Pazartesi günü Türkiye Gençlik Birliği üyesi bir grup, İzmir Limanı’na demirleyen ABD’ye ait amfibi hücum gemisinde görevli olduğu belirtilen bir askerin başına çuval geçirince polisler olaya müdahale etti.
Ardından TGB Genel Başkanı Kayahan Çetin’in de aralarında bulunduğu 15 kişi gözaltına alındı.
İzmir Valiliği konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı:
“Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üyesi 2’si kadın 15 kişiden oluşan grup tarafından ABD vatandaşı sivil giyimli 2 askeri personele fiziki saldırıda bulunulmuştur. Ayrıca, 5 sivil giyimli ABD askerinin de uzaktan görerek dahil olduğu olaya, emniyet güçlerimiz tarafından süratle müdahale edilmiştir. Olayı gerçekleştiren 15 şüpheli yakalanmış ve nöbetçi cumhuriyet savcısının talimatıyla gözaltına alınmıştır. Konuyla ilgili adli tahkikat başlatılmıştır.”
ABD cenahından ise ilk açıklama Ankara Büyükelçiliği’nden geldi.
“USS Wasp’te görevli ABD’li askeri personelin İzmir’de saldırıya maruz kaldığını ve şu anda güvende olduğunu” belirten Büyükelçilik, “olaya hızlı müdahale etmelerinden ve olayla ilgili soruşturma başlatmalarından dolayı Türk makamlarına teşekkürlerini” bildirdi.
Gözaltına alınan 15 TGB’li önceki gün adliyeye sevk edildi. Sonuçta 10’u tutuklanırken 5’i adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
ABD’nin “Takdirini” Kazandık
Bu gelişmeler sırasında Washington’dan da ses geldi.
Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre, olayın “rahatsız edici” ve “ciddi bir konu” olduğunu, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın da bu konuda muhtemelen yakında açıklama yapacağını kaydedip, “Türk polisinin olayı ciddiye alarak sorumluları adalet karşısına çıkarmasını takdir ediyoruz.” dedi.
Pentagon Sözcüsü Tuğgeneral Patrick Ryder ise, askerlerinin güvende olduğunu, yerel makamlarla birlikte soruşturmanın devam ettiğini belirttikten sonra, “Bu konuyu araştıran Türk yetkililere destekleri için minnettarız.” açıklamasını yaptı.
Niye Tutuklandılar?
ABD’li askerin başına çuval geçiren TGB’lilerin tutuklanma sebebi mi?
Avukatları Bülent Karagöz’ün verdiği bilgiye göre; “birden fazla kişiyle birlikte, birden çok kişiye karşı zincirleme şekilde cebir, tehdit ve hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçunu işlemişler.
Av. Karagöz, haklı olarak şunları sordu ve söyledi:
“2003 yılında Irak’ın Süleymaniye kentinde Türk subaylarının başına çuval geçiren Amerikan askerleri kendi ülkelerinde yargılandılar mı? Veya başka bir makam tarafından yargılanıp herhangi bir yaptırıma uğradılar da mı? Siz, Amerikan askerinin başına çuval geçirdi diye ‘Kamu düzeni bozuluyor, kamu barışı bozuluyor.’, yok efendim, ‘Türk Ceza Kanunu’nda şu hükümler var, bunlar ihlal edildi.’ diyerek bu gençleri tutukluyorsunuz.”
İncirlik Üssü’nü Basıp 12 Polisi Yaraladılar Ama
TGB’liler bunları yaşarken, başka bir olay ve bu olayın müsebbipleri hakkında ne gibi bir işlem yapıldığına bakalım.
Hatırlarsınız; 2010’da İsrail askerlerinin 10 insanımızı öldürmesiyle sonuçlanan Mavi Marmara gemisinin Gazze’ye gidişini organize eden İHH (İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı) geçtiğimiz 5 Kasım’da da Başkan Bülent Yıldırım’ın çağrısıyla, Filistin’e destek için Adana’daki İncirlik Üssü’nde bir eylem düzenledi.
