15 gün önce Osmaniye’de Pınar’ı öldürdüler… Kızlarınıza akrandı… Buse de gitti. Gelininiz Reyyan’dan birkaç yaş küçüktü. Duydunuz mu?..
Başbakanımızın bayan danışmanı yok. En yakınındaki üç bayandan Nimet Ablamız, Ermeni ve Rum çocuklarına karne dağıtmakla meşgul… Zaten Rum kızımızın İstiklal Marşı’nı okuması kaşısında ağlama kotasını doldurdu. Selma Kavaf Hanımefendi ise “Eşcinsellik hastalıktır” dediği için lince tabi tutulduğundan, “konuşma orucu”nda.
Geriye bir tek siz kalıyorsunuz. Hani bir de büyüklerimiz, “Her başarılı erkeğin ardında bir kadın vardır… Erkeği vezir eden kadındır” der ya, ondan size sesleniyorum.
Siz ki, Gazze’deki çocuklar için gözyaşı dökmüşsünüz… Davos’ta eşiniz Şimon Peres’i, “one minute”le sustururken, “Peres yalan söylüyor” diye ağlamışsınız…
Kibariye’nin “Roman Açılımı” sırasında eşinizden öğrenip, anlattığına göre, namazlarınızda “Kibariye’nin sesi için dua ettiğinizi” de biliyoruz.
Evet Sayın Başbakan, ‘Kürt açılımında muhatabımız millettir. Gerekirse kapı kapı dolaşıp, herkese anlatacağız’ diye yola koyulsa, milletin istemediğini görünce Dolmabahçe’den dışarı çıkamasa da…
Evet, “Millet ne derse o olur” zihniyetindeki Sayın Başbakan, “açılımı bitirmeyi teslimiyet” sayıyor, yani “millete teslim olmak” gibi çok güzel, çok ulvi bir adımı “gururuna” yediremiyor olsa da…
Diyoruz ki;
“Gidilen yolun doğru bir yol olmadığını, ‘Kürt açılımı’ otobüsüne ‘gaz veren’ yoldaşların sadece ülkeye değil, eşinize de kötülük yaptığını, bu yolun sonunun uçurum olduğunu ne olur bir de siz anlatsanız… Size de ‘PKK taşeronu… ananı al da git’ diyecek halleri yok ya!..”
Önemli bir tüyo daha… İsrail’e öfkenizi iliklerimize kadar hissediyoruz, ama haberiniz olsun, PKK gidişatı tüm milleti İsrail hayranı yapıyor; “Devlet dediğin, İsrail gibi olur” diyenlerin sayısı hızla artıyor!..
Diyanet İşleri Başkanımız, “Dinimizin, insanlar arasında etnik ve inanç ayrımı yapılmasını yasakladığını” hatırlatmış. Siz zaten biliyorsunuzdur. O yüzden en önce bir anne olarak, sonra Gazze ve Davos’ta gösterdiğiniz duyarlılıkla meseleye el koyup, PKK’ya yardım ve yataklık ederleri lanetlemenizi bekliyoruz.
Sayın Başbakan’ın günlüğünü tutan, konuşmalarını hazırlayan Yalçın Akdoğan’ın, “Türkiye yaklaşık 30 yıldır terörle mücadele ediyor, 40 bin insan yaşamını yitirdi, yaklaşık 7 bin güvenlik görevlisi şehit oldu. Şemdinli saldırısı sonrasında verilen tepkilere bakınca ise ne görüyoruz? Sanki ilk defa böyle bir olayla karşılaşmış gibi yeri göğü birbirine katıyoruz, terör örgütünün avucunu ovuşturmasını sağlayacak bir panik yaşıyoruz…” demesine ise hiç bakmayın.
Hatta “Filistin sorununun da neredeyse 100 yıllı devirdiğini, Gazzeli çocukların ilk kez ölmediğini, İsrail ablukasının yeni olmadığını, buna rağmen Filistin için yeri göğü birbirine katmaktan vazgeçmediğinizi” Akdoğan’ın kulağına usulünce fısıldayıverin, olur mu?!..
