Başbakan Erdoğan Ankara’daki Cumhuriyet barikatlarını sonuna kadar savundu, dahası “Polisin görevini yapmamasına” öfkelendi. Bir yerlerden “barikatların kaldırılması talimatı” gitmiş olmalıydı ki, Erdoğan, “Ben böyle bir talimat vermedim” dedi. “İstihbaratı” bu denli sağlam Başbakan yanılacak değildi ya. Cumhurbaşkanı Gül’le atışmalarını seyrederken, hiç umulmayan bir isimden itiraf gibi açıklama geldi. Başbakan Erdoğan’ın…
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Cumhuriyet mitinglerine katılanlar için “Ergenekoncu” demiş. 70-80 yaşındakiler, 4-5 yaşındaki çocuklar, bebek arabasındaki bebeler… Şu “Ergenekoncu”lara bakın!.. Başkaları da var: motosikletçi Ergenekoncular gibi… Çorlu Gazkesmezler Motosiklet Kulübü ve Türk Chopper Tekirdağ üyeleri Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri kapsamında Türk bayrakları ve klaksonlar eşliğinde turlar attı. Bu “Ergenekoncu” şov…
“Atatürk’ten Tahrik Olanlar” başlıklı yazının sonunda, Ulus barikatlarını kaldırma talimatının kimden gelebileceğine dair tahminde bulundum. Şu iki ihtimale dikkat çektim; Ya Erdoğan geri adım atmış olmamak için “barikatların” arkasında durdu… Ya da Ankara Valisi’ne, polisine başka bir yerden, mesela Gül’den talimat geldi… Bu yazıdan yaklaşık 2 saat sonra, Başbakan Erdoğan…
Cumhuriyet’in 89. Yılı gerçekten “ilk”lere sahne oldu. Cumhuriyet Bayramını kutlamak isteyen milyonlar, ülkenin dört bir yanında engellendi, gazlandı. Bundan başka “ilk” aramaya gerek var mı? Ankara kutlaması öncesi elbirliğiyle “tehdit ve korku” iklimi oluşturuldu. “Gerginlik” uyarısı yapıldı, “istihbarattan iyi bilgiler gelmediği” açıklandı. Yetmedi: “2007’deki Cumhuriyet mitinglerinden ders çıkarmadınız mı?” dendi.…
Varlığının ve iktidarının mevcudiyeti Cumhuriyet’ti. 3 Y’yi; “yoksulluğu, yolsuzluğu ve yasakları” ortadan kaldıracaklarını söylediler. 3 Y, 3 A’ya döndü: Açlık… Aklanma… Ve Abanıp gazlama!.. Söyledikleri 3 Y yerine başka 3 Y’yi kaldırdılar: yasamayı, yürütmeyi ve yargıyı. Sonuçta, 89. yılında Cumhuriyet kutlamalarını yasaklamaya teşebbüs edip tüy diktiler. Cumhuriyet’in başkentinde Cumhuriyet kutlamalarını…
Bir Cumhuriyet torununa, anneannesi ve dedesini sordum. Söze şöyle başladı: “Çocukluğumun sisli koridorlarında, asırlık çınar anneannemin yorgun zihninden dökülenler Ayşe Kulin’in Veda’sı gibi bir kitap olur. Şu farkla ki, bizim Fatih’teki kırmızı konak Osmanlı Nazırına değil, Kuva-yi Milliyeci Hasan Tahsin (Türker) Bey’e ait… Dolayısıyla Cumhuriyet’le şenlenmiştir!..” Anneanne 93 Harbi’nde (1877-1878)…
Ordu vesayetinden kurtulmak için TSK’ya “Balyoz” indirenlerin, Amerikan Ordusu’nun vesayetine bir cevapları yokmuş. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 10 gün önce: “ABD askerleri 2003’te silahlı, Türkiye’de Mardin’e kadar geldi mi gelmedi mi?” sorusunu yönelttiğinde ateş püskürenler, ABD Genelkurmay Başkanı Dempsey’nin: “Türkiye’ye insani yardımlar, füze savunması ve terörle mücadele için ekipler…
Geçen yıl Silivri’de yazdığım Yılan’ın Kış Güneşi’nin Son Sözü “29 Ekim 2012 ve Majestelerinin Milleti” başlığını taşıyordu. Bu yılki Cumhuriyet Bayramı’nın akıbetini merak edip, “Tümden kaldırılacak mı, yoksa çok farklı bir içerikle mi icra edilecek?” demiştim. Çok şükür henüz kaldırılmadı, ama “Majestelerinin milleti” olmayı kabul etmeyen Türk Milleti’nin Cumhuriyet Bayramı’nı…
Bir bayram günü bunları yazmak, zul addettiğim bir mukayeseyi yapmak istemezdim. Ama mecburum. Bebek katili, bölücü terör örgütü için cezaevlerinde ölüme yatanlar var. Herkes seferber. Örgüt talimatı ile ölüme yatanlar üzerinden İmralı istikametine yeni bir yol açılmak isteniyor. Ne istiyorlar? Arefe günü bunlardan bazılarını Sincan Cezaevi’nde ziyaret eden Adalet Bakanı…
Bir haftada 5 asker, 4 polis, 3 korucu olmak üzere toplam 12 şehit verdik. Yani “3-5 Mehmet”i çok çok aştık. Türk Milleti’nin önüne konan tek seçenek ise hala “PKK paketi”. İktidarın 3 yıllık “açılım” macerasında son olarak veya bir kez daha geldiği nokta, İmralı ile müzakere. Geçmişte yapılan İmralı müzakereleri…