İçeriğe geç

Haydi Mehmet Suriye’ye!..

Erdoğan ABD ziyareti öncesi Obama’ya ard arda “yüz görümlüğü” sunuyor!.. PKK’yla hızlandırılmış “mutabakat” tamam… Şimdi de Suriye’de tampon bölge kurulması ve ABD arzu ettiği takdirde conilerin Türkiye’den kara harekâtı yapmasına vize!..

ABD’nin en başından planı tampon bölgeydi. Ama Genelkurmay karşı çıkıyordu.

ABD’nin Suriye’ye kara harekâtı düzenlemesine gelince; İşin sonunda Türkiye’ye, “Lütfen siz önden buyurun” denecektir. Zira, ABD yine en başından beri, Türkiye’nin Suriye’ye birlik göndermesini istiyor, ama yine Genelkurmay karşı çıkıyordu.

Başbakan Erdoğan’ın Amerikan NBC televizyonunun sorusu üzerine, “Suriye üzerinde uçuşa yasak bölge ilân edilmesi ya da ABD’nin kara harekâtı düzenlemesi durumunda Türkiye’nin bu kararları destekleyeceğini” söylemesi TSK engelinin kalktığını gösteriyor.

Gerçi dış politika Baş Danışmanı İbrahim Kalın, Twitter’dan Başbakan Erdoğan’ın böyle bir ifade kullanmadığını, sadece “uçuşa yasak bölgeye destek veririz” dediğini duyursa, diğer danışmanı Mustafa Varnak ise karışıklığın tercüman hatasından kaynaklandığını bildirse de ABD’nin Türkiye’den, “tampon bölge ve birlik göndermesini” istediği somut bir gerçek.

Anti parantez bugünlerde devletin tepesinde ne kadar çok “tercüme kazası” oluyor. Geçenlerde de Gül’ün, Kuveyt Gazetesi’nde, “Silahları bırakırlarsa PKK’yla masaya otururuz” dediği bizzat Cumhurbaşkanlığı internet sitesinden duyuruldu. Sonra bu ifade düzeltildi, Gül Portekiz’de “Amatörce bir çeviri olmuş” izahatını yaptı.

Velev ki, Erdoğan “kara harekâtı”ndan sözetmedi, uçuşa yasak bölgenin anlamını ve nereye varacağını Irak örneğinden hareketle bilmez mi?

Erdoğan hep şöyle diyordu:

“Suriye’nin bölünmesini gerçekten arzu etmiyoruz. Bunu Irak için de söyledik. Eğer Suriye bir bölünmeye giderse, bu yarın orada bir mezhepler çatışmasını getirebilir…”

Bunu söyledi, ama “Kuzey Suriye” ifadesini kullanmaya başladı, PKK’nın Suriye kolu PYD’nin bölgeyi ele geçirmesini seyretti. Dahası sözümona Türkiye’den çekildiğini söyledikleri teröristlerin Suriye’ye geçtiği iddiaları karşısında sessiz kaldı.

Irak işgâlini öngören 1 Mart tezkeresi, conilerin Türkiye’den kara harekâtı ile girişine imkân sağlayacaktı ve Erdoğan bu tezkereyi destekliyordu, ama olmadı.

Irak için yapamadığını, şimdi Suriye için yapmaya hazır olduğu mesajını mı veriyor?

Erdoğan 2010’da PKK’ya karşı NATO’nun Kuzey Irak’ta rol üstlenmesini istemişti. Olmadı.

Şimdi NATO patriotları, Suriye bahanesiyle tamamen ABD üslerini korumak üzere Türkiye’ye yerleşti.

Geçtiğimiz Ekim ayında Türkiye’ye gelen ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey’nin ajandasında şunlar vardı:

“Suriye’deki durum… Türkiye-Suriye sınırında olası bir tampon bölge oluşturulması… Burada özerk bir Kürdistan yapılanmasının önüne geçilmesi… Suriye Hava Kuvvetleri’ne uçuş yasağı getirilmesi… Türkiye’nin İran, Irak ve İsrail’le yaşadığı sorunlar…”

ABD üst düzey ziyaretlerinden 5 ay önce ABD Dışişleri Bakanlığı uzmanlarından, Arap Baharını organize eden Anne-Marie Slaughter, 16 Mayıs 2012’de Financial Times’ta şunu yazmıştı:

“Türkiye sınırında bir tampon bölge mi? Türkiye, Suriye’ye birlik göndermeyi istemiyor…”

Esad’ın gitmesini Erdoğan kadar “onur meselesi” yapmayan Obama, bakalım bu son “yüz görümlüğüne” nasıl mukabelede bulunacak?

Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler

Müyesser YILDIZ

10 Mayıs 2013

Kategori:Uncategorized