İçeriğe geç

İMZA MAKİNASIYLA TANIŞACAK MIYIZ?

“İrtica ile Mücadele Eylem Planı”nı hazırladığı iddiasıyla tutuklanan ve 2 aydır Hasdal Askeri Cezaevi’nde yatan Kurmay Albay Dursun Çiçek Pazartesi sabahı Silivri’de ilk savunmasını yapacak. Duruşmada tarihi sahnelerin yaşanacağını bugünden duyuralım.

Tabii duruşma başlayabilirse… Zira duruşma başlamadan, usul ve yetki tartışması başladı. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün’ün muhalefetine rağmen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi “ıslak imza” davasının, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in de sanıkları arasında bulunduğu Erzurum’daki davayla birleştirmesine oy çokluğuyla karar verdi.

Ancak Yargıtay daha önce bu iki davanın birleştirilmesine gerek olmadığına karar verdiğinden, ortaya yetki uyuşmazlığı çıktı. Nihai karar için de Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gidilmesi kararlaştırıldı.

Bu belirsizliklere rağmen Pazartesi günü davanın görülmesine başlanır mı, yoksa Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun nihai kararının beklenmesi yoluna mı gidilir, hiçbir şey bilinmiyor. Beklenmez ve dava görülür, ardından Yargıtay Ceza Genel Kurulu’ndan, “İki dava birleştirilemez” kararı çıkarsa ne olur, yapılan duruşmalar geçersiz mi sayılır, bunlar da meçhul.

Davayla ilgili bir diğer tuhaflık da şu; iki dosyanın birleştirilmesi kararı alındığı halde Pazartesi günü büyük ihtimalle Erzurum davası sanıkları mahkemede olmayacak, sadece Dursun Çiçek yargılanacak.

Duruşma yapılırsa, neler olacağına gelince;

2 aylık tutukluluk süresince Kurmay Albay Dursun Çiçek’in, arada iki kitap okusa bile tüm zamanını ek klasörleri A’den, Z’ye incelemeyle geçirdiğini, avukatlarının da dedektif gibi iz sürdüğünü öğrendik.

MAHKEMEYE ISLAK İMZA MAKİNASI GÖTÜRÜLECEK

İşte bu çalışmaların sonucunda yapılacak savunmanın ana hatları:

Mahkeme salonuna ıslak imza makinesi getirilecek. Çiçek’in avukatlarının elinde şimdilik 1994 model bir makine var. Ancak imzanın bire bir aynısını çıkaran en son model bir makineyi de ulaştılar. İstanbul’da tek bir yerde olan bu makineyi temin edebilirlerse, onu Silivri’ye götürüp, hakim ve savcıların huzurunda imzanın nasıl taklit edilebildiğini gösterecekler.

Çiçek’in avukatları ayrıca son yıllarda Türkiye’ye hangi şirketler aracılığıyla, kaç tane ıslak imza makinesi getirildiğini gümrük kayıtlarıyla açıklayacaklar.

Savunma sırasında, “ıslak imzalı” belge üzerinde Jandarma Kriminal’in yaptığı incelemenin bilinmeyen bir boyutu da ortaya çıkacak. Hatırlanacağı gibi Ergenekon savcıları, orijinal olduğu söylenen belgede “tahrifata” yol açacağı gerekçesiyle parmak izi aranmasına karşı çıkmış, bunun üzerine Jandarma Kriminal’in sadece imzanın bulunmadığı ilk üç sayfada avuç ve parmak izi araştırması yaptığı öne sürülmüştü. Ancak Pazartesi günü Jandarma Kriminal’in imzanın bulunduğu sayfanın arkasını da incelediği, diğer sayfalar gibi bunda da avuç veya parmak izine rastlanmadığı yönünde rapor verdiğini öğreneceğiz.

İHBARCI 15 GÜNLE ELDEN KAÇIRILMIŞ

Çiçek’in savunmasında ikinci ağırlık noktası, “ıslak imzalı” belgeyi gönderen ihbarcının kimliği üzerinde olacak. Bu ihbarcının neden bulunamadığı, daha doğrusu elden nasıl kaçırıldığı belgelerle gündeme getirilecek.

Çiçek veya avukatları konuyla ilgili olarak şunları anlatacak:

“İhbarcının tespit edilmesi için 30 Eylül 2009’da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe verdik ve o ihbar mektubunun gönderildiği Ankara Çukurambar’daki PTT şubesinin görüntü kayıtlarının istenmesini talep ettik. Hiçbir işlem yapılmadı. Benzer bir dilekçeyi Askeri Savcılığa da verdik. Askeri Savcılık Çukurambar PTT’sinden o tarihe ait kayıtları istedi. Çukurambar PTT’sinden, ‘Elimizde 14 Ekim 2009 tarihinden sonraki görüntüler var, bu tarihten öncekiler yok’ cevabı verildi. Yani 15 günle ihbarcıyı kaçırmış olduk. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, dilekçemizi zamanında işleme koysa ve kayıtları istese, ihbarcının kimliği tespit edilecekti. Biz ihbarcının bulunmasını isterken, birileri bulunmamasını istediğinden mi böyle oldu? İhbarcının kaçırılmasının sebebi nedir?”

SAVCILIK-EMNİYET TRAFİĞİNDEKİ İHBAR MEKTUPLARI

Çiçek’in savunmasında çok ses getirecek bir iddia daha olacak. Askeri Savcılık-Ergenekon Savcılığı ve Emniyet arasında gidip-gelen belgelerin izini süren avukatlar, bu belgelerle, ihbar mektupları arasında ulaştıkları ilginç bağlantılar hakkında şu bilgiyi verecekler:

“Askeri Savcılık’tan, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na yeni bilgi ve belge geldikçe, bunlar Emniyet’e gönderilmiş. Tam 15 belgede gördük ki, bu belgelerin trafiği sırasında yeni ihbar mektupları da gelmiş ve ne tesadüftür bu mektuplarda, oradaki bilgiler yönünde değişiklik veya düzeltmeler olmuş. Mesela, ‘Ben ilk mektubumda şöyle demiştim, ama aslında şöyle demek istemiştim’ gibi düzeltmeler var. Bizim bu trafikten, iddialar resmi belgelerle çürütüldükten sonra ihtiyaca göre, yeni ihbar mektuplarıyla, yeni belgeler imal edilmek istendiğini anlıyoruz…”

ODATV’nin ulaştığı bu bilgiler, Pazartesi günü her anlamda gerçekten tarihi bir duruşmanın başlayacağını göstermiyor mu?

Müyesser Yıldız

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/turkiye-ile-ilgili-oyle-kritik-bir-madde-var-ki-31102003.html

Kategori:Uncategorized