15 Temmuz darbe davalarında sanıklar hakkında sadece Anayasa’yı ihlâlden değil, öldürme ve yaralamalar başta olmak üzere başka suçlamalarla da çok sayıda dava açıldı.
Bunlardan birisi de 15-16 Temmuz’da, F-16 uçaklarının Ankara’nın çeşitli yerlerini bombalaması ve alçak uçuş yapması nedeniyle oluşan basınçtan dolayı çok sayıda vatandaşın ev ve araçlarında hasar meydana gelmesi, yine kamu ve özel sektöre ait birçok binanın tahrip olması nedeniyle “mala zarar verme” suçlamasıyla açılan davaydı.
Davanın iddianamesi 26 Şubat 2020’de Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Mahkeme kabulle birlikte yetkisizlik kararı verince, dosya 21. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.
İddianamede Fetullah Gülen, Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Hakan Çiçek, Harun Biniş, Nurettin Oruç, Akın Öztürk, Hakan Evrim, Hakan Karakuş, Gökhan Şahin Sönmezateş, Kubilay Selçuk, Mehmet Dişli, Ömer Faruk Harmancık, Mustafa Azimetli, Müslim Macit, Fatih Yarımbaş başta olmak üzere 57 isim sanık olarak gösterilirken, aralarında Emniyet Genel Müdürlüğü, Tarım Bakanlığı, Vakıfbank, Başkent Doğalgaz, Yurtiçi Kargo gibi kuruluşların yer aldığı 12 kurumun suçtan zarar gördüğü belirtildi. 118 kişi de müşteki sayıldı.
Sanıkların 1 ila 4 yıla kadar hapis ve adli para cezasına çarptırılmasının istendiği davanın ilk celsesi geçen yıl 30 Eylül’de yapılmıştı.
Üç Gün Sürmesi Planlanmıştı
1 yıl aradan sonra bugün Sincan Cezaevi Yerleşkesi içindeki duruşma salonunda ikinci celsesi görülen ve 3 gün sürmesi planlanan davaya sanıkların neredeyse tamamı katıldı.
Duruşmanın başlangıcında sanık avukatlarından Hande Berktin, iddianamenin müvekkiline 31 Ağustos’ta ulaştığını ve henüz süre incelemesinin dolmadığını belirterek, iddianamenin okunmamasını talep etti. Mahkeme Başkanı, Savcı’nın mütalaasını sormadan talebin reddine karar verdi.
Avukatlar SEGBİS kaydının açılmadığını fark edip buna itiraz edince de Başkan, “Savunmalar sırasında açacağız. Usulü işlem yapıyoruz.” karşılığını verdi.
Bunun üzerine sanıklardan Kemal Batmaz’ın Avukatı Ayten İzmirli, “Usul esastan önce gelir.” dedikten sonra, müvekkilinin duruşma salonunda tecrit edilmiş bir şekilde tek başına oturtulmasının sebebini sorup bu durumun düzeltilmesini istedi.
Başkan, sözkonusu talebi yine Savcı’nın mütalaasını almadan, oybirliğiyle reddederken, Kovid tedbirleri başta olmak üzere duruşma düzeninin sağlanmasının Mahkeme’nin yetkisinde olduğunu, savunma hakkının kısıtlanmaması noktasında duruşmanın devamı sırasında gerekli tedbirleri alma imkânı bulunduğunu söyledi.
Bu diyalogların ardından sanıkların kimlik tespitine ve gelen belgelerin okunmasına geçilirken Başkan’ın, “Gelen belgeleri okuduktan sonra devam edeceğiz inşallah.” demesi dikkat çekti.
Savcıdan İlginç Mütalaa
Mahkeme Başkanı, dosyaya gelen 81 belgeyi özetledikten sonra Savcı’nın mütalaasını istedi.
Savcı, öncelikle gelen dilekçeler arasında davanın reddi talebinin bulunduğunu belirtti. Ardından sanıkların Akıncı, Genelkurmay Çatı ve Muğla’daki Erdoğan’a suikast davalarında yargılanıp ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldıklarını hatırlatıp şunları kaydetti:
“15 Temmuz’da FETÖ/PDY terör örgütü mensuplarınca gerçekleştirilen darbe girişimi sırasında F-16 uçaklarının Ankara’nın muhtelif yerlerini bombalaması ve alçak uçuş yapması eylemlerinin darbe girişimine karşı koyacak güvenlik güçleri ve vatandaşları caydırmak, etkisiz hale getirmek ve darbe girişimine karşı direnişi kırmak amacıyla gerçekleştirildiği, bu kapsamda sözkonusu eylemlerin müştekilerin malına zarar verme amacından ziyade darbe girişimini gerçekleştirmek gayesiyle yapıldığı, bu nedenle de FETÖ/PDY silahı terör örgütü tarafından anayasal düzeni değiştirmek amacıyla yapılan darbe girişimi sırasında gerçekleştirilen söz konusu eylemlerin Anayasayı ihlal suçunun cebir ve şiddet unsuru içerisinde kaldığı, mala zarar verme eylemlerinin Anayasayı ihlal suçunun cebir ve şiddet unsurunu oluşturması nedeniyle ortada ayrıca işlenmiş ve iddianamedeki sevk maddeleri uyarınca yargılama yapılmasını gerektirir mala zarar verme suçunun bulunmadığı, sanıklardın yargılandığı davalarında da mala zarar verme eylemlerinin Anayasayı ihlal suçunun cebir ve şiddet unsurunu oluşturduğunun kabul edildiği, sanıkların ayrıca mala zarar verme suçunu işlemediklerinin değerlendirildiği, açıklandığı üzere sanıkların eylemlerinin Anayasayı ihlal suçu yönünden değerlendirilmesinin gerektiği…”
Nihayetinde de, “Bu kapsamda sanıkların tamamı hakkında Anayasayı ihlal suçundan daha önce açılan kamu davasının ve yapılan yargılamaların bulunması nedeniyle…” diyerek davanın reddine, aynı gerekçelerle haklarında yakalama kararı bulunan ve yargılamaları devam eden Fetullah Gülen, Adil Öksüz ile örgütün Akıncı Üssü askeri yöneticisi Turgay Sökmen’in dosyalarının ise ayrılmasına karar verilmesini istedi.
Mahkemeden Sürpriz Karar
Mahkeme de kararını, duruşmaya hiç ara vermeden açıkladı.
Başkan, daha önce cezalandırılan sanıkların dava konusu mala zarar verme suçunu aynı fiil kapsamında gerçekleştirmesi sebebiyle mükerrer dava açıldığının anlaşıldığını, bu nedenle kamu davasının reddiyle birlikte yargılama giderlerinin Hazine üzerine bırakılmasının ve Fetullah Gülen, Adil Öksüz ile Turgay Sökmen’in dosyalarının ayrılmasının kararlaştırıldığını söyleyerek duruşmayı sonlandırdı.
Böylece sadece Savcı’nın mütalaası değil, Mahkeme’nin kararı yönünden de 15 Temmuz darbe davalarında bir ilk yaşanmış oldu.
Müyesser YILDIZ
7 Eylül 2021