Olayın mağduru 35 yaşında genç bir kadın.
Doğrudan kadını ilgilendiren bir bakanlığın Ankara İl Müdürlüğü’ne bağlı kurumunda bakım elemanı olarak çalışıyor.
Anlatımına göre, geçtiğimiz 24 Kasım’da sosyal paylaşım hesabından il müdürünün Öğretmenler Günü’nü kutlar.
İl Müdürü de massangerdan cevap verip, Bakanlığın bir projesi olduğunu, hikaye kitabı yazıp yazamayacağını sorar. Bu konuda kendisiyle yüzyüze görüşmek istediğini de ekler. Görüşmek için verdiği adres “Dernek binası” dediği bir yerdir. Günlerden Cumartesi’dir, genç kadın mesai saatleri içinde görüşebileceklerini söyler. Müdür ısrar eder. Bu defa evinin uzak olduğunu bildirir. Müdür, onu evinden alabileceğini belirtir ve alır.
“Dernek” denilen yere geldiklerinde Müdür anahtarı çıkarıp, kapıyı açar. Genç kadın, bundan rahatsız olur, zira dernekte başkalarının da olacağını düşünmüştür.
Müdür, yemek ısmarladıktan sonra 3 ayrı hikaye kitabı hakkında bilgi verir. Bu sırada da genç kadının elini tutmaya çalışır. O elini çeker. Sarılmaya teşebbüs eder, kadın buna da izin vermez. Müdür, “Kas bakalım kendini. Sen böyle yapınca sarılamayacak mıyım?” diye tepki gösterir.
İyice tedirgin olan genç kadın, komşusuna mesaj atarak, kendisini aramasını ister. Beklediği telefon gelince de, “Misafir mi geldi? Birazdan geleceğim” der.
Daha sonra birlikte daireden çıkarlar. Müdür, “Hadi bakalım, asansör dar, nereye kaçacaksın?” diyerek burada da kadına sarılmaya çalışır. Öpmek istediğinde ise kadın kafasını çevirince, Müdür’ün dudakları “Başörtüsü ile alnının birleştiği yere” denk gelir.
Sonra kadını eve bırakır. Bıraktıktan hemen sonra da, “Yüzüme söylemedin yaz bari. Gözlerin ve dudakların müthişti. Gözlerine çok derin bakıp dudaklarını öpmeyi çok arzu ettim. Hele tebessümün. Hissettiğimi söyledim. Açık yazsana düşünceni, gerginliğini mi alıyorsun?” şeklinde mesajlar gönderir.
-Müdür “Sarılmaktan Kastım”-
42 yaşındaki Müdür’ün cephesine gelince;
Genç kadının iddialarını kabul etmez. Onunla Bakanlığa bağlı birimi ziyaret ettiğinde tanıştığını, çocuk kitapları yazması konusunda teşvik ettiğini, bir dua kitabı olduğunu söylediğini belirtip, şunları anlatır:
“24 Kasım’da mesaj gönderince kendisini hatırladım. Kitap yazımı ile ilgili mesaj gönderdim, kendisine yardımcı olabileceğimi söyledim. Arkadaşlarla biraraya geldiğimiz bir daire var, dernek binası. Burada görüşebileceğimizi bildirdim. Onu evinden aracım ile aldım. Kesinlikle cinsel saldırıda bulunmadım. Kitap yazımı konusunda, ayrıca onun vefat eden eşi ve çocuklarıyla ilgili konuştuk. Ona cinsel amaçlı sarılmak istemedim. Asansörde öpmeye teşebbüs etmedim. Bu bir komplo. Kendisi daha önce sadece gündüz masa başı iş talep etti. Bunu reddettiğim için bunları söylüyor. Ona yönelik herhangi bir tehdit ve şiddetim olmadı. İstediği zaman ortamı terk edebileceğini söyledim. İddia ettiği olaylardan sonra yine birlikte evine döndük. Ona gülerek birkaç defa elimi uzattım, ancak elini tutmadım. ‘Sarılmak istiyorum’ şeklindeki sözlerden kastım, yaşadığı olaylardan dolayı hüzünlenmem. Desteğe ihtiyacı olduğunu söyledi. Din, görgü kurallarının müsaade etmediğini bildiğim için sadece bu şekilde ifade ettim.”
