İçeriğe geç

Müyesser Yıldız’ın Talep Konuşması – 12 Mart 2012

Oda Tv davasının 12 Mart 2012 günü yapılan duruşmasının ilk bölümü Ahmet Şık’ın vekili Av. Fikret İlkiz’in savunması ile başladı. İddianamenin tümü üzerinde savunma yapan İlkiz ders niteliğindeki bu savunması ile iddianamedeki tüm hususları çürüttü.

Verilen aranın ardından öğleden sonra Ahmet Şık huzura alınarak mahkeme üye hakimi tarafından sorular soruldu. Bu arada Ahmet Şık sorulara sinirlenerek hakime bağırmaya başlayınca avukatı tarafından uyarıldı. Şık’tan sonra Nedim Şener alınarak yine üye hakim tarafından sorular soruldu.

Diğer sanıklara ise herhangi bir soru yöneltilmeyerek sadece taleplerini söylemeleri için 5’er dakika süre verildi. Tüm sanıklar gibi Müyesser Yıldız da verilen bu 5 dakikalık sınırlı süre içerisinde taleplerini iletti.

Sözlerinin başında önüne gelen herkesin bu davanın sanıklarını terörist, tecavüzcü vs. şeklinde suçladığını ve ne tesadüf ki her duruşmadan 1-2 gün önce bu tür açıklamaların yapılarak yargının etkilendiğini söyleyerek heyete hitaben: “Bizim konumumuzu anlaşılır halde açıklayabilir misiniz lütfen? Tecavüzcü mü, terörist mi ne? Artık bana hüküm verin. Buraya gelip gitmekten utanıyorum.” diyerek sözlerini şöyle sürdürmüştür:

Sayın Başkan, Değerli Üyeler;

“Çağdışı hukuk” dönemimize ilişkin bir örnek vermek istiyorum.

PKK bir terör örgütü, Abdullah Öcalan da 40 bin insanın ölümünden sorumlu bir terörist. Şimdilerde onunla masaya oturulsa da hukuk önündeki durumu bu.

O zat;

14 Şubat 1999’da yakalandı. Sadece 3;5 ay sonra,

31 Mayıs 1999’da davası görülmeye başlandı. Yaklaşık 1 ay sonra da,

29 Haziran 1999’da dava sona erdi. Yani toplam 4,5 ayda her şey bitti.

9 celse yapıldı.

Tutukluluk ve yargılama sürecine, yandaşları/destekçileri dahil hiç kimseden toplu iğne başı kadar itiraz gelmedi. Yani böyle bir şahsa bile hukuk devletine yakışır bir şekilde muamele edildi.

“İleri demokrasi” sayesinde sahip olduğumuz: “EN YAPTIM, OLDU.” hukukuna gelince;

Bir kısmımız 14 Şubat, bir kısmımız 3 Mart 2011’de gözaltına alındık, tutuklandık.

İddianamemiz 7 ay sonra hazırlandı.

Huzurunuza 9 ay sonra gelebildik.

4 aydır da dava sürüyor, 12’nci celsedeyiz.

Ve ne yazık ki halâ başladığımız noktadayız. Halâ delil aranıyor!..

Sayın Başkan,

PKK elebaşısı Öcalan’ın Hâkimi Sayın Turgut Okyay kararı açıklarken, kalemini kırmamıştı.

Gelin siz buradaki genç arkadaşlara isnat edilen suçlar neyse, onları da benim hesabıma yazıp artık hükmü verin, kaleminizi kırın.

Suçlu olduğumdan değil; şunun için istiyorum artık hüküm vermenizi:

Birincisi, hükümlü hak ve hukukundan yararlanmak için. Bir Öcalan’ın bizden çok hakkı var, onun hukuku bizden daha çok ve iyi korunuyor. Hükümlü hakkı derken; mesela yarın annem ağırlaşsa, en azından onu son bir kez görme imkânım olacak!..

İkincisi, bugünün adaleti, bugün teslim edilmelidir. Her gecikme sizlerle, devletle “helalleşmeyi” zora sokacaktır.

Sayın Başkan,

Sizlerden son istirhamım da şudur:

Sözde iddianameye göre, İklim Ayfer Kaleli’nin işlediği öne sürülen suçlar ve onun için talep edilen ceza benden fazla. O tutuksuz, ben tutukluyum.

Neden? 1 yıldır bunun cevabını arıyorum.

“O sarışın, sen esmersin.” veya “O uzun boylu, sen kısa.” gibi bir cevap bile kabulümdür. Yeter ki bir cevap veriniz.

Teşekkürler…

Müyesser Yıldız

Kategori:Uncategorized