Değerli okurlarımızın tepkilerinden anladım ki, “Paşalar Şura Masasından Kalkarsa Ne Olur?” başlıklı yazımda “zirvelerdeki bilek güreşi” derken, meramımı yeterince anlatamamışım. Burada kast ettiğim, iktidar-TSK arasındaki mücadele değil, Köşk-iktidar arasında, hatta iktidar içindeki “Yeni T.C.’ye yeni TSK” mücadeleleriydi.
Bu izahtan sonra, günlerdir kilitlenmiş gibi gözüken ve zirvelerdeki toplantılar, ani kabuller, hukuki mütalaalar eşliğinde gidilen tarihi YAŞ toplantısı sürerken, son bir değerlendirme daha yapalım.
Kestirmeden söylersek; kilit 4 isim var. Bunların bu YAŞ’taki akıbeti de Genelkurmay Başkanlığına gelmesi kesin gözüyle bakılan Orgeneral Işık Koşaner’den sonraki Genelkurmay Başkanının kim olacağını belirleyecek. 1. Ordu Komutanı Hasan Iğsız’ın “defteri” çok önceden, “kağıt parçası” yani “İrtica ile Mücadele Eylem Planı”yla dürülmek istendi. Ve galiba netice alındı. Jandarma Genel Komutanı olması beklenen 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk’e yönelik “Ezincan Ergenekonu” kampanyası da aylardır, tüm hızıyla sürüyor.
Jandarma’ya atanacak isim, sadece geleceğin Genelkurmay Başkanı olma ihtimalinden dolayı değil, Jandarma ile ilgili planlar açısından da çok önemli. Bir parantez açıp, o planları kısaca hatırlatalım:
Jandarma teşkilatı sadece irticai faaliyetleri değil, misyonerlik çalışmalarını da izlediğinden hem AB’nin, hem 2. Cumhuriyetçilerin, hem de cemaatin hedefinde. Lağvedilmesi, profesyonelleştirilmesi veya Emniyet’le birleştirilip, tamamen İçişleri Bakanlığı’nın kontrolüne alınması isteniyor. Daha önemlisi Jandarma, TSK’nın halkla ilişkileri en fazla olan birimi. Bu gerçekleştirilirse, TSK’nın milletle bağı eni-konu kopartılmış olacak. Soros’un desteklediği TESEV de bu yüzden yıllardır Jandarma’nın “dizaynı” üzerinde çalışıyor. Bu projelere karşı çıkan TSK, bugüne kadar şu görüşü savundu:
“T.C. Jandarması, TSK’nın ayrılmaz bir parçasıdır ve sonsuza kadar böyle kalmayı hedeflemiştir. İki zabıta kuvvetinin birleştirilmesi bazı çevrelerce demokratikleşmenin bir gereği gibi algılanmaktadır. Ancak devlet ve ülke çıkarları söz konusu olsa bile, kendi çıkarlarını her şeyin üstünde görebilen siyasi kadroların bulunduğu ülkelerdeki alternatifsiz bir zabıta kuvvetinin demokratik yapıları tehdit edebileceği, hatta zamanla totaliter rejimleri davet edebileceği göz ardı edilmiştir. Türkiye’de polis teşkilatından ayrı bir Jandarma Teşkilatının varlığı demokrasinin teminatıdır.”
İşte bu yüzden Jandarmaya gelecek isim, bir anlamda bu görüşün savunulmaya devam edip, etmeyeceğini de belirleyecek. (YAŞ üzeri Hatay-Dörtyol’daki saldırıların MHP’nin yanı sıra, Jandarma-JİTEM’le ilişkilendirilmesi çabalarına ne dersiniz, tesadüf olabilir mi?)
GÜL’ÜN ADAYI ÖZEL, ERDOĞAN’IN Kİ GÜNER Mİ?
Kilit 4 isimden geriye kalan ikisi, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Aslan Güner ve 2. Ordu Komutanı Orgeneral Necdet Özel. Askeri kulislerde konuşulanlara göre, Başbakan Erdoğan’ın tercihi Güner (Cumhurbaşkanı Gül’ün eşinin elini sıkmamak için protokolü terk etmişti), Cumhurbaşkanı Gül’ün tercihi Özel’den yana. İşte YAŞ’da asıl sürpriz, bu isimlerin terfisinde yaşanacak ve ancak ondan sonra “mücadelenin” en sağlıklı yorumu yapılabilecek!..
