Ya herkes rolünü çok iyi oynayıp hepimizle kafa buluyor ya da “usta”iyice kuşatıldı, kontrolü kaçırdı ve farkında değil.
“Usta” PKK’ya, BDP’ye, Kandil’e vurdukça vuruyor. Ama dikkat, “MHP’nin asmaması” dışında İmralı’yı ağzına almıyor. En yakın kurmayı Yalçın Akdoğan: “Bugün için Kandil’le görüşme yok.” diyor…
Beri yanda “devlet içinde devlet” gibi görülen “açılım” koordinatörü, “usta”nın yardımcısı Beşir Atalay, Barzani-ABD üstünden gösterse de PKK ile görüşmeler yapıldığını açıklıyor. Beraberinde “Kürtçe seçmeli ders” haberleri geliyor.
“Usta”ya bağlılığı tartışmasız İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin KCK operasyonlarını tam gaz sürdürürken Uludere tartışmalarında Şahin’e muhtıra veren AKP’nin iki numarası Vanlı Hüseyin Çelik’e yakın AKP Van Milletvekili KCK operasyonlarını eleştiriyor vs.
Temmuz 2010’da İmralı görüşmeleri ortaya çıktığında yaşananları hatırlayın; “usta” demediğini bırakmamış: “İspatlamayan şerefsizdir.” şeklinde çok iddialı bir sözle kestirip atmıştır. Ama Oslo pazarlıkları her şeyi ortaya döktü. Diyeceğim, AKP içinde bu baş döndüren gel-gitler, “suçluların telaşı” içindeki bağırış-çağırışlar: “Yine neler oluyor? Kaçırılan bir şeyler mi var?” sorularını sormamızı gerektiriyor.
Oslo pazarlıkları nerede tıkandı? İmralı Bey’in önce ev hapsine alınması, sonra özgürleştirilmesi…Kürtçe eğitim…özerklik.
Kürtçe eğitime başlanacağı açıklandı. Özerklik, sivil anayasa hazırlıklarıyla iyice hazmettirildi. Geriye ilk madde kaldı, değil mi? Temmuz 2011’deki Silvan Katliamı’ndan bu yana Öcalan’ın avukatları, hatta yakınlarıyla görüşmemesi, daha önemlisi BDP-PKK’nın bunu hiç de mesele yapmaması, yeri göğü inletmemesi size tuhaf gelmiyor mu? Başında bir sivilce çıksa kıyamet koparanların bu sükuneti neye yorumlanır ki? Birbirlerini gözden mi çıkardılar? Yeni bir “açılım” mı var? Ya da İmralı’ya Kandil’den gelen yeni ziyaretçiler mi var?
Kafan sorularla dolu yatınca rüyanda bile bu meseleyi görüyorsun haliyle. Son rüyamı paylaşayım: İmralı’da hummali bir çalışma varmış. Karada, denizde ne kadar radar varsa “yenilecek”, yeni güvenlik sistemi kurulacak gerekçesiyle sökülüyormuş. İmralı’da görev yapan askerleri de çekmişler üstelik. Telaşlanıyorum haliyle, tabii yine rüyamda: “Ya bu tamirat döneminde teröristbaşı bir yere nakledilirse? Ya o protokolü imzalayıp arşivine kaldırılan ‘hakem devlet’ bir gemi veya denizaltı ile İmralı’ya yanaşıp ‘Sayın’ı kaçırırsa?!..” diye kan ter içinde kalıyorum.
Hayırdır inşallah!.. Hayırdır inşallah!..
Sahi İmralı’da neler oluyor; havalar nasıl?
Silivri’den kucak dolusu sevgiler…
Müyesser Yıldız
12 Haziran 2012