İçeriğe geç

100. Yılın Özlenen Komutanları

“Yeni Türkiye’ye, yeni TSK” diyordum…

Geçen dönem eşi AKP milletvekili olan Zaman’ın liberal isimlerinden İhsan Dağı da YAŞ’ta “güzel” şeyler yaşanınca “Yeni Türkiye’ye, yeni ordu gerek” buyurdu. Ve “Yeni ordu” ya dört “tavsiye” de bulundu.

“Siyaseti unutun… Profesyonelleşin… Öyle Kemalizm falan gibi ideolojileri bırakın…” dedi.

En anlamlısı da son tavsiyesiydi. İhsan Dağı askerlerin “Zaman ve Taraf gibi gazeteleri okumalarını” istiyordu.

12 Eylül öncesini yaşayanlar bilir.

Önce, gençlerin koltuklarının altına bir “Cumhuriyet” ya da MHP’nin yayınları sıkıştırılırdı. Ardından öğretmenler, sendikacılar… Ve dahi polis bile kamplaştırıldı…

Türkiye ayrışmaya, kardeş kavgasına, darbeye böyle sürüklendi. 30 yıl sonra askerin “Taraf” olma “Zaman” ının gelmesi, bunun beklenmesi, istenmesi, tavsiye edilmesi ne garip bir tecellidir!..

TSK’ya “ siyaseti unutun” diyenler, siyasetin dik alasını öneriyor, “Kemalizm’i bırakın, bizim ithal ideolojilerimizi savunun, Atatürk çocuğu değil, Soros çocuğu olun” çağrısı yapıyor göz göre göre. Demek “ileri demokrasi”de bunu da görmek, yaşamak varmış!..

12 Eylül öncesine dönmek istemiyorsak, milletçe tek seçeneğimiz kalıyor; 75 milyon koltuğunun altına “ Zaman veya Taraf” sıkıştıracak!..

****

“ Yeni ordu”, bundan sonra siyasi açıklama yapmayacakmış!..

“ Siyasi açıklama” dan kastedilen ne? Bunu öğrenmek için evvel emirde AB İlerleme Raporlarına müracaat edelim. Kaç yıldır deniyordu ki;

“ TSK, resmi ve gayri resmi mekanizmalar vasıtasıyla Kıbrıs, Güneydoğu, lâiklik, siyasi partiler ve askeri olmayan diğer gelişmeler dahil olmak üzere iç ve dış politika konularında görüşlerini açıklamasın…”

İşte o günler geldi !..

Kıbrıs, Güneydoğu, Ermeni meselesi, Ruhban Okulu’nun açılması ve dahi “ideolojisiz, milletsiz, dilsiz” yeni Anayasa ile ilgili talepler nal gibi önümüzde, kapımıza dayanmışlar.

Üç ihtimal var ;

Her biri Türkiye’nin güvenliği açısından hayati önemde olan bu konularda TSK’ya İmralı’daki “Apo” kadar dahi söz hakkı verilmeyecek.

O “ durumdan vazife çıkarsa” bile, kaale alan olmayacak!

Ya da “Yeni TSK” , “ Bunlar siyasi konular, biz karışmayız” diyecek…

Dursun Çiçek vakasından sonra TSK’nın bu konulara bakan birimlerinin kapatıldığı düşünülürse, kuvvetle muhtemel üçüncü ihtimal gerçekleşecektir. İnsan, bilmediği, izlemediği konularda hiç görüş beyan edebilir mi?

****

Gelin hayali senaryolar üzerinden samimiyet testi yapalım…

– İktidar, (söz konusu meselelerde) “ Ne düşünüyorsunuz?” diye sorsa veya sormadan TSK görüşünü açıklasa…

– “Kıbrıs Türkiye’nin arka kapısıdır. O kapıyı bırakırsak, Doğu Akdeniz’deki varlığımızı kaybederiz…”

– “Güneydoğu meselesi milletimizin ve vatanımızın bekasını tehdit eder boyuta ulaşmıştır…”

– “Ermeni meselesinin son hedefi, (soykırım) iftirasını kabul ettirmektir. Türk Milleti böyle bir lekeyi taşıyamaz…”

– “Ruhban Okulu, basit bir okul açma meselesi değil, Türkiye’de yeni bir egemenlik alanı yaratma gayretidir…”

– “Anayasa’nın ilk üç maddesini değiştirmek veya delmek, Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin varlığına son vermektir…”

dese…

Ne olur, bir düşünün.

Herhalde anında Necdet Özel’inden, Kalyoncu Paşa’ya kadar yayınlanmadık kaset kalmaz ve 2012 YAŞ’ında Karargâh’ın kapısına “mühür” vurulur.

****

Hayali ikinci senaryoya geçelim.

“Yeni TSK’nın” yeni Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel biraz önce de belirttiğim gibi, “ Bunlar siyasi konular, biz görüş beyan etmeyiz” dese ya da faraza şunları söylese;

– “Anayasa’da yapılması düşünülen her değişikliği destekliyoruz. Atatürk ideolojisi de neymiş?.. Bu çağda üniter-milli devlet mi kaldı?.. Bir ülkenin siyasi başkenti değil, finans başkentinin olması önemlidir. Bakın ABD’de de iki başkent var… Bayrak dediğiniz bir bez parçasıdır… Bireysel haklar, ülkenin bölünmesinden önemlidir, yeter ki analar ağlamasın…”

– “Kıbrıs, bizim sırtımızda yük… Milli-Stratejik önemi yok, orada yaşayanlar da besleme…”

– “Ermenileri anlamalı ve acılarını paylaşmalı, gerekirse özür dilemeliyiz… Komşularımızla sıfır sorun her şeyden önemlidir…”

– “Patrikhane devleti, soğuk savaş döneminin sloganıdır. Elimizde böyle bir imkân var, okulu açmak, Patriğin ekümenliğini tanımak prestijimizi artırır, elimizi güçlendirir…”

– “Türkçe’nin resmi dil olmasına ne gerek var?.. Elhamdülillah hepimiz İngilizce biliyoruz…”

– “Tarikatlar ve cemaatler, bu toplumun gerçek sivil toplum örgütleridir. Lâiklik bir detaydır…”

Evet, Genelkurmay Başkanı Özel TSK adına bu görüşleri açıklasa neler olur?

ABD, AB, Cumhurbaşkanı, Başbakan, 2. Cumhuriyetçiler, siyasal İslâmcılar, finans çevreleri, kredi derecelendirme kuruluşları, borsa vs. nasıl tepki verir acaba?

Yine, “ Sen sus, bunlar siyasi konular, TSK’ya söz düşmez mi der? Yoksa kopacak alkış tufanı arasında şunlar mı söylenip yazılır?

“İşte demokrat asker!..”

“İşte 100 yıldır özlemini duyduğumuz komutan !..”

“İşte Cumhuriyet’in 100’üncü yılına yakışan ordu!..”

“Şiir gibi” oldu değil mi?

Silivri’den kucak dolusu sevgiler…

Müyesser YILDIZ

08 Ağustos 2011

Kategori:Uncategorized