Antakya’daki depremde hayatını kaybeden 10 yaşındaki Elif Eylül’ün dramını acılı baba Mümtaz Gövce beş gün önce, ilk olarak Cumhuriyet’ten sevgili Çağdaş Bayraktar’a anlattı, o da yazdı.
Kıyamet gecesi İstanbul’da olan ve depremde sadece Elif’i değil, 6 yaşındaki diğer kızı Ece Birce ile eşini de kaybeden baba Mümtaz Gövce, enkaz altındaki Elif’in cep telefonundan kendisine gönderdiği mesajlar ile kahredici ses kaydını paylaştı.
Cumhuriyet, ses kaydını yayımlamadı; ama Elif’in bu kayıtta neler söylediğini aktardı.
“Baba bak galiba ben de öleceğim, deprem oldu, enkazdayız, annemin telefonunu buldum ama onlara ulaşamıyorum, buraya acil ambulans yollatır mısın?” diye feryat etmişti.
Baba Mümtaz Gövce, Elif’in çırpınmasına dair şu bilgileri de verdi:
“Deprem gecesi ve sonrasında 112’yi defalarca aramış. Depremden bir saat sonra önce annemi sonra da beni aramış… Ancak telefon çekmediği için mesajlar gönderilememiş. En son ikinci gün 13.41’de mesaj atmış ve sonra muhtemelen şarjı bitmiş.”
Babanın anlatımlarından devam edelim. Şunları kaydetti:
“Ailem üçüncü kattaydı, bizim kata yedinci günde ulaşıldı. Küçük kızım ve eşim muhtemelen ilk deprem anında yaşamını yitirmişlerdi. Büyük kızım Elif Eylül’de yaşam belirtisi olabileceği düşünüldü, ancak o da yaşamıyordu. Kırık ya da yaralanma yoktu. Elinde annesinin telefonu vardı.”
Ya Baba Gövce’nin o 7 gün boyunca yaşadıkları? Kendi ağzından dinleyelim:
“Aracımla yedi saatte Antakya’ya geldim, hiç kimse yoktu. Yalnızca Rönesans Rezidans’ta ve UMKE yöneticisinin kızının enkaz altında kaldığı binada vinç vardı. Binadan sesler geliyordu. Akşam beş gibi hava karardı ve doluyla karışık yağmur yağmaya başladı. O gece binadakilerin yakınlarıyla çaresizce bekledik.”
“Binada 7. katta kalan polis memuru bir komşumuzun eşinin sesini duyuyorduk. ‘Üşüyorum’ diyordu, belinden aşağısı sıkışmıştı. Montu ısıtıp ona uzatıyorduk. O kadın ertesi gün öğlen, göz göze göre öldü.”
“Hiç kimse gelmeyince kendi başımızın çaresine bakmaya çalıştık. Şehir dışından getirttiğimiz kepçe ve vinçlere AFAD el koydu. Üç günün sonunda AFAD’ın bize arama kurtarmaya gelmediği yerde biz onu aramaya çıktık. Karayolları’nın önünde yaklaşık 150 kepçe ve 50 kadar vincin bekletildiğini gördük. Bu neden yapıldı, bilmiyoruz. En sonunda başka yerden ayarladığımız vinç ve kepçeleri (AFAD el koymasın diye) ara sokaklardan dolaşarak enkazın olduğu yere getirdik.”
“İkinci günde yağma girişimi oldu. Yağmacıları fiziki müdahale ile güçlükle uzaklaştırabildik. Aynı gün bazı AFAD yetkilileri geldi, ‘Sesimi duyan var mı?’ diye seslendiler, ‘Burada hayatta kalan yoktur.’ dediler ve gittiler. Üçüncü gün biz o enkazdan canlı çıkardık. Sonrasında AFAD köpeklerle geldi. Yine ‘Kimse yok.’ dediler. Aynı akşam biz yine binadan kendi olanaklarımızla canlı çıkardık. Dördüncü sabah yine köpeklerle geldiler ve ‘Köpekler havlamıyor.’ deyip gittiler. Günlerce kendilerine söyledim, ‘Köpeklerin bir şey bulabilmesi için en azından 15-20 dakika sessizlik olmalı ve ortamın koku yalıtımı sağlanmalı, bizler enkaz üstündeyken bir sonuç alınması zor.’ diye. Dinlemediler. Onlar gitti, biz yine canlı çıkardık binadan.”
“Dördüncü günden sonra madenciler, beşinci günde ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekibi geldi… Onlar olmasa ilk 10 gün bile kimseye ulaşılamazdı… Asker ve polis ise 5. günde bölgeye geldi.”
Son olarak, “Sadece müteahhitlerin değil, tüm sorumluların cezalandırılmasını istiyoruz… Suç duyurumuzu yaptık, kaybettiklerimize görev olarak sürecin takipçisi olacağız.” diyen Baba Gövce’nin bu anlattıkları yeterince yürek parçalayıcıydı; ama dün Elif’in mesajlarına ilişkin yeni detayları anlatıp o ses kaydını yayımlayınca, kalbi taşlaşmış sorumlular hariç herkes bir kez daha kahroldu.
