İçeriğe geç

YA MİLLET ÖZERKLİĞE “EVET” DERSE

AKP’nin Anayasa mücadelesi ve Gazze işinin altından Güneydoğu’ya “özerklik” çıkacağı “paranoyasına” kapıldım.

YARSAV’la rekabet için kurulan Demokrat Yargı Birliği’nin Başkanı, aynı zamanda Anayasa Mahkemesi Raportörü olan Osman Can’ın tartışma yaratan sözlerinden başlayalım. “Anayasa Mahkemesi, Anayasa değişiklik paketinin bir bölümünü iptal ederse, bu kararı tanımayalım” diyor. Can, bu görüşünde yalnız değil, iktidardan güç ve destek alıyor. Başbakan Erdoğan mahkemeye, “Ana Muhalefet Mahkemesi” sıfatını yapıştırarak, sadece Anayasa Mahkemesi’ni değil, Anayasa’yı da tanımadığını ilan ediyor.

Bırakın CHP’lileri, YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan, eski Başkan Ömer Faruk Eminağaoğlu ya da Sabih Kanadoğlu’ndan, “Anayasa Mahkemesi bu paketi olduğu gibi kabul ederse, tanımayalım, referanduma götürülmesini engelleyelim” gibi bir açıklama gelse, neler olurdu bir düşünün? AKP, yandaş medya ve güçler, kıyameti koparıp, dünyayı onlara dar etmez miydi?

Başbakan Erdoğan hafta sonu Rize’de, “Biz bu ülkede üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğünü korumaya geldik. Farkımız bu” dedi. İktidarın, paketi destekleyen Osman Can ile pakete karşı çıkan hukukçulara karşı tavrı, “üstünlerin hukuku”nun mu, “hukukun üstünlüğü”nün mü geçerli olduğunun göstergesidir?

Can’ın önerisinden devam edelim. Gerçekten söylediği yapılır, yani Anayasa Mahkemesi’nin olası iptal kararı tanınmaz ise bu “hukuksuzluğu” durduracak bir güç, buna uygulanacak bir “yaptırım” var mı? “AKP hakkında kapatma davası açılır” diyorsunuz; Meydan okumada sınır tanınmadığına göre, demek ki o konuda da güvenilen dağlar çok sağlam!..

Anayasa ve hukuk tanımazlık tartışmalarını, Başbakan Erdoğan’ın Rize’deki şu sözüyle sürdürelim. Diyor ki; “Eğer milletimiz ‘Hayır’ diyorsa, eyvallah başımız, gözümüz üstüne. Çünkü biz milletimizin ‘Hayır’ dediğine ‘Evet’ demeyiz ama millet ‘Evet’ diyorsa, ona da kimse hayır diyemez”…

Bu sözü, Doğu-Güneydoğu’da olanlar ve olacaklar çerçevesinde değerlendirelim.

Kurbağayı yavaş yavaş haşlama bağlamında AB ve ABD, Kürt kökenli insanlarımız için en başından beri “azınlık” hakları talep ediyor. Öte yandan tüm global raporlarında, “Kürt ulusunun dünyadaki devletsiz en büyük ulus” olduğunu, o “ulus”un en büyük parçasının da Türkiye’de yaşadığını anlatıyorlar.

Bakın geçenlerde ülkemizde ağırlanan, Erdoğan’la “sıcak diyalog”lar yapan “Güney Kürdistan Başkanı” Barzani nasıl bir üslup kullandı?.. Ağzından bir kez Türk Milleti ifadesi çıkmadı, “Türkiye halkı, Türkler” dedi. Buna karşılık bolca, “Biz Kürt milleti… Kürt milletinin desteklenmesi” vurgusu yaptı!..

Başbakan Erdoğan ve Barzani’nin görüşlerinin başka konularda da örtüştüğü görüldü.

Erdoğan’ın 2007’de, “Türkiye’deki 5 bin teröristle ilgili mücadele bitti mi ki, K.Irak’taki 500 kişiyle uğraşma safahatına gelinecek?” dediği hatırlanacaktır. Türkiye ziyaretinde Barzani de, “PKK’nın davranışlarından ben sorumlu değilim. 100 bin peşmergemiz var, doğru. Ama Türkiye’nin 1 milyon askeri ve güvenlik gücü var. Türkiye kendi sınırlarını koruyabiliyor mu?” sorusunu sordu. Üstüne üstlük, “Türkiye’den, Irak’a terörist geçişlerini engellediği” için Ankara’ya teşekkür etti. Barzani TRT-Türk ekranından, “PKK liderlerinin teslim edilmesi konusunun asla müzakere edilmediğini” da resmen duyurdu!..

“Kürt açılımı”da da tam mutabakat var!.. Galiba aralarında görünürdeki tek fark PKK’ya bakış… Barzani, “Kürt kardeşler”, Erdoğan ise “taşeron, tetikçi, figüran” sayıyor. İyi de o zaman, “Bu PKK kimin taşeronu, tetikçisi, figüranıdır? Bunu ortaya çıkartıp, gereğini yapmak iktidarın görevi değil mi?” diye sormazlar mı?

Buyurun “samimiyeti” sorgulayacak, evlere şenlik iki açıklama… İçişleri Bakanı Beşir Atalay, “Yurt dışında artık Türkiye’ye dönük terörü kimse destek vermeyecek. Bütün komşularımızla, bütün Avrupa ülkeleriyle bu yönde çalışıyoruz. Avrupa ülkelerinde bu konuda duyarlılık artıyor” diyor. Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ise “PKK denilen belanın arkasında büyük dış güçler var. Türkiye’nin birliğini ve beraberliğini bozabilmek için insan aklının alamayacağı tüm melaneti yapan birçok ülkenin, PKK denilen belanın arkasında olduğunu biliyoruz. Türkiye de devlet olarak bu ülkelere karşı gerekenleri yapıyor” iddiasında bulunuyor. Hem de aynı gün!..