Bu eylemde neler yaşandığını; Savcılığın soruşturma evrakından okuyalım:
“Tüm illerden araç konvoyu ile Adana iline gelerek Filistin’e destek amacı ile düzenlenen etkinliğin 25 bin kişinin katılımı ile başladığı, etkinlik devam ettiği esnada alan içinde bulunan yaklaşık bin 500 kişilik provokatif grup bariyer kenarlarında bekleyen görevli polis memurların üzerine bariyerleri devirerek tarla içerisine giriş yaptığı, İncirlik Hava Üssü tel çitleri kenarlarına kadar geldikleri emniyet görevlileri tarafından grubun önüne geçilerek ilerlemelerine müsaade edilmediği, sonrasında yine alan içerisinde bulunan yaklaşık bin 500 kişilik provokatif grubun bariyer kenarında bekleyen polis memurlarının üzerine bariyerleri devirerek İncirlik Hava Üssü nizamiye yolundan İncirlik Hava Üssü istikametine doğru koşmaya başladıkları, gruba yüksek sesle uyarılar yapıldığı, ancak grupta bulunan şahısların taş atmak suretiyle tedbir alan polis memurlarına mukavemette bulunduğu, molotof ve hava fişek attıkları, gruba gaz ve toma kullanmak suretiyle müdahale yapıldığı, grup içerisinden bazı şahısların tel örgülerin bulunduğu alanda bulunan otları yakmak suretiyle yangın çıkardığı, toma ile müdahale edilerek yangının söndürüldüğü, gruba müdahale sırasında araçların zarar gördüğü, 12 emniyet görevlisinin çeşitli yerlerinden yaralandığından bahisle…”
Bunları anlatan ve savcılığa İHH Başkanı Bülent Yıldırım hakkında suç duyurusunda bulunanlar kim?
Anlatılan olaylar sırasında zarar gören, aralarında polislerin de bulunduğu 37 müşteki.
Savcılık, bu şikayetlerle ilgili Başkan Bülent Yıldırım hakkında soruşturma başlattıktan sonra, onun ifadesini almaya bile gerek duymadan 28 Haziran’da nasıl bir karar verdi, biliyor musunuz?
“Kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına” karar verdi. Gerekçesi de şöyle açıklandı:
“Şüpheli hakkında şikâyet üzerine soruşturma başlatılmış ise de; tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde şüpheli Bülent Yıldırım’ın İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı olduğu, Filistin’e destek amacıyla düzenlenen etkinliğin emniyet görevlileri tarafından kameraya alındığı, kamera görüntülerinin çözümlemesinin yapıldığı, şüpheli şahsın provokatif eylemlerde bulunan yaklaşık bin 500 kişilik grubu azmettirdiğine, yardım ettiğine veya iştirak ettiğine dair herhangi bir delil bulunmadığı, hâl böyle olunca şüphelinin isnat edilen suçu işlediğine dair soyut iddia dışında her türlü şüpheden uzak somut kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşılmakla…”
“Bu Saldırılar ABD Değil Türk Üssü’ne Yapıldı”
İHH’nın İncirlik Üssü’nde düzenlediği bu eylem hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunanlar arasında dikkat çekici bir isim de yer aldı.
Bu isim; 2017’de İncirlik Üssü’nde görevliyken ABD’nin verdiği madalyayı, “Düşmanım YPG ile işbirliği içindesiniz.” diyerek reddeden emekli Albay Orkun Özeller’di.
Özeller’in 13 Kasım’da yaptığı suç duyurusunun sebebi ise hem Bülent Yıldırım’ın eyleme yönelik söylemleri hem İncirlik’in statüsüne ilişkindi.