Genelkurmay Karargahı’nın etkisi mi? Büyük bir savaşın ortasındayken, haklarında “yakalama” emri çıkartılan askerleri “kurtarmak” az şey mi?!..
DIŞARIDAN-İÇERİDEN AL HABERİ
Sadece mevsimin değil, YAŞ’da da tarihin en sıcak günleri… Çünkü yeni T.C. gibi, yeni TSK’nın adım adım inşasında sona geliniyor. YAŞ’dan çıkacak karar ne olursa olsun, sevinmeyelim veya üzülmeyelim diye şöyle bir hafıza tazelemesi de yapalım.
2002’de DSP-MHP-ANAP koalisyonunun, dönemin Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun görev süresinin uzatılması teklifini reddetmesinden sonra önü açılan “demokrat Paşa” Hilmi Özkök’ü geçip, ondan sonraki isim “kodumu oturtması” beklenen Yaşar Büyükanıt’la ilgili dışarıdan gönderilen sinyalleri hatırlayalım. Genelkurmay Başkanlığına gelmesine 1 sene kala “Şemdinli olayıyla” başı derde giren Büyükanıt, o günlerde AB Komisyonu’nca hazırlanan “gizli” ibareli bir rapora da konu oldu, ama bu sızdı!..
Raporda, Türk devletinin kırmızı çizgilerinin “tek devlet, tek millet, tek bayrak” olduğuna işaret edildikten sonra isim bazında şu değerlendirmeler yapılıyordu:
“Liberal çevreler, AB karşıtı 1.Ordu Komutanı Hurşit Tolon’un yerine, İlker Başbuğ’un gelmesini memnuniyetle karşıladılar. Genelkurmay Başkanı Özkök ılımlı, demokrat, AB destekçisi, İslami çevrelerde beğeniliyor ve Kemalistler tarafından eleştiriliyor… Yaşar Büyükanıt ise katı çizgide bir isim…”
AB’nin, Büyükanıt’a ilgisi bu raporla sınırlı kalmadı. Dönemin AB Türkiye Temsilcisi Kretchmer, o seneki YAŞ tartışmaları sırasında CHP Lideri Baykal’ın, Başbakan Erdoğan’ı, “YAŞ kararlarına müdahale etmeyin” diye uyarması üzerine şunları söyledi:
“Çok ilginç bir tartışma, ilgiyle izliyorum. Türkiye için bir şey söylemek istemem, ama sivil-asker ilişkileri açısından Avrupa’daki uygulama şudur; Orduların en üst yetkilileri sivil otorite olan hükümet tarafından atanır. Bu, sivil otoritenin, askeri otoriteye üstünlüğünün işaretidir. En yüksek temsilcilerini asker kendisi seçmez. Büyük sorumluluk üstlenecek bu yetkilileri hükümetler atar.”
Ve nihayet Avrupa Parlamentosu eski milletvekili Ozan Ceyhun, şu iddiayı gündeme getirdi:
“30 Ağustos 2006 öncesi, Türkiye’de ‘türbanı milli mesele ve olmazsa olmaz’ hale getiren çevreler, Brüksel’de bir komutana karşı lobi yapmaktalar. Onu AB’nin yardımıyla engellemeye çalışıyorlar…”
Netice; Bugün Yaşar Büyükanıt, “AKP iktidarı ile işbirliği” yapmakla suçlanıyor.
Büyükanıt’la ilgili iç kampanyalara gelince; Yandaş medyanın yürüttüğü kampanya, hakkında bir günde binlerce telefona gönderilen SMS mesajları unutulmadı, ama hem Erdoğan’ın Büyükanıt’a sahip çıkması, hem de sonuçları bugüne yansıyan 2006 YAŞ’ındaki “düzenlemeleri” galiba unutuldu. Bazılarını özetleyelim:
-Başbakan Erdoğan, “YAŞ’da diğer komutan atamalarında sürpriz olabilir” dedi. O YAŞ’ın tek sürprizi, Genelkurmay 2. Başkanlığında kalması beklenen Işık Koşaner’in Jandarma Genel Komutanlığı’na atanması oldu. Buradan KKK’na gelen Koşaner’in şimdi Genelkurmay Başkanı olması bekleniyor. O günlerde Erdoğan’ın Koşaner’in atanması konusunda, “Jandarma Komutanı’nı İçişleri Bakanı Abdülkadir Bey (Aksu) teklif etti” şeklinde bir bilgi verdiğini de kaydedelim.
