İçeriğe geç

Baban Niye mi Onun İçinde Duru?!.

37’si polis tam 44 şehit verdiğimiz Beşiktaş’taki son katliamın ardından gerçekte “terörün azaldığını” söyleyenler oldu ya, önce buna bir cevap vereyim. 19 Temmuz’dan 10 Aralık’a kadar geçen sürede ülke içinde ve Suriye’de siviller hariç polisi, askeri, korucusu, kaymakamıyla tamı tamına 289 şehidimiz var. Bu dönemin diğer yıllardan farkı, OHAL’deyiz. OHAL teröre, teröriste işlememiş demek!..

Beşiktaş’ta polis babası şehit düşen 5.5 yaşındaki Duru’nun gözleri, gözyaşları, ama illa da o sorusu 3 gündür aklımdan çıkmıyor.

Hepimiz Duru’ya ağlıyoruz. Geçmiş aylar ve yıllarda ne kadar çok çocuk için ağladık!.. O çocukları sosyal medya hesaplarımızda dizi dizi profil resmi yaptık!.. Dürüst olalım, şimdi hangi birinin resmini ve ismini hatırlıyoruz?.. Yanılmak dileğiyle diyeceğim o ki, birkaç haftaya kalmaz maalesef Duru’yu da unuturuz, unuttururlar.

Ama unutmadan önce Duru’ya bir borcumuz var. Babasının naaşı başında annesine sorduğu, “Babam neden onun içinde?” sorusunu mutlaka cevaplamamız gerekiyor.

Dedesi Erdal Karakurdu Duru için, “5.5 yaşında bu kadar anlayacağını, daha doğrusu bu kadar hissedeceğini ben de tahmin etmemiştim. Çocuktur sonuçta. Ben de hayret ettim. Çok duyarlı bir çocukmuş. Beni de mahvetti” dediğine göre, anlatacaklarımı sanırım anlayacaktır.

Sevgili Duru,

Bundan yaklaşık 100 yıl önce düşmanlarımız bu güzel ülkemizi parçalamak istedi. Mustafa Kemal Atatürk çıktı, onları yendi. Bu güzel ülkeyi kurarken, şimdilerde kaldırılmaya çalışılan Meclis’in açılış gününü de siz çocuklara hediye etti.

Düşmanların ülkemize ve milletimize düşmanlığı bitmedi. Ancak o büyük mücadelemizden sonra tanklarıyla, tüfekleriyle, uçaklarıyla, askerleriyle gelmeye cesaret edemedikleri için başka başka yollardan ve başka başka kılıklarla, çoğu zaman da “dost” maskesi takarak gelip, ülkemizi, milletimizi içerden çökertmeye, bitirmeye çalıştılar.

Besleyip, büyütüp, silahlandırıp başımıza bela ettiklerinden biri de işte babanı senden alan o terör örgütü, PKK’dır.

En baştan amaçları belliydi; “Türkiye’yi bölüp, Kürdistan kuracağız” diyorlardı.

Sen dünyada yoktun, bilmezsin; Kundaktaki bebeği bile öldürdü bunlar. O yüzden adları “bebek katiline” çıktı.

Askerimiz, polisimiz canla, başla çalıştı bunları etkisiz hale getirdi. O bebek katillerinin başı da hapse kondu.

Lâkin gün geldi, bunlarla masaya oturuldu. “Patronlar” böyle istiyordu çünkü.

“Yeter ki analar ağlamasın” denilerek, ne istedilerse verildi.

Azdılar tabii… Dahasını dahasını istediler…

İnanmayacaksın, ama onlarla mücadele eden askerlerimiz “terörist” diye içeri atıldı. Babanı katledenlerin ağababalarına bu askerlerimiz aleyhinde tanıklık bile yaptırıldı, iyi mi?

“Yapmayın, etmeyin. Elinde silah olanla masaya oturulmaz, mücadele edilir” diyenleri dinlemedikleri gibi, “Bunlar kandan besleniyor” diye suçlayıp, susturdular.

Örgütün hapisteki başına “bebek katili” denmesi yasaklandığı gibi, onu Kürt kökenli vatandaşlarımızın “temsilcisi” ilân ettiler… Dağdaki ve Suriye’deki teröristlerine yazdığı mektupları göndermesine yani terör örgütünü yönetmesine göz yumdular…

Ve masada, Meclis’te, Dolmabahçe Sarayı’nda bunlarla pazarlıklar yapılırken, onlar şehirleri bombalarla, silahlarla doldurdu. Senin anlayacağın, yeni katliamlar için yığınak yaptılar.

“Peki asker, polis amcalar ne yaptı?” diye sorarsan, onlara, “Kışladan, karakoldan çıkmayın. Size saldırmadıkça, onlara dokunmayın” dendi.

Sadece bu değil Sevgili Duru,

Başımızdaki bu belânın yuvası Irak’ın kuzeyindeki Kandil Dağı’dır. Burası da Barzani denilen, bu teröristlerle aynı kafadaki bir adamın bölgesi içindedir. O adama, “Teröristleri oradan çıkar, onları besleme” denmesi gerekirken, ne yapıldı biliyor musun; Ona bizim kullandığımız elektrikten daha ucuza elektrik verildi… Adamları eğitildi… Onunla dost olunup, birlikte “Megri megri- Ağlama ağlama” türküsü söylendi.

Ama bak sen ağladın, ağlıyorsun!..

Haa, bir de tüm bunların üstünde, onları yöneten, onlara bu silahları, bombaları, füzeleri veren öyle ülkeler var ki!.. Onlara hâlâ “ortağımız”, “müttefikimiz” diyor, bağırıp-çağırsak da bir dediklerini iki etmiyoruz.

Yanlış bir-iki değil, çok… Hani hırkanın, gömleğinin ilk düğmesini yanlış iliklersin ve sonraki tüm düğmeler yanlış iliklenir ya, onun gibi!..

İşte baban bu yüzden “onun” içinde Duru!..

“Sorumlusu kim, bunları niye yaptılar?” diye soracak olursan;

Benim yavrum!.. Ve “beni affet” falan demeden, tüm sorumluluğu üstleniyorum.

Bakma, “Hepimiz birer şehit namzediyiz. Allah nasip ederse ben de şehit olayım inşallah, sizler de olun” diye böbürlenmeme.

Şehit olmadan önce istifamı vereceğim de istifa edeceğim bir makam, mevkim yok.

O yüzden insanlıktan istifamın kabulünü saygılarımla arz eder, minik ellerinden öperim Duru!..

Müyesser YILDIZ

14 Aralık 2016

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/baban-niye-mi-onun-icinde-duru-1412161200.html

Kategori:Uncategorized