İstanbul Boğazı’nda inşa edilmesi planlanan 3. köprü projesine ilişkin imar planı bugün yarın İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde görüşülüp, karara bağlanacak.
Muhalefet uzun süre bu köprünün sır gibi saklanan güzergahını tartıştı, birilerine “rant” sağlandığını iddia etti. İktidar ise ısrarla güzergahın belirlenmediğini savundu. Nihai kararı Başbakan Erdoğan’ın vereceğinin açıklanmasında da bir sakınca görülmedi.
CHP İstanbul eski İl Başkanı Gürsel Tekin 1 yıl önce, Ankara’da Başbakan Erdoğan’ın bilgisiyle hazırlandığını öne sürdüğü bir güzergahı açıkladı. 3. köprünün Tarabya ile Beykoz arasında yapılacağını iddia eden Tekin, plandan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın haberi olmadığını da söyledi. Projeye göre, 3. köprü yolunun en batıda Silivri Kınalı’dan başladığını, Bahçeşehir üzerinden Sazlıdere Havzası, Kemerburgaz, Alibeyköy havzaları ile Fatih ve Belgrad ormanlarını içine aldığını belirten Tekin, “Büyükçekmece, Çatalca ve Hadımköy bölgelerinde birçok arazi kısa süre önce el değiştirdi. Bu araziler kimlerin? Nasıl kısa sürede el değiştirdi. Eğer 30 yıldır o bölgede arazileri olan varsa onlara saygı duyarız. Ama bir yıl içerisinde bu araziler el değiştirmişse çok önemli bir kuşkudur” dedi. Tekin, Sabiha Gökçen Havalimanı çevresindeki arazilerin de benzer şekilde el değiştirdiğini kaydetti.
3. köprü ile ilgili tartışmalar geçtiğimiz Nisan ayına kadar devam etti. Nihayet 25 Nisan’da Belediye Başkanı Kadir Topbaş’dan, “3. köprü güzergahı belirlendi” açıklaması geldi. Topbaş, güzergahın birlikte düzenleyecekleri basın toplantısında Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından açıklanacağını söyledi.
İki gün sonra da Bakan Yıldırım beklenen açıklamayı yaptı. 3. köprünün Garipçe-Poyrazköy mevkiine inşa edileceğini bildiren Yıldırım, 6 milyar dolara mal olacak projenin 4–5 yıl içinde tamamlanmasının beklendiğini duyurdu. Bakan Yıldırım Mayıs ayı ortasında da köprü ile ilgili plan çalışmalarının başladığını, bu işlemlerin 2,5 ayda tamamlanacağını düşündüklerini belirterek, “Ondan sonra ihaleye çıkılacak. Bunun ilanları yapılacak. İhale değerlendirmeleri yapılacak. İhaleyi kazanan firmayla sözleşme yapılıp, iş başlayacak. Süreç başlamıştır. Ne kadar hızlı gideceği bu işlerin tamamlanmasına bağlı. Kamulaştırmalar var. Amacımız bu yıl içinde ihaleyi gerçekleştirmek” bilgisini verdi.
Şimdi iki soru sorup; haberimizin can damarına geçelim:
Arazi rantları yaşandı mı?
Buna bağlı olarak bir değil birden fazla güzergah değişikliği yapıldı mı?
BU BİR BANT KAYDIDIR
Yukarıdaki tartışma ve özellikle de tarihlere şunun için dikkat çektim.
Çünkü daha köprü güzergahı belirlenmemiş, en azından açıklanmamışken, bu yılın Ocak ayı başında Ankara’da çok önemli bir kurumun başında olan bir bürokrat övünerek, şunları anlatıyordu:
“İstanbul’a 3. köprü yapılmaya yapılacak mutlaka… Hani 3. köprünün rantını kim yedi diye araştırılıyor ya kimse bilemiyor daha şeyini… Dedim ki şu 3. köprünün muhtemel geçtiği yerlerden alalım arazileri dedim. 1 milyon 200 bin metrekare oralardan arazi aldık…”
Öncelikle bu konuşmanın, kesinlikle bir “ortam veya telefon dinlemesi” olmadığını, söz konusu bürokratın, başında bulunduğu kurumun icraatları hakkında bilgi verdiği bir toplantıda geçtiğini vurgulayalım.
