İçeriğe geç

Siz Rencide Olmayın Paşam

Teröristler gündüz gözü, yol ortasında milletvekillerini kucaklarken, “terör örgütü yöneticisi” olduğu iddiasıyla 7.5 aydır Silivri’de tutulan eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’u en çok tutuklu olması değil, şu söz veya lütuf rencide ediyor:

“Tutuksuz yargılansın”!…

“Ne suç işlemişim? Ortada hangi suç var da yargılanacakmışım?” diyor İlker Paşa. Bu yaklaşıma öylesine öfkeli ki, tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilse bunu reddedecek konumda.

Başbuğ, Başbakan Erdoğan’ın tanık olarak dinlenmesini talep etmişti; ancak Mahkeme bu talebi dikkate almadı. Erdoğan da 5 Ağustos’ta televizyonda, milyonların önünde Başbuğ için bir tür tanıklık yaptı ve şunları söyledi:

“İlker Paşa’mızla alakalı olarak ben yapılan benzetmeleri ve yakıştırmaları asla doğru bulmuyorum. Yani bir örgüt elemanıymış, bir örgütün mensubuymuş gibi bu tür yaklaşımları kesinlikle çok çok çirkin buluyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Genelkurmay Başkanlığı makamına gelmiş bir insan için bu tür bir yakıştırmanın, bu tür bir benzetmenin doğru olmadığını ve insaf dışı olduğunu kesinlikle düşünüyorum. Daha önce de söyledim tutuklu yargılanmasını dahi yargıda olmasına rağmen söylüyorum, doğru bulmuyorum, tutuksuz yargılanmasından yana olduğumu da daha başta söyledim.”

Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı işte böyle tanıklık yaptı, Başbuğ’a kefil oldu. Ama Mahkeme ne yaptı?

Son yargı reformunda, “tutukluluk halinin devamı kararlarında gerekçelerin ayrıntılı şekilde yazılması” öngörüldüğü halde Mahkeme, Erdoğan’ın o açıklamasından sadece 11 gün sonra Başbuğ’un tahliye talebini 8 satırlık gerekçe ile reddetti. Yani Başbakan’ın fiili tanıklığı da, yargı reformu da dikkate alınmadı.

Bu durumda gerçekte asıl rencide olması gereken kimdir?

Bitmedi. Son yargı reformu Leyla Zana’ya, Aysel Tuğluk’a yaradı; ama Silivri, Hasdal, Hadımköy veya Maltepe’de bir Allah’ın kuluna işlemedi.

CHP Malatya Milletvekili Veli Ağababa’nın soru önergesi üzerine Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in verdiği bilgiye göre de Nisan’da yürürlüğe giren denetimli serbestlikten şu ana kadar 15 bin 118 hükümlü yararlanmış. Bunlardan 78’i terör, 2 bin 90’ı uyuşturucu, 1580’i hırsızlık, 1226’sı da cinayet suçlusuymuş. Onlar dışarıda; ama askerler, aydınlar, milletvekilleri, gazeteciler hala içerde.

Bu tablo acaba kimi rencide etmeli ki?

Başbuğ’dan bir not daha:

Ailesi dışında kimsenin ziyaretine izin verilmiyormuş. Son olarak Hürriyet Gazetesi Başyazarı Taha Akyol ziyaret etmek istemiş, ona bile izin çıkmamış. Sadece Başbuğ değil, gazetecilerin diğer tutukluları veya meslektaşlarını ziyareti de zapt-u rapta alınmış. Duyduk ki Adalet Bakanı Sadullah Ergin gelecekte Silivri’ye ikinci bir basın turu daha düzenlemeyi planlıyormuş. CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün soru önergesine verdiği cevapta: “Benzer gezilerin önümüzdeki süreçte farklı yayın organlarından gazetecilerin katılımıyla tekrarı öngörülmektedir.” demiş.

Anlaşılan oradaki insanları unutturmak istiyorlar. Ne olur onları unutmayalım, unutturmalarına izin vermeyelim. Hiçbir şey yapamıyorsak duruşmalarda yanlarında olalım.

Ve Başbuğ’dan son bir haber: 7.5 ayda tam 10 kilo kaybetmiş…

Sayın Paşam! Ne rencide olun ne de daha fazla zayıflayın. Zayıflık başkalarına yaraşır!..

Genelkurmay Başkanlığı 30 Ağustos afişlerinde “Güçlü ordu, güçlü Türkiye” sloganını kullanmaktan vazgeçmiş. Bilgilerinize.

Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe’dekilerin Zafer Bayramı kutlu olsun.

Müyesser YILDIZ

27 Ağustos 2012

Kategori:Uncategorized