-Büyükanıt hakkında çekilen mesajların kendi cep telefonuna da geldiğini duyuran Başbakan Erdoğan, “Konuyu Bakanlar Kurulu’nda açınca, bakan arkadaşlar kendilerine de mesaj geldiğini söylediler. Bunun üzerine Ulaştırma Bakanı’na ‘kaynağını bulun’ talimatı verdim”açıklamasını yaptı.
-Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanlığına atanma kararnamesi hakkında yapılan yorumlara kızıp, “Atama başından, sonuna bizim eserimiz” diyen Başbakan Erdoğan, kararname öncesinde dönemin Cumhurbaşkanı Sezer’le yaptığı görüşme hakkında da şunları anlattı; “Sayın Cumhurbaşkanı, ‘kimin ismini göndereceksiniz?’ diye sordu. Ben de kendisine, ‘Arkadaşlarla Yaşar Büyükanıt ismi üzerinde mutabık kaldık’ yanıtını verdim. Huzursuzluk çıkarmak isteyenler vardı. Başından beri kararlıydık. Atama kararnamesi son derece isabetli oldu. Farklı beklentileri olanlar vardı, oyunları bozuldu”.
-Yine o günlerde Erdoğan’dan şu önemli açıklama geldi; “Kuvvet Komutanları ataması da Şura kararıyla olmaz. Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı’na isim teklifi yapar, ben de uygun görürsem imzalarım, uygun görmezsem iade ederim. O durumda üzerinde mutabık kalınan yeni bir isim gelir. Jandarma Komutanı’nı da İçişleri Bakanı teklif eder…”
2008 YAŞ’ı da “her yönüyle farklı” oldu, çünkü ilk kez bu Şura’da ihraç yaşanmadı, ilk kez şerh düşülmedi ve Erdoğan sadece açılış bölümüne katıldı. O zaman da “Ergenekon” ihraçları beklentisi yaratıldı, ama sadece “Ergenekon ve Danıştay saldırısından” suçlanan Muzaffer Tekin’e plaket verdiği ortaya çıkartılan Piyade Okul Komutanı Tümgeneral Zekeriya Öztürk emekliye sevk edildi. Bu Şura, “Made-in İlker Başbuğ” şurası olarak nitelendirildi. Bugün kilit isim haline gelen Aslan Güner o Şura’da Kara Kuvvetleri’ndeki 7 korgeneral arasından sıyrılıp, KKK Kurmay Başkanı olurken, yine en büyük sürpriz Jandarma’da yaşandı. Neydi o sürpriz? Işık Koşaner’den boşalan Jandarma Genel Komutanlığı’na, yine bugünün bir diğer kilit ismi, dönemin 2. Ordu Komutanı Hasan Iğsız’ın
getirilmesi bekleniyordu. Ancak Iğsız, Genelkurmay 2. Başkanı yapıldı (Buradan 1. Ordu Komutanlığı’na gitti), Jandarma’ya ise Başbuğ’un “en yakın çalışma arkadaşı” olduğu söylenen, bu Şura’da görev süresi dolacak Atilla Işık atandı. Şimdi de Işık’ın yerine Jandarma
atanacak ismin, ne kadar önemli olduğunu ve geleceğin komuta kademesini nasıl şekillendireceğini konuşuyoruz…
Zira Hasan Iğsız bir şekilde emekliye sevk edilir, beklendiği gibi KKK’na Necdet Özel, Jandarma’ya da Saldıray Berk değil, Aslan Güner gelirse, Özel sadece 2 yıl Kara Kuvvetleri Komutanlığı yapıp, emekliye ayrılacağından, sonraki dönemin Genelkurmay Başkanlığı için Güner’in önü açılacak. (Bu beklentileri, söz konusu isimlerin kimlere yakın olduğu konusunda kulislerde konuşulanlarla birlikte değerlendirmeniz önerilir)
IŞIK KOŞANER’İN GENELKURMAY BAŞKANLIĞI
Komuta kademesini “sil-baştan” yapacak büyük bir hamle yaşanmazsa, yeni Genelkurmay Başkanı olacak Orgeneral Işık Koşaner hakkında da Büyükanıt örneğinde olduğu gibi özellikle dış çevrelerin yorumlarını en sondan başlayarak, aktaralım.
