İçeriğe geç

Onların Davası Vardı… Ya Sizin?!.

20 Nisan’da, “24 Haziran Türkiye’ye Son Darbe mi?” diye sorduk.

Özellikle dış politikadaki gelişmeler ve emperyalizmin Türkiye üzerindeki hesapları bağlamında seçimin neden apar topar öne alınmış olabileceğini anlatıp, “24 Haziran seçimiyle tüm yetkileri elinde toplayacak, güçlü, ağzından çıkan yapılan birisini mi isterler, Türkiye’nin bu büyük sürüklenişine engel olacak birisini mi?” diye sorduk.

Sonunda da şunu söyledik:

“Onlar değil, sandıkta millet karar verecek derseniz; Daha kaç kere eşekten düşülecek? Trafoya kedi girdi, elektrikler kesildi, mühürsüz pusulalar sayıldı… Şimdi şapkadan tavşan çıkmayacağına emin miyiz? Gönlümüz rahat mı?.. En fazla şu olur; Seçim ikinci tura kalır. ‘Demokrasi işledi’ yani ‘Kazan doğurdu’ diye sevinilir. İkinci turda yine ‘güçlü’ olan kazanır. AKP’li olmayanlara da ‘kazanın öldüğüne’ inanıp, seslerini kesmek veya ‘bileti’ alınıp bu ülkeden gönderilmek düşer. Ez cümle; Gidişatı durdurmak için CHP’li Haluk Pekşen’in ‘boykot’ önerisini ciddi ciddi düşünmekte fayda yok mu?”

Emperyalizmin tüm planları ete-kemiğe bürünmüşken; “Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti’ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmenin” belki son yol-yöntemi bu olacaktı.

Ne yazık ki; “OHAL şartlarında seçim mi olurmuş” denildikten birkaç saat sonra sandığa koşuldu.

Devletin tüm imkanlarını kullanma… Tüm medya gücüyle muhalifleri, “Terörist, FETÖ’cü” ilân etme… Mitinglerini engelleme… Elektriklerini kesme… Standlarına saldırma…

Ne gam!..

Klavye başında “Dip dalgası” müjdeleri, cicili bicili, coşkulu mitinglerle yıllardır sandıkta bir şekilde ezilmiş kitleleleri, “Bu defa başaracağız galiba” motivasyonu ile 24 Haziran’a kitleme!..

Bu “demokrasicilik oyununun” adı da “Demokrasi şöleni, milli irade” oldu… Tarihindeki en yüksek katılımla Türk Milleti’ne rejim değiştirtildi!..

Dolayısıyla şimdi, “Bu seçim, ilân edilmesinden sonuçların açıklanmasına kadar her şeyiyle adaletsiz bir seçimdir. Her şeyden önce bu seçime kan bulaşmıştır” diye sızlanmanın anlamı yok!..

AKP’nin bir davası vardı; “Parantez” olarak nitelendirdikleri Cumhuriyet’le hesaplaşmak!..

MHP’nin bir davası vardı; Meral Akşener’i engellemek!..

HDP’nin bir davası vardı; “Kürdistan projesi” için Meclis’te olup, “Çözüm sürecine” dönmek.

Onlar başardı!..

Ya Atatürk’ün partisi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu CHP’nin ne davası vardı? Millete, karşı karşıya kaldığımız kuşatılmışlığı anlatmak bir yana AKP’nin bile yaptığı, ama meydanlarda dillendirmemek için özel çaba sarfettiği “Çözümlerin” peşinden koşmadı mı?

“Meclis’te MHP kilit parti oldu” deniyor. Neyin kilidi? Misal yarın AKP, “Çözüm sürecini” gündeme getirdiğinde biliyoruz ki, MHP karşı çıkar. AKP’nin sırtında ne yumurta küfesi var, ne de dün HDP/PKK hakkında söylediklerini hatırlatabilecek bir medya; Döner HDP, hatta CHP’yle o işi tamamlar. CHP de meydanlarda “Kürt sorununu Meclis’te çözme” sözü vermedi mi?

-Atatürk’ün Kurduğu Cumhuriyet Ajansı-

“Beraber yürüdükleri, ne isterse verdikleri” dönemde “FETÖ”nün Cihan Haber Ajansı vardı… Seçim sonuçlarını ilk o geçer ve aynen “doğru” çıkardı.

Meğer bu seçimin şapkadaki “tavşanı” da Anadolu Ajansı’ymış.

Seçimden iki gün önce ekranlara “yanlışlıkla” AA’nın seçim tablosu geldi. Anlamadılar.

Anlasalar, Yüksek Seçim Kurulu değil, AA’nın önüne giderlerdi!..

AA’nın, böylesi kritik bir seçimde tartışmaların odağına oturması öylesine üzüntü verici ki!..

Neden mi?

Kurtuluş Savaşı’nın ilk yıllarında, “Anadolu’nun sesini dünyaya duyurmak” için bizzat Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuştu. Kurtuluş mücadelesinde üstlendiği kritik görevle, Cumhuriyet tarihinde çok özel bir yere oturmuştu.

Ancak o Anadolu Ajansı önce 2012’de internet sitesinden, “Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 1920” yazısını kaldırdı.

2017’de de Atatürk’ü yıllığından çıkardı, Abdülhamit’i koydu.

Nereden nereye?

Bahçeli, “Cumhuriyetin 3. evresine geçtiğimizi” müjdelemişti!..

Bakalım dün itibarıyla geçilen “Cumhuriyetin bu evresinde”; Dışarıda Kıbrıs, Ege, Güneydoğu, Ruhban Okulu, Suriye ve İran,

İçeride ülkenin varlıklarının tam gaz satışına devam edilmesi, seçimden önce kaşıkla verilenin kazanla alınması, devletin “A.Ş.”ye dönüştürülmesi, TSK’nın “profesyonel ordu” haline getirilmesi, Genelkurmay Başkanlığı’nın Saray’a bağlanması ve “FETÖ’cülerden teröristbaşı Öcalan’a” uzanacak af planları gibi çok yüklü ajanda önümüze konduğunda kim nerede duracak, ne yapacak, yapabilecek?

İşte o zaman 24 Haziran’ın “Devrim” mi, Türkiye Cumhuriyeti’ni son “Darbe” mi olduğunu anlarız!..

Müyesser YILDIZ

25 Haziran 2018

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/tarihindeki-en-yuksek-katilimla-turk-milletine-rejim-degistirildi–25061833.html

Kategori:Uncategorized