HEPAR Genel Başkanı Osman Pamukoğlu: “Hakkari elimizden çıktı.” deyince Başbakan Erdoğan açtı ağzını yumdu gözünü.
“Televizyon ekranlarına çıkıp bir ilimizin elden çıktığını söyleyecek kadar seviyesiz insanlar var bu ülkede. Bunlar generallik seviyesine kadar yükselmiş insanlar. Böyle bir seviye olur mu? Bu ülkenin bir metrekaresi kimsenin istilâsına girmemiştir, girmeyecektir…”
Aynı saatlerde Dışişleri Bakanı Davutoğlu ta Myanmar’lardan, Suriye’nin iki kentinin PKK’nın eline geçtiğini açıklıyordu. Beşar Esad’a gayet okkalı ‘seviyeli’ bir cevap hakkı doğmuştur, bilgilerinize!..
Bir parantez açıp, dış politika dehâsı Davutoğlu’nun son faaliyetine de değinelim. Adı konmamış 3. Dünya Savaşı başlamış, şehitler veriyoruz. Daha hangi yaban diyarlarda kimler için şehit vereceğimizin hesapları yapılıyor… Kendileri Myanmar’da, 1. Dünya Savaşı sırasında İngilizler tarafından esir alınarak getirildikleri bu ülkede şehit olan Türk askerlerinin mezarlarını ziyaret edip, o mezarların yaptırılacağını açıklamış. Yaptırın; da bunun yanında 3. Dünya Savaşı’na kurban vereceğimiz şu olası şehitlikleri önleyin bir zahmet, olmaz mı?
Doğu’daki birçok üniversitenin “Kürtçülüğün siyasallaştırılmasının” odağı haline gelmesinin ardından YÖK şimdi de üniversitelerde “örgüt propagandası”nı suç olmaktan çıkardı. Yapılan tüm iş ve işlemler, eğer herhangi bir hükmü kaldıysa Anayasa’ya aykırı; ama YÖK nire, Anayasa nire? Beri yandan oğlu askerde olan bir baba “Terörü lanetlemek” için taksiyle tur attığı için gözaltına alınıyor. İşte bir seviye farkı daha!..
Herkes PKK’nın İzmir-Foça saldırısının hikmet-i sebebini anlamaya çalışıyor. Başbakan Erdoğan’ın yorumu: “PKK’nın yayılma çabası”. Tepkileri, hatta Meclis’in toplanması talebini bile “terör örgütünün propagandasına hizmet” sayan Erdoğan’ın bu yorumu, tam da PKK’ya güç vehmetmek olmuyor mu?.. Foça alçaklığı için: “PKK, Özel birliklerden intikam alıyor.” diyen de var, bunu “hedef şaşırtma” sayan da. Ne çabuk unuttuk birçok ülkedeki üssünü kapatan NATO’nun İzmir’i ana üs yaptığını, Orta Doğu ve Afrika politikalarını buradan idare etme kararı aldığını… Deniz Kuvvetleri’nin “Balyoz” veya “fuhuş, şantaj” diye hapishanelere kafeslendiğini. Kalanları da PKK’ya temizletiyor olmasınlar?
Daha Foça saldırısı olmamıştı. CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler’in Pazartesi günü Balyoz duruşmasını izledikten sonra yaptığı şu tespiti kaçımız önemsedik?
“Türk Ordusu’nun birikimli ve deneyimli subayları parmaklıklar arkasında. Balyoz indi ve aktif deniz amirallerinin yarısı devre dışı bırakıldı. Tarihin gelişimi ve bölgedeki gelişmeler düşünüldüğünde yaşananlar tesadüfi olamaz. Türkler 20. yüzyıla donanmasız girmişti, 21. yüzyıla amiralsiz giriyor.”
Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth buralarda. Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru, BDP lideri Selahattin Demirtaş ve Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk’ün ardından CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’la da görüşmüş. Akşam da Leyla Zana ile buluşmuş. Tüm bu ziyaretlerin ardından “Türk hükümeti ve PKK’ya” şöyle buyurmuş:
“Şiddet son bulmalı. Bütün taraflar şiddetten vazgeçmeli. Türk hükümetinin protokolü onaylamadığı, Oslo’da varılan anlaşmaya sadık kalmadığı şeklinde bir bilgi aktarıldı bize. Tekrar görüşme masasına dönülmeli.”
Şu seviye eşitlemesine bakar mısınız?
Tam 1 yıl önce PKK Silvan’da katliam yaptı, 13 şehit verdik… 18 Ekim 2011’de de Hakkari Çukurca’da 24 şehit. Son 18 yılın en ağır kaybıydı. Ne mi oldu?
Çankaya sakini Abdullah Gül: “Bu saldırının intikamı çok büyük olacaktır, misliyle de alınacaktır.” dedi… Başbakan Erdoğan şöyle kükredi:
“Her kim ki teröre gizli ya da açık destek veriyorsa, her kim ki terörü besliyor, koruyor, ona yataklık ediyorsa; kim ki teröre müsamaha gösteriyor, terörün kanlı yüzünü örtmek, terör örgütünün insanlık dışı saldırılarını görmezden gelmek gibi bir gafletin içinde bulunuyorsa tamamı bilsinler ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin nefesi her birinin ensesinde olacaktır. Terör örgütü nereden besleniyor, nereden destek alıyor, kim veya kimler tarafından teşvik ediliyorsa hepsinden mutlaka ama mutlaka bunun hesabı sorulacaktır..”
Gül- Erdoğan arasında telefon görüşmesi yapıldı… MİT Müsteşarı Hakan Fidan acele Başbakanlık’a gitti… Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Irak Dşişleri Bakanı Hoşyer Zebari’yi “fırçaladıktan” sonra, ABD Dışişleri Bakanı Clinton’u aradı… Meclis Başkanı Cemil Çiçek ve tüm bakanlar terörü lanetledi, iki bakan Hakkari’ye gitti… MHP Lideri Bahçeli OHAL ilan edilmesini istedi… CHP, Meclis’i terör konusunu görüşmek üzere özel oturuma davet etti… Meclis toplandı, ama hükümet gizli oturum istediğinden, neler konuşulduğunu öğrenemedik… Başbakan Erdoğan Meclis toplantısından önce gazete patronlarını toplantıya çağırıp, “terör yayınlarını” görüştü… Meclis’te oturumun yapıldığı gün de Suudi prensin cenaze törenine katılmak üzere Arabistan’a gitti; yani gizli oturuma katılmaya gerek duymadı.
Ve kısa süre sonra PKK ile Oslo pazarlıklarının yapıldığı, protokoller hazırlandığı ortaya çıktı!..
Geçen yılla, bu yılın seviye farkı mı? CHP, Meclis’in acilen toplanmasını istiyor. Hükümet Meclis’in toplanmasına gerek duymuyor; hatta Başbakan: “Teröristler bize saldırıyor diye biz TBMM’yi nasıl toplarız?” diye soruyor. MHP, “CHP’nin terörle mücadeleyi sulandırdığını, Meclis’i PKK’ya muhatap yapmak istediğini” savunuyor. Noktayı Claudia Roth koyuyor: “Türk hükümeti Oslo’da varılan anlaşmaya sadık kalmalı.”!..
Biz mi? Maalesef “hafıza-i beşer nisyan ile maluldür” vaziyette terör konulu BOP filmini aynı repliklerle izlemeye devam ediyoruz.
Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe’ye kucak dolusu sevgiler…
Müyesser YILDIZ
10 Ağustos 2012