Sigara yasağı, ardından içki yasağı…
Muhafazakar sanat ve tiyatroya savaş…
Evlilik kursları, boşanmaların önüne geçilmesi…
Süresinden önce mezuniyet…
Kız ve erkek öğrencilerin ayrı okuması…
Ve nihayet:
Lisede evlilik.
İki ileri bir geri gidilse de bunların hiç birisi tesadüf değil. Bir paket program uygulanıyor; “civcivlerin çıkma zamanı” geldi!..
Kamusal alanda sigara ve içki yasağı mı? Kulak verelim:
“Sigara vb. otların zamanla sarhoş edici ve insanın aklını başından alan alkollü içeceklere götürdüğü gerçeği unutulmamalıdır. Sigara ve benzeri zararlı maddeler herkese satılmamalı, imrendirilmesinin önü alınmalı, fiyatı yüksek tutulmalı ve değişik tedbirlerle başkalarına zarar verilmesinin önüne geçilmelidir…”
Müzik nasıl mı olmalı?
“Söylenen şarkı ve türkülerde, mânânın güçlü olmasına dikkat edilmesi çok önemlidir. Bu konuda ölçü nedir denecek olursa, mesela dinlediğiniz bir eser, sizde Kur-an okuma, Kur-an dinleme iştiyakını coşturuyor, Allah’a karşı vuslat arzusunu köpürtüyor, sizi Emrah gibi bağrı yanık hale getirip secdeye zorluyor… Evet, işte bu eser gayet güzeldir. Bünyesinde gıybeti barındıran, fuhşu tasvir eden, şehevani hisleri tahrik eden, insanın ümitsizlik duygularını kabartan eserlere gelince, onların caiz olduğunu söylemek mümkün değildir…”
Arapça eğitimi mi?
“Cumhuriyetle beraber Arapça eğitimine karşı tavır alınması, o günün aydınının ve devlet yetkililerinin bir yanılgısıdır. Talebelerin mutlaka bu dersi seçmesi sağlanmalıdır…”
Okul süresi mi?
“Ben inanıyorum ki, bugün ki müfredat programına göre 8 yaşında ilkokula başlayan bir çocuk, 4-5 senede ilkokul, ortaokul ve liseyi bitirebilir…”
Evlilik kursu mu?
“Hacca gidecek veya evlenecek kişiler için (Bu kişi hacca gidebilir) veya (bu kişi evlenebilir) şeklinde bir diploma/sertifika verilmeden hacca gitmeye veya evlenmeye müsaade edilmemesi gerektiği kanaatindeyim. Belki bu teklife, (şekil ve usûl itibariyle dinde böyle bir şey yoktur) denilerek, itiraz edilebilir. Fakat bilinmesi gerekir ki, dinde cehalete de cahil olarak hayatını sürdürmeye de cevaz yoktur…”
Sinema, tiyatro mu?
“Temkinli davranma mecburiyetindeyiz. Bunun bir metot olarak, meslekten mesleğe değişeceği de hatırdan uzak tutulmamalıdır. Bir imam camide, avazı çıktığı kadar bağırabilir, her şeyi açık konuşabilir, açık söyleyebilir. Ama bir sinema ve tiyatro sanatçısı, bir fikir kitabı yazarı öyle davranamaz. O, sunacağı mesajların açık müdafaasını yapmak yerine, çok küçük bir mesele halinde rollerinin ya da sayfalarının arasına sıkıştırıp, sunmak zorundadır.”
Ve lisede evlilik mi?
“Meseleyi daha da ileri götürüp diyorum ki, gençlerimiz, bedeni ve cismani hayata uyandıkları dönemde harama adım atmalarına fırsat vermeden hemen ellerinden tutulmalı ve kendilerine evlilik hususunda yapılabilecek her türlü yardım yapılmalıdır… Menkıbeye göre, Muhammed Bahaddin Nakşibend Hazretleri mübarek kızının kendini duyduğu, kendini bir beşer ve bir kadın olarak hissettiği andan itibaren gözünün içine başka hayal girmesin diye hemen onu evlendirme teşebbüsünde bulunmuştur. Bana kalsa, elimden gelse ben de bu mevzuat, mevcut imkânları seferber eder, gençlere yardımcı olmaya çalışırdım.”
Tepkiler üzerine Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, şunu söyledi:
“Karar değil, taslak. Bu taslağın bu şekilde dönüştürülüp paydaşlara görüş almak üzere gönderildiğinden haberim yok.”
Kesinlikle böyle bir niyet olmadığını beyan ediyor mu? Hayır.
Bakanlıktan birilerinin “işgüzarlık” yaptığını, açıklıyor mu? Hayır.
Kendisinin haberi yoksa o “işgüzarlardan” hesap sormayı düşünüyor mu? Bakana böylesine emrivaki yapanlar kimdir, nereden güç alıyor? Bilmiyoruz.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Bakan’ın o açıklamasından tatmin olup: “Böyle bir şey yokmuş.” diyebilir; ama kusura bakmasın, ben ikna olmadım. Neden mi? Yukarıda örneklendirdiğim paket programın sahibinin şöyle bir önerisi de var, ondan:
“İdareci konumda bulunan kişi bu meseleleri bizzat kendisinin dile getirmesiyle tepkiye sebebiyet verecekse, o zaman yapılması gereken, insanların tepki vermeyeceği birisini bulup bu önemli mevzuları ona söylettirmektir. Gerekirse bu konuda bir veya birkaç seminer düzenlenir, konferanslar tertip edilir ve bu meselenin ehemmiyeti anlatılmaya çalışılır.”
Bu yol ve yöntem size epey tanıdık geldi, değil mi?
Tüm “açılımlarda” uygulanıp millet kıvama getirilince de harekete geçilmedi mi?
O paket programın sahibi mi?
Elbette Pensilvanya!…
Silivri’den kucak dolusu sevgiler…
Müyesser YILDIZ
4 Mayıs 2012
(Kaynaklar: Fasıldan Fasıla-F. Gülen, Cemre Beklentisi-F. Gülen, Yaşatma İdeali-F. Gülen)