-Ses Kayıtları ve Mesajlar Var-
Bunlar, Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nca yürütülen soruşturma dosyasındaki ifadeler.
Devam edelim.
Genç kadın 2 ay sonra Savcılığa verdiği ek ifadeyle, Müdür’le buluştukları gün cep telefonuna kaydettiği konuşmaları ve gönderdiği mesajları da ibraz eder.
Kaydın gerekçesini ise, “Hikaye kitapları ile ilgili söyleyeceği hususların aklımda kalmayacağı düşüncesiyle tüm konuşmaları iyi niyetli olarak kaydettim. Amacım, düzgün bir iş yapmaktı. Cinsel istismarda bulunacağını düşünmedim” diye açıklar.
Bunun üzerine Müdür de, konuşmaları kendisinden izinsiz ve hukuka aykırı kaydettiği, bunları yayınladığı ve iftira attığı gerekçesiyle genç kadından şikayetçi olup, “Baştan itibaren planlı davrandığını düşünüyorum” iddiasında bulunur.
Savcılık önce, “Kayda alınan konuşmaların üçüncü kişi ya da kişilerce paylaşılmaması, sadece müştekinin iddialarını ispatlama ve delillerin muhafazası amacıyla soruşturma dosyasına ibraz etmesi ve iftira suçlarının yasal unsurlarının oluşmaması” sebebiyle Müdür’ün başvurusunu reddedip, kovuşturmaya yer yok kararı verir.
Ardından şu iddianame hazırlanır:
“Müştekinin ibraz ettiği görüşme kayıtlarında, şüphelinin kendisine sarılmak istediğini çok defa ifade ettiği, ancak müştekinin rıza göstermediği, ayrıca elini tutmak istediğini söylediği, bunu da kabul etmediği, konuşma kayıtlarının bir yerinde, ‘Hocam lütfen, lütfen gerçekten rica ediyorum. Ben rahatsız oluyorum’ dediği, konuşma içeriklerinden müştekinin, şüphelinin kendisini yüzünden öpmeye çalıştığını, ancak izin vermeyip, kafasını çevirdiğinde başörtüsü ile alnının birleştiği yere denk geldiği iddiasını doğruladığı, konuşmanın sonlarına doğru şüphelinin, müştekiye yönelik, ‘…. şu an için ikincisi tabii, bu nefis farklı bir şey, yani sarılmak, ama herhalde sonra…. aşaması gibi geliyor, yani şu oldu ….. dediğim yerde artık söyleyeceğim, açık açık dudaklarınız da çok güzel görünmeye başladığı, şeye döndü…’ eklinde beyanlarda bulunduğu, şüphelinin olaydan sonra müştekiye, ‘Gözlerin ve dudakların müthişti, gözlerine çok derin bakıp, dudaklarını öpmeyi çok arzu ettim, hele tebessümün’ şeklinde mesaj gönderdiği… Eylemler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, devamlılık arzettiği ve TCK’nın 102/1 maddesinde düzenlenen basit cinsel saldırı suçunu oluşturduğu açıklanan delillerle anlaşılmıştır. Şüphelinin yargılamasının yapılarak, delillerin takdiri mahkemenize ait olmak üzere sevk maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi kamu adına iddia ve talep olunur.”
Sonuç mu?
İddia o ki, Müdür, soluğu bağlı olduğu Bakan’ın yanında alır ve bunun bir “FETÖ kumpası” olduğunu söyler.
Siyasi irade de bırakın bu Müdürü görevden almayı, sözkonusu davanın açılmaması için tüm “imkânlarını” seferber eder!..
Müyesser YILDIZ
27 Ocak 2019
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/iste-kapatilmak-istenen-taciz-dosyasi-27011922.html