15 Temmuz gecesi darbecilerle en yoğun çatışmaların yaşandığı yer, Jandarma Genel Komutanlığı Karargâhı’ydı.
Özellikle 4 subayın kahramanlıkları günlerce yazıldı, anlatıldı, televizyonlarda gösterildi. Hatta TRT için belgeselleri yapıldı, ama bir el bunun yayınlanmasını önledi.
Kimdi hiç kimseden emir, talimat beklemeden kendi araçlarıyla gidip, Karargâhı darbecilerden kurtarmaya çalışan bu albaylar? Ali Demir, Nurettin Alkan, Güven Şağban, Aziz Yılmaz…
Olaylar sırasında Nurettin Alkan ve kafasına silah dayanan Aziz Yılmaz darbecilerle mücadele ederken yaralandı. Güven Şağban rehin alındı, infaz edilmekten darbecinin silahının tutukluluk yapması sayesinde kurtuldu.
Bu isimler, Jandarma Genel Komutanlığı iddianamesinde şöyle anlatıldı:
“J.Kur.Alb. Ali Demir, İsth. Daire Başkanı J.Kur.Alb. Nurettin Alkan, İsth.Pl. Güvenlik Daire Başkanı J.Kur.Alb. Güven Şağban ve Per. Pl. Ynt. Daire Başkanı J.Kur.Alb. Aziz Yılmaz’ın darbeci personele karşı müdahalede bulunmak amacıyla büyük bir kahramanlık örneği göstererek silahlı olan darbecilerle mücadele ettikleri anlaşılmıştır.”
Benzer değerlendirme TBMM 15 Temmuz Darbesini Araştırma Komisyonu raporunda da yer aldı.
15 Temmuz’dan 1 yıl sonra bu isimlerden Güven Şağban’ın önce pasif göreve getirilip, ardından emekliye sevkedildiğini, aynı süreci Balyoz kumpasında 3 yıl hapis yatmış olan Aziz Yılmaz’ın da yaşadığını ve daha 12 yıl çalışma hakkı olduğu halde bu yıl hiçbir gerekçe gösterilmeden emekli edildiğini hatırlatıp, Jandarma’nın bu kahramanlarına verilmesi planlanan “TSK Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası”nın neden verilmediğinin perde arkasını anlatalım.
Bir Yetkilinin Dikkat Çekici Sözü
İlk zamanlar, ilgili kaymakamlar, psikologlar, danışmanlar, Bakanlık yetkilileri onları evlerinde ziyaret eder.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bu isimlere “Gazi” kartı verirken, amirleri de 29 Temmuz 2016’da madalya ile ödüllendirilmelerini teklif eder.
Ancak o madalya bir türlü verilmez.
Hatta iddia o ki, bir bakanlık yetkilisi evlerine gidip, duvarda madalya veya takdirname belgesini göremeyince, “Size madalya, takdirname verilmedi mi?” diye sorar. “Hayır verilmedi” cevabı üzerine de, “O gece sevgilisi dövdüğü için hastaneye giden kadına bile ‘yaralı’ kaydı olduğundan takdirname verilirken, size nasıl verilmez?” yorumunu yapar.
Nasıl mı verilmemiştir? Şöyle:
Madalya teklifi yapılmış, ama bu arada Ağustos 2016’da Jandarma Genel Komutanlığına bugünün Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler atanmıştır.
Genelkurmay Başkanlığı yetkilileri, ödül teklifinin yeni komutanın imzasıyla gönderilmesini ister. Bunun üzerine gerekli yazı hazırlanır, ama dönemin Jandarma Genel Komutan Yardımcısı, bunu parafe etmez ve göndermez.
Bu defa Bakanlık, 15 Temmuz’da yaralananlara Devlet Övünç Madalyası verilmesini teklif eder. Aynı Komutan, o yazıyı da işleme koymaz.
Sonraki günlerde 15 Temmuz darbe girişiminin önlenmesinde başarı sağlayan personelin takdirname ile ödüllendirilmesi gündeme gelir. Teklif hazırlanır, ama yine aynı komutan, “Beklesin” diyerek, paraflamaz.
Özetle, bu isimlerden “Aferin” anlamına gelen bir kağıt parçası dahi esirgenir.
Bir de Soruşturma Açılır
Bu arada ödül verilmemesi konusu medyaya yansımıştır.
Ne mi olur?
Bunu medyaya sızdırdığı iddiasıyla Yılmaz hakkında Savcılığa suç duyurusunda bulunulur ve hakkında soruşturma açılır. Ayrıca “Meslekten ihraç” talebiyle Jandarma Genel Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edilir. Neticede hiçbir delil olmadığı halde ve gösterdiği tanıklar bile dinlenmeden 10 gün maaş kesimi ile cezalandırılır. Yılmaz her iki konuda da mahkemeye başvurur. Mahkeme, soruşturma iznini iptal eder. Disiplin cezası ile ilgili davası ise halen sürüyor.
“FETÖ”cü Yöntemler Gibi
İşte bu 2 yıllık süreçte Albay Güven Şağban ile Aziz Yılmaz terfi ettirilmez. Şağban’ın 2017’de emekliye ayrılması sağlanırken, Yılmaz, Daire Başkanlığı’ndan alınıp, kızak bir göreve atanır ve bu yıl o da emekli edilir.
Jandarma kulislerinde, bu süreçle ilgili anlatılanlar da ilginç.
İddialara göre, daha darbe teşebbüsünden üç-dört gün sonra bu albaylar aleyhinde kampanya başlatılır. Aziz Yılmaz’ın Balyoz’dan 3 yıl hapis yattığı gündeme getirilir, dahası siyasi makamlara her iki ismin, “Alevi, Perinçek’çi” olduğu, terfi ettirilmemeleri ve görevden alınmaları gerektiği bildirilir.
Söylentiler etkisini gösterir. Aziz Yılmaz’ın neden terfi ettirilmediği sorulduğunda, bu defa da bazı generaller, “Namaz kılanlara küfrediyormuş” cevabını verir, ama nedense hakkında herhangi bir soruşturma açılmaz.
Bu söylentileri duyan Yılmaz da geçen Ağustos’ta İçişleri Bakanlığı’na bir dilekçe yazıp, o iddiaları gündeme getirenlerin bulunması için müfettiş görevlendirilmesini ister. Prosedür gereği dilekçeyi ilk amirine verir, ancak amiri bunu Bakanlığa göndermez.
Son bir not; Darbe gecesinin bazı “şaibeli” isimlerine dahi koruma kararı çıkartılırken, halen darbecilerin hedefinde olan Aziz Yılmaz’ın koruma talebi reddedilir, Güven Şağban’ın koruma kararı ise kaldırılır. Şağban, itiraz edip, dava açar. Davayı kazandığı halde koruma kararı uygulanmaz. Aziz Yılmaz da ikinci kez müracaat eder, ama cevap bile verilmez.
15 Temmuz’dan sonra Jandarma’da yaşananlara dair daha bir çok örnek var, ama şimdilik bu kadarını aktarmakla yetinip, soralım:
“FETÖ’yle mücadele mi dediniz?”
Müyesser YILDIZ
17 Eylül 2018
Odatv yeni link: https://www.odatv.com/yazarlar/muyesser-yildiz/sevgilisinden-dayak-yiyene-bile-takdirname-verildi-de-15-temmuz-gazisi-o-askerlere-neden-verilmedi-146601