SORULAR… SORULAR…
Başbakan Erdoğan soruları ve açıklamaları var. Biz de soralım;
Diyor ki, “Şehit evinde ayılıp, bayılmaları göstermek terör örgütüne mi hizmet eder, ülkeye mi?”.
Öcalan’ın “naklen yayınlarına ve yayılmasına” engel olamadığımıza göre, şehit yakınlarının ayılıp, bayılmasına engel olmak en makul çözüm!.. Aman ne olur, “ayılıp, bayılmayın”… Sonra şehitler için cenaze töreni yapılmasına yasak masak gelir, karışmam… Melih Aşık, şehit evlerinde “kolbastı” oynanmasını öneriyor.
“Çökertme” daha uygun olmaz mı?
Diyor ki, “Kimse, güvenlik güçlerimiz şunu talep etti de hükümet karşılamadı diyemez. Ne talep edildiyse A’dan Z’ye hepsini temin ettik”.
Terörle Mücadele Yasası ve CMUK’da değişiklik yapılmasını Hilmi Özkök, Yaşar Büyükanıt bile istemişti. Ne oldu?
AB’ye diyor ki; “Avrupa’nın güvenliği Şemdinli’den başlar… Teröristlerin kaçını teslim ettiniz?”.
Bush, “ABD’nin güvenliği Irak’tan, Afganistan’dan başlar” şiarıyla bu ülkeleri işgal etmemiş miydi? Ya AB de, “Madem öyle, biz Şemdinli’ye geliyoruz” derse?
AB’den terörist talebini ise hiç anlayamadık. Açılım Habur’a toslamasa, Brüksel’dekiler de Atatürk Havalimanı’nda “Kürt diasporası” olarak karşılanmayacak mıydı?
Tüm bunlardan sonra Başbakan’a, kurucu üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi’nden bir not aktaralım. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı yapılan AKP’li Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland’a, “Hadi gel, Türkiye’deki PKK saldırılarını birlikte kınayalım” teklifinde bulunmuş. NOBEL Barış Ödülü Komitesi’nin başkanlığını da yürüten Jagland teklifi geri çevirirken, “Çok da büyük boyutlu değil” diye kestirip, atmış!..
SINIRI KAYDIRMA… SİVAS’A MI?
Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın açıklamaları da atlanacak gibi değil…
“Sınırın kaydırılması konuşulabilir” demiş… Geçmişte Baykal ve Bahçeli, Irak’ın kuzeyinde bir güvenlik şeridi oluşturulmasını önerdiğinde tepki göstermişlerdi… Şimdi Hayırdır?!.. Aman sınır Sivas’a kaydırılmasın da!..
“Birileri komşu ülkelerdeki terör gruplarını bir araya getiriyor. Bunlar şüphe uyandırıyor” demiş. ABD’nin, PKK’yı terör örgütü listesine alırken, İran kolu PJAK’ı görmezden gelmesinden hiç şüphelenmemiş miydiniz?
Ya PKK’nın Yunanistan’daki Lavrion kampı?… Kılıçdaroğlu, Halkalı saldırısını buradan gelen ekiplerin yaptığı yönünde duyumları olduğunu söylüyor. Başbakan 1 ay önce Yunanistan’daydı. Bartholomes’un “ekümenliğini” tanırken, Lavrion kampı unutulmuş olabilir mi?
Yazıcı, “Açılım ile PKK terörünün örtüştürülmemesini” de istemiş. İyi de ne zaman terör konuşulsa, hemen karşısına “açılım”ı koyan, “açılımı bitirmek PKK’ya teslimiyettir” diyen kim?
Bu not ve sorumuz da herkese;
ABD Yüksek Mahkemesi, “Terörist organizasyonlara tavsiye ve fikir vermek de maddi desteğe girer ve suçtur” kararı almış.
Buna göre, canları gittiği için “ayılıp, bayılanlar” ve bu görüntüleri yayınlayanlar mı suçludur?
“Öcalan muhatap alınsın… PKK ile masaya oturulsun… Açılım devam etsin” diye günün 24 saati kesintisiz konuşanlar mı?
Müyesser Yıldız
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/turkiye-ile-ilgili-oyle-kritik-bir-madde-var-ki-31102003.html