
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin sadece birkaç yıl önce partilerini kapatıp siyaset yasağı getirmek için çırpındığı DEM’lilere gösterdiği müthiş ilgiyi görünce 5 Mart’ta şunu yazdık:
“Sadece postacılık yapan DEM’lilerle bu denli muhabbetten sonra bir gün Bahçeli ile sürecin yegâne ‘umudu’ haline getirilen İmralı’daki teröristbaşının da görüştüğü duyurulursa şaşırır mıyız?!”
Bahçeli’nin birinci açılım sürecindeki, “AKP, Gazi Meclis’i PKK’ya muhatap kılmak için adeta çırpınmakta ve her şeyi çarpıtmaktadır.”, “Şayet bugün cezaevinde yatan bir hainin projeleri salonlara ulaşıyorsa… bundan birinci derecede sorumlu, devleti bu hale düşüren siyasi iktidar olacaktır…” haykırışları;
Keza 4 yıl önce, 2021’de; Kandil’deki teröristbaşlarının bazı açıklamaları üzerine yaptığı, “Cemil Bayık’ın sözde Kürt sorununun çözüm yeri olarak Meclis’i, muhatabı da HDP olarak göstermesi, CHP’yle girdiği verkaçın ifşasıdır. Böyle bir durumun vahametini, doğuracağı sonuçların ciddiyetini herkes çok iyi görmelidir. Bunun sonucunda terör örgütü ve etnik bölücülerle, yöredeki kardeşlerimiz aynı kefeye konulacak ve PKK’nın bunların sözcüsü ve temsilcisi olduğu gibi bir sonuç doğacaktır.” ve “Bir terör örgütü elebaşı, Aziz Atatürk’ün kurduğu partiye ayar veriyor, hizaya getiriyor, aba altından sopa gösteriyor; buna karşılık bir tek CHP yöneticisi de kalkıp ‘ey katil sen ne diyorsun?’ diyemiyor, buna cesaret dahi edemiyor.” şeklindeki kükremeleri daha dün gibi aklımızdayken; Meclis PKK komisyonunun İmralı’ya gitmesini DEM’lilerden daha cansiperane savunmaya başladı.
Erbakan’ı Siyaset Kabristanına Gönderdikten 34 Gün Sonra
Bahçeli’nin bu ısrarı üzerine de YRP Genel Başkanı Fatih Erbakan, “Madem Öcalan Meclis’e gelemiyor, o zaman onu Meclis’e davet eden Sayın Bahçeli İmralı’ya onun yanına gitsin.” teklifinde bulundu.
Vay, sen misin bunu söyleyen?.. Bahçeli’nin Yardımcısı Semih Yalçın, Erbakan’ı, “siyaset kabristanına” gönderdi!..
O tepkiden 34 gün sonra, geçtiğimiz Salı günü Türk Milleti’nin kulakları ne duydu?
Bahçeli, İmralı’ya gidecek heyetin teşekkül ettirilmesini istedikten sonra şöyle meydan okudu: “Şayet Meclis’te kurulan komisyon bu çerçevede karar alamazsa, hiç kimse bu ziyarete yanaşmazsa, herkes üç maymunu oynamanın merakında ısrar ederse; alırım yanıma üç arkadaşımı, kendi imkânlarımızla İmralı’ya gitmekten gocunmam, çekinmem, bir masa etrafında yüz yüze gelmekten de imtina etmem.” diye meydan okudu.
Peşinden, “İmralı’ya gitmeme için veriyor musunuz?” diyerek kendisini milletvekillerine ayakta alkışlattı. O alkışları da, “milletin öz kararı” olarak yorumladı, iyi mi?
Milletin teröristbaşı hakkındaki “öz kararını” öğrenmek isteyenlere, Meclis’ten çıkıp bir futbol maçına gitmeleri tavsiye olunur!..
Duhok’ta Sevr’ciler Toplanmışken
Bahçeli İmralı’ya gitme restini çekmeden evvel, “Yüze yüze kuyruğa gelinmiştir. Çıktığımız sahilde gemiler yakıldığından geriye dönüş imkânı da kalmamıştır.” iddiasında bulundu ve “Suriye’de SDG/YPG’nin merkezi hükümetle entegrasyon müzakerelerinin”, “makul bir çizgide seyrettiğini” savundu.
Yüze yüze hangi “kuyruğa” gelindiğine bakalım.
Bahçeli açılımının ana fikri, sadece PKK’nın değil bölücü terör örgütünün tüm bileşenleriyle silah bırakıp kendisini feshetmesiydi. Başat rolde de Suriye PKK’sı vardı.
Adamlar hiç oralı olmayınca Bahçeli iki kez, 8 Eylül ve 7 Ekim’de “kurucu önderlik”ten, SDG/YPG’ye çağrıda bulunup, “27 Şubat çağrısının örgütün Suriye’deki kolu ve Avrupa’daki yapılanmasını da kapsadığını hatırlatmasını” istedi.
