PKK’nın kaçırdığı AKP yöneticisini bulmak için operasyona çıkan bir polis şehit. Tabutun başında küçücük bir çocuk!..
BDP’li Pervin Buldan kaçırma olayları için: “Bu tip şeyler savaş süreçlerinde olabilir.” diyor.
Daha düne kadar BDP’lilere “Zerdüştler… İmralı’dan izinsiz tuvalete bile gidemezler… Kandil taşeronluk ofisi” suçlamalarını yönelten Başbakan Erdoğan Pakistan’da, “BDP ile müzakere ederiz. Arada bir iplik şöyle duruyor.” çağrısı yapıyor. Bu, BDP’ye değil, doğrudan İmralı’ya yazılmış ucu yanık bir mektuptur. Nereden mi çıkarıyorum? Bizzat Erdoğan’ın sonraki mesajlarından.
12 Haziran öncesi İmralı ile yapılan, hatta protokol aşamasına gelen pazarlıklar nerede tıkanmıştı; Anadilde eğitim, Federasyon/Özerklik ve Öcalan’ın “özgürleştirilmesi”nde.
Şimdi Erdoğan’ın Pakistan’daki açıklamalarına bakalım: Uzunca bir süredir “tek dil” demediğini söylüyordu, burada bir kez daha vurguladı.İmralı’nın da Oslo vb. süreçlerden umudunu kestiğini belirtti. İmralı, onlara (yani BDP’lilere): “Siz hiçbir işe yaramazsınız, hiçbir şey yapamazsınız.” diyormuş. Bildiğimiz kadarıyla Temmuz’daki Silvan saldırısından bu yana Öcalan “tecritte”, avukatları ve yakınları ile görüşmüyor. Öyleyse Erdoğan, Öcalan’ın böyle söylediğini nereden biliyor?AKP’li bir milletvekili PKK’ya af ve sözde yönetici kadrosunun üçüncü bir ülkeye gönderilmesinden söz edince Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve AKP yöneticileri: “Onun şahsi görüşü.” demişti. Erdoğan Pakistan’da şu ucu açık cümleyi kurdu; “Teröristlerin Türkiye’den ayrılması, dağdan indirilmesi, başka ülkeye gönderilmesi vs.”!..Ve gördük ki Başbakan Erdoğan için 12 Eylül referandumunda Anayasa’da yapılan yargı ile ilgili değişiklikler, özerklik/federasyondan daha önemli. Sadece o değişiklikleri “kırmızı çizgi” sayıyor; bunun dışındaki taleplere kapıyı ardına kadar açıyor.
Ne mi oluyor? Hatırlayın PKK/Kandil tüm “müzakere” taleplerinin AKP’den ve hep seçim/referandum öncesinde geldiğini açıkladı, bunu yalanlayan veya reddeden de olmadı.
Bugün kapıda ne var; Cumhurbaşkanlığı seçimi ihtimali. Belli ki, bu kritik süreçte PKK’nın “problem” çıkarması istenmiyor.
Hele Anayasa Mahkemesi’nin kararı belli olsun, Ağustos veya Eylül’de sandık ihtimali belirsin; siz görün o zaman Erdoğan’ı. Hani BDP’ye: “Arada bir iplik şöyle duruyor.” diyor ya, o ip birden bire “sicim” yapılır, “Ben olsam Öcalan’ı asardım” söylemine dönülür. PKK oylarından çok milliyetçilerin oylarına ihtiyaç olduğuna göre!.. Son dönemde sık sık CHP ve MHP tabanına yaptığı çağrılar, bu partilerin liderlerini yerden yere vururken seçmenlerine gösterdiği “şefkat” dikkatinizi çekmiyor mu?
Bu can sıkıcı oyun bir yana, gerçek şu: biri ABD’den, diğeri Pakistan’dan emperyalizmin duymak istediklerini söyledi.
Mali’de olanları izliyor musunuz, bilmiyorum. ABD’nin kontrolünde, küçücük bir Afrika ülkesi. Birkaç ay önce alt düzey askerler burada darbe yaptı. ABD şaşırdı, “Biz onlara darbe eğitimi vermemiştik ki!..” deyiverdi. “Genç cuntacıları” sıkıştırdı, yönetime geçici bir devlet başkanı atadı. Süresi bitti. Yeniden uzatılması gündeme gelince Mali’liler ayaklandı, sarayı basıp başkanı hastanelik etti. Bir Malili kameralara şöyle diyordu:
“Bizi kimin yöneteceğine başka devletler karar veremez. Başkaları bize devlet başkanı seçemez!..”
Silivri’den kucak dolusu sevgiler…
Müyesser YILDIZ
22 Mayıs 2012
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/erdogan-ocalanin-o-sozlerini-nereden-biliyor-2905121200.html