Perşembe günü Hadımköy ve Hasdal’daydım. O kadar çok haber ve notum var ki… Şimdilik en acil olanları aktaracağım.
Tutuklu askerler için farklı kesimlerce, değişik platformlarda yürütülen çalışmaların bir dernek çatısı altında birleştirilmesi kararlaştırılmış. Derneğin başkanlığını yapacak isim de belirlenmiş.
Büyük bir heyecanla 29 Ekim’e hazırlanıyorlar. Suçsuzluklarını değil, Türkiye’nin başına neler geldiğini, neler yapılmak istendiğini Türk Milleti’ne anlatacaklar. Nasıl mı? Tam sayfa gazete ilanıyla. Metin hazırlanmış, bir büyük gazeteye gönderilmiş. Bakalım yayınlamaya cesaret edecekler mi?
Harıl harıl slogan arıyorlar. Şimdilik en favori slogan şu; “Asrın iftirası, Balyoz davası”.
-BABALIK VE KOCALIK HAKKINDAN MAHRUM EDİLEN ANNEYLE BULUŞMA-
Evet Hasdal’a Güllü Salkaya için gittim. O da bir anne ve benim gibi koğuşta tek başına kalıyor. Damdan düşenin halinden ancak damdan düşen anlar değil mi?
O bir sivil memur, işi daktilo, bilgisayar yazmak. Balyoz davasında tutuksuz yargılanıyordu. 21 Eylül’de 16 yıl hapis cezasına çarptırılıp, Hasdal’a kondu. Darbe yapacağı öne sürülen komutanlar, yani “liderlerle” arasında sadece 4 yıl fark var. Ve aynen onlar gibi, “babalık ve kocalık haklarından men” cezasına çarptırıldı. “Keşke örgüt lideri olsaydın” diye takıldım hemen.
İki kadın; Aramızda cam, elimizde telefonla tanıştık. Silivri’deyken o beni izlemiş, hakkımdaki haberleri okumuş. Şimdi ben onu izliyor, hakkındaki haberleri okuyorum. Hala şaşkın, hatta şokta. Bir yandan çocukları Onur ve Gamze, eşi Ali Bey’i, öte yandan başına gelenleri düşünüyor. Şaşkınlığı, unutkanlığa dönüşmüş, tedavi görmeye başlamış. Önce o cezaevi şartlarını anlattı, sonra ben Silivri’yi. Beterin beteri misali, “Haline şükret” dedim. Yalnızlığını kalem, kağıt ve kitaplarla paylaşmasını önerdim.
Silivri’de beni ziyarete gelen gazeteci dostlar ve milletvekillerinin yutkunmasını öylesine acı şekilde hissettim ki, genzim yandı. Ne söylenebilir ki? Ama söyledim; “Bir yanlışlık var. En azından senin dosyan Yargıtay’dan geri döner. Böylece ne kadar adil bir süreç işlediği de gösterilmiş olur” yorumun yaptım. Yüzüne buruk bir gülümseme oturdu, o kadar. Herşeye rağmen moralli, erkek tutuklular bir çiçek gibi üzerine titriyor, dışardan epey destek mesajı geliyormuş.
Gözüm arkada ayrıldım, onu orada bıraktım… İki çocuk annesi, koğuşta tek başına… Gün geçse de gece bitmez… Onları orada unutmayalım, unutturmayalım. Mektup gönderin, olmadı küçük bir kart atın, “Güllü Salkaya, Hasdal Askeri Cezaevi, İstanbul” demeniz yeter.
Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe’ye kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
22 Ekim 2012