İçeriğe geç

Silivri Treni’nde Neden Gaza Basıldı?

Tüm ihtimalleri kestirmeden özetliyorum:

AİHM dahil tüm çıkış delikleri kapandı.

2012 YAŞ’ından önce dava bitmeli; ki muvazzaflar “gönül rahatlığı” ile tasfiye olsun. Yani YAŞ kararı ile “ihraç” yerine mahkeme kararı ile “ihraç” gerçekleşsin. Şüpheli dijital “deliller” tartışılıp kamuoyunda yankılanırken, bunlar incelenmeden savcının mütalaa vermesi… Bundan bir gün önce Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın Zaman Gazetesi aracılığıyla: “Generallerin yargılanması, terörle mücadelede zafiyet oluşturmuyor.” demesi… Bir anlamda, “onlar olmasa da olur” algısını yaratması…

Cemaat/camianın bu davaları hayat-memat meselesi görmesi… Başbakan Erdoğan’ın kendi akibetinden bile şüpheye düşüp cemaati sıkıştırmaya başlaması… Hüseyin Gülerce’nin kısa bir süre önce: “Hükümetin bu davaları savsaklama, kapatma niyetinde olduğu konuşuluyor. Kimse bu davaları kapatmaz, kapatamaz.” demesi… Ya Erdoğan Silivri’ye de el atarsa?!..

New York Times çok kısa bir süre önce dedi ki: “Gelecek birkaç ay çok önemli. Erdoğan, Orta Doğu’da lider rolünü üstlenebilir; fakat kendi demokrasisini güçlendirirse daha güvenli olur.”… Birileri, Başbakan Erdoğan’ı göndermeden önce Silivri hesabını da kapatıp onun kucağına bırakmayı düşünüyor olabilir…

Ve tabii, bu davalar zincirinin ana kaynağı/sebebinde sona gelindiğinin, ortamın ve milletin “hazma” hazır olduğunun sanılıp “PKK’nın siyasallaşması, Öcalan’ın özgürleştirilmesi ve Kürdistan” paket programının çırılçıplak önümüze konması aşamasında, Silivri’dekilerin “paketlenmesi”…

* * * * *

Son dakika ilavesidir:

ABD, Suriye konusunda neden frene bastı? Müdahaleden vaz mı geçildi? Görüntü ve sorular bunlar. İşte cevabım:

“Taşeronluk ve postacılık” suçlamaları öyle onur kırıcı boyuta ulaştı ki, “ABD istememesine, hatta karşı çıkmasına rağmen” biz kendiliğimizden, kendi kararımızla Esad’a haddini bildirmiş olacağız!..

Bu projenin mucitleri, en önce Hatay’daki kamplarda CIA ve Mossad ajanlarının eğitim verip vermediği yolundaki iddialara cevap versin; sonra konuşalım.

Üzgünüm; ama İran ziyareti rahmetli Erbakan’ın Kaddafi rezaletinden çok da farksız değildir. Bakalım Erdoğan hem İran hem de Seul’deki Ruhban Okulu (bu konuda ayrıca bir yazı yazdım) konusunda Dışişleri Bakanı Muhteşem Davutoğlu’ndan hesap soracak/sorabilecek mi?

Silivri’den kucak dolusu sevgiler…

Müyesser YILDIZ

30 Mart 2012

Kategori:Uncategorized