Bu soruyu bir kaç yıl önce Diyanet İşleri Başkanlığı da “Kürt açılımı”na giriştiğinde sormuştum.
Bugün bir kez daha sormam gerekti.
İktidar ortağı cemaat/camianın politika üretim merkezi Abant Platformu’nun Mart başındaki toplantısında ana dilde eğitim hakkı konuşuldu. Nazlı Ilıcak’ın ifadesiyle: “Abant Platformu’nda Kürtçe eğitime başlanması kararı alındı.”!.. Yani böylesine “patronaj” konumdalar!..
İşte bu toplantıyı düzenleyen Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın o günkü Başkanı Cemal Uşşak şunları söyledi:
“Türkçe gibi Kürtçe, Ermenice, Rumca da Allah’ın ayetleridir. Allah’ın ayetlerini korumada bir dindar için sınır söz konusu olabilir mi? Allah, her dilden kendisine dua edilmesi için bütün bu dilleri yaratmıştır. Eğer biz de Allah’a iman ediyorsak onun ayet olarak ifade ettiği farklı dillere de saygı duymalı ve onların yaşaması için her türlü zemini sağlamalıyız…”
Tam bir hafta sonra Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez “3×4 eğitim reformu”ndan hareketle Kürtçe vaaza yeşil ışık yakıp şöyle konuştu:
“Artık tartışılmayacak kadar ileri bir noktada olunması gerekiyor. Her dil Allah’ın bir ayeti. Benim dilim ne kadar muhteremse kardeşimin dili de o kadar muhteremdir… Yasaların bana verdiği görev, din konusunda toplumu aydınlatmak. Allah’ın verdiği görev ne? O insanlara din-i Mübin-i; İslam’ı tebliğ etmek. O insanlar benim dilimi anlamıyorlarsa ben o görevi nasıl yerine getireceğim? Dolayısıyla onların anlayabileceği bir dil ve üslûp ile anlatmak zorundayım zaten.”
Kuran-ı Kerim’in “Arapça” okunmasını olmazsa olmaz sayan, duaların bile Arapça edilmesini isteyenlerin bu noktaya gelmesi hem ilginç hem de önemli!..
De, küçük bir sorun var!..
Başbakan Erdoğan 3×4 eğitim reformunu: “Menderes döneminde ezanın aslına döndürülmesi kadar muhteşem ve hayati bir olay.” diye anlatıyor.
Kastettiği malum: bir dönem ezanın Türkçe okunması, Menderes’in yeniden Arapça’ya döndürmesi… İnönü’nün o icraatı hala İslamcıların en büyük sermayesi… Bilhassa Erdoğan ne zaman CHP’ye çatacak olsa illâ ki lafı oraya getiriyor.
İktidar ve Diyanet’in ana dillerde dua, vaaz açılımına en büyük destek kimden geldi? PKK’nın Kandil’deki Yılanı Murat Karayılan’dan. Şöyle buyurdu -Erdoğan’ın ifadesiyle- “Zerduşt”:
“Kürt yurtsever-dindar çevreler bir yıldan bu yana camilerde değil dışarıda, meydanlarda namaz kılarak ‘devletsiz sivil Cuma namazları’ adı altında bir tavır geliştirmiş bulunuyor. Bu tutum, gerçekten de çok anlamlı ve çok değerli bir tutumdur. Bu tutumun en temel nedenlerinden birisi camilerde dayatılan asimilasyoncu devlet politikasıydı. Yani vaazları da Türkçe verip din yoluyla da halkımızı asimile ederek Kürt halkının ve Kürt dilinin varlığını yok sayan, Kürtleri yadsıyan tutuma karşı bir tavır idi. Eğer şimdi bu konuda devlet geri adım atıyorsa bu iyi bir şey.”
Madem Abant Platformu sözcüsü Uşşak: “Farklı dillere saygı duymak, onların yaşaması için her türlü zemini sağlamak gerekir.” diyor, Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Artık tartışılmayacak kadar ileri bir noktada olunmasını” savunuyor; “Kürtçe ezan” da istenmez mi? Sorum, Arapça ezanı “hayati” addeden Başbakan Erdoğan’adır.
Silivri’den kucak dolusu sevgiler…
Müyesser YILDIZ
6 Nisan 2012