15 Temmuz gecesi Ankara Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda meydana gelen olaylarla ilgili açılan davaları izledikçe, bir avukatın ifadesiyle; Kafamdaki sorular 50 iken 150 oldu.
ÖKK ile ilgili üç ayrı dava var. Birincisi darbeden sonra ÖKK’nı teslim alacağı söylenen Semih Terzi’yi öldürdüğü için Terzi’yle birlikte gelen tim personelinin şehit ettiği Ömer Halisdemir davası. Bu davada 18 sanık yargılanıyor.
İkincisi, o gece ÖKK’nın girişinde ve nöbet bölgesinde yaşanan çatışmalarla ilgili, 69 sanıklı dava.
Üçüncü dava ise Semih Terzi’yi Diyarbakır’dan getiren uçağın indiği Etimesgut’taki Özel Hava Alay Komutanlığı’nda yaşananlarla ilgili.
Normalde iç içe geçmiş olması sebebiyle üç davanın birleştirilmesi gerekiyor. Ömer Halisdemir davasının iddianamesini hazırlayan Savcılık da bunun ÖKK davasıyla birleştirilmesi yönünde görüş bildirdiği halde, nedense davalar ayrı görülüyor.
-14 Temmuz’da Başka Ne Oldu?-
Bu tespitten sonra 14-15 Temmuz gününe dair bazı bilgileri özetleyelim:
14 Temmuz’da ÖKK’da kursiyerlerin mezuniyet töreni olduğunu, törene Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da katıldığını, tören ve kokteylin ardından Akar ile Fidan’ın gece 00.30 kadar bahçede başbaşa sohbet ettiğini, Akar’ın ayrılmasından sonra Fidan’ın bir süre daha burada kaldığını yazmıştık.
Yeni bir iddia; Akar’ın ayrılmasından sonra ev sahibi Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı ile Hakan Fidan da epey uzun süre başbaşa sohbet etmiş.
-Özel Komutan-
15 Temmuz’da ÖKK’da yaşananlar önemli olduğundan, Komutan Zekai Aksakallı’nın TBMM Darbeyi Araştırma Komisyonu’na çağrılması kararlaştırılmıştı. Aksakallı’nın o hafta için “Suriye’deyim. Haftaya gelirim” mesajı gönderdiği belirtildi. Sonrasında ise konu bir daha gündeme gelmedi.
Ama Aksakallı Ömer Halisdemir davasında Savcılığa ifade verdi. 15 Temmuz günü ve gecesi yaşananları saati saatine anlattı.
Bu ifadeyle ilgili dikkatlerden kaçan husus şu; İddianame 29 Kasım 2016’da tanzim edildi. Aksakallı’nın ifadesi 6 Aralık 2016’da, yani iddianameden 1 hafta sonra alınıp, dosyaya kondu!..
Ömer Halisdemir davasının ilk bölümü Şubat’ta yapıldı. Sanıklar dinlendi. İkinci bölümü bu hafta Pazartesi-Çarşamba günleri arasındaydı ve Aksakallı’nın tanık olarak çağrılması kararlaştırılmıştı. Aksakallı gelmedi. Zira duruşmadan 3 gün önce “Operasyonlar için Ankara dışında olacağını” bildirdiğinden Mahkeme özel celse açıp, Aksakallı’nın ifadesini almış. Aksakallı’nın ifadesi medyaya verildi, dün de mahkemede okundu.
Savcılık ifadesi özel… Mahkeme ifadesi özel… 15 Temmuz’un en önemli ismi Hakan Fidan’ın tek satır ifadesinin alınmadığını düşününce, “Buna da şükür” deyip, devam edelim.
-Akar’ın 15 Temmuz’daki Programı Neydi?-
Aksakallı’nın mahkeme ifadesinde, daha önceki ifadesinde yer almayan bilgilerin olduğu görüldü. İşte bunlardan biri 14 Temmuz’a dairdi. Mahkeme heyetinin, “15 Temmuz 2016’da bitmesi gereken ÖKK’ya ilişkin kursun bir gün önce bitirilmesinin nedeni neydi?” sorusu üzerine Aksakallı şunları anlattı:
“Kurs kapanışları genelde Cuma günü olarak planlanır. Kurs bitişi 42 haftalık kursun planlandığı tarihten itibaren bellidir. Kurs kapanış törenine teşrifleri için Genelkurmay İkinci Başkanına konuyu arz ettiğimde, Genelkurmay Başkanımızı kastederek, ‘Onu da davet edelim, katılabilir’ dedi. Ardından Genelkurmay Başkanımızın 15 Temmuz 2016’da programının müsait olmadığını söyledi. Ben de bunun üzerine 14 Temmuz Perşembe ya da 18 Temmuz Pazartesiyi teklif ettim. Genelkurmay İkinci Başkanımız da bu durumu Genelkurmay Başkanımıza aktardı. Genelkurmay Başkanımızın emrini alarak, kurs kapanış töreninin 14 Temmuz 2016 Perşembe yapılmasına karar verildi.”
