“Zaten aslanlar gibi eşlerini savunuyorlar” diyebilirsiniz. Tabii ki öyle. Ama sözünü ettiğim sokaklarda sözcü, evde ailenin direği olmak değil… Resmi bir şekilde mahkeme salonuna girip, avukatların yanına oturma ve bir avukat gibi eşlerini savunup, mahkeme heyetine onların suçsuzluğunu haykırabilmekten söz ediyorum.
Çetin Doğan’ın eşi Nilgün Doğan, Engin Alan’ın eşi Nevin Alan, Tuncay Özkan’ın eşi Duygu Dikmenoğlu ve bir yığın kadın hakkında duruşma sırasında azıcık tepki gösterip, isyan ettikleri için hakaret davası açılmışken, bu olacak iş mi?
Oldu!.. Balyoz davasından tutuklu Hava Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok bunun yolunu açtı. Kayseri’de cemaat mensuplarının TSK’ya kurduğu komplo iddialarını araştıran Üçok hakkında bu soruşturmayla ilgili açılan dava Askeri Yargıtay’da devam ediyor. İşte bu davanın 17 Haziran’daki son duruşmasında dilekçe veren Üçok, eşi Berrin Hanımın davaya “yasal temsilcisi” olarak katılmasını kabul ettirdi.
Üçok bunu nasıl başardı? Önce gerekçesini kendisinden dinleyelim:
“Ülkemizin içerisinde bulunduğu bu karanlık dönemin gerçek kahramanları Balyoz, Ergenekon, Poyrazköy, Casusluk, Andıç, 28 Şubat ve benzeri davaların kadınlarıdır. Bu davaların sanıklarının eşlerinin hepsi birer kahramanlık abidesidir. Çeşitli komplolarla kocaları tutuklanan bu vefakâr kadınlar, tek başlarına hem evlerini idare etmişler, hem babaları hapiste olan çocuklarını büyütmüşler, hem de hiçbir yılgınlık göstermeden sonuna kadar kocalarını savunmuşlardır. Bazen düşünmeden edemiyorum; aynı durumda biz erkekler olsaydık, bu kadar metanetli olabilir miydik? Yaklaşık 4 yıldır devam eden bu çileli hayat mutlaka bir gün bitecek. Bunca çileyi tek başlarına omuzlarında taşıyan cefakâr kadınlarımızı son bir defa daha göreve çağırıyorum. Bugüne kadar pek çok şey oldunuz; Anne oldunuz, baba oldunuz, öğretmen, aktivist oldunuz. Duruşmalara geldiniz. Seyircilere ayrılan bölümde eşlerinize yapılan bu haksızlıkları savcının, mahkeme heyetinin yüzüne haykırmak istediniz, ama seyirci olduğunuz için yapamadınız. Yüreğinizin sesini içinize gömdünüz. Yutkundunuz. Göz yaşlarınızı içinize akıttınız. Şimdi ben sizlere duruşmalara gidip, eşlerinizi savunabileceğinizi söylüyorum. Eşinizin avukatının yanına oturup, daima kocanızın yanında olduğunuzu, onun için adalet istediğinizi tüm dünyaya haykırabileceğinizi, söz alıp, savcıya yaptığı suçlamaların hepsinin asılsız ve iftira olduğunu, mahkeme heyetine bunların birer komplo olduğunu, tek bir somut ve hukuki delil olmadan kocanızı haksız yere tutukladığını yüzlerine haykırabileceğinizi söylüyorum.”
Peki, nasıl mı? Üçok, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 149-155’inci maddelerinin buna imkân verdiğini farketti. Ki zaten, “Kanuni temsilci veya eşin duruşmada hazır bulunması” başlığını taşıyan bir madde var. Madde gerekçesini inceleyen Üçok, “Açık olarak eşler de kanuni temsilcinin haklarına sahip kılınmaktadır” dedikten sonra şu tespitleri yaptı:
“Sanığın eşinin duruşmaya katılmasının sağlanacağı, isterse dinleneceği ve hatta kanuni temsilci sıfatıyla eşi hakkında verilen kararı temyiz edebileceği hüküm altına alınmıştır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, davetiye gönderilmeyeceği gözönünde bulundurularak, eşin kendiliğniden duruşmaya gelmesi ve sanık olan eşin de duruşmada hazır bulunmasıdır.”
Üçok, bu hakların sadece devam eden davalarla sınırlı olmadığını, Balyoz gibi temyiz aşamasındaki davaları kapsadığını da vurguladı.
Üçok, Askeri Yargıtay’da davalara eşinin “yasal temsilci” olarak katılabilmesini kabul ettirdikten sonra sanık eşlerine şu çağrıda bulundu:
“Haydi hanımlar, gidin Silivri’ye 267 kadın oturun dimdik avukatların yanına. Bakın savcıların, hakimlerin gözlerine. Bir de siz orada gururla otururken, vicdanları rahatsa sizlerin yüzüne karşı suçlasınlar kocalarınızı. Sizler, Balyoz’un asil kadınları; 325’iniz birden dikilin yüksek yargıçların karşısına. Onlara bir de sizler anlatın kocalarınızın suçsuz olduğunu. İzmir Bayraklı’da oturun duruşma salonunun savunma bölümüne. Tüm dünyaya gösterin kocanızın birer kahraman olduğunu. Onlara casus diyenlere haykırın tüm vakarınız ile kocalarınızın yanında olduğunuzu. Haydi kadınlar, şimdi savunma zamanı. Söz söyleme sırası sizde.”
1-5 Temmuz’da İzmir’de “Askeri Casusluk”, 15 Temmuz’da Ankara’da Yargıtay’da Balyoz’un temyizi, 5 Ağustos’ta Silivri’de Ergenekon’un karar duruşmaları var.
Yüzlerce tutuklu eşinin Askeri Yargıtay’ın kabul ettiği bu olanağı kullanmak istediğini düşünün. İlker Başbuğ’a tanıklık etmek için gelen eski Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarını yasanın açık hükmüne rağmen dinlemeyi reddeden mahkeme, kadınları mı dinleyecek?
Hep,“üstünlerin hukukundan, hukukun üstünlüğüne geçtik” diyorlar ya, işte en azından o “hukukun üstünlüğünü” bir kez daha sınama adına değmez mi?
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
1 Temmuz 2013
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/silivrinin-kadinlari-esinizin-avukati-olmak-ister-misiniz–0207131200.html