Finans çevrelerinde etkili, meşhur Amerikan Gazetesi Wall Street Journal’da yayınlanan bir haberde YAŞ için, “Toplantı, Türkiye’nin yeniden tanımlanması savaşını kimin kazanacağının belirleneceği gergin siyasi sezonun başlama vuruşu olacak” denirken, Koşaner hakkında şu değerlendirmelere yer verildi:
“Kilit mesele, ordunun gelenekçi, laik adayı General Işık Koşaner’in yeni Genelkurmay Başkanı olmasını sağlayıp sağlayamayacağı. Toplantı, Avrupa ile Ortadoğu arasındaki bu kilit önemdeki Amerikan müttefikinin yeniden tanımlanması konusundaki savaşı kimin kazanacağının belirleneceği gergin siyasi sezonun başlama vuruşu niteliğinde. General Koşaner’in sert bir şöhreti olsa da, emekli generaller, analistler ve politikacılar hükümetin onu bloke etmesinin beklenmediğini söylüyor. Kara Kuvvetleri Komutanı Koşaner son iki yıldır tamamen sessiz kaldı… Ordu, AKP’nin onu bloke etme gerekçesi bulamaması için Koşaner’i pamuklara sarıp sarmaladı. Ordunun önceliği, General Koşaner ve onun gibilerini önemli konumlara getirmek, çünkü saldırı altındalar…”
“Kürt açılımı”nda etkisi ve AKP’ye yakınlığı ile bilinen CIA’cı Henri Barkey de aylar önce “Türk Ordusunun Rolü Üzerindeki Kriz” konulu bir toplantıda yaptığı konuşmada, “Başbuğ’un yerine gelmesi öngörülen Orgeneral Koşaner, küreselleşmenin Türkiye’nin düşmanı olduğunu ve büyük tehdidin Amerikalılar ve Avrupalılar tarafından fonlanan sivil toplum örgütlerinden geleceğini savunuyor. Bu durum gerilim yaratabilir. Genelkurmay Başkanlığına dair atamanın, Cumhurbaşkanı ve Başbakan tarafından onaylanması gerekiyor. Bu yıl onların, ‘Hayır, ondan hoşlanmıyoruz’ demeleri düşünülebilir” dedi.
Koşaner’le ilgili son notumuz; Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın bu yılki kuruluş yıldönümünde hazırlanan afiş… Bilindiği gibi Genelkurmay Başkanlığı geçen yıl “Güçlü Ordu Güçlü Türkiye” sloganlı afişler hazırlattı. Bu sloganlar da AKP’liler ile yandaş medyanın tepkisini çekti. Ne tesadüf, geçtiğimiz haftalarda başında Koşaner’in olduğu KKK’nın kuruluş yıldönümü için hazırlanan afişte, “Güçlü Türkiye Güçlü Ordu” sloganı kullanıldı. Ancak Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinden KKK’nın bu afişi hemen kaldırılıp, yerine eski slogan kondu. Şeytan ayrıntıda gizlidir ya, birilerinin aklına ister istemez, “İktidara selam mı çakıldı?” ya da “Ordu gerçekten onu pamuklara mı sarıp, sarmalıyor?” soruları gelebilir!..
“Yeni T.C.’”nin, “yeni TSK”sı mı kuruldu, teamüller mi işledi, birkaç gün içinde anlaşılacak. Bakalım bu defa, “Oyunlar bozuldu… Atama başından, sonuna bizim eserimiz” diyen kim ve hangi çevreler olacak?
Müyesser Yıldız
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/turkiye-ile-ilgili-oyle-kritik-bir-madde-var-ki-31102003.html