Mahkemede Aksakallı’nın ifadesi okunduktan sonra sanıklardan Mehmet Bilge şu talepte bulundu:
“15 Temmuz’da Genelkurmay Başkanı’nın İstanbul programının olduğu söyleniyor. O gün program neydi, Genelkurmay Başkanlığı’ndan sorulmasını istiyorum.”
Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu Bilge’ye, “Biliyoruz, MİT Müsteşarı gelene kadar karargâhtaymış. Belki karargahta bir programı vardı. Terör toplantısı falan deniyor. Bunun davaya ne katkı sağlayacağını düşünüyorsun? Attığın taş, ürküttüğün kurbağa misali katkı olsun” dedi.
Neticede mahkeme Bilge’nin bu talebini, “Yargılamaya katkı sağlamayacağı ve davayı uzatacağı” gerekçesiyle reddetti.
Oysa önemliydi. Özellikle de 69 sanıklı ÖKK davası açısından. Zira orada “tatbikat veya terör saldırısı var” denilerek, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı, Genelkurmay ya da Akıncılar Üssü’ne götürülen çok sayıda ÖKK kursiyeri sanık var. 14 Temmuz’da mezuniyet töreni yapılıyor, ama sertifikaları ertesi güne bırakılıyor. Çoğu evine gitmek için bilet almış bu kursiyerler ertesi gün ÖKK’ya gelmek zorunda kalıyor, akşamında da “tatbikat var” denilerek, darbede görev almaları sağlanıyor.
Mezuniyet töreni 15’inde yapılsa, belki de çoğu dağılıp gidecekti!..
Bu durumda, törenin bir gün öncesine alınmasına yol açan “Genelkurmay Başkanı’nın programı neydi?” sorusu, önemsiz olabilir mi?
Bir de; Acaba heyet Aksakallı’ya kendisinin yanısıra Akar ve Fidan’ın geceyarısına kadar ÖKK’da ne yaptıklarını, ne konuştuklarını niye sormadı ki?!.
-Aksakallı’nın MİT ve Fidan’la İrtibatı-
Buradan hemen Aksakallı ile MİT’in 15-16 Temmuz’daki irtibatına geçelim:
Aksakallı o gün saat 14.00’de Genelkurmay’da İkinci Başkan başkanlığında yapılan terör toplantısına katılıyor. Toplantıyı yöneten komutanlar birer birer dışarı çıkınca bir “anormallik” olduğunu anlıyor, Akar veya Yaşar Güler’le görüşmek için bir süre bekliyor, ama görüşemiyor. Toplantı 19.00’da sona erince de evine geçip, eşini alarak, düğüne gidiyor.
Saat 21.30’da düğünden çıktığında yine bir “anormallik” olduğunu görüyor. Dahası yolda aracının önü kesiliyor, kaçırılmaya çalışılıyor, kurtuluyor vs.
Ardından sırasıyla Jandarma Genel Komutanı’nı, Genelkurmay 2. Başkanı’nı, Kara Kuvvetleri Komutanı’nı arıyor, ulaşamıyor. Özel Kuvvetler Harekat Merkezi’ni, saat 22.54’te Adana Tümen Komutanını, 23.35’de Irak/Selahattin bölgesinde görevli 3’üncü Özel Kuvvet Tugay Komutanını arıyor.
İfadesinde saati belirtmiyor, MİT’ten K.E. ile konuşup, ÖKK’nı kurtarmak için silah ve mühimmat istiyor.
Daha sonra MİT Müsteşarlığından bir yetkiliyle görüşüp, onun aracılığıyla saat 01.11’de TGRT’ye, 01.47’de de NTV televizyonlarına canlı yayın bağlantısı yapıyor.
Bu konuşmalardan sonra gece saat 02.00 gibi MİT Müsteşarı, kendisini arıyor. Sonrasında da “Birçok kez MİT Müsteşarı Fidan’la görüşüp, önceden tahmin ettikleri FETÖ’cü generallerin isimlerini paylaşıyor”. Televizyon açıklamalarından sonra Başbakan Binali Yıldırım’la da görüşüyor.
