neçirvan Barzani ile petrol anlaşmaları imzalanır oldu.
Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun 4 Şubat 2010’da “Kürt açılımına” destek veren, o vakitler Irak’taki ABD Kuvvetleri Komutanı “çuvalcı” General Odierno’ya yaptığı itirafta olduğu gibi… Türkiye’nin Dağlıca’da yaşadığı kayıpların ardından muhalefetin K. Irak’a operasyon istediğini, ancak hükümetin tam tersini yaptığını anlatan Davutoğlu, “Erbil’i yerle bir edebilirdik, ama yapmadık. Tersine Kürt yönetimiyle işbirliğini arttırdık” diye övünüyordu. (Sızıntı-Wikileaks’te Ünlü Türkler/B.Pehlivan-B.Terkoğlu)
-İncirlik’i Tartışamamak-
Türkiye yıllar sonra Kandil’i vuruyor, ABD’de de “şimdilik” destekliyor.
Görünen köy kılavuz istemiyor; Birinci sebebi, ABD’nin yıllardır peşinden koştuğu İncirlik’i tepe tepe kullanma tavizini koparması.
Anlaşmanın içeriği meçhûl. ABD başka telden, Türkiye başka telden çalıyor. Belki bu anlaşma bir vakitler “Çekiç Güç”ün Barzanistan’ı kurması gibi, “Suriye Kürdistanı”nın şemsiyesi olacak, ama konuşamıyoruz.
Obama’nın IŞİD özel temsilcisi emekli general John Allen’ın, “Suriye’nin kuzeyinde özerk bir Kürt oluşumun kurulmasını desteklemiyoruz” sözlerine bakmayın. Aynı şeyleri Barzanistan için de söylemişlerdi. O vakitler PKK koordinatörü emekli general Raltson vardı.
İncirlik anlaşmasını konuşamıyoruz işte. Niye; Çünkü ABD, Kandil’i vurmamıza izin verdi. “Biji Serok Obama”!..
Ne zamana kadar? ABD Savunma Bakanı Carter birkaç gün önce Barzani’ye ziyaret etti, ardından Türkiye’ye geldi. Henüz Güneş operasyonunda olduğu gibi “Get out from Kürdistan” demediler, ama hele İncirlik iyice hazmedilsin, yakındır.
-Barzani’yi PKK’dan Kurtarmak-
Bir de şu var:
Barzanistan’ın kuruluşu tamam… CIA’cı Henry Barkey, “Suriyeli Kürtlerin liderinin PYD değil, Barzani olacağını” da daha 2012’de açıkladı…
Artık “devletleştirilen” Barzani ile PKK arasında uzun süredir paylaşım savaşı var. Kaç kere sözde “Kürt ulusal kongresini” toplamaya niyetlendiler, ama PKK’nın “eşit temsil” istemesi yüzünden anlaşamadılar. Dahası Kandil, “Mesut Barzani’nin tarihsel miadını doldurduğu” iddiasında.
Suruç katliamından 15 gün öncesine gidelim. ABD merkezli Al Monitor’a bir demeç veren Barzani’nin büyük oğlu ve istihbarat başkanı Mesrur Barzani, Irak’la “anlaşmalı boşanma” yapmaya çalıştıklarını, Türkiye’de “barış sürecinin hızlandığını” görmek istediklerini belirttikten sonra Kandil’deki PKK varlığı için, “Burası Irak toprağı ve buradan ayrılmak zorundalar. Türkiye’deki Kürtlerle barış sürecinin başarıya ulaşmasını bu kadar istememizin nedenlerinden biri de bu” dedi.
Mesaj açıktı; Türkiye istenilenleri versin, PKK da Türkiye’ye gitsin!..
Kandil operasyonu başladığında Başbakan Davutoğlu, henüz birkaç gün önce Şanlıurfa için “Kürdistan’ın kuzeyi” diyen Barzani’yi arayıp, bilgilendirdi. Davutoğlu, “Sayın Barzani ile 1 saat görüştüklerini ve dayanışma içinde olduklarını” anlatırken, Barzani cephesi hava operasyonunu kınadıklarını duyurdu.
Barzani, bugün de “şahsi düşüncelerini” açıkladı. AKP’nin, Erdoğan’ın “Kürt açılımlarını” övdü, “Uzun uğraşlar sonucu sayın Öcalan’ın barış görüşmelerinin bir tarafı olmasını sağladığını” iddia etti. PKK’yı ise, “gurura kapılmak ve Öcalan ile HDP’yi etkisiz kılmaya çalışmakla” suçladığı gibi, şu dikkat çekici eleştirileri yaptı:
“PKK’nın siyasetine ilişkin oldukça fazla eleştirim var. Özellikle de Kürdistan bölgesinin içişlerine müdahele etmesi noktasında. PKK, Kürtlerin yaşadığı diğer bölgelerde de müdahalelerde bulunuyor. Rojava’da (Kuzey Suriye) kimsenin siyaset yapmasına izin vermiyor, tekçi davranıyor.”
“Kak Mesut”un, “Türkiye, Kürtler ve Ortadoğu için büyük kazanım olur” diyerek, AKP-HDP koalisyonu istemesini geçelim.
PKK-Barzani arasındaki “paylaşım savaşının” fotoğrafı nasıl da netleşmiş oldu, değil mi?
-Davutoğlu’nun Barzani Aşkı-
İyi de ABD’nin “iki veledi” arasındaki bu savaşta Türkiye nerede duruyor? Cevabı Başbakan Davutoğlu veriyor. 25 Temmuz gecesi bazı gazetelerin genel yayın yönetmenleri ile Dolmabahçe’de görüşen Davutoğlu, demiş ki;
“Mesud Barzani’yi yerinden etmek isteyenler ona karşı bir hareket içinde. Ve Barzani’nin Türkiye’ye olan yakınlığı birilerini rahatsız ediyor… Yüksekdağ ve Demirtaş hep diyor ki; Kürtlerin Suriye’deki kazanımlarından AK Parti Hükümeti rahatsız! Ya niye rahatsız olalım? Rahatsız olsak (Irak) Kürt Bölgesinden de rahatsız olurduk, niye olalım? Eğer Barzani’den rahatsız değilsek Erbil’de, Kobani’den ya da Haseke’den niye rahatsız olalım? Barzani bizi rahatsız edecek iş yapmıyor.”
Türkiye’nin kimin yanında konuşlandırıldığı, PKK’ya gerçekte kimin adına “gözdağı” vermek, kimi “başrole” çıkarmak ve bir kez daha “arabulucu” yapmak üzere operasyon düzenlendiği ayan beyan ortada.
PKK Kandil’den ayrılır, Barzani bu “baş belâsından” kurtarılır mı? PKK’nın büyük hâmileri ister ve anlaşırsa, evet.
Peki, PKK ne olacak veya nereye gidecek?
Cevabı iki yerde bulabiliriz:
David L. Phillips’in Türk Dışişleri Bakanlığı’nın da yardım ve desteğiyle ABD için 15 Ekim 2007’de hazırladığı, “Kürdistan İşçi Partisi’nin Silahsızlandırılması, Dağıtılması ve Yeniden Entegre Edilmesi” başlıklı raporu bir daha okuyalım…
Ve de PKK’nın, Ağrı-Iğdır-Ardahan üçgenine “yerleşim” hazırlıklarını dikkatle izleyelim…
Müyesser YILDIZ
27 Temmuz 2015
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/incirlik-sus-payi-serok-barzani-operasyonu-2707151200.html