HAMAS, ARAFAT, MANDELA

Erdoğan’ın Gazze söylemlerine geçelim; AB ve ABD, HAMAS’ı öyle PKK gibi göstermelik değil, hakikaten terör örgütü sayıyor. Erdoğan, “Bizce HAMAS terör örgütü değildir” sözüyle, PKK ve destekçilerine iyi bir zemin açmakla yetinmedi, birilerinin eline, “Dün Yaser Arafat’a terörist diyenler, sonra onu Nobel’le ödüllendirdiler” gibi yeni kozlar verdi.

Nasıl mı? Dönemin Avrupa Parlamentosu Başkanı Pottering’in, Zana’yı, “Mandela”ya benzetmesi, ABD’li ünlü insan hakları savunucusu Angela Davis’in, “Mandela için yapılanların Öcalan için de yapılması” çağrısı, Öcalan’ın, Kürtlerin durumunu Güney Afrika’daki siyahlarla-beyazların durumuna benzetip, “Mandela’yı affeden bir De Clark” araması, AKP’nin ikinci ismi olduğu dönemde Mir Dengir Mehmet Fırat’ın, “Bir zamanlar Mandela’yı da farklı yorumlayanların şimdi ne yaptıklarına bakalım. Dış politika dinamiktir. Türkiye gelişmelere göre kendini K.Irak’a adapte etmeli” demesi ve ABD Büyükelçisi Jeffrey’nin, “Türkiye’deki Kürtleri, ABD’deki zencilerle” karşılaştırması arşivlerde duruyor!..

BAHÇELİ’NİN UYARISI

Bir vakitler DTP öncülüğünde, “Öcalan siyasi irademdir” kampanyası yapıldı. Toplandığı öne sürülen milyonlarca imza BM’ye gönderildi. Sahi o imzalar BM’de nasıl bir işleme tabi tutuldu veya tutulacak?

Başbakan Erdoğan, Sivas’tan öte hat çekti… DTP-BDP’li Pervin Buldan mahalli seçimlerden sonra, “Kürdistan’ın sınırlarını çizdiklerini” söyledi.

DTP-BDP’li belediyeler uzun süredir “özerk” gibiydiler. Şimdilerde bunu “resmileştireceklerini” açıklıyorlar.

Gül, Erdoğan ve iktidarın diğer sözcüleri, “Ne pahasına olursa olsun Kürt açılımını sürdürme” kararlılığında.

Bir de KCK iddianamesinden, DTP’lilerin, dönemin Adalet Bakanı, şimdinin TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’le yaptığı bir görüşme çıktı. Şahin, “Bazı konularda bazı şeyler yapmak istiyoruz, ama durumları da biliyorsunuz” diyesiymiş!..

Ve Bahçeli gibi bir ismin, “Terör, alan hakimiyetini arttırıyor” sözünü telaffuz etmesi!..

Tüm bunları alt alta koyduktan sonra, Osman Can’ın, “Anayasa Mahkemesi kararını tanımayalım” önerisi ve iktidarın bu konudaki tutumu çerçevesinde soralım:

Birileri, Doğu-Güneydoğu’da sandık koyup, “özerklik” referandumu yaptırırsa ve o sandıktan bir şekilde “evet” oyu çıkartırsa ne olacak?

OHAL mi, Sıkıyönetim mi ilan edeceğiz, yoksa askeri operasyonları mı yaygınlaştıracağız?

İyi de Çankaya’da, Dışişleri Bakanı iken, “Özgürlüklerden geri gidemeyiz. OHAL ağza alınacak şey değil” görüşünü savunan,

Daha geçenlerde beraberinde Kazakistan’a götürdüğü BDP’li Şerafettin Halis’e, “Devlet cephesinden de bazı kesimler operasyon yapılmasını istemiyor. Doğrusu asker de operasyon yapmayı çok istemiyor” dediği öne sürülen bir “Başkomutan” var!..

Ya Erdoğan? RP İstanbul İl Başkanıyken, 2. Cumhuriyet tartışmaları kapsamında “Bazı grupların, örneğin Kürtlerin ayrılık isteğinde bulunma” ihtimali için “Onun kararını halk verecek. Bu durumda belki Osmanlı eyaletler sistemi benzeri bir şey yapılabilir” demiş olsa bile, bugün de böyle bir gelişmeyi, Anayasa referandumundaki gibi, “Millet ‘Evet’ diyorsa, ona da kimse hayır diyemez” şeklinde mi değerlendirecek?

Abdullah Gül, Abdullah Öcalan, Mir Dengir Fırat, Emine Ayna ve Osman Can’ın buluştuğu ortak bir nokta var; Hepsi de 1921 Anayasa’sının en “özgürlükçü” Anayasa olduğuna inanıyor ve bunun uygulanmasını istiyor. T.C.’nin kuruluşu öncesine ait bu Anayasa’da ne mi var?

“Türkiye Devleti’nin dini İslam’dır” maddesi…

Bir de, “eyaletlere özerklik”!..

Eylem, söylem, hukukla mücadele… Her yol adeta bu zemini hazırlamaya çıkıyor. Ama sanki “zamanlamada” bir anlaşmazlık var. Birileri, “Aman, seçime kadar dayanalım” mesajı veriyor, diğerleri ise seçimde ne olur, ne olmaz düşüncesiyle, “Hemen, şimdi” mi diyor, nedir?

Müyesser Yıldız

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/turkiye-ile-ilgili-oyle-kritik-bir-madde-var-ki-31102003.html

Kategori:Uncategorized