Küresel güçlerin de “Akil Adamları” var. BM’nin birçok krizde resmi arabulucu olarak görevlendirdiği bu akillerin Başkanlığını Nobel Barış Ödülü sahibi Finlandiya’nın Eski Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari yapıyor.
Teröristbaşı 2009’da, “Ahtissaari arabulucu olabilir. Benim muhatap alınmam şart değil, BDP’yle de görüşülebilir…” dedi.
Küresel Akil Adamlar ülkemizle yakından ilgileniyor. Bunun için kurdukları birimin adı Bağımsız Türkiye Komisyonu, komisyonun başkanı yine Ahtisaari.
Küresel akil adamlar 2009 yılında Cumhurbaşkanı Gül tarafından iki kere kabul edildi. Birinci kabul 15 Ocak’ta oldu, birlikte öğle yemeği yediler. 19 Kasım’daki ikinci kabulde ise küresel akiller onuruna akşam yemeği verildi.
Bu tarihler arasında iki önemli gelişme yaşandı.
Cumhurbaşkanı Gül 8 Mart’ta İran’a giderken, “Kürt sorununda güzel şeyler olacak” dedi.
Ahtisaari başkanlığındaki Bağımsız Türkiye Komisyonu 7 Eylül 2009’da Soros’un Açık Toplum Vakfı ve British Council’in desteğiyle hazırladığı 55 sayfalık raporunu açıkladı. “Avrupa’da Türkiye: Kısır Döngüyü Kırmak” başlıklı raporda, ana konu Kıbrıs’tı ama, “Ermeni soykırımı” ile “Kürt sorunu” da geniş şekilde yeralıyordu. Küresel akillerin, Türkiye’nin “demokratikleşmesi ve Kürt sorununun halli” için yaptığı öneriler arasında, “Yeni anayasa, Kürtçe eğitim, Türklüğün Anayasa’dan çıkartılması” gibi bilumum “açılımlar” vardı.
Küresel akillere göre, PKK’nın, “milli kurtuluş amacı gütmesi” değil, “kullandığı metotlar, haraç, uyuşturucu kaçakçılığı, ordu karakollarına, sivillere ve Avrupalı turistlere yönelik bombalı saldırılar düzenlemesi suç teşkil eden eylemler”di.
Ama şunu da söylüyorlardı:
“PKK ve hapisteki lideri Öcalan meşru siyasi muhatap değillerdir…”
Ahtisaari başkanlığındaki heyet 1 yıl sonra 15 Eylül 2010’da Diyarbakır’a gidip, PKK’nın sözde meclisi Demokratik Toplum Kongresi’nin eşbaşkanları Ahmet Türk, Aysel Tuğluk ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’le görüştü.
Teröristbaşının“arabulucu” olmasını istediği Ahtisaari bu görüşmelerde şu mesajları verdi:
-Türkiye’nin en önemli sorunu Kürt meselesi. Bu aynı zamanda demokrasi sorunudur.
-Türkiye, Kürt meselesini çözmediği sürece Avrupa Birliği’ne giremez.
– Müzakere süreçleri zor olur. Ancak sorunu çözmek için Türkiye’nin yeterli bilgi, birikimi ve potansiyeli var.
-Çözüm için Kürtlerin ortak hareket etmeleri gerekiyor. Parçalı görüntü çözümü zorlaştırır.
Küresel akil adamlar bu defa da şöyle diyordu:
“Kürt meselesinin kalıcı bir çözüme kavuşması için PKK ve Abdullah Öcalan’la dolaylı görüşmeler yapabilir…”
Akil adamların bu temas ve mesajları “arabuluculuk” tartışmalarına yol açtı. İlk açıklama Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’ndan geldi. Ziyaretlere böyle bir anlam yüklenmemesini isteyen Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Milli egemenliği güçlü olan, demokratik kurumları yerleşmiş olan bir ülkeyiz. Bizim iç meselelerimiz için arabuluculuk gibi bir kuruma hiçbir zaman ihtiyacımız olmadı, olamaz. Ahtisaari Türkiye dostudur, objektiftir…”
Soros’un Açık Toplum Vakfı da şu açıklamayı yapma gereği duydu:
“Diyarbakır’daki temaslarında Güneydoğu’da yaşanan son gelişmelerle ilgili bilgi edinen komisyon, bazı yayın organlarında iddia edildiği gibi , ‘Kürt sorununda arabuluculuk yapmak’ gibi biramaç taşımamaktadır. Diyarbakır ziyaretinde edindiği bilgi ve izlenimler, Komisyon’un önümüzdeki dönemde hazırlayacağı 3. Türkiye raporunun oluşmasına katkı niteliği taşımaktadır.”
Ahtisaari heyeti Diyarbakır’dan 1 gün sonra Cumhurbaşkanı Gül’ün yanısıra Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’yla görüştü. Küresel heyetin Çankaya’yı 4’üncü ziyareti ise 5 Ekim 2011’de gerçekleşti.
Küresel akiller dahi, “PKK ve Öcalan meşru siyasi muhatap değil… PKK ve Öcalan’la dolaylı görüşmeler yapılabilir” demişken;
Onların izlerini takip eden yerli “akillerin” yaptıkları ortada.
“Boynuz kulağı geçermiş”, bu kadar mı canlı ispatlanır!..
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
18 NİSAN2013