Oysa öncesinde kardeşi Mehmet Öcalan İmralı ziyaretinin ardından teröristbaşının, “Rojava’daki Kürtler asla silah bırakmaz” mesajını getirmiş, DEM İmralı heyeti bunu ustaca yalanladıktan sonra heyetin mensuplarından Pervin Buldan teröristbaşının, “Suriye ve Rojava kırmızı çizgimdir” dediğini, ayrıca “Rojava’ya yapılacak bir operasyonu başta sayın Öcalan’ın kabul etmeyeceğini” açıklamıştı.
Bahçeli’nin o iki çağrısından sonra değişen bir şey oldu mu?
Hayır. 31 Ekim’de İmralı’ya giden yeğeni ve DEM Şanlıurfa milletvekili Ömer Öcalan da teröristbaşının, “Suriye meselesi Suriye ile çözülmelidir. [Türkiye]Oranın iç işlerine çok müdahil olmamalıdır. Eğer bir ilişki geliştirilecekse… Ahmet Şara’dan ziyade Kürtlerin yetkilileri, siyasetçileri ve öncüleri Mazlum Kobani, İlham Ahmed ile görüşülebilir… [Türkiye’nin] Varsa bir hassasiyeti, SDG yetkilileriyle iletişim halinde olması gerekiyor.” dediğini söyledi.
Yani Türkiye’ye, SDG/YPG’yle masaya oturmasını teklif etti. Ömer Öcalan’ın bu açıklamalarını yalanlayan da olmadı.
İşte buna rağmen Bahçeli, bir el daha yükseltip gerekirse İmralı’ya kendisinin gideceği restini çekti. Yetmedi, “SDG/YPG’nin makûl bir çizgide seyrettiğini” öne sürdü.
Bahçeli’nin bunları dillendirdiği gün “Ortadoğu Barış ve Güvenlik Forumu – MEPS 2025” adı altında neredeyse Sevr’cilerin ve “büyük Kürdistan”cıların tamamı Irak kuzeyindeki Duhok’ta toplandı. Toplantıya bir gün sonra Suriye’deki teröristbaşı Mazlum Kobani de takım elbise giyip kravat takarak katıldı, Şara gibi muhatap alınmak istendiğini vurguladı ve Erdoğan’ın dostları Barzaniler tarafından el üstünde tutuldu!..
Orada olan ve Mazlum Kobani ile İlhan Ahmed’le görüşen açılımların değişmez aktörü Cengiz Çandar da, “Türkiye’den davet bekliyorlar. Bir süre sonra onları Türkiye’de görmez şaşırtıcı olmayabilir.” diye buyurdu.
Ne kadar “makûl bir çizgide seyrediyorlar”, değil mi?!
Haydi bunları duymadı veya umursamadı; en azından teröristbaşının, “Bahçeli’yi ben bu çizgiye getirdim” lafından sonra, İmralı’ya gitmekten “gocunmak” gerekmez miydi?
“Ben Devletim” Durumu
MHP iktidarın değil, Cumhur İttifakı’nın ortağı. Yani Erdoğan’ın tabiriyle “sırtında yumurta küfesi yok”… Oy oranı malûm, taş çatlasa yüzde 10… Ama gördüğümüz üzere iktidarı yönetiyor… Yetmiyor, yine en fazla yüzde 10’luk DEM’le birlikte milletin yüzde 80’inin kaderine hükmediyor.
Besbelli İmralı’ya gidiş talimatı da yerine getirilecek. Getirilecek de şu olana ne demeli?
Bahçeli’nin o açıklamayı yaptığı gün PKK komisyonunun toplantısı vardı: “İmralı’ya gitme konusunda Cuma günü (bugün) oylama” kararı alındı.
Daha karar alınır alınmaz; MHP’li Feti Yıldız, “Cuma günü toplanacağız, en kısa zamanda da gideceğiz” diyerek, oylama sonucunu tebliğ etti. Ertesi gün ise, “Komisyon İmralı adasına gidilmesi yönünde karar alacaktır.” hükmünü verdi.
Ez cümle; iktidardan sonra Meclis iradesine de el konulmuş ve milletin tepeden tırnağa nefret ettiği bir bebek katilinin, sapığın, ruh hastasının TBMM nezdinde meşrulaştırılmasının önü açılmış oldu!..
Şuraya geleceğiz; 14 Temmuz’da, “PKK tarafının ‘baş müzakerecisi’ belli; teröristbaşı… Peki iktidarın ‘baş müzakerecisi’ kim olacak?” diye sormuştuk.
Görünen, gerek kalmayacak; ama şayet Bahçeli İmralı’ya gitse hangi sıfatla, nerenin adına veya kimlerin temsilcisi olarak gidecekti?!
Müyesser YILDIZ
21 Kasım 2025
12punto link: https://12punto.com.tr/yazarlar/muyesser-yildiz/bahceli-imraliya-hangi-sifatla-gidecek-103863