Peki, bu 1 milyon 200 bin metrekare arazi nasıl alınmış, bürokrat kendisine mi almış? Tabii ki hayır, başında bulunduğu kurum için almış. Almış da “Niye, nasıl almış, ne yapacakmış?” derseniz, işte orada işler karışıyor. Yine o bürokratın kendi anlatımından özetleyerek, izah edelim:
Efendim, o bürokratın başında bulunduğu kurumun İstanbul’da Kasımpaşa’dan, E-5’e kadarki bölümde arazileri varmış. Zamanında bu arazilere devlet binalar yaptırmış. Birileri de işgal etmiş. Öyle az-buz değil, tamı tamına 36 bin nizalı dosya… Hiçbir hükümetin bulamadığı çareyi ise kendisi bulmuş… Ve “Madem devlet bizim yerimizi işgal ettirdi, öyleyse bunun faturasını devlet ödeyecek. Bizim yerimiz ne kadarsa, aynı değerde bize boş olan yerlerden yer verecek. O işgal edilmiş yerleri de devlet alıp, vatandaşa satacak” demiş.
Ancak bu işgal edilmiş arazilerin çok önemli, tarihi bir özelliği var; “Kurumun bunları satması, en azından uzuca satması yasak”!..
Bu nasıl iş? Malın sahibi devlet kurumu satamaz, ama devlet satar… İyi de nasıl olacak? Yine bürokratımın ağzından aktaralım:
“Adam üzerine bina yapmış, öldü fiyatına almak istiyor. Bir de ifrazını yapacaksan falan bu işi çözmek mümkün değil. Ama devlet vatandaşa bedava bile arsa verir, doğru mu? Devlettir verir, satar!.. Emlak vergi beyan değeri bizimkinin değeri 100 liraysa, onların bize vereceği 50 liraysa, bize iki katı arazi verecek… Peygamber pazarlığı…”
Bürokratımız, “Peygamber pazarlığı”nın neticesi ve bu arazilere ilişkin projesini de şöyle anlatıyor:
“Dedim ki, şu İstanbul’a 3. köprü yapılmaya yapılacak mutlaka. Hani 3. köprünün rantını kim yedi diye araştırılıyor ya, kimse bilemiyor daha şeyini. Ondan sonra dedim ki, şu 3. köprünün muhtemel geçtiği yerlerden alalım arazileri. 1 milyon 200 bin metrekare oralardan arazi aldık. O arazilere şimdi yakında Selçuklu mahalleleri kuracağım, Osmanlı mahalleleri kuracağım. Yani Bir Safranbolu’yu orada göreceksiniz, bir Beypazarını orada göreceksiniz, bir Selçuklu mahallesini orada göreceksiniz… Ama evlerin içerisi çok lüks olacak. Deprem bölgesi ya o taraf, deprem de uzak zaten. Çok yüksek kira gelirleri elde edeceğim inşallah. Bu konuda yatırımcılara şimdiden duyurmuş oluyorum. Önümüzdeki senelerde Allah nasip ederse bu şeyleri devam ettireceğiz ve bu şekliyle de 1 milyon 200 metrekare o bölgelerden yer aldık. 36 bin tane nizalı dosyayı ortadan kaldırmak suretiyle değerlendirildi.”
ERDOĞAN’IN EKİBİNDEN
Bu büyük “yatırımcı” bürokratın “Peygamber pazarlığı” ile aldığı 1 milyon 200 bin metrekare arazi gerçekten 3. köprü güzergahında mıdır?.. Öyleyse bu güzergahtan nasıl haberi olmuştur?
Başka önemli sorular daha var…
“36 bin nizalı dosyayı ortadan kaldırma” gerekçesiyle, kurumun tarihi arazilerinin satışının önünün açılması kimlere yaramıştır?
Bu kararın, Anayasa Mahkemesi’nin önümüzdeki günlerce görüşeceği, azınlıklara mülk devri ve yeni mülkler satın alma imkanı getiren Vakıflar Kanunu ile bir ilgisi var mı?
Kurulması planlanan o mahalleler üzerinden birilerine yeni “rant” kapıları açılıyor mu?
Muhalefet partilerinin bu “Peygamber pazarlığı”nın peşine düşeceği inancıyla, o bürokrat hakkında bir-iki ipucu verelim:
Kendileri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “belediye” ekibinden, Ankara’ya transfer oldu. Belediye dönemindeki bazı ihalelerde beraber yargılanmışlıkları da var…
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, kendisinden aynen RTÜK Başkanı Zahit Akman gibi hiç hazzetmiyor, ama görevden alınmasına da gücü yetmiyor!..
Eğer o bürokrat ortaya çıkmaz ise Odatv ismini açıklayacaktır.
Müyesser Yıldız
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/turkiye-ile-ilgili-oyle-kritik-bir-madde-var-ki-31102003.html