9 Gün Geciken Mesaj
Baba Gövce dünkü açıklamalarında; Elif’in kendisine ulaşmak için şarjı bitene kadar 18 saat boyunca yoğun çaba gösterdiğini belirtirken, o son sözlerinin yer aldığı sesli mesajın da depremden 9 gün sonra geldiğini vurguladı ve yaşanan bu iletişim sıkıntısıyla ilgili olarak GSM şirketlerine şöyle seslendi:
“GSM operatörleri hakkında burada hiç kimse konuyu açmıyor ama şebekenin olmaması sorun. Lütfen, rica ediyorum iletişime bir çözün bulun. Eğer iletişim yoksa hayat duruyor, ne dışarıdan ne içeriden. Bir şeylerin yapılabilmesi için birilerinin vefat etmesine gerek olmadan bunu düzene oturtabilirsek çok mutlu olurum.”
Soylu: “Göçük Altındakiler 112’ye Anında Ulaşabilecek” Demişti
Acılı Baba Gövce’nin, “Deprem gecesi ve sonrasında 112’yi defalarca aramış… Sesli mesajı depremden 9 gün sonra bana ulaştı… Şebekenin olmaması sorun.” sözlerinden hareketle, sizi 2 yıl öncesine götürmek istiyoruz.
1-7 Mart Deprem Haftası ve 2021 Afet Eğitim Yılı münasebetiyle TRT Haber’in AFAD Başkanlığı’nda gerçekleştirdiği ana haber bültenine konuk olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ana başlıklarıyla şunları söyledi:
– “AFAD, Türkiye için çok önemli olarak nitelendirebileceğimiz bir kurum. Afet öncesi, afet anı ve afet sonrasında ne yapılması gerektiği konusunda vatandaşlarımızı bilgilendiriyorlar. AFAD, afet yönetiminin kalbi.”
– “Biz depremin ilk 6 saatini iyi yönetmeliyiz. Sakin kalın; balkon, merdiven ve asansörlerden uzak durun. Çök kapan tutun depremin altın kuralı… Bizim en temel problemlerimizden biri de trafiğin tıkanması. Vatandaşlar yolların açık kalmasına özen göstermeli.”
– “Telefon konuşması da çok önemli bir konu. İletişim sistemlerinin kilitlenmemesi amacıyla görüşmeler operatör üzerinden değil de internet tabanlı uygulamalar üzerinden arama yapılmalı.”
– “Nasıl bir depremle karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Depreme her an hazırlıklı olmalıyız. Bizim tedbirlerimizi almamız gerekir. İletişimin kesilmemesi için yeni sistemler hazırladık. Teknolojik imkanlarla depreme hazırlıklıyız.”
– “AFAD ismiyle yeni bir uygulama geliştirdik. Afet durumunda acil yardımlaşma uygulaması bu. Afet anlarında onun üzerinden bölgesel mesajlarla vatandaşlarımıza ulaşabileceğiz ki, afet anında sahayı yönetebilmek ve vatandaşımıza birtakım bilgileri aktarabilmek afetin yönetimi açısından çok önemlidir. Deprem anında göçük altında kalındığı zaman vatandaşlarımızın konum bilgilerini bu uygulama üzerinden rahat bir şekilde alabiliyoruz. Göçük altındaki vatandaşı kurtarmak için giden ekipler, uygulamanın ortama özel vereceği ses, ışık ve anlık konum bilgisi ile göçük altındakilere daha çabuk ulaşabilecekler. 112’ye anında ulaşabilecek ve 112 ile konuşabilecek.”
– “Bu uygulamanın yüzde 80’ini bitirdiler, inşallah uygulamaya girecek… Bütün afet sistemini yeni baştan tasarlamamıza imkân veren Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bizatihi kendi yönettiği, kendi ortaya koyduğu ve Türkiye’yi bütün dünya nezdinde afet yönetiminde hem etkin hem hazır hem de başarılı kılmaya mecbur eden bir yönetim tarzı ve yönetim anlayışı Türkiye’ye kazandırılmış durumda.”
Sonuç?
– Kahramanmaraş merkezli depremde, “afet yönetiminin kalbinin” durduğunu gördük…
– İlk 6 saatin iyi yönetilmesi gerektiği vurgulanırken, Adıyaman’a “birkaç gün”cük ulaşılamadığı itiraf edilip “helallik” istendi…
– “İletişim önemli” denirken depremin ikinci gününde, bizzat iktidar eliyle Twitter ve bazı sosyal medya sitelerine erişim 9.5 saat süreyle yavaşlatıldı…
Ve o sözlere karşılık, sözün tükendiği yer: Elifcik, şarjı bitene kadar 18 saat boyunca uğraştı; ama ne babasına ne de 112’ye ulaşabildi!..
Bakan Soylu dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Hatay Büyükşehir Belediyesi ve Türk Bayrağı’nı talimatla indirdiler.” iddiasına, “Deprem bölgesinde yalan üzerinden siyaset yapılırsa, Allah adama hesabını sorar.” karşılığını verdi.
Yine, dün Hatay’daki faciayı ilk andan itibaren yana yakıla tüm Türkiye’ye duyuran eski milli futbolcu Gökhan Zan, yardım beklerken nasıl kandırıldığını anlatıp, “Ben hakkımı helâl etmiyorum.” dedi.
Ya Elif? Ankara’da ondan helâllik istemeye cesaret edebilecek kimse var mııııı?!
Müyesser YILDIZ
15 Mart 2023