Özeller, o suç duyurusunda özetle şunlara dikkat çekti:
“İHH Vakfı öncülüğünde düzenlenen eylemde gerek bir Türk askeri tesisine cebir ve şiddet vasıtasıyla giriş yapılmaya çalışılması gerekse de eylemler esnasında tesise yönelik taş, şişe ve havai fişek atarak icra edilen saldırılar, askeri tesisleri tahrip suçuna yönelik soruşturma başlatılmasını zaruri kılmaktadır. Benzer şekilde, İHH Başkanı Bülent Yıldırım öncülüğünde eylemcilerin bir Türk üssüne saldırması, polisle çatışması ve saldırı esnasında Türk toplumunun tümünü kapsayan dini değerleri ayrıştırıcı ve dışlayıcı bir şekilde kullanması kamu düzeni ve toplumsal birlik açısından büyük tehlikeler barındırmaktadır. Toplumu çeşitli değerler üzerinden kutuplaştırmaya matuf eylemler ve bu eylemlerin neticesinde Türk güvenlik güçleri ile çatışma hali yaratılması, şüphesiz, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunun sübut bulmasına sebebiyet vermektedir. Kanunen bir Türk üssü olduğu sabit bulunan İncirlik Türk Hava Üssü, İHH Vakfı ve Başkanı marifetiyle, bir Amerikan üssü gibi lanse edilmiş; halk yanıltıcı bilgi üzerine kasıtlı olarak bina edilen zararlı operasyonel önermeler ile bir Türk üssü aleyhine faaliyet gösterecek bir biçimde mobilize edilmiştir.”
Ancak yukarıda aktardığımız gibi, Savcılık, yapılan tüm suç duyuruları hakkında 28 Haziran’da KYOK kararı verdi.
Geçtiğimiz günlerde Adana Sulh Ceza Hakimliğine gönderdiği dilekçeyle bu karara itiraz eden emekli Albay Orkun Özeller, Savcılığın KYOK kararında, suç duyurusunda belirttiği “askeri tesisleri tahrip, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama, halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” hususlarının ele alınmadığını ve bunlara yönelik delil toplanmadığını, bu nedenle KYOK kararının kaldırılıp iddianame düzenlenerek dava açılmasını isterken şu tespitlerde bulundu:
“İsrail’i ve ABD’yi protesto etmek amacı taşıyan ve görünürde meşru amaçlara hizmet eden bir gösteri, özünde bir Türk üssü olan İncirlik Üssü hedef alınarak gerçekleştirilmiştir. Saldırı esnasında gerek Türk güvenlik güçleri gerekse de kamu malı zarar görmüştür. Bülent Yıldırım’ın bir Türk üssüne yönelik böyle bir eylemi ne amaçla organize ettiği, Valilik izninde gösterinin kapsamının bahse konu Türk üssünü kapsayıp kapsamadığı KYOK kararı içerisinde ele alınmamıştır. KYOK kararı içerisinde 1500 kişilik provokatif bir grubun varlığından söz edilmiştir. Şikâyet dilekçemizde belirttiğimiz üzere, Hizbut Tahrir bayrakları açan gruplar da dahil olmak üzere tüm gruplar bölgeye Bülent Yıldırım’ın konvoyu eşliğinde gelmiştir. Bu husus şikâyet dilekçemizde sunulan deliller ile sabittir. KYOK kararı içerisinde bu hususlar da değerlendirilmemiş; 1500 kişilik grubun İHH Başkanı Bülent Yıldırım ile ilişkisi yahut iltisakı ele alınmamıştır. Bahse konu 1500 kişilik grubun kimlik tespiti yapılmadan ve bu eylemleri gerçekleştirilen kişilerin iltisak ve irtibatları aydınlatılmadan tamamlanan soruşturma eksiktir.”
Ez cümle; TGB’lilere öyle, İHH’ya böyle…
Amerika 2003’te askerlerimizin başına çuval geçirdiğinde, değil onların yargılanmasını sağlamak, bir “müzik notası” bile verememiştik…
Ama bakın, TGB’liler bir Amerikan askerinin başına çuval geçirdikleri için tutuklandılar. ABD’nin nota vermesine fırsat verilmediği gibi üstüne bir de “takdir” aldılar!..
2003’te ABD, Irak’ı işgâl ettiğinde yöneticilerimiz, “Cesur ve genç erkek ve kadın ABD askerlerinin Irak’tan sağ salim dönmeleri için dua ettiklerini” söylemişti.
Anlaşılan ABD askerlerine dua etmeler sürüyor!..
Müyesser YILDIZ
5 Eylül 2024
12punto link: https://12punto.com.tr/yazarlar/muyesser-yildiz/amerikan-askerleri-icin-duaya-devam-mi-49693