Tam 2 yıl önce bugünlerde Silivri’deki mahkemenin kapıları kapatıldı ve TSK’ın en seçkin askerleri tutsak edildi. Asırlık komplo ve itfiranın 3. yılında sadece tutuklu askerlerin yakınları değil aydını, hukukçusu, sendikacısı, sanatçısı, gazeteci ve yazarlarıyla milletin her kesimi “Sessiz Çığlık”ı hak, adalet ve Türkiye’nin gür sesine çevirdi.
Vardiya Bizde Platformu’nun bugün Ankara Sakarya Caddesi’ndeki eylemde -görebildiklerimi sayıyorum, göremediklerim affetsin- Cumhuriyet Kadınları Birliği Başkanı Avukat Şanal Sarıhan, Türkiye Gençlik Birliği Başkanı İlker Yücel, Eğitimci Mahiye Morgül, eski bakanlardan Yaşar Okuyan, Yazar Nihat Genç, Gazeteci-Yazar Yavuz Selim Demirağ konuşmaları ve varlıklarıyla önce cezaevindekilerin, sonra onların yakınlarına güç ve moralle birlikte “komplonun sonunun göründüğü” mesajı verdiler.
Sakarya Meydanı’nda bugün emekli Tuğamiral Cem Çakmak’ın Silivri’den gönderdiği mektup okundu. Çakmak Amiral şöyle seslendi meydandakilere:
“Sevgili Dostlar,
Türk hukuk ve adalet tarihinin kara CUMA’sı olarak hatırlanacak Balyoz tutuklamalarının ve esaretimizin 2. yıldönümünde Silivri’den sevgi ve saygılarımı iletiyorum.
Yaşadığımız esareti bir kenara bırakırsak, bu süreçte maruz kalınan komplo ve iftiraların telafi edilemez sonuçları tarih sayfalarında ‘insanlık suçu’ olarak yerini almıştır.
Şerefine ve onuruna saldırılan silah arkadaşlarımız canlarına kıymış,
Üzüntü ve acılara dayanamayan aile büyüklerimiz aramızdan ayrılmış,
Çocuklarımız okul sıralarında, ‘senin baban darbeci mi? Yoksa casus mu?’ gibi sorulara muhatap kalmış, psikolojik tedavi olmak zorunda bırakılmış,
Ailele parçalanmış,
Demir parmaklıklar telli duvaklı gelinleri misarif etmiştir.
Silahlı Kuvvetlerimizin seçkin subayları sahte CD’lerle tasfiye edilirken, bundan büyük ölçüde aileler de nasibi almış, herbiri bir kitap konusu olarak dramatik hadiseler yaşanmıştır.
Ancak çekilen acılar içeride bizleri, dışarıda sizleri daha dirençli hale getirmiş ve güçlendirmiştir. Bugün ise düzenlenen tertibin hemen hemen bütün izleri ortaya çıkmıştır.
Dolayısıyla sorun artık bizlerin ne kadar tutuklu kaldığı veya kalacağı değildir. Sorun, bu tertibi hazırlayan ve devletin içine sızmış bulunan bu çetenin ortaya çıkarılmamasıdır. Sorumlu ve yetkili makamda bulunanlara sesleniyorum; Bu çetenin devletin bekasını tehdit ettiğinin farkında mısınız?”
Çakmak Amiral mektubuna, bir de 21 Eylül 2012 yani Balyoz kararının verildiği gün yazdığı şu şiirini eklemişti:
Girdiler içeri, üzerlerinde kara cübbeleri
Kin ve nefret dolu gözbebekleri
Utanç içinde benlikleri
Biliyorlar masumdu hapsettikleri
Dizdiler önlerine askerleri
“Korkuyoruz” diyemezdi ya devletin hakimleri
Ayağa kaldırdılar vatanseverleri
Okudular adaletin kusacağı hükümleri
Mümkün olsa idamdı istekleri
Mübbet idi yetindikyeri
Hukuk, adalet diye belirttikleri
Ortaçağın ta kendisiydi dirilttikleri
Babalık hakkıydı göz diktikleri
Çocukların gözyaşlarıydı sevindikleri
Bedelini bilmeden söyledikleri
Bir ulusun geleceği idi öldürdükleri
Çocukların bile: “Adalet istiyoruz!” diye bağırdığı bugünkü eylem, adaletin ruhuna lokma dağıtılması ile sona erdi.
Önümüzdeki haftaki eylemde daha kalabalık olalım e mi… Yüreği Türkiye ve Türklük için çarpan herkesi Sakarya Meydanı’na bekliyorum!