Suriye operasyonunu birlikte yürüttükleri için Fidan’la bu irtibat ve diyaloglar “normal” sayılabilir. Lâkin, “Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın o gece ulaşamadığı Fidan’la Aksakallı’nın birçok görüşme yapabilmesi dikkat çekici” diyerek, devam edelim.
-Semih Terzi Silopi veya Diyarbakır’da Neden Durdurulmadı?-
Aksakallı’nın darbe gecesi kimleri aradığını saat saat aktardık. Darbenin kritik ismi Semih Terzi boyutuna da bakalım:
Aksakallı, Terzi’nin “babasının rahatsızlığı” gerekçesiyle o gün Ankara’ya geleceğini sabah saatlerinden itibaren biliyor. Çünkü izni veren ve Ankara’dan gidecek nakliye uçağı ile gelmesini söyleyen bizzat kendisi.
Genelkurmay Başkanlığı uçuşları 19.30’dan itibaren durduruyor. Aksakallı, darbeye akşam 21.30’dan itibaren vakıf oluyor…
Terzi’yi almaya gidecek olan uçak Etimesgut Özel Hava Alay Komutanlığı’ndan kalkacaktır. Yasak talimatı gelince uçuş önce iptal oluyor. Ama sonra yasak bir şekilde gevşetiliyor ve uçak Terzi’yi almak üzere 21.15’te kalkıyor.
O sırada Silopi’de “alarm” emri veren Semih Terzi taburuyla birlikte Diyarbakır’a doğru yola çıkıyor. Saat 24.00’te de Ankara’ya gelmek üzere Diyarbakır’dan havalanıyor.
Aksakallı Terzi’nin havalanmasından 5 dakika önce merhum Ömer Halisdemir’i arayıp, ÖKK’daki darbecilerin başı olan Albay Ümit Bak ve Yarbay Mehmet Ali Çelik’i öldürmesi emrini veriyor.
Aksakallı, Mahkemedeki ifadesinde Semih Terzi’nin gelişinden nasıl haberdar olduğu konusunda önce şunu söylüyor:
“Bir süre sonra Diyarbakır’da kalan 12. Tabur’un Karargah Subayı Yüzbaşı Fatih İpek’in Albay Fırat Çelik’i arayarak, Semih Terzi’nin darbeci Fatih Şahin ve emrindeki iki tim ile Diyarbakır’dan Ankara’ya hareket ettiğini bildirdiğini Fırat Çelik’in beni aramasıyla öğrendim.”
İfadenin ilerleyen bölümünde ise şunu:
“Saat 01.26 sıralarında Diyarbakır’dan Albay Altan Bora bizi aradı ve Semih Terzi’nin uçakla Ankara’ya hareket ettiğini, ancak şüpheli hareketleri olduğunu söyledi. Ben de Semih Terzi’nin hain olduğunu söyledim.”
Saat belirsiz, ama muhtemelen uçaktayken Aksakallı, Semih Terzi’yi arıyor. Aksakallı’nın ifadesiyle Terzi, “Konuşmalarını anlamıyorum, ama sen konuşmaya devam et, anlat anlat tarzında alaycı cümlelerle cevap verip”, ardından telefonu kapatıyor. Aksakallı da bunun üzerine merhum Ömer Halisdemir’i arayıp, Terzi’yi öldürmesi emrini veriyor.
Aksakallı’nın, Terzi’nin gelişini haber verdiğini belirttiği Albay Altan Bora davanın önceki günkü celsesinde tanık olarak dinlendi. O gece Diyarbakır Askeri Havaalanı’nda olan ve Terzi’yi uğurlayan Bora, şunları anlattı:
“Terzi bana, ‘Genelkurmayın bize ihtiyacı var. Siz burada kalın gelen uçaklarla diğer personeli Ankara’ya gönderin’ dedi. Ben bir gariplik olduğunu hissettim. Cep telefonlarında haber sitelerinde kalkışma haberleri vardı. Ancak bizim birliğin bu kalkışmanın içinde olacağı hiç bir şekilde aklıma gelmedi. Yaşanan gariplikler üzerine Zekai Aksakallı’yı aradım ve Terzi’nin Ankara’ya hareket ettiğini söyledim. Beni azarladı. ‘Semih Terzi emir komuta içinde hareket etmiyor. O bir hain. Emir komuta bende’ dedi.”
Albay Bora, Fatih Şahin dışındaki sanıklar için, “Tim emirleri uygulayıp, Ankara’ya gitti. Uçağa binen arkadaşlarımızın vicdani sorumluluğunu üzerimde taşıyorum. Bu çocukların suçsuz olduğunu, sadece yanlış zamanda yanlış yerde olduklarını düşünüyorum” deyince bir avukat, hangi konuda vicdan azabı duyduğunu sordu. Bora, şu karşılığı verdi:
“Çok daha önceden Zekai Paşa’yı arayabilirdim. Ama aldığım askeri terbiye nedeniyle diğer komutanları atlayıp, Zekai Paşa’yı aramadım. Bu açıdan bana zaman kaybettiren hususlar var. Zekai Paşa’yı daha önce aramış olsaydım, bu personelin Gölbaşı’na gitmemesi yönünde önlem alınabilirdi.”
Bu detayların sebebi mi?
Aksakallı Savcılık ifadesinde Semih Terzi’yle ilgili olarak kelimesi kelimesine şunları söyledi:
“2008 yılında ben Kara Kuvvetleri İç Güvenlik Şube Müdürü iken Semih Terzi’yi Kara Kuvvetleri Komutanının Özel Kalem Müdürü olarak tanıyordum. Daha sonra Özel Kuvvetlerde birlikte çalıştım. Ben 2015 Ağustos öncesinde Özel Kuvvetlerde görevli Tuğg. Semih Terzi, Tuğg. Mehmet Nuri Başol ve Tuğg. Mehmet Cengiz Doğan’ın görevden alınması için teklifte bulundum. Semih Terzi dışındakiler görevden alındı. Ancak Semih’i görevden almadılar. 2015-2016 yıllarında Semih Terzi’nin buradaki görevinden alınması için 2 defa teklifte bulundum, ancak görevden alınmadı. Semih Terzi’ye olumsuz sicil ve olumsuz kanaat yazdım. 2016 sicil belgesi Genelkurmay’dan istenebilir. Hatta 5-6 ay önce kendisine Silopi’de, ‘dilekçeni yaz bu birlikten defol git’ dedim. Ben Semih Terzi’nin FETÖ’cü olduğunu tahmin ediyordum. Buna yönelik şüphelerim vardı. Aynı zamanda görevinde çok yetersizdi.”
Semih Terzi’yi defalarca ÖKK’dan aldırmaya çalışmış, hatta, “Dilekçeni yaz, bu birlikten defol git” demişsiniz… Üstüne üstlük “FETÖ”cü olduğunu tahmin etmiş, şüphelenmişsiniz… Ancak en önce Terzi’nin darbe teşebbüsünde yer alabileceğini tahmin etmemiş, saat 21.30’dan 24.00’e kadar onu Silopi veya Diyarbakır’da durdurmak için hiçbir şey yapmamış, kimseyi arayıp, talimat vermemişsiniz!..
Acaba neden?
-Büyük Sorun: Suriye-
Konuyla ilgili yazılacak daha çok şey var. Şimdilik burada bırakıp, Aksakallı’nın ilk kez mahkeme ifadesinde vurguladığı önemli bir “mesaja” dikkat çekelim.
Mahkeme heyetinin, “Darbe ile ilgili olay öğrenildikten sonra ÖKK’da ne gibi tedbirler alınabileceği”ne ilişkin sorusu üzerine Aksakallı, “TSK’da kriz ve olağanüstü durumlarda ilk haber alınır alınmaz ‘personel kışlayı terk etmesin’ emri verilir. Birlik komutanları kışlalarında mesaiye devam edilir. Her zaman uygulanan bu temel ve basit kural 15 Temmuz 2016’da ilk haber alındığı zaman uygulanmamıştır. Uygulansaydı darbe girişimi baştan açığa çıkardı” dedi.
Yani MİT’ten gelen istihbarat sonrasında Genelkurmay Başkanı Akar’ın aldığı tedbirleri açıkça eleştirip, “en temel ve basit bir kuralı” uygulamadığını söyledi.
Gelen istihbaratın, “darbe girişimi” mi, “MİT Müsteşarını kaçırma” mı olduğu, ilk günden beri sorgulanıyor.
Ancak bu ifadeden sonra yeni bir meselemiz daha olacak… Ankara kulislerinde epeydir Akar ve Aksakallı arasında Suriye konusunda görüş ayrılığı, hatta tartışma yaşandığı, dahası Aksakallı’nın 16 Nisan’dan sonra görevden alınacağı söylentileri vardı.
İşte bu ifadenin, o söylentileri doğrulayan önemli bir çıkış olduğu iddia ediliyor.
Müyesser YILDIZ
23 Mart 2017
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/zekai-aksakalli-gorevden-mi-